Japonya'nın flaş hamlesi sonrası çevre ve canlı yaşamı katliamı gerçekleşmesi bekleniyordu! Açıklamalar peş peşe geldi...

Japonya'nın 2011 yılındaki depremin akabinde oluşan tsunami sonrası Fukuşima nükleer santralinde biriken radyoaktif suyu okyanusa dökme hamlesi tüm dünya tarafından kaygıyla takip edilmişti. Çin Japonya'yı bu hamlesi yüzünden kınamış ve Japonya'dan gelen gıda mallarına yasak getirmişti. Güney Kore'den Japonya'ya 'şeffaf' olma çağrıları gelmişti. Japonya ilk açıklama geldi. Yapılan açıklamada, atık suyun radyoaktivite seviyesinin güvenli sınırlar içinde olduğu ifade edildi...

Japonya'nın 2011 yılındaki tsunami sonrasında Fukuşima Daiichi Nükleer Santrali'nde biriken arıtılmış radyoaktif suyu denize boşaltma kararı tüm dünya tarafından diken üstünde takip edilmişti. Birçok ülkenin Japonya'nın bu kararına tepki gösterimesine karşılık Japonya geri adım atmayarak radyoaktif atık suyu okyanusa tahliye etmişti. Olay öncesi ve sonrasında çevre örgütleri ve ülke temsilciliklerinden yaşanacak çevre katliamı ve canlı yaşamının sonlanması uyarıları dünya gündemine birinci sıradan giriş yapmıştı.

Reklam
Reklam

Japonya cephesinden skandal olaya karşı ilk açıklama geldi.

"GÜVENLİ SINIRLAR İÇİNDE"

Japonya'da Fukuşima Daiichi Nükleer Santrali'nde biriken arıtılmış radyoaktif atık suyu denize boşaltmaya başlayan santral işletmecisi TEPCO, bölge açıklarından alınan su örneklerindeki radyoaktivite seviyesinin güvenli sınırlar içinde olduğunu açıkladı.

Japonya'da 2011 yılında meydana gelen 9 büyüklüğündeki deprem ve tsunaminin ardından Fukushima Daiichi Nükleer Santrali'nde biriken arıtılmış radyoaktif atık suyun denize tahliyesine başlanmasının ardından bölgeden ilk test sonuçları geldi. Perşembe günü santralin 3 kilometre açığındaki 10 farklı bölgeden su örnekleri alan Japon elektrik enerjisi şirketi ve santral işletmecisi TEPCO, incelenen örneklerdeki radyoaktivite seviyesinin güvenli sınırlar içinde olduğunu açıkladı. TEPCO sözcüsü Keisuke Matsuo basın toplantısında yaptığı açıklamada, numunelerde görülen değerlerin litre başına bin 500 bekerel (1.500 bq/L) altında olduğunu söyledi. Tespit edilen değerin ulusal güvenlik standardı olan 60 bin bekerelin (60.000 bq/L) oldukça altında olduğunu kaydeden Matsuo, TEPCO'nun önümüzdeki ay boyunca her gün su analizleri yapmayı sürdüreceğini belirtti.

Reklam
Reklam

TEPCO ayrıca, arıtılmış radyoaktif atık suyun nükleer santralden okyanusa tahliyesine başlandığı anların ve tahliyenin ardından bölge açıklarındaki sudan örnek alındığı anların da görüntüsünü paylaştı.

NÜKLEER KİRLİLİK TAŞIYAN SU NASIL OLUŞTU?

Japonya’nın Fukushima Nükleer Santrali’ndeki 3 reaktör, 2011’deki deprem sonrası yaşanan tsunamiden zarar görmüş ve reaktörlerde nükleer erime başlamıştı. Soğutma için kullanılan ve reaktörlerdeki radyoaktif yakıt çubuklarıyla temas eden su, bugüne kadar santral bölgesinde depolanmıştı. Japon yetkililer, IAEA’nin onayladığı plan doğrultusunda suyu temizleyip okyanus içinden geçen 1 km uzunluğundaki tünelden dün itibariyle okyanusa salmaya başladı.

ULUSLARARASI ATOM ENERJİSİ AJANSI OLAY YAKINDAN TAKİP EDİYOR

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA), Fukushima nükleer santralinde depolanmış nükleer kirlilik bulunan suyun temizlenerek dün itibariyle okyanusa salınması operasyonunu yakın takip ettiklerini belirterek garanti verdi. IAEA, temizlenen sudan aldıkları örneklerde insan sağlığına zararlı trityum seviyesinin normal değerlerin çok altında olduğunu vurguladı.

Reklam
Reklam

IAEA Genel Direktörü Rafael Mariano Grossi, IAEA uzmanlarının 'uluslararası toplumun gözü' olarak hizmet etmek ve tahliyenin, IAEA güvenlik standartlarına uygun olarak planlandığı gibi gerçekleştirilmesini sağlamak için sahada olduklarının altını çizdi.

ÇİN'DEN JAPONYA'YA FUKUŞİMA TEPKİSİ: "BENCİLCE VE SORUMSUZCA"

Çin Dışişleri Bakanlığı, Japonya’nın Fukuşima Daiichi Nükleer Santrali’nde biriken radyoaktif atık suyu okyanusa boşaltmaya başlamasını kınadı. Çin Gümrük Genel İdaresi ise Japonya’dan deniz ürünleri ithalatının durdurulduğunu açıkaldı.

Çin Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Japonya hükümetinin Fukushima Daiichi Nükleer Santrali’nde 2011'deki deprem ve tsunami sonucu biriken radyoaktif atık suyu Pasifik Okyanusu’na boşaltmaya başlamasına tepki geldi.

Açıklamada, Pekin'in Çin halkının gıda güvenliğini ve sağlığını korumak için gerekli tüm tedbirleri alacağı vurgulanarak, "Çin, Japonya’nın girişimine kararlılıkla karşı çıkmakta ve bunu şiddetle kınamaktadır. Çin, Japon tarafı nezdinde bu yanlış eylemi durdurmaları hususunda resmi girişimde bulunmuştur" ifadeleri kullanıldı.

Reklam
Reklam

Ayrıca Çin, Japonya'ya, Fukuşima Dai-içi Nükleer Santrali'ndeki radyoaktif atık suyu 24 Ağustos'tan itibaren okyanusa boşaltma kararı nedeniyle protesto notası verdi.

GÜNEY KORE'DEN JAPONYA'YA 'ŞEFFAF' OLMA ÇAĞRISI

Güney Kore Başbakanı Han Duck-soo, Japonya'nın, 2011'deki depremin ardından meydana gelen tsunamide zarar gören Fukuşima Dai-içi Nükleer Santrali'nden bugün boşaltılmaya başlanan ve yaklaşık 30 yıl devam edecek radyoaktif atık suyun tahliyesine ilişkin bilgileri "şeffaf" şekilde açıklamaya çağırdı.

NÜKLEER FACİA YAŞANMIŞTI

Çernobil faciasından sonraki en büyük nükleer felaket olan Fukushima Nükleer Santrali kazasında, 2011'deki 9 büyüklüğündeki deprem ve tsunaminin ardından 3 nükleer çekirdeğin erimesi sonucu radyasyon sızıntısı meydana gelmişti. Güvenlik riski nedeniyle binlerce kişi bölgeden tahliye edilmiş, kaza sonrasında 1.3 milyon ton radyoaktif atık su oluştuğu açıklanmıştı. Japonya hükümeti uzun bir araştırma sürecinin ardından atık suyun uluslararası standartlar çerçevesinde arıtılarak denize boşaltılmasına karar vermişti. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun (IAEA) uluslararası standartlara uygun olduğunu açıkladığı tahliye, 24 Ağustos Perşembe günü başlamıştı. Tahliye planı, ülkedeki balıkçılar ve Çin olmak üzere bazı kesimlerin tepkisini çekmişti. İlk aşamada 17 gün içinde 7 bin 800 ton olmak üzere Mart 2024'e kadar toplam 31 bin 200 ton radyoaktif atık suyun okyanusa boşaltılması planlanıyor. Güvenlik prosedürleri kapsamında yüksek miktarda arıtılmış suyun bir defada deşarj edilememesi nedeniyle tahliye işleminin tamamlanmasının 30 yılı bulması bekleniyor. (İHA)

Reklam
Reklam