Samiha Ayverdi; “Tasavvuf bir zıtlar abidesi olan insan bünyesini ruhen de yekpareleştirerek bütünlüğe götüren yoldur, her şeyin düzelmesi insanın kendi düzelmesine bağlıdır” der. Bütünlenmenin zırhı vücutta oluştu mu, insanda ne mutluluk ihtiyacı, ne acı çekme korkusu, ne mevkii ne para hırsı, kinler, düşmanlıklar, menfaate dayalı dostluklar kalır. Bunların hepsi nefsani hançerlerdir. Bu dünyaya geliş nedenimiz vahdettir, birliktir, Allah’ın manasında bütünlenmektir.
Tasavvuf, insanın kendi içine yaptığı yolculuktur. İslam tasavvufunda bu yolculuğa sülûk denir ve tasavvufta varılması gereken nokta İslam’da “Kendini hiçlikle bilen Rabbini varlıkla bilir” noktasına ulaşmaktır.Hiçlik, kişinin her sahip olduğu özellikte (isim ve sıfat) dengelenmesi ve yaratıcının sonsuzluğunda kendi yerini idrak etmesidir. Bu hal, şahsiyetsiz, tembel bir kişilik yaratmaz. Bilâkis, yaratıcısından emin olan, maddi olayların yıkamadığı kuvvetli şahsiyetler oluşturur.