Tuhaf lakaplarıyla tarihe adını yazdıran Osmanlı paşaları!

Osmanlı Devleti tarih sahnesinde en etkili olan imparatorluklardan biri olarak biliniyor. Hüküm sürdüğü 623 yıl boyunca Osmanlı 36 farklı padişah tarafından yönetildi. Saltanat sistemiyle babadan oğula geçen yönetim kanalında padişahın en önemli silahları paşalardı. O dönemde henüz soyadı kullanılmadığı için paşaların ayırt edilmesi ve tanınması adına lakaplar kullanılıyordu. Bu lakapların bazıları ise oldukça tuhaftı.

Osmanlı döneminde lakaplar büyük bir öneme sahipti. Kişilerin ayırt edilebilmesi için bu lakaplar kullanılıyordu. Lakaplar da kişisel özelliklerin yanında kimi durumlarda etkili oluyordu. Sizler için ilginç lakaplara sahip olan Osmanlı paşalarını araştırdık.

Reklam
Reklam

YEDİ SEKİZ HASAN PAŞA

1831 yılında doğan Hasan Paşa, Abdülaziz-II. Abdülhamit dönemlerinde görev almıştır. Beşiktaş’ta ünlü bir fırını adını veren Hasan Paşa birçok kişi tarafından tanınmaktadır. Uzun yıllar boyunca Beşiktaş’ta karakol komutanlığı yapmıştır. Hasan Paşa’nın dönemine damga vuran en önemli özelliği ise Ramazan aylarında oruç tutmayanları sopa ile dövmesiydi. Bunun dışında tarihe adını V. Murat’ı yeniden tahta geçirmek isteyen Ali Suavi’yi kafasına sopayla burup öldürmesiyle yazdırdı. “Yedi sekiz” lakabının kökeni ise Hasan Paşa’nın imzasıdır. Kendisi Arapça 7 ve 8 harflerini yazıp üzerini çizerek imza atıyordu.

YİRMİSEKİZ MEHMET ÇELEBİ

Osmanlı Devleti’nde ilk defa devamlı elçilik görevi ile yurt dışına gönderilen elçidir. Fransa’ya elçilik görevi için giden Yirmisekiz Mehmet Çelebi’nin burada gördüklerini ve tecrübelerini anlattığı Paris Sefaretnamesi oldukça ilginç bir eserdir. Lakabını ise Yeniçeri Ocağı’nda dahil bulunduğu bölüğün sayısından almıştır. Kendisi 28. bölükte hizmet etmiştir. Mehmet Çelebi’nin oğulları da babalarının lakabıyla anılarak Yirmisekizzade Said ve Mehmet Said olarak bilinirler.

Reklam
Reklam

TİRYAKİ HASAN PAŞA

Sultan III. Murat döneminde yaşamış olan ünlü Kanije Kalesi kumandanı Tiryaki Hasan Paşa lakabını bağımlılık derecesinde kahve içmesinden almıştır. Sadece birkaç bin adamla, 200 bin kişilik Avusturya ordusunun kuşattığı Kanije Kalesi’nden iki ay sonra bir gece ansızın baskın emri vermiş ve koca düşman ordusunu darmadağın edip tarihe geçmiştir. Kulis arkalarında paşanın, iki ay sonrasında kale içindeki kahve rezervlerinin bitmesi sonucunda “Ya kafein ya ölüm” diyerek bu saldırıyı yaptığı konuşulur.

BOYNUEĞRİ MEHMET PAŞA

Bir Osmanlı veziri olan Mehmet Paşa’nın boynu doğuştan eğri değildi. Mehmet Paşa henüz bir kethüda iken İran Seferlerinden birinde düşman tarafından gelen saçmalarla çeşitli yerlerinden yaralanmıştır. Bu yaralardan birini de boynundan almış ama yarasına bakmadan ayakta durmaya devam etmiş ve seferde savaşlara katılmıştır. Yarası iyileşene kadar boynu eğri bir şekilde savaşmış ve bu unvanı boynunun hakkıyla elde etmiştir.

Reklam
Reklam

ÖKÜZ MEHMET PAŞA

Genç osman döneminde sadrazamlık yapan Mehmet Paşa, lakabını babasından almıştır. Babası bir öküz nabantçısı olan Mehmet Paşa uzun yıllar boyunca bu lakapla anılmıştır.

BIYIKLI KOCA DERVİŞ MEHMET PAŞA

IV. Mehmet döneminde hem kaptan-ı deryalık hem de sadrazamlık yapmış olan Mehmet Paşa, Endurun’da eğitim almıştır. Sufi kişiliğinden dolayı derviş lakabı uygun görülmüştür. Ancak Derviş Mehmet Paşa’nın kullanımının yaygın olması nedeniyle “Bıyıklı ve Koca” sıfatları da eklenmiştir. Hayatının son döneminde geçirdiği rahatsızlıktan sonra konağında emeklilik günlerini yaşayan Mehmet Paşa’nın bu uzun lakabına bir kelime daha eklenmiş: Felçli Bıyıklı Koca Derviş Mehmet Paşa.

MEZAMORTA HÜSEYİN PAŞA

Kaptan-ı derya olarak görev yapan Hüseyin Paşa’nın Mezamorta lakabı İtalyaca’dır ve hikayesi bir hayli ilginçtir. Osmanlı Donanmasının Venedik ile yaptığı bir savaş sırasında ağır bir şekilde yaralanmıştır. Leventler Hüseyin Paşa’nın öldüğünden emin olur ve onu geminin bir köşesine kaldırırlar. Durumu öğrenen Venedik’te bir bayram havası eser. Çarpışmanın sonuna gelinip taraflar ayrıldığında, leventler paşalarına son görevlerini yerine getirmek için gittiklerinde paşa birden gözlerini açar ve ayağa kalkar. Bu şekilde ölüp de dirilmesiyle meşhur olan paşa çok uzun süre ağır yaralı yattıktan sonra iyileşip ayağa kalkmış, bu enteresan vaka her yerde duyulmuş ve bir numaralı düşmanları Venedikliler tarafından İtalyancada yarı ölü anlamına gelen mezzomorto diye anılmaya başlanmıştır.

Reklam
Reklam

PARLAK MUSTAFA PAŞA

Kendisi Bosna Hersek’ten Osmanlı topraklarına gelen bir kişi olduğu için ona Arnavutça’da “İhtiyar” anlamına gelen parlak lakabı uygun görülmüştür.

DEFTERDAR SARI MEHMED PAŞA

Genç yaşta katip olarak girdiği Defterdarlıkta her türlü işi yaparak kendisini eğitmiş ve yükselerek en sonunda Defterdar olmuş, yıllarca Osmanlı hazinesini kontrol etmiştir. Birkaç sefer görevinden alınıp tekrar makamına gelmiştir. Sonrasında birtakım suçlamalarla Kavala Kalesine hapsedilmiş ve 1717 yılında burada hayatını kaybetti. Kendisinin yazmış olduğu 'Devlet Adamlarına Öğütler' adlı eseri eski Başbakanlarımızdan Bülent Ecevit'in yanından ayırmadığı kitaplardan birisiydi.



Anahtar Kelimeler: