Prof. Dr. Faruk Buyru, daha önce geçirilmiş kürtaj ve enfeksiyonların rahim içinde yapışıklığa yol açabildiğini, bunun da gebeliğe engel olabileceğini söyledi.Günümüzde çocuk sahibi olmak isteyip de olamayan pek çok çift bulunuyor. Bunun ise pek çok nedeni var. Rahim içi yapışıklıklar ve doğuştan gelen yapısal problemler, miyom ve polip varlığı gerek normal yoldan, gerekse tüp bebek gibi üremeye yardımcı tekniklerle hamile kalmayı zorlaştırabiliyor.Acıbadem Fulya Hastanesi, Tüp Bebek Bölüm Koordinatörü Prof. Dr. Faruk Buyru, rahim içi yapışıklığın en önemli nedeninin kürtaj, enfeksiyonlar ve rahimle ilgili geçirilmiş cerrahi operasyonlar olduğunu kaydederek, ‘‘Daha önce geçirilmiş kürtaj ve enfeksiyonlar rahim içinde yapışıklığa yol açabilir. Özellikle büyük gebeliklerde yapılan kürtajlar veya doğum sonrasında geçirilen enfeksiyonlar rahim içi yapışıklık riskini arttırır. Rahim içinden miyomların çıkartılması sonrasında da yapışıklıklar oluşabilir” dedi.Prof. Dr. Buyru, tanının ultrasonografi veya rahim filmi çekilerek konulduğunu kaydederek, “Yapışıklıklar histeroskopi ile tedavi edilirler. Küçük yapışıkların tedavisi kolaydır ve sonrasında gebelik şansı yüksektir. Yaygın yapışıklıkların tedavisinden sonra ise tekrar yapışma olasılığı yüksektir ve gebelik şansı düşüktür” şeklinde konuştu.Prof. Dr. Buyru ,sadece rahim içi yapışıklık değil, polip ve miyom varlığı, doğuştan gelen ve rahim içini bozan problemlerin gebelik şansını azalttığını kaydederek, “Bu problemler gerek doğal yoldan, gerekse uygulanacak tüm tedavi yöntemlerinde gebelik şansını azaltırlar. Hele tüp bebek gibi pahalı ve zahmetli bir yöntem uygulanacaksa bu tür problemleri öncelikle düzeltip, tedaviye sonra başlamak daha uygun olabilir. Ancak yumurtalık kapasitesi azalmış olan hastalarda ne yapılacağına, neyin önce yapılacağına karar vermek kolay değildir. Uygulanacak tedavi zaman kaybına, yumurtalık rezervinin daha da azalmasına neden olabilir. Bazı durumlarda tüp bebek uygulayıp, embriyoları dondurduktan sonra rahim ile ilgili problemi düzeltmek de düşünülebilir” diye konuştu.Prof. Dr. Buyru, polip ve miyomların gebeliğin yerleştiği rahim içi ile ilgili problemler olduğunu ve gebe kalmayı zorlaştırdığını ifade ederek, Polipler çoğunlukla 1-2 cm çapında olup ultrasonografide görünürler. Şüpheli durumlarda rahim içine sıvı verilerek daha görünür hale getirilebilirler. Polipler de gebe kalma şansını azaltıp, düşük riskini arttırırlar. Histeroskopi ile yarım saatten kısa sürecek bir operasyonla kolaylıkla çıkartılabilirler. Rahim ağzından çıkan polipler herhangi bir anestezi gereksinimi olmadan, muayenehane koşullarında çıkartılabilirler” dedi.“Miyom oluşumunda ailevi bir risk vardır”Buyru, miyomların ise rahim duvarından çıkan iyi huylu urlar olduğunu belirterek, “Miyom oluşumunda ailevi bir risk vardır. Ancak ailede kimsede olmadan da gelişebilirler. Östrojen hormonuna bağlı olarak büyüdüklerinden doğurganlık çağında görülürler, menopozdan sonra küçülürler. Rahim içinden çıkan veya rahim duvarından çıkıp, rahim içini bozan miyomlar kısırlığa yol açabilirler. Rahim içini etkilemese de, rahim duvarında yer alan 5 cm. den büyük miyomlar da gebe kalmayı zorlaştırabilir. Rahim dışından karın boşluğuna doğru büyüyen miyomlar ise kısırlığa neden olmazlar. Miyomlar laparoskopi veya açık ameliyatla çıkartılabilir. Hangi yöntemin uygulanacağına doktorun deneyimi, miyomların sayısı ve yerleşimine göre hasta ile birlikte karar verilir. Rahim içinden çıkan miyomlar poliplerde olduğu gibi, histeroskopi ile çıkartılabilir. Ameliyat polip ameliyatına göre daha zordur ve bir takım riskleri vardır. Miyomların özellikle çok sayıda olduklarında tekrarlama riskleri bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.Prof. Dr. Faruk Buyru, gebe kalamayan ve tüp bebek tedavisi için başvuran çiftlerin yaptırması gereken bazı testler olduğunu vurgulayarak, “Tüp bebek kısırlık tedavisinde uç noktadır. Bazı hastalarda diğer tedavi seçeneklerinin denenmesinden sonra, bazı hastalarda ise ilk ve tek tedavi seçeneğidir. Gebe kalamama nedeni ile başvuran çiftlerde ilk yapılması gereken test erkeğe ait spermiogramdır. Kadının adetleri düzenli ise büyük olasılıkla yumurtlama problemi yoktur. 35 yaş üstünde olan veya adet düzensizliği olan kadınlarda hormon tetkiklerinin istenmesi gerekir. Bunlar genellikle adetin 3. günü istenen estradiol, FSH, LH, prolaktin ve TSH hormonundan ibarettir. Adetin 21. gününde yapılan progesteron tayini ise yumurtlama olup olmadığına ilişkin fikir verir” dedi.Son tetkikin ise rahim içi ve tüplerin değerlendirilmesini sağlayan rahim filmi, yani histerosalpingografi (HSG) olduğunu kaydeden Prof.Dr. Faruk Buyru, “HSG bir radyolojik incelemedir. Son yıllarda kullanılan ince kateterler nedeniyle anestezi gerekmemektedir. Vajina ve rahim ağzından verilen ve röntgende görülebilen bir sıvı ile önce rahimiçi, sonra da tüpler görüntülenir. Bu yöntemle rahim içindeki problemler görüntülenir, tüplerin açık olup olmadığı anlaşılır. Yeni ve gelişmiş ultrasonografi cihazları ile rahim içindeki problemlerin çoğu teşhis edilebilmektedir” diye konuştu.Prof. Dr. Buyru, tüplerinde problem olma ihtimali yüksek olan hastaların daha önce pelvik infeksiyon veya yumurtalıkları ile ilgili operasyon geçiren hastalar olduğunu kaydederek, “Yumurtlama problemi olduğu düşünülen hastalarda rahim filmi olmadan da birkaç ay yumurtlamayı uyarıcı ilaç kullanılabilir. Yine tüp bebek uygulanacak hastalarda da her zaman rahim filmi çektirmek gerekli olmayabilir. Çünkü tüp bebek tedavisinde tüpler devre dışı kalmaktadır. Ancak tüplerde sıvı birikimi kuşkusu varsa mutlaka tüpler değerlendirilmelidir. Daha önce geçirilmiş infeksiyonlar nedeni ile tüplerde biriken sıvı, uygulanacak tüp bebek tedavisinde de gebelik şansının azalmasına neden olur. Bu durumda tüp bebek tedavisi öncesi yapılacak laparoskopi ile tüplerle rahimin bağlantısının kesilmesi gerekir. Tüplerin içinde biriken sıvı zaman zaman rahim içine boşalarak gebeliğin yerleşimini olumsuz etkiler. Bu durumda ameliyatla tüplerin alınması veya bağlanarak rahim içi ile ilişkisinin kesilmesi gerekir” diye konuştu.Prof. Dr. Buyru, doğuştan gelen rahimle ilgili bazı problemlerinde gebe kalmayı zorlaştırdığını ve ultrasonografi veya rahim filminde görüldüğünü kaydederek, “Bu tür problemler gebe kalma şansını azalttığı gibi, gebelik oluştuğunda da düşük riskini arttırır. Çoğu histeroskopi dediğimiz yöntemle kolaylıkla düzeltilebilir. Yine gelişmiş bir ultrasonografi cihazı ile rahim filmi gerekmeden de bu tür anomaliler saptanabilir” dedi.Prof. Dr. Buyru, tedavi esnasında rahim içinin kalınlaşmamasının da ciddi bir problem olduğunu ve çözümünün kolay olmadığını kaydederek, “Bu daha çok geçirilmiş enfeksiyon ve kürtajlara bağlı olarak gelişir. Yapışıklık nedeni ile ortaya çıkmışsa ve yapışıklık yaygın değilse tedavi yüz güldürücüdür. Özellikle tüberküloz gibi enfeksiyonlara bağlı olarak oluşmuşsa ne yazık ki çözüm çok zordur ve bu hastaların gebe kalma olasılığı düşüktür” şeklinde konuştu.Prof. Dr. Buyru, gebe kalamayan çiftlerde bazı özel durumlarda kromozom tetkiki de istendiğini de vurgulayarak şunları söyledi: “Ciddi yumurta veya sperm problemi olanlarda, tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı veya tekrarlayan düşükler sonrası kromozom tetkikleri istenebilir. Bir problem saptanması durumunda tüp bebek ve preimplantasyon genetik tarama yararlı olabilir.Bu temel tetkiklerin yanında hastanın özelliğine göre daha ayrıntılı inceleme yapılabilir. Ancak bağışıklık sistemi, pıhtılaşma sistemi ile ilgili olarak istenen pek çok tetkikin yararı kanıtlanmamıştır ve çoğu gereksiz harcama yapmaktan başka bir işe yaramamaktadır.”
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz