Ehl–i Beyt konferansında hoşgörü rüzgarı esti

Hatay’ın İskenderun İlçesinde Muharrem ayı dolayısıyla İlkbahar Eğitim ve Yardımlaşma Derneği tarafından ‘Ehl-i Beyt sevgisi’ konulu konferans düzenlendi.
Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Mustafa Yazıcı Kültür Merkezinde düzenlenen konferansta hoşgörü rüzgarı esti.
Alevi Sünni ve kanaat önderlerinin de katılımı ile gerçekleştirilen etkinliği Dursun Ali Erzincanlı’da katılarak, Ehli beyit sevgisini Şiilerine taşıdı ve davetlilere duygu ve hüzün dolu anlar yaşattı.
Konferansa konuşmacı olarak İlahiyatçı yazar Rüstem Çetinkaya ile İskenderun Alevi cemaatinin kanaat önderlerinden Necati Gündüz katıldı.
İlk olarak söz alan Alevi cemaatinden kanat önderi Necati Gündüz, “Ehl-i Beyt sevgisi Müslüman toplumlarında çok önemli bir yer kapsıyor. İnancı itikadı ne olursa olsun her iki evin birinde ehli beyitten bir ad bulursunuz. İlmin mercii Kevser havuzunun başında Kur’andan ayrılmayacak olan Ehl-i Beyttir. Ehl-i Beyt nuhun gemisi gidir binen kurtulur binmeyen helak olur. Ehli Beytin sevgisi bizleri uzlaşmaya ve ilme götürür. Uzlaşı ve ilmin olduğu yerde ne çatışma ne de bölünme olur” dedi.
Ehl-i Beyt ve onun sevgisi sadece bir zümrenin tekelinde olmadığını ifade eden Gündüz, “Ben Müslüman’ım diyen herkes bu sevgiyi sahiplenmelidir. Eğer biz bizden sonraki nesillere su gibi toprak gibi temiz doğa insanca yaşamak için bir ortam bırakmaya çalışıyorsak, birazda bizi ahiret günlerinde çok ilgilendirecek olan doğru yolu ehli beytin ilmi üzerinden gelecek nesillere ulaştırmak lazım. Unutulmamalıdır ki Hz. Peygamberin ehli beyti ne Alevilere, ne Sünnilere ne de başka bir zümrelere ait değildir. Dolayısıyla Hz. Peygamber ve ehli beyti ile ilgili kutlu doğum günlerini kutluyorsak matem gibi günleri de alevisi ile sünnisi ile paylaşmalıdırlar” dedi Gündüz sözlerine şöyle devam etti: “Kaynağı dinimizde kitabımızda peygamberimizin sünnetinde olan İnsanlar için yapıştırıcı birleştirici ve toparlayıcı olması için ben Müslümanım diyen her mezhepten ve inançtan insanlar olarak gelin bu sevginin etrafında bütünleşerek, barış ve kardeşliği pekiştirerek mezhep farklılığını bahane edip, bölücülüğü körükleyen nifak unsurlarını düş kırıklığına uğratalım. Tek sermayeleri insanları uyduruk fitnelerle bölerek dini hatta Allah’ın adını dahi kullanarak, kendini hem siyasi maddi hem de sosyal rant sağlayan tüccarları saf dışı bırakalım. Unutmayalım ki barışın huzurun ve kardeşliğin çimentosu sevgidir.”
Konferansa davetli olarak katılan İlahiyatçı yazar Rüstem Çetinkaya ise “ehli beytin çatısı altındayız. Bizi onlardan ayırmaları mümkün değildir. Önemli olan toplumdaki kesimlerin birbirlerine ön yargı oluşturmamalıdır. Bir yanlış yargıya kapılmamalıdırlar. İnsanlar görüşmezlerse o boşluğu bir kısım kanatlar oluşturur. O kanatlar hükme dönüşür. Ortada hiçbir şey yokken o hüküm üzerine faaliyetler bina edilir ve yanlış bir kez daha yanlış haline gelir” dedi. Ön yargılardan kurtulmanın çok önemli olduğuna dikkat çeken İlahiyatçı yazar Çetinkaya sözlerine şöyle devam etti: “Herkesi kendi durumunda kabul etmek durumundayız insanların düşüncelerine saygı göstermek zorundayız. Yaşanmayan bir düşünce geçerli değildir. Yaşanılan hayata hakim olan düşünce önemli. Bizim en çok hasretini çektiğimiz duygu budur. Ön yargılardan kurtulmak lazım. Kin ve nefrete bağlı bir kimlik inşa yerine sevgiye bağlı bir kimlik inşa etmek lazım. Kainatın yaradılışında sevgi hakim olmuş. Bu sevgiye ihtiyacımız çok.” Geçmişte kavga sebebi olmuş meseleleri zihinlerde yeniden hortlatarak ayrılıklara parçalanmaya yol açmak insanlara bağdaşmayan olaylardır." diyen Çetinkaya, “Kimseyi öteki hale getiremeyiz. Kimseyi o benden değil anlayışı ile dairenin dışına çıkaramayız. Medenice insanların düşüncelerine saygı göstermeliyiz. Onun içindir ki ne onun ırkı, rengi, mezhebi önemli olan insan olmasıdır. Temel hedefimiz her insanı kendi konumunda kabul etmek lazım. Gönlümüzde herkesin oturabileceği bir sandalyeyi bulundurmak lazım. Ecdadımız 600 yıl yaşadılar. Bin yıllık bir tarihi ortaya koydular o zirve döneminde 200 milyon civarında insan yaşıyordu ve 20 milyon metrekare toprağımız vardı. O dönemde açtıkları şemsiyeler altında bütün etkin kimlikler vardı, değişik dinler vardı, anlayışlar vardı ve kalıcı oldular. Herkes çevresine kendi gönül penceresi ile bakar. Gönül penceresi aydınlık olan insanlar çevreyi aydınlık görür, karanlık insanlar da karanlık görür. O yüzden gönül gözünüz aydınlık olması lazım” dedi.
Konferansta konuşan İskenderun Kaymakamı Ali İhsan Su ise "Önemli olan herkesi sevmek, bir olmak beraber olmak, insanları incitmemek lazım. Yunusun dediği gibi, ‘Dokunma gayretine, karışıma hikmetine, sahibi hürmetine kulu incitme gönül’ diyor. O yüzden biz insanları incitmeden kırmadan birlik ve beraberlik içinde yaşayabilirsek, gönlümüzde sevgi olursa beraberce yaşayabiliriz” dedi.
İskenderun’da hoş görü rüzgarının esmesine vesile olan ve konferansı tertipleyen İlkbahar Eğitim ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Mahmut Tümkaya ise, dernek olarak Muharrem ayı dolayısıyla böyle bir aktivite düzenledik. İskenderun’da böylesi bir ortamın oluşması hoş görü adına çok önemli” diye konuştu.
Yapılan konuşmaların ardından Türkiye’nin sevilen simalarından Dursun Ali Erzincanlı Peygamberimiz Hz. Muhammed ve ehli beytini anlatan şiir ve ilahileri solonu dolduran yüzlerce kişiye duygu ve hüzün dolu anlar yaşattı.
İskenderun’da faaliyet gösteren İlkbahar Eğitim ve Yardımlaşma Derneği tarafından düzenlenen etkinliğe İskenderun Kaymakamı Ali İhsan Su, İskenderun Belediye Başkanı Yusuf Civelek, Körfez İskenderun Sanayici ve İşadamları Derneği (KİSAD) Başkanı Tamer Eker, İskenderunlu Kanaat Önderlerinden Necati Gündüz, Dernek Başkanı Mahmut Tümkaya, alevi Sünni cemaatinden vatandaşlar ve davetliler katıldı.