Gezi Parkı Direnişleri

Sakarya’da yayın yapan bir yerel gazetenin köşe yazarı; CHP’nin de, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde evet oyu verdiği Taksim Meydanı yayalaştırma çalışması kapsamında yol genişletme çalışmaları sırasında, Gezi Parkın’da 15-10 ağacın sökülmesini protesto olayı BDP, CHP, DHKPC, İşçi Partisi ve TGB’lilerce başka yere çekilerek, yabancı istihbarat servislerinin de işin içine karışmasıyla bir halk ayaklanmasına dönüştürülmeye çalışıldı diyor.

Ya kendi yaptığı nedir? Günlerdir köşesinde Gezi parkını yalan, yanlış, yanlı yazılar yayınlıyor..

Oysa İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı Kadir Topbaş, CHP’li üyelerin bu karara katılmadığı TV de canlı yayında açıkladı.

Gezi parkının Kültür Bakanlığının onayında olduğunu dile getirdiğini de duymadı mı?

Sakarya’da CHP, İP, TKP, ADD, ve TGB’li gruplar Cumartesi ve Pazar günü düzenledikleri gösteri ve eylemlerle sözde halk direnişine destek verdiler diyor. Ve ekliyor.

Sakarya’da protesto gösterilerine katılanlar birkaç binle sınırlı kalırken yapılan tahriklere rağmen halk protesto ve ayaklanma girişimlerine destek vermedi diyerek halkı tahrik etmeye çalıyor. Oysa Halk bu eyleme destek veriyor.

AKP Yönetimi ve AKP’den Nemaların dışında halk eylemi sessizce destekliyor. Alkışlıyor.

Yine aynı köşe yazarımız; Halktan yüz bulamayan protestocularda sessiz sedasız dağıldılar diyor. Sayı veriyor küçümseyerek. Oysa katılımda binlerce kişi vardı.

O zaman ben kendisine Sakarya da eylemde olanların resimlerini göndereyim de saysın bakalım kaç kişi varmış.

Bu köşe yazarı en azından bana bunları anlatmasın. Ben CHP ile olan ilişkisini bilen biriyim. CHP adına kimin için köşe yazdığını da iyi bilen biriyim.

1 Haziran günü bende taksimdeydim. Beşiktaş’tan taksime çıkanlardan biriyim. Tek CHP bayrağında yoktu. Sadece Atatürk posterli flamalar vardı.

Ben bu köşe yazarının CHP ile ilgili yazmasına bir şey demem, çünkü AKP’den nemalanıyor. Ama Başbakana ne demeli?

"İçki içiyorsa alkoliktir. Bunun azı çoğu olmaz." Diyor Başbakan?

Doğru!.

Bu çağ(21.yy.)da bolca din iman lafı ediyorsa onun adına ne demelidir onuda bilemiyorum. Sanırım bazıları bunlara yobazdır diyorlar.

"Bunun azı çoğu olmaz." Bolca özgürlük lafı ediyor ama özgürlükleri, insan haklarını eziyorsa faşisttir.

"Bunun azı çoğu olmaz." Dini bir takım Saiklerle (mezhep farklılıklarını öne çıkararak) ulus bütünlüğünü parçalıyorsa bölücüdür. "Bunun azı çoğu olmaz."

Başka ülkenin(Suriye'nin) yönetiminin kınadığı tavırlarını kendi halkına uyguluyorsa diktatördür. Bunun azı çoğu olmaz."

Bu halk kendisine ayyaş denilmesini istemiyor ama, en çok da bugünlerini borçlu oldukları Atatürk'e "ayyaş" deyip hakaret edilmesini istemiyor. Ona edilen hakaretin, Türkiye Cumhuriyetine ve onun bütün değerlerine edildiğini biliyor bu halk.

Başbakan, "astığım astık, kestiğim kestik" felsefesindedir ama, halk da biliyor ki "bu dünya sultan Süleyman'a kalmamış". Başbakan da bunu görse iyi olur.

En sonun da capulcu’da olduk.

Bu yapılanlar Halkın tepkisidir. Eylem yapanda haklın kendisidir.

''Yatak odalarına kadar, ne yapılacağını, ne yenip, ne ,içileceğine kadar yaşama girmeye dur demek içindir.......Eylem yapılıyor.

''Polis kardeşim milletvekilinin oğlu senin apoletlerini sökmesin diye, bu halk tepki veriyor''..

Kamu malını dert edinenler! Kamunun malını; devlet, yandaşlarına peşkeş çekerken neredeydiniz? Ses çıkarın ama adilce, insanca, vicdanlıca! Olsun diye eylem yapıyorlar.

Bir sözümde CHP Yöneticilerine

Sokaklar muhalefeti iktidara taşımak istiyor ama muhalefet anlaşılmaz bir şekilde buna ilgisiz.

Şu anki ortamda muhalefetin özellikle CHP'nin erken seçimi dile getirmemesi anlaşılması zor bir durum.

Senin rakibin şu anda abondene olmuş durumda düştü ha düşecek sen ne yapıyorsun aval aval seyrediyorsun.

Rakibinin nefes almasını, kendine gelmesine olanak sağlıyorsun.

Bu nasıl bir bir muhalefet liderliği? Yoksa siz iktidar olmak istemiyormusunuz?