Psikiyatri Uzmanı Dr. Orhan Karaca, eşler arasında çıkan tartışmalarda emin olunan konularda bile sürekli bir tarafın haksız çıkması ve kendisini sinmiş hissetmesi sonucunda duygusal manipülasyona maruz kaldığını ifade etti.Bir ilişkide kadın ya da erkeğin diğerini duygusal baskı altına alıp, hareket alanını kısıtlamasına duygusal manipülasyon denildiğini belirten Psikiyatri Uzmanı Dr. Orhan Karaca, duygusal manipülasyonun kasıtlı bir davranış ya da tutum olduğu düşünülmemesi gerektiğini söyledi.Orhan Karaca, ”Bir iletişim sorunu gibi görünmekle birlikte, manipülatörün (duygusal manipülasyonu yapan kişinin) kişilik yapısının benmerkezci olması bu süreci ortaya çıkaran temel nedendir. Manipülatör çözüm istiyor gibi görünmesine rağmen, aslında eşinin kendine tabi olmasını amaçlar. Gerçekleri çarpıtma yoluna da başvuran manipülatör; ne olduğunu anlamaya çalışan eşi, itaat etmek zorunda bırakır. Kendini zayıf ve güçsüz hisseden eş, artık bir sonraki tartışmaya daha savunmasız ve kabul etmeye eğilimli girmek zorunda kalır. Aslında diyalog gibi görünen iletişim, bir tarafın baskın olduğu ve süreci belirlediği monolog bir hâl almıştır. İlişkinin akışını manipülatör (kadın ya da erkek fark etmez) belirler. Kişinin duygusal manipülasyona uğraması için herhangi bir kabahat işlemesi ya da tartışılacak ciddi bir konu olması gerekmez. Tartışmanın konusu, gidişatı, bitişi manipülatöre bağlıdır. Önceleri sesini yükselterek kendini ifade etmeye çalışan manipülatör sonradan eşinin direncinin kırılmasıyla normal konuşma tonunda bile başarılı olmaya başlar. Haksız da olsa tarzı nedeniyle haklı konuma geçer. Dışarıdan bakan bir kişi eşit koşullar altında sorun çözmeye çalışan iki kişiyi görür. Gerçekte bu böyle değildir. Manipülatör baskın ve sürecin sonunda haklı çıkan taraftır. Duygusal manipülasyon az ve seyrek olabileceği gibi yoğun ve sık da olabilir. Sık görülen duygusal manipülasyonda manipülatörün narsistik bir sapkınlık içinde olduğu söylenebilir. Yani manipülasyonu benmerkezci tutumunu besleyen önemli bir kaynak olmuştur. Manipülatör karşısındakini tüketerek varlığını sürdürür. Bu bir yandan şikayet ettiği, diğer yandan sürekli tekrarladığı bir konudur. İlişkilerde psikolojik şiddete uğrama biçimleri değişiklik gösterebilir. Diyalog gibi görünen ancak monolog olan tartışmalar, davranışı kısıtlama amaçlı kendine zarar verme tehditleri, ilgi ve sevgi kılıfı altında kontrol ve baskı bunlardan bazılarıdır. Ayrıca eşini bir takım etiketlerle (düşüncesiz, sorumsuz, ilgisiz, …) etiketleyebilir, gerçekleri çarpıtıp, pireyi deve yapabilir. Kasıtlı ve direkt cümleler kadar îmalar da manipülasyon aracı olarak kullanılabilmektedir.” dedi.BUNA MARUZ KALDIĞIMIZI NASIL FARK EDEBİLİRİZ?Uzman Karaca, “Eşinizle yaptığınız tartışmalarda emin olduğunuz şeylerde bile sürekli haksız çıkıyor ve kendinizi sinmiş hissediyorsanız duygusal manipülasyona maruz kalıyorsunuz demektir. Manipüle edilen taraf bastırılır, kendini yetersiz ve çözümsüz bir sürecin içinde hisseder. Gözünü eşine diker ve sorun çıkmaması için çabalar. Yetersiz, sinmiş ve bağımlı bir hale gelir. Kendini suçlu ve değersiz hisseden eş önceleri kendini ifade etmeye çalışır. Ancak ilerleyen süreçte emeklerinin karşılıksız olduğunu görür. Bir noktadan sonra (sorunu önceden sezmek ve derinleşmeden çözmek amacıyla) eşinin zihnini okumaya çalışır. Bir süre sonra yıpranan taraf sorun çıkmasın diye daha az konuşmaya, daha az paylaşmaya, onaylamaya başlar ve kendini aslından başka birine dönüşmüş olarak bulur. Manipülatörün duygusal kontrol ve baskısına maruz kalan eş sorun çıkmaması adına manipülatörün belirlediği süreci yaşamaya başlar. İletişimin bozuk olduğunu görecek ve gösterecek bir profesyonele başvurmak ilk adım olmalıdır. Bunun dışında manipülatörle tartışmaya girmemek yararlı olur. Zira artık kişi duygusal manipülasyon yapan eşini haksız da olsa onaylıyor pozisyonda olabilir ve bunun farkında da olmayabilir. Bu davranışı tekrarladıkça kendine olan saygısı azalabilir, çözümsüzlük düşüncesi ve umutsuzluk pekişebilir. Eşinin duygusal manipülasyon yapmasının tümüyle kasıtlı olmadığını, psikolojik gelişimi ve kişilik yapısıyla da ilişkili olduğunu düşünmek (yani tedavi edilebilecek bir süreçle karşı karşıya olduğunu düşünmek) kişiyi rahatlatacaktır. Çözüm için iletişimin düzelmesi amacıyla hem çift terapisi hem de manipülatörün bireysel psikoterapisi gereklidir. İletişim bozukluğu ne kadar büyür ve derinleşirse süreç o kadar karmaşıklaşma eğilimine girer. Birbirine bağıran, üzen, kıran insanlar olmak yerine empati ve öz eleştiri yapabilen insanlar olma yolunda adım atılmalıdır. İletişim bozukluğu her iki kişinin de olduğu seanslarda çözülebilir. Kişilerin bu seanslara giderken “üzerime düşeni yapacağım” motivasyonu içinde olması tedavi sürecinin başarısında önemli bir unsurdur. “Eşim değişirse, problem düzelir” çok sık rastlanan bir hatalı düşüncedir. Kişinin, sorunlardaki tutumunu anlaması, çözümlemesi ve baş etme yöntemlerini yapılandırması açısından bireysel psikoterapinin önemini de vurgulamadan geçmemek gerekir.” şeklinde konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz