YURTHABER

Ankara
Şehirler
Şehir Seçiniz
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Aksaray
Amasya
Ankara
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Düzce
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Iğdır
Isparta
İstanbul
İzmir
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kilis
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Şanlıurfa
Siirt
Sinop
Şırnak
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak
Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Açıklamaları (1)

Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Çözüm süreci bizim için tarihten gelen bir şifa ilacıdır. Birileri bu şifa...

Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Çözüm süreci bizim için tarihten gelen bir şifa ilacıdır. Birileri bu şifa ilacı yerine halkımıza zehir sunmak isterse o zehri ayıklarız, şifa ilacını içmeye devam ederiz. Kesinlikle hiçbir vatandaşımızın umutsuzluğa kapılmasını istemeyiz” dedi.Başbakan Ahmet Davutoğlu, Kontv ekranlarında yayınlanan bir programda gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Davutoğlu, son günlerde yaşanan olayların ‘çözüm süreci’ne zarar verip vermeyeceğine yönelik bir soruya, “Karamsarlığa düşmeye gerek yok; Çünkü, çözüm süreci olarak adlandırdığımız süreç, konjonktürel bir süreç değil. Şartlar gereği şimdi ortada bir kriz olduğu için, 20-30 yıldır süren ve daha öncesinde de yaşanan sorunlar yumağı olduğu için bunu bir çözüm süreci olarak adlandırdık. Ama aslında şifa edici bir tarihi süreç var. 1071’de bu topraklarda Alparslan’ın ordusundaki Kürtler, Türkler, bütün Anadolu kavimleri yeni bir ışıkla bir araya geldiler. Artuklular, Eyyubiler, Mezopotamya ve bütün Anadolu’da bir anlamda bizim büyük birikimimizin kaynağı olan o Büyük Selçuklular ortak tarihimizin eseridir. Ortak bir geçmişimiz var. İdris-i Bitlisi ile Sultan Selim arasındaki ilişki ve arkasından gelen o 5 asrı aşan sürede bütün o ortak kader bilincinin oluşturduğu muhteşem bir arka plan var. Şehirlerimizdeki mimariye bakarsanız bunu görürsünüz. Mardin’de hangi mimariyi birbirinden ayırt edebileceksiniz? Diyarbakır’a geldiğimde yaptığım konuşmada da söyledim; ‘Tarihdaşlık’ dedim. Diyarbakır’ın her bir surunda kimi Türk kökenli, kimi Kürt kökenli, kimi Mezopotamya’da hakim olmuş ama hepsi ortak bir medeniyetin paydası olan muhteşem bir tarihin arka planı. Vaktinde insan haklarını, özgürlüklerini sınırlayan, sert devlet anlayışını temsil eden özellikle Dersim’de ve birçok yerde görülen uygulamalar oldu. Bu katı bir merkeziyetçi tavrın eseriydi. Sadece Mezopotamya’da, Güneydoğu Anadolu’da değil, Anadolu’nun diğer taraflarında da tek tipçi bir anlayış vardı. Daha sonra bu tek tipçi anlayışa tepki diye çıkan, başka tek tipçi bir anlayış, bu sefer Kürt kimliğini tek bir statükoya, tek bir aidiyete indirgeyen, ortak paydayı mümkün olduğu kadar unutturmaya çalışan başka bir ideolojik tavır sergilendi. Çözüm sürecinde kastettiğimiz, o tarihin derinliğinden gelen kardeşliği keşfeden, modern demokratik devlet anlayışıyla insanına saygı gösteren, her bir insanına anadilini, lehçesini, kültürünü, sadece Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da değil her yerde saygıyla anan, hiç kimseyi dışlamayan bir vatandaşlık kimliğini birleştirmeye çalıştık. Benim Konya sokaklarında hissedip de Diyarbakır sokaklarında hissetmediğim herhangi bir duygu yok. Aynı şeyi Paris’te hissedemem. Diyarbakır’da söylemiştim; Diyarbakır’a Doğu’nun Paris’i diyorlar. Paris ne ki, Diyarbakır varken Paris’in ismi yoktu. Bunu ifade ederken aslında Diyarbakır’a duyduğum muhabbeti, o şehrin sokaklarında hissettiğim o derin ortak kimlik aidiyetinden bahsediyorum. Aynı şekilde benim Mardin’e ne kadar aşık olduğumu Mardinliler bilir. Bir Diyarbakırlı da Konya’ya gittiğinde aynı şeyi hisseder. Şimdi nedir bizleri ayrı kılacak olan şey, onu soruyorum” diye cevap verdi.“BİR VATANDAŞIMIN DİĞER VATANDAŞIMIN YANINDA İMTİYAZLI OLDUĞUNU GÖRDÜĞÜM ANDA BU KOLTUĞU BIRAKMAM GEREKİR”Bir vatandaşa başka bir vatandaş karşısında imtiyaz tanındığını gördüğü anda koltuğunu bırakacağını belirten Başbakan Davutoğlu, “Kurban Bayramı gibi kutsal bir bayramı, ülkenin doğusunda ve batısında her yerde bir yasa dönüştüren, vandalizmin, bu şiddetin anlamadığı yada yok etmeye çalıştığı şeyler var. Öyle bir ayrım psikolojisi yerleşsin ki, iki ayrı dünyadaymışız gibi hissedelim istiyorlar. Olmaz! Niye olamaz? Sadece Konya’da ve Diyarbakır’da hissedilen şeyler açısından değil, İstanbul’un belli semtlerinde aynı apartmanda karşılıklı olarak oturan Kürtlerle Türkler’i ayırt edebilecek misiniz? Yada Arapları, yada diğerlerini… Zaten bunu anlayamadıkları için bizim içerdeki çözüm sürecine bakışımızı da, Suriye politikası yada diğerlerini de anlayamıyorlar. Bir Başbakan olarak, bir vatandaşımın diğer vatandaşımın yanında imtiyazlı olduğunu gördüğüm anda bu koltuğu bırakmam gerekir. Ama bu toplumun evladı olarak, ben de Hakkari’de doğmuş olabilirdim. Bu benim elimde olan bir şey değil. Bizim çözüm sürecinden anladığımız, bu tarihi derinliğe dayanan kimlik ve bugün demokratik hukuk devleti vatandaşı kimliğinden kaynaklanan, ortak hukuk, ortak vatandaşlık hissimizin dayandığı ortak politika. Bu bakımdan, kesinlikle kimse karamsarlığa kapılmasın. Ne biz bu iradeyi terk ederiz, nede bu çözüm sürecini bir şantaj gibi kullanmak isteyenlere fırsat veririz. Çözüm süreci bizim için tarihten gelen bir şifa ilacıdır. Birileri bu şifa ilacı yerine halkımıza zehir sunmak isterse o zehri ayıklarız, şifa ilacını içmeye devam ederiz. Kesinlikle hiçbir vatandaşımızın umutsuzluğa kapılmasını istemeyiz” ifadelerini kullandı. (OED-

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler