Barış ve Demokrasi Partisi Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “20 yaşında gencecik askerler tabutlarla evlerine, ailelerine gönderiliyor. Zorla askere gönderiyorsun; yaşamını yitirince de onun üzerinden şehit edebiyatı yapıyorsun. Bundan utanmanız lazım. O gençler hayattayken kıymet vermiyorsunuz” dedi.
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, beraberinde milletvekilleri Nursel Aydoğan, Ayla Akat Ata ile Batman'da belediyenin Hürriyet Mahallesi'ndeki Şerzan Kurt Parkı'nda düzenlediği Ramazan şenliğine katıldı. Yaklaşık 5 bin kişinin katıldığı şenlik alanına gelen Demirtaş, havi fişek gösterileriyle karşılandı. Demirtaş, şenlikte müzik programının Hakkari ve Şemdinli'de hayatlarının kaybedenler için kaldırıldığını belirterek, “Bugün aslında arkadaşlarımız burada bir şölen hazırlığı yapmıştı. Ramazan ayı boyunca halk şölenleri gerçekleşecekti. Fakat arkadaşlarımız bu üne özgü bugün yaşanan çatışmalardaki ölümler nedeniyle programın müzik kısmını iptal ettiler. Yaşanan ölümlere, acılara saygının gereği olarak bu akşam müzik programımız olmayacak” dedi.
En fazla barış isteyenlerin BDP oğlunu belirten Demirtaş, “Barış için meydanlarda mitinglerde haykıran biz olduk. Bugün yaşanan ölümler olmasın diye mitingler yapan yürüyüşler yapan biz olduk. Fakat bugüne kadar başta Batman halkı olmak üzere karşımızda barış iradesi görmedik. Biz barış için sokağa çıktığımızda AKP’nin copu, gazından başka bir şey görmedik” diyen Demirteş, konuşmasına söyle devam etti:
“Batman halkı Nevruz’da barış için meydandaydı. Batman halkı işte bu gün yaşanan ölümler yaşanmasın diye meydana çıkacaktı. Ama o gün Batman halkı AKP’nin faşizmi ile karşı karşıya kaldı. Barışa kendini adamış Ahmet Türk burada o çirkin saldırıya maruz kaldı. Biz 14 Temmuz’da miting yapmak için istasyon meydanına gitmek üzereyken bir kez daha baskısını gösteren bunlar değimliydi. Ama biz barış isteyen olarak barışı sağlamak için bu kadar mücadele eden insanlar olarak bu gün Tayip Erdoğan nezdinde savaştan beslenen tarafmışız. Bakın yalan dinimizde en büyük günahtır. Kimin günahkar olup olmayacağına da biz karar veremeyiz. Ama şundan eminiz bu başbakan bu AKP sözcüleri halkın gözünün içine baka baka yalan söylüyor. Siz bu savaşı istediniz bu ölümleri siz, bu ölümleri siz ortaya çıkartınız. Barış için sokaklarda alanlarda olan bizdik. Şimdi bu ölümlerin hesabını vermesi gereken sizsiniz. Savaşı dayatan sizsiniz, meclisten sınır ötesi tezkere çıkaran sizsiniz. Barış isteyen anaları sokakta saçından sürükleyen sizsiniz. Gece gündüz halkın taleplerine copla karşılık veren sizsiniz o nedenle kimse kimseyi kandırmasın. Sanki BDP bu savaşı istiyormuş gibi faturayı bize çıkarmaya çalışıyorlar.”
"ZORLA ASKERE GÖNDERİYORSUN YAŞAMINI YİTİRİNCE DE ONUN ÜZERİNDEN ŞEHİT EDEBİYATI YAPIYORSUN"
Askerlerin sivil hayatta değer verilmediğini sokaklarda, üniversitelerde coplandığını belirten Demirtaş, “Bakın 20 yaşında gencecik askerler tabutlarla evlerine, ailelerine gönderiliyor. Arkasından büyük bir milliyetçilikle şehit edebiyatı yapılıyor. O gencin, askere gitmeden önce kıymetini bilmiyorsun. O gençleri sokakta copluyorsun. O gençleri üniversiteden atıyorsun. İşsiz bırakıyorsun, yoksul bırakıyorsun. Her türlü hakareti yapıyorsun yetmiyor, zorla askere gönderiyorsun. Yaşamını yitirince de onun üzerinden şehit edebiyatı yapıyorsun. Bundan utanmanız lazım. O gençler hayattayken kıymet vermiyorsunuz. Umurunuzda değil, gönderip zorla savaştırıp öldürdükten sonra onun canı üzerinden, kanı üzerinden siyaset yapıyorsunuz.”
"MEDYA 13 GÜNDÜR ŞEMDİNLİ'Yİ GÖRMÜYOR"
Konuşmasında Medyayı da suçlayan Demirtaş, “Bu kadar savaş acı yaşanırken medyanın da kendisi sorumluluğunu payını bilmesi lazım. Her gün onlarca insan yaşamını yitiriyor ortada büyük bir savaş var. Ama gece gündüz tatil yörelerinin programını, yemek programlarını yapıyorlar. Burada kan gövdeyi götürüyor, her gün onlarca insan canını veriyor ama medya aldığı talimat gereği bütün bunların üstünü örtüyor. Bütün bunlar olmuyormuş gibi davranıyor. Halep’ten Şam’dan canlı yayın yapan Türk medyası Şemdinli’yi 13 gündür görmüyor. Çünkü bu savaş uzasın istiyorlar. Bu savaş uzasın ki bunlarda koltuklarını sağlama alsın. Medya askeri yöntemlerle çözülemez desin. Müzakerelerle, diyalogla çözülsün desin. Bakın o zaman siyaset daha güçlü devreye girer. BDP Daha güçlü bir şekilde devreye girer. İmralı’daki tecride son versinler. Oslo’da İmralı’da yürüyen müzakerelerin yeniden başlamasının kime ne zararı var.”
"KÜRT HALKININ DİLİNİ KABUL ETMİYOR"
Hükümetin Suriye politikasını eleştiren Demirtaş, “Allah vergisi dildir onu kabul etmiyor. 'Allah öyle yaratmış, doğuştan gelmiş, onun ana dilidir ama onunla eğitim yapamazsın' diyor. 'Sen parkına bile o dille isim koyamazsın' diyor. 'Siz kendi aranızda bir de cezaevinde çocuklarınızla konuşabilirsiniz, bu iyiliğimizi de unutmayın' diyor. Bu kadar pervazsızca bu kadar çirkince bu halkın değerlerine yaklaşıyor.
Elbette Esad baas rejimi, Esad faşizmi de çökecektir. Bundan şüphemiz yoktur. Ama oradaki halkların hepsinin özgürlüğünden biz mutluluk duyarız. Ama onlar çıldırıyor. Suriye Kürdistan’ındaki gelişmeleri gördükçe çıldırıyorlar. Suriye Kürdistan’ın da bile insanların kendilerini yönetmesine tahammülleri yok. 'Müdahale ederiz' diyor. 'Oldu bittiye izin vermeyiz' diyor. Çünkü Kürdün özgürlüğüne tahammülü yok. Şimdi orda Sünni Araplar 10 tane devlet kursa Başbakan hepsini alkışlar. Ama Kürtler orada bir özerk yönetim kurmaya çalışıyor. Gece gündüz dolaşıp entrikalarla bunu engellemeye çalışıyor.”
"TÜRK ANALARI EVLATLARININ HESABINI SORMALIDIR"
Yaşanan çatışmaların son bulması için Türk annelerine de seslenen Demirtaş, “Türklere sesleniyorum; bu savaş siz evet dediğiniz için yürüyor. Siz AK Partinin savaşına onay verdiğiniz için yürüyor. En çok savaşa karşı çıkması gereken Türk analarıdır, Türk babalarıdır. Artık uyanmanız gerekir. Bu savaş sizin savaşınız değil. Bu savaşta evlatlarımız canlarını veriyorlar ama vatan uğruna değil, AKP’nin koltukları uğruna canlarını veriyorlar. Artık uyanın nasıl Kürtler, nasıl barış anaları, kürt anaları bu savaşa karşı çıkıyorsa; Türk anaları da karşı çıkmalıdır. Gerekirse karakolların kapısına dayanmalıdır, askerlik şubelerine dayanmalıdır, Valiliklere gitmelidir. Türk anaları evlatlarının hesabını sormalıdır. 'Şemdinli'de, Hakkari’de, Şırnak’ta benim oğlumu niye savaştırıyorsunuz' demelidir. 'Benim oğlum yaşamını yitiriyor, ismini bile açıklamıyorsunuz' demelidir. 'Bu kirli savaşa evladımı vermiyorum' demelidir. Türk anaları bunu istemelidir ki eşitlik de barış da kardeşlik de gelişebilsin” dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz