Merkez Bankası, 2011'de enflasyon hedefinin tutmamasını, ithalat fiyatlarında ve döviz kurundaki artışlar ile tütün ürünleri vergi düzenlemesi ve buna bağlı olarak ortaya çıkan fiyat artışlarına bağladı. Para otoritesi, 2012’de enflasyon hedeflerine ulaşmak için alınması gereken tedbirleri sılarken, “Gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarının tekrar hızlanarak Türk lirasındaki değerlenmenin baz senaryodaki varsayımlara kıyasla daha güçlü olması durumunda, 2012 yılının sonunda hedefe ulaşılması mümkün olabilecektir.” ifadesini kullandı.
Merkez Bankası, enflasyon hedefindeki sapma dolayısıyla hükümet adına Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’a bir mektup gönderdi Mektupta; 2011 yılı enflasyon tahminlerinde neden sapmanın yaşandığı izah edilirken, enflasyonla ilgili 2012 yılında alınması gereken önlemlerle ilgili değerlendirmelerde bulunuldu. 2011 yılında enflasyonun hedefin üzerinde gerçekleşmesine neden olan temel gelişmeleri, yıl genelinde ithalat fiyatlarında ve döviz kurunda gözlenen yüksek artışlar olarak sıralayan banka, 2010 yılının son çeyreğinden 2011 yılının Aralık ayına kadar Türk lirası cinsinden ithalat fiyatlarının artışı yüzde 40’ı aştığına dikkat çekti. Mektupta, bu durumla ilgili, "Tek başına bu gelişmenin yıllık enflasyon üzerindeki etkisinin yaklaşık 5 puana ulaştığı tahmin edilmektedir.” denildi.
Enflasyonun hedefin üzerine çıkmasında, ithalat fiyatları ve döviz kuru gelişmelerinin yanı sıra
etkili olan bir diğer unsurun da ekim ayındaki tütün ürünleri vergi düzenlemesi ve buna bağlı olarak ortaya çıkan fiyat artışları olduğunu aktaran Merkez Bankası, mektubunda, tütün fiyatlarının 2011 yılında yüzde 18,6 ile enflasyon hedefinin oldukça üzerinde arttığını, söz konusu artışın yıllık enflasyona katkısının 1,1 puan olduğunu kaydetti.
Son aylarda enflasyonda gözlenen hızlı artışın nedenlerinden birinin de işlenmemiş gıda fiyatlarındaki aşırı oynaklığın olduğu belirtilen mektupta, yıl genelinde yüzde 15 civarında artan işlenmemiş gıda fiyatlarının enflasyon üzerindeki 2 puan etkisinin olduğu belirtildi. Mektupta, “Anılan unsurlar içinde Merkez Bankası politikalarından etkilenebilen tek kalem döviz kurlarıdır. Bu nedenle, 2010 yılının sonlarından itibaren gözlenen döviz kuru hareketlerinin uygulanan politikalar kapsamında değerlendirilmesi önem taşımaktadır.” değerlendirmesi yapıldı.
Küresel kriz sonrası gelişmiş ülkelerin uyguladığı olağanüstü gevşek para politikalarının bir sonucu olarak, ortaya çıkan bol ve ucuz likiditenin 2010 yılından itibaren gelişmekte olan ülkelere yönelik kısa vadeli sermaye akımlarını artırdığı ifade edilen mektupta, “Sağlam finansal sektörü ve güçlü büyüme potansiyeli ile ülkemiz de bu girişlerden önemli bir pay aldı. Artan sermaye girişleri sonucu Türk lirasında gözlenen değerlenme ve hızlı kredi büyümesi cari dengede belirgin bir bozulmaya yol açmıştır.” denildi.
“KISA VADEDEKİ YÜKSEK ENFLASYON, FİYATLAMADA RİSK OLUŞTURUYOR”
Aşırı değerlenen Türk lirası ve hızlı kredi genişlemesinin orta vadede makroekonomik dengelerin sürdürülebilirliğini tehdit edeceğini öngören Merkez Bankası, politika stratejisinde önemli değişiklikler yaparak finansal istikrara verdiği ağırlığı artığına dikkat çekerek şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bu dönemde enflasyonun hedefin altında seyretmesi ve düşüş eğiliminde olması Merkez Bankası’nın finansal istikrara odaklanabilmesine olanak tanımıştır. Bu çerçevede 2010 yılının sonlarından itibaren Merkez Bankası, birden fazla politika aracını aynı anda kullanmaya başlamış ve uyguladığı politikalarla kredi genişlemesini daha makul oranlara indirmeyi gelişmiş ülkelerin uyguladığı olağanüstü gevşek para politikaları sonucu Türk lirası üzerinde oluşan iktisadi temellerden kopuk değerlenme baskısını sınırlamayı amaçlamıştır. Merkez Bankası’nın her iki alanda da amacına büyük ölçüde ulaştığı görülmektedir. Bu noktada, ağustos ayından itibaren küresel risk iştahının bozulmasıyla birlikte, döviz kurundaki değer kaybının öngörülen boyutları aşarak enflasyonun beklenenden hızlı artmasına katkıda bulunduğu belirtilmelidir.”
Mektupta, 2012’de beklenen risklerle ilgili de şu değerlendirmelere yer verildi:
“Kısa vadede enflasyonun yüksek seyrini sürdürecek olması fiyatlama davranışı konusunda risk oluşturur. 2011 yılının son üç ayında tüketici fiyatlarının birikimli artış oranı yüzde 5,66 olmuştur. Söz konusu artış 2012 yılının son çeyreğine kadar yıllık enflasyon hesabının içinde kalacaktır. Bu nedenle önümüzdeki dönemde enflasyonun ana eğilimi hedefle uyumlu seviyelere gerileyecek olsa dahi, 12 aylık birikimli fiyat artışları ile ölçülen enflasyonun yılın son aylarına kadar hedefin belirgin olarak üzerinde seyretmesi yüksek bir olasılıktır. Merkez Bankası’nın ekim ayından itibaren gerçekleştirdiği parasal sıkılaştırma mevcut durumda beklentileri kontrol altına almış olsa da önümüzdeki dönemde fiyatlama davranışları dikkatle takip edilecek ve orta vadeli enflasyon görünümünün hedefle uyumlu olması için gereken önlemler alınacaktır.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz