Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde, KESK’e bağlı Büro Emekçileri Sendikası (BES) fazla mesai ücretlerinin geri ödenmesi ve Kamu Reformu Yasa Tasarısı'nın mecliste görüşülmemesini içeren taleplerle başlattıkları 1 günlük grev ile ilgili basın açıklaması yaptı.
BES Ayvalık İşyeri Temsilciliği öncülüğünde ilçe merkezinde bulunan Cumhuriyet Meydanı'ndaki Atatürk anıtında yapılan basın açıklamasına KESK’e bağlı Eğitimsen ve SES temsilcileri de destek verdi. BES Ayvalık İşyeri Temsilcisi Sinan Karademir tarafından yapılan ve ‘Haklarımız, İş Güvencemiz ve Geleceğimiz İçin Grevdeyiz’ başlığını taşıyan basın açıklamasında, “AKP’nin tek başına iktidara geldiği 2002 yılından bu yana, çalışma yaşamında hayata geçirdiği bütün uygulamalar, en temel haklarımızı gasp etmeyi, güvencelerimizi adım adım elimizden almayı hedeflemiştir. Kamu emekçilerinin iş güvencelerinin tartışılmaya başlandığı, esnek çalışma, performans değerlendirme ve angarya çalışma uygulamalarının dayatıldığı, rotasyon ya da sürgün tehditleriyle karşı karşıya olduğumuz bir süreçte grevimizi gerçekleştiriyoruz. Son on yıl içinde toplumun diğer kesimleri gibi kamu emekçilerinin de maaşları sürekli olarak erimiş, satın alım gücü belirgin bir şekilde azalmıştır. Her yıl yüzde 2-3 gibi sefalet zamlarına mahkum edilen kamu emekçileri, açlık sınırına yakın, yoksulluk sınırına uzak bir yaşam sürmek zorunda bırakılmıştır. 2012 yılı başından itibaren doğalgaz, elektrik ve akaryakıtın yanı sıra temel tüketim maddelerine toplamda yüzde 30’u aşan oranlarda zam yapılırken, kamu emekçilerinin maaşları yüzdelik zamlarla artırılmıştır. Hükümet ‘Ekonomimiz büyüyor, dünyanın en büyük 17. ekonomisi olduk’ diyerek övünmektedir. Bu büyümeden pay isteyen kamu emekçilerine gelince ‘kaynak yok’ yalanının arkasına sığınılması ise kabul edilemez. Olmayan şeyleri varmış gibi göstermek, yalanları allayıp pullayıp gerçekmiş gibi sunmak, AKP hükümetinin en büyük meziyeti olarak karşımıza çıkıyor. En acımasız saldırıları bile öncesinden müjdeleyerek hayata geçiriyorlar. Bu durumun son örneğini Hükümetin olağanüstü çabalarla çıkardığı Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile gördük. Bu seferki müjdenin adı ‘Kamuda eşit işe eşit ücret geliyor’ yalanı oldu. 666 KHK ile yapılan düzenleme eşit işe eşit ücret değil sadece yukarıdakilerin mali haklarını eşitleyen, fazla mesai ücretleri, ikramiye gibi emekçilerin kazanılmış haklarını gasp eden bir düzenleme olmuştur.” İfadeleri yer aldı.
AK Parti hükümetinin gerçek anlamıyla eşit işe eşit ücret getirmek istiyorsa, ek ödemeleri değil, temel ücretleri arttırması gerektiğinin altı çizilen açıklamada, “Kamu emekçileri yılbaşında aldığı maaşı ancak 3-4 aylık sürede alabilmekte, sonraki aylarda maaşları artan vergi dilimi oranları nedeniyle belirgin bir şekilde azalmaktadır. Hükümetin kaşık ile verdiklerini kepçe ile aldığı bir sistemde, adaletten ve eşitlikten bahsedilemez. Bu adaletsizliğe derhal son verilmesini, maaşlarımızın vergi dilimi artışlarından etkilenmeden net olarak ödenmesini istiyoruz. İnsanca yaşam ve çalışma koşullarından giderek uzaklaştırılan, işe giriş çıkışları turnikeler ve yüz okumalarla, çalışma ortamları kameralarla denetlenerek haksız ve hukuka aykırı muamelelere maruz bırakılan büro emekçileri olarak artık yeter diyoruz. İşyerlerimizde yaşanan hak kayıplarını, istihdam belirsizliğini, gelecek kaygılarını, personel yetersizliği nedeniyle yaşanan iş yoğunluğunu birçok kez ifade etmemize rağmen hükümet tarafından sorunlarımızın çözümü için bugüne kadar tek bir adım atılmadığı için bugün grevdeyiz” denildi. AK Parti hükümeti döneminde kamuda sözleşmeli, taşeron gibi farklı statülerdeki güvencesiz çalıştırma uygulamaları hızla arttığı belirtilen basın açıklamasında, “Devlet eliyle esnek, güvencesiz, kurasız ve sendikasız çalıştırma özendirilmektedir. Kamuda işçi ya da kamu emekçisi ayrımı yapılmadan bütün esnek, kuralsız ve güvencesiz çalışma biçimlerine son verilmesini ve tüm emekçilerin iş güvencesine sahip olarak çalıştırılmasını istiyoruz. Kamuya yönelik kapsamlı saldırının son ayağı olan kamu personel sisteminin kökten değiştirilmesi, sadece kamu emekçilerini değil, kamu hizmetinden yararlanan milyonlarca yurttaşı da doğrudan ilgilendirmektedir. Kamu emekçilerinin mevcut haklarını elinden almak isteyen her türlü düzenlemeye karşı kamu hizmetlerini ve kazanılmış haklarımızı savunmak, kamu hizmetini yürütenlerin ve bu hizmetten yararlananların ortak tepkisini örgütlemek bugün her zamankinden daha önemli hale gelmiş durumdadır. Siyasi iktidarı son kez uyarıyoruz; iş güvencemizi asla ve asla müzakere konusu yapmayacağız. İnsanca yaşam ve grevli toplu sözleşmeli sendika talebimiz gerçekleşene kadar mücadelemizi yükseltmeye devam edeceğiz” ifadeleri yer aldı.
666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin kamuda oluşturduğu ücret adaletsizliğine karşı gerçek anlamda eşit işe eşit ücret ilkesinin hayata geçirilmesi; SGK emekçilerinin ikramiyeleri, yargı emekçilerinin ulaşım ödenekleri derhal ödenmesi ve bugüne kadar bir nevi iyileştirme olarak ödenen fazla mesailer maaşlarımıza eklenmesi gerektiğinin altı çizilen açıklamada, “Kamu emekçilerinin emekli olduklarında yüzde 60 oranında uğradıkları gelir kaybına karşı her türlü ek ödeme emekli aylıklarına dahil edilmeli, en düşük kamu emekçisi maaşı bugün için yoksulluk sınırı olan 3 bin 481 TL’ye yükseltilmelidir. Performans uygulamaları ile kamu emekçilerinin yarıştırılması, rotasyon adı altında il içi ve il dışı sürgün uygulamalarından derhal vazgeçilmelidir. Kamuda istihdam edilen 4/B, 4/C, 50/D, taşeron, kapsam içi, kapsam dışı vb gibi farklı statülerdeki kamu emekçileri 4/A kadrosuna alınarak, iş güvenceli olarak çalıştırılmalı, taşeron ve sözleşmeli çalışma yasaklanmalıdır. Toplusözleşme ve grev hakkının önündeki fiili engeller kaldırılmalıdır. Vergide Adalet İçin; her yıl hesaplanan açlık sınırı rakamından vergi v.b hiçbir kesinti yapılmamalıdır. Belirlenen yoksulluk sınırı rakamı en alt vergi diliminden vergilendirilmelidir. Temel tüketim maddeleri ve hizmetlerden alınan dolaylı vergiler kaldırılmalıdır. Kayıt dışı ekonomi kayıt altına alınmalıdır. Servet vergisi konulmalıdır. Toplanan vergiler savaşa, ranta değil, halkın yararına kamu hizmetlerinde kullanılmalıdır” denildi.
BASKILARA KARŞI BİRLİK OLMA ÇAĞRISI YAPILDI
Açıklamada, “Yukarıda saydığımız taleplerimiz için; mücadele eden yöneticilerimiz, temsilcilerimiz ve üyelerimiz disiplin cezaları, sürgün, görevden el çektirme cezalarıyla sindirilmek isteniyor. Bütün bunlara ek olarak gözaltı ve tutuklamalarla sendikal faaliyetlerimiz engellenmek isteniyor. Son olarak 19 Şubat’ta, içerisinde KESK MYK üyemiz Akman Şimşek’in de bulunduğu 147 KESK üyesi gözaltına alınmış, içlerinde KESK MYK üyesi Akman Şimşek, KESK Denetleme Kurulu Üyesi Erdoğan Canpolat, eski MYK Üyemiz Abidin Sırma ve İstanbul 1 Nolu Şube Başkanımız Dursun Doğan’ın bulunduğu 56 kişi tutuklanmıştır. Bu operasyonun tam da konfederasyonumuz KESK’in kamu emekçilerinin iş güvencesinin kaldırılmasına dönük hükümet tarafından çalışmaların başlatıldığı bir dönemde illerde örgütlenme çalışmaları başlattığı gün yapılması manidardır. Yine bu operasyonun bugün yaptığımız grev arifesine getirilmesi eylemlerimizin kimi çevreleri rahatsız ettiğini de göstermektedir. AKP hükümetinin yıllardır kesintisiz sürdürdüğü saldırılarına karşı tek tek işyerlerindeki tüm emekçileri mücadele içinde birleşmeye, tüm emekçileri baskılara karşı birlik olmaya, haklarımıza ve geleceğimize yönelik muhtemel saldırılara karşı ortak hareket etmeye çağırıyoruz” ifadeleri yer aldı.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz