ATATÜRK OLSA BUNLARI KOVALAR MI?

Arap baharında görmüştük paylaşım sitelerinin gücünü, otuz yıllık diktatörlerin koltuğunu altından alıvermişti. Müspet ya da menfi hangi amaçla kullanırsanız kullanın, facebook ve twiter’da etkili bir paylaşım yaptığınızda başarılı olabiliyorsunuz. Kitleleri amacınız doğrultusunda harekete geçirebiliyorsunuz, reklamınızı yapabiliyorsunuz, derdinizi anlatabiliyorsunuz. Paylaşımınız çığ gibi büyüyen bir silaha dönüşüp milyonlarca insanın bilgisayarına, tabletine, cep telefonuna anında inebiliyor ve dünyasını değiştirebiliyor.

Kısa süre önce Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, yeniden yapılanma gerekçesiyle kendisine bağlı kurumlara gönderdiği yazıda, sağlık kurumlarında 'T.C. Sağlık Bakanlığı' yazılı tabelaların değiştirilmesi talimatını vermişti. Bunun üzerine Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun yanıtlaması istemiyle Meclis’e soru önergesi verildi. Müezzinoğlu ise yaptığı açıklamada, "Bakanlığın altındaki kurumlarda T.C kullanılmasına gerek yok. Bundan sonra böyle devam edecek" demişti. Bu arada Ziraat Bankası’nın tabelalarında ki T.C. ibaresinin de kaldırılması işin tuzu biberi oldu.

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, T.C. tartışmalarına dahil oldu. MHP ve CHP liderlerini “İki kafadar” diye eleştirip, şehit oğlunun maaşlarını biriktirerek, okul yaptıran Uşaklı Eşe Ana’yı örnek göstermişti ve “Atatürk bunları sopayla kovalar” demişti. Sopayla mı kovalar, bağrına mı basardı bilmiyorum ama iki kafadarın yaptıramadığını iki afacan facebook ve twiter başardı.

Sazan avı niyetiyle başlayan T.C. eylemi kısa sürede teveccüh kazandı ve binlerce kişi kullanıcı adlarının önüne TC harflerini yerleştirdi. Ancak işin gerçek yüzü bir süre sonra ortaya çıktı. İnci Sözlük isimli internet sitesinin ana sayfasında yer alan bir yazının bir süre sonra gerçekmiş gibi sosyal medya kullanıcıları arasında dolaştığı belirlendi. Söz konusu siteden bu yazılar kaldırıldı, ancak bu provokasyonu başlatan hesabın sahibi, kendisine inananları sazanlıkla suçladı.

Eylemin niyeti farklı olsa da ses getirdi, Sağlık Bakanlığı logosuna T.C. Sağlık Bakanlığı yazdıracağını ifade etti. Netice itibariyle sosyal paylaşım siteleri yapacağını yaptı ve bakanlığa geri adım attırdı. Sayın Bakanımızın kendilerinin de ifade ettiği gibi “Bu ülkenin T.C.'siyle kimse oynayamaz.” Bu uygulamayı yapan Sayın Bakanımızın niyetleri kötü olmayabilir. Başbakanımız, bakanlarımız, biz, hepimiz bu kritik süreçte Kürt kardeşlerimizi kırmamaya gösterdiğimiz özen kadar Türk kardeşlerimizi kırmamaya da özen göstermeliyiz. Türk milletinin de hassasiyetlerini göz ardı etmemeliyiz.

T.C. ifadesini en çok kullananların terör örgütü mensupları olduğunu izlediklerimizden, okuduklarımızdan biliyoruz. Hiç kimse devletimize T.C. demezken onlar sanki bir terör örgütünü kodlar gibi T.C. diyorlardı ve ben uyuz oluyordum. Şimdi gösterilen hassasiyeti ve bir sazan avıyla başlayan eylemi de saygıyla karşılıyorum ama lafla, şekilcilikle vatansever olunmaz, toprak bütünlüğü sağlanmaz, kardeşlik tesis edilmez diye düşünüyorum.

T.C. Türkiye Cumhuriyeti demek, Türk Cumhuriyeti demek değil. Türkiye ifadesi Türküde, Kürdüde, Lazıda, Çerkezide sarar sarmalar. Akil bir bayan yazarımız Türk Bayrağı yerine Türkiye Bayrağı dedi diye hoplayıp zıplamıştık. Aha işte T.C. Türk Cumhuriyeti değil Türkiye Cumhuriyeti ne yapacağız? Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda birinci madde: “Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.”, ikinci madde Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı… diye devam ediyor. Bu 82 anayasasını yazanlara akil bayan yazara gösterdiğiniz tepkiyi gösterseydiniz bu memlekette darbeler yaşanmazdı.

Hassas bir dönemden geçiyoruz. Yetkili yetkisiz bu memleketin evlatları en ufak bir çöp parçasını bile kaldırırken kılı kırk yarmalı ve kırk bin kere düşünmeli, altından bit mi çıkar, pire mi, deve mi yoksa dev mi, ince ince hesaplamalı. Dikkatli olalım, dereyi geçerken bir su damlasında boğulmayalım. Bu süreç çok önemli, yakaladığımız fırsatı kaçırmayalım.