Mersin Üniversitesi (MEÜ) Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Dağ, hemoroid hastalığının toplumda oldukça sık görüldüğünü ifade ederek, “Hemoroid aslında kanser yapmaz ama bağırsak kanseri hemoroide neden olabiliyor. Özellikle bağırsak kanseri ile hemoroid hastalığını birbirinden ayırmak gerekir” dedi.Halk arasında basur olarak bilinen hemoroid hastalığı ile ilgili İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Ahmet Dağ, bu hastalığın toplumda çok sık görüldüğünü belirtti. Bu hastalığın iki türünün olduğunu ifade eden Dağ, “İç hemoroid ve dış hemoroid diye. En sık nedenler kronik kabızlık, tuvalette büyük abdest yaparken ıkınmak, kilo alınması, hamilelik bu tarz şeyler basıncı artırdığı için zaten otomatikman damarlarda genişleme oluyor ve hemoroide neden oluyor. Bunun dışında çok sık ayakta durmak ve çok oturmak bu hastalığa neden olabiliyor. Diğer nedenlerde kronik ishalde sık sık ıkınıldığı için de aynı şeye neden olabilir. Motosiklet, bisiklet sürmek, ağır kaldırmak bunlar da risk faktörüdür” diye konuştu.Burada en sıkıntılı durumun bağırsak kanserinin hemoroide neden olabilmesi olduğunu vurgulayan Dağ, “Hemoroid aslında kanser yapmaz ama bağırsak kanseri hemoroide neden olabiliyor. O yüzden hemoroidi olan hastalıkta semptomlar birbirine karışacağı için kanseri ayırt etmekte fayda oluyor. Yoksa uzun yıllar hemoroidi olan biri kanser olacak diye bir şey yok ama bağırsak kanseri olan birisi özellikle kanalda daralma olduğu için hemoroid hastalığına neden olabilir. Özellikle iç hemoroidde hasta bize kanama ile geliyor. İşte bu noktada bağırsak kanserinden bunu ayırmak gerekir. Kanserin ekstra semptomları olabiliyor. Tuvalete gidip rahatlamama, beraberinde kilo kaybı, bu kanamanın sürekli olması, genelde büyük abdestin dışında bağımsız kanama her zaman için kanseri uyarıcı oluyor. Hemoroidde genellikle büyük abdest sonrası kanama olur. Kanserde genelde ağrısız direkt kanama gerçekleşebiliyor” şeklinde konuştu.İç hemoroid ile dış hemoroidin semptomlarının farklı olduğunu kaydeden Dağ, sözlerini şöyle sürdürdü:“İç hemoroid toplumun zaten yüzde 60’ında var. Bunun 4 derecesi oluyor. Bunun 1. derecesini zaten hasta hissetmiyor, sadece ağrısız kanama oluyor. İkinci derecede tuvalette meme şeklinde dışarı çıkabiliyor ama tuvalet sonrası kendiliğinden içeri giriyor. 3. derece artık hasta tuvalet sonrası o memeyi kendisi elle içeri itmesi gerekiyor ki, bu noktada artık zaten tedavide artık medikaldan cerrahiye doğru kayıyor. 4. derece zaten son dönemdir. Artık elle de içeri itemez hasta, o memelerde artık pırtılar oluşmaya başlıyor, bir takım semptomlar, bağırsak sarkmasının bir derecesi gelişiyor. Dış hemoroid biraz daha komplike oluyor. Çünkü ağrılı seyrediyor. Onda da hasta zaten ele gelen meme şeklinde tanıyı koyup geliyor. Yani iç hemoroidden farklı. İç hemoroidde hasta bize ağrısız kanama ile geliyor. Bunlar ilerlediğinde kaşıntı yapabiliyor. Çünkü memeler büyüyünce orada ıslaklık oluyor, yine beraberinde çatlak varsa ağrı olabiliyor. Çok ilerlerse pırtı girebiliyor ve o bölge enfeksiyona biraz açık olduğu için zaten apselere neden olabiliyor.”“TEDAVİDE SAKIZ ÇİĞNEMEK FAYDA SAĞLIYOR”Hemoroid hastalığının tedavi yöntemleri hakkında da bilgiler veren Dağ, “Öncelikle önlemi yaşam tarzı değişiklikleri. Lifli yiyecekleri tüketmek, bu sayede bağırsak alışkanlığını düzeltmek önemli. Yani kabızlığı yumuşak düzeye getirmek önemli olan şeylerden biri. İkincisi basıncı artıran şeylerin önüne geçmek. Ağır kaldırmamak, bisiklet, motosiklet sürmemek, bunlardan uzak durmak ve beraberinde gaitayı yumuşatacak ilaç verebiliyoruz. İlaç aşamasına geldik mi ben şahsen ilaçları önermiyorum. Çünkü bu bir süre sonra bağırsak tembelliğine neden oluyor. Bunu bitkisel çözmekte fayda var. Ben genelde hastalarıma sakız çiğnemeyi öneririm, bağırsak hareketlerini düzeltir. Beraberinde meme çok büyüdüyse ve ağrı yapıyorsa sıcak suya oturma banyosu yapılmasını öneriyoruz. Beraberinde biz kendi bölümümüzde hazırladığımız özel karışım var. Hem kas gevşetici hem de damarları düzelten. Bu karışımla halletmeye çalışıyoruz. Ama piyasada birçok kortizonlu krem ve fitil var. Bunlar ama nükse neden oluyor” ifadelerini kullandı.Medikal tedaviyle halledemedikleri hastalara cerrahi yöntem uyguladıklarının altını çizen Dağ, sözlerine şöyle devam etti:“Çünkü cerrahisi biraz sıkıntılı hastalık. Cerrahi sonrası da hastanın ağrısı ve kanamaları olabiliyor ve nüksede yakın olduğu için önce medikal tedaviyi yapıyoruz. Cerrahide ne yapıyoruz. Aşaması çok ileri değilse lazer tedavisi ya da damar yumağını endoskopi dediğimiz aletlerle bağlıyoruz. Halk arasında bilinen yanlış şeylerden birisi de çok ilerlemişlerde lazer uygulanıyor diye düşünülmesidir. Oysaki bu 2. ve 3. derecede uygulanıyor. Bundan sonraki derecelerde ise lazer fayda etmiyor. O zaman cerrahi teknikler uyguluyoruz. Açık cerrahi teknikleri ve birde kapalı longo yöntemi dediğimiz özel bir yöntemimiz var. Ameliyat 10-15 dakika gibi kısa bir süre sürüyor. Stepler dediğimiz özel bir alet var. Hem kesiyor hem dikiyor. Onu kullanarak ameliyat sonrası hastayı aynı gün taburcu etme şansımız oluyor. Bağırsak sarkması da varsa hastanın iç hemoroidle beraber düzeliyor. Onun dışında eğer longo yöntemine uygun değilse açık cerrahiyle uygulayabiliyoruz.”
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz