YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Başbakan Yardımcısı Babacan: "mini Darbe Girişimi"

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu “mini darbe girişimi” olarak nitelendirerek, “Kimlerin önceden...

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu “mini darbe girişimi” olarak nitelendirerek, “Kimlerin önceden haberi vardı, araştırıyoruz” dedi.Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, NTV/CNBC-e ortak yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.17 Aralık'ta başlayan sürecin dünyada ve Türkiye'de yakından takip edildiğini aktaran Babacan, ''Bizim hükümet olarak 3 Y ile mücadelede çok ciddi bir kararlığımız var. Yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklarla mücadele'' diye konuştu.Ali Babacan, 17 Aralık-27 Aralık sürecinde halka açık şirketlerin değerinin 49,3 milyar dolar düştüğünü söyledi."Bugüne kadar yolsuzlukların üzerini kapatmadık" diyen Babacan, ''İkinci dalgaya özellikle bakacak olursanız içerikle, zamanlamasıyla, yöntemle, isimlerle ele alacak olursanız son derece vahim bir tablo ile karşı karşıyayız'' dedi.Yargı içerisinde emir komuta zincirinin dışında bir yapılanma olduğunu söyleyen Babacan, operasyonun hükümeti hedefliyor gibi gözükmesine rağmen Türkiye'nin istikrarını hedeflediğini kaydetti.Yabancı yatırımcıların baktıkları tek meselenin "İpler hükümetin elinde mi yoksa Türkiye başıboş bir döneme mi gidiyor?" olduğunu söyleyen Babacan, "Bu durumu e-muhtıra'da yaşadık, parti kapatma davasında yaşadık. Askeri müdahale riski ve yargı darbesi riski yaşadık. Yargı ve polis içerisindeki bu son oluşumların, artık darbe diyemeyeceğiz ama mini darbe girişimi, yabancı yatırımcılar bununla ilgileniyor" değerlendirmesinde bulundu.Operasyonların ardından yaşananların mu ekonomiye etkilerinin neler olduğu konusunda Babacan, "'Bu süreçte hem Türkiye içinde hem de dünyada çok yakından takip edilen bir süreç oldu. Bizim hükümet olarak 3 Y ile mücadelede çok ciddi bir kararlığımız var. Yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklarla mücadele. Bu konuda ilk günden itibaren hükümetimiz çok ciddi bir kararlılık ortaya koydu. Bugüne kadar yolsuzlukların üstünü asla kapatmadık. Gerçekten bir hata içine düşen varsa er ya da geç hesabını verir. 17 Aralık sabahı yapılan bir operasyon var bir de geçen hafta yapılan ikinci dalga var. İkinci dalgaya özellikle bakacak olursanız içerikle, zamanlamasıyla, yöntemle, isimlerle ele alacak olursanız son derece vahim bir tablo ile karşı karşıyayız. Burada hem yargının hem de emniyet teşkilatının içinde maalesef farklı bir yapılanma artık ortaya çıkmış durumda. Bu yapılanmanın attığı adımlar her ne kadar hükümeti hedefliyor gibi görünse de aslında bunlar ülkenin tümünün istikrarını, ekonomimizin geleceğini etkiliyor. Belki en belirgin gösterge hisse senetleri fiyatındaki düşüş oldu. 17 Aralık'tan 27 Aralık Cuma tarihine bakacak olursak halka açık şirketlerimizin toplam değeri 270.906 milyar dolardan 221.572'ye düşmüş. Yani, 49 milyar 334 milyon dolarlık değer kaybı söz konusu halka açık şirketlerimizin toplam değerinde. Halk Bankası'nda da 9 milyar 498 milyondan 6 milyar 762 milyona düşüş var. Değer kaybı 2 milyar 736 milyon. Bunun dışında kurun artmış olmasının getirdiği özellikle reel sektörün borçluluğundaki artış var. Hazineye baktığımızda devletin döviz borcu bitti üstelik artıya geçmiş durumdayız. Öte yandan, faizler arttığında bunun hem hazineye maliyeti var borçlanma olarak hem reel sektöre hem hane halkına maliyeti var. Dolayısıyla Türkiye varlık değerleri açısından baktığımız zaman çok çok yüksek maliyeti oldu. Ne kadar bir işlem hacmi ile bu fiyatlar oluştu diye bakacak olursak orada tablo biraz daha farklı. Aynı tarihlere baktığımızda hisse senedi piyasasına yabancı yatırımcıların net anlamda çıkışı 238 milyon dolar olmuş. Kaldı ki bunun dün 85 milyon doları geri girdi. Döviz hareketlerinde aslında ilk hafta fazla bir döviz çıkışı yoktu üç günde biraz yoğunlaştı 764 milyon dolarlık bir çıkış ama dün bunun 110 milyon dolarının geri girdiğini görüyoruz. Dolayısıyla buradaki önemli konu Türkiye'nin siyasi istikrarı. Bu operasyon hele hele ikinci dalgaya baktığımızda gerçekten artık bu hükümet gitsin de Türkiye ne olursa olsun. Türkiye'nin son 11 yılda geldiği konumda, elde ettiği kazanımlarda, bölgesinde oluşturduğu güç ve dünyada getirdiği sesten rahatsız olan çok ciddi geniş bir kitle var. Kendi içimizde de var dışarıda da var. Ama daha somut isimlerle veya farklı bilgilerle anlatılabilecek bir konu değil konunun tabiatı gereği. Biz hükümet olarak işimizin başındayız. Biz bu siyasi ve ekonomik istikrarı bileğimizin gücüyle inşa ettik. Hiç kimsenin kolayca alıp gitmesine de izin vermeyiz. Şu ana kadar siyasi istikrarı sarsmaya çalışan ne karda girişim olduysa hepsini bertaraf ettik. Şu andan çok daha zor durumlarda dahi başardık. Bu son iki haftadır yaşadıklarımız ve bunun kaynağı olan yapıyla da bu mücadeleyi mutlaka vereceğiz ve galip çıkacağız. Hükümetimizin niyeti ve Türkiye için yapmak istedikleri çok açık. Biz AK Parti iktidarı olarak AK demek tertemiz pırıl pırıl demek yani bizim varlık sebebimiz. Bu yolsuzluklar konusunda da en küçük bir şüphe bir ihbar ne varsa bunların hepsinin üstüne gideriz. Asla bir yanlış varsa üstü örtülmez. Münferit hatalar varsa onların gideceği yerlerde bellidir" dedi.HALK BANKASIBabacan, Halk Bankası'yla ilgili ise "Halk Bankası önemli bir bankamız. Bizim yönetimimizde kamu bankalarına bakacak olursak yönetim anlayışları tamamen değişti. Özerk bir yönetim anlayışı var ve tamamen ticari prensiplere göre çalışıyorlar ve kar odaklı hizmet odaklı çalışıyorlar. BDDK'nın, başbakanlık teftiş kurulunun denetimi ve Sayıştay'ın denetimi altında. Özel bankalardan farklı olarak bir de hükümetten bağımsız meclis adına denetim yapan Sayıştay'ın da denetimi altında. Bankalarımızın 2002'deki durumu ile bugünkü durumu arasında çok farklar var. 2002'de Halk Bankası'nın batak alacağı yüzde 48.8 şu anda yüzde 2.6. Sektör ortalaması 2.8 iken Halk Bankası'nın takipte olan alacağı 2.6. Bizim iktidarımız döneminde kamu bankaları tam 31 buçuk milyar TL temettü ve vergi ödemişler hazineye ve maliyeye. Genel çerçeve içinde halk bankası esnafımıza kredi veren bir banka. Bunun yanında çok geniş alanlarda da faaliyet gösteriyor. Borsa da hisse senedi de itibar gören bir banka. Belki en önemli özelliklerinden birisi İran'la iş yapabilen tek banka. Çünkü İran'la iş yapabilmek için tüm uluslar arası düzenlemelere tam uymak zorundasınız. İran'ın güvenini kazanmak zorundasınız ve Amerika Birleşik Devletleri'nin güvenini kazanmak zorundasınız. Hem İran'ın hem Amerika'nın güvenini kazanıp İran'la ticaretin finansmanını yöneten tek banka. İçeride de Halkbank'a gıpta var. Dönem dönem üçüncü ülkeler kendileri bu güveni oluşturmuş bir bankası yoksa bu ülkelerin ticaretinin de Halk Bankası üzerinden geçtiği dönemler oldu İran'la. Gizlisi saklısı olmayan işler bunlar.Zaten Halk Bankası'nın kendi illerine yönelik bir iddia yok. Ama genel müdür üzerinden tüm banka yıpratılıyor. Genel müdürlük için birkaç aday üzerinde çalışıyoruz net kararımızı vermiş değiliz birkaç hafta içinde olgunlaşır yeni genel müdür olacak mı olmayacak mı bakılacak. Bizim Türk bankaları tüm dünyada artık güvenilen itibar oluşturmuş bankalar. Zaten bu itibar aşındırma girişimleri de özellikle dikkat edilmesi gereken bir husus. Bankacılık kanunu gereği de bir bankanın itibarını olumsuz etkileyecek beyanlar ve yayınlarda ciddi cezai yaptırımlarla da karşı karşıya.Biz sadece halk bankası için değil tüm sektör için yaptık. Gürültünün çok olduğu dönemlerde farklı farklı bankalarla ilgili farklı söylentiler çıkabiliyor. SPK halka açık şirketler açısından buna bakıyor. Her ki kuruluşumuzda geçen hafta gerekli uyarıları yaptılar. Halk Bankası'nın yaptığı ticaretin finansmanıdır. İran'dan aldığımız petrolün ve doğalgazın ödemeleri Halk Bankası'ndaki hesaplara yapılır yine Türkiye'den İran'a yapılacak bütün ihracatın bütün ödemesi oradan yapılır. Böylesine kilit bir kuruluş. Halk Bankası 2009'dan bu yana yapıyor bu işlemleri" diye konuştu..Babacan, bazı bankaların 17 Aralık operasyonu öncesi bilgi alıp sistemden para çektiği iddialarıyla ilgili ise "Bununla ilgili iddialar ve duyumlar var. Bu bilgilerin ilgili kurumlar tarafından büyük resim içinde değerlendirilmesi gerekiyor. Bu dalgadan önceden kimin bilgisi vardı ve önden bilgiye dayanarak kimler ne tür piyasa hareketi yaptılar bunların hepsine bakılması gerekiyor. İlgili birimlerimiz şu anda konuya bakıyorlar. Bir bağlantı çok açık şekilde bulunursa eğer suç duyuruları yapılacaktır" dedi.İçişleri Bakanı'nın açıklamalarının sorulması üzerine Babacan, "Konu çok taze. Bilgi ve belgeler geliyor ama bunların bütün birimlerin ortak bir bakışıyla ele alınıp değerlendirilip nihai bir sonuca dayandırılması gerekecek" cevabını verdi.Babacan Bu Gezi olayları sonrası Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) incelemesiyle ilgili şöyle konuştu: "Ben de görünce gazetelerde SPK başkanımızı aradım tam 17 ülke ile yazışmışlar. 17 ülkede Türkiye'de işlem yapan mali kuruluşlar var ve onların müşterileri var. Bütün bunlarla ilgili bilgi ve belgeler gelmeye devam ediyor. Yani henüz sonuçlanmış değil. Tabi bazı ülkelerle bilgi ve belge paylaşma anlamımızın olduğu ülkeler var bazılarıyla da anlaşmamız yok ve bunlarla daha yavaş oluyor bu paylaşımlar".Babacan şöyle konuştu: "Biz yatırımcılarla yıllardır çok sık irtibatta olduğumuz için artık davranış biçimlerini, psikolojilerini, bakışlarını oldukça iyi okuyabildiğimizi düşünüyorum. Bütün bu iç gelişmelerde baktıkları en önemli mesele AK Parti iktidarı olayları kontrol ediyor mu, ipler gerçekten iktidarın elinde mi, yoksa Türkiye kontrolsüz başı boş bir döneme mi gidiyor? Zaten bu yargının içinden, emniyetin içinden üstlerinin haberi olmaksızın adeta devlet sırrından ciddi şekilde ki devlet sırrı dediğimiz şeyler gazetelerle boy boy çıkıyor. Dolayısıyla iyi niyetli bir girişim olduğu konusunda ciddi şüphe uyandırıyor bu iş. Biz bunu e-muhtıra'da yaşadık, parti kapatma davasında yaşadık orada da soru işaretleri aynıydı. Burada da yargı, emniyet ve diğer devlet birimleri içinde kurulmuş bir yapının artık darbe diyemeyiz adına çok ağır olur ama mini bir darbe girişimi diyelim. Yatırımcıların piyasaların bakışı bu yönde. Birkaç hafta geçsin görecekler ki hükümetimiz işinin başında, AK Parti iktidarı konulara hakim. Biz birkaç gün içinde gerekenleri yaptık ve şu anda kurumlarımız artık kendi içinde amirlerine bağlı emir komuta zinciri içinde çalışır haline geldi. Tabi ki güçler ayrımına dikkat ederek. Yargının da kendi içinde bir ahenk lazım. Bir Cumhuriyet Başsavcısı çıkıyor açıklama yapıyor kendi mahiyetindeki bazı savcıların attığı adımların yanlışı ile ilgili. Bir savcı adeta ideolojik veya militan yaklaşımların pozisyonuna giriyor bildiler dağıtıyor. Özellikle soruşturmanın gizliliği ilkesi vardır. HSYK anayasal bir kurum anayasanın kendi ilkesine karşı bir açıklama yapıyor Danıştay'daki bir dava ile alakalı. Dışarıdan bakanlar diyorlar ki sistem kendi içinde bir sıkıntı mı yaşıyor diyorlar. Bazı yasal düzenlemeler var arkadaşlarımız çalışıyorlar. Boşlukları kapatacak varsa bir inisiyatif alanı bırakmışız ve bu kötüye kullanılıyorsa devlete millete zarar verme yönünde kullanılıyorsa o zaman da mutlaka gereğinin yapılması gerekecek ve yasal düzenlemelerle de çerçeveyi daha net bir hale getirmemiz gerekecek. İnşallah önümüzdeki haftalar aylar farklı girişimler yine olabilir sağdan soldan bir şeyler duyabilirsiniz bunlar olabilir ama biz işin başındayız. Bu istikrarın bu güven ortamının erozyona uğramasını önlemek için her şeyi yaparız. Bunu biz oluşturduk. 230 milyar dolardan 800 milyar dolara çıkmış bir gayri safi yurt içi hasılamız var. Türkiye bugün hem hızlı büyüyor hem de gelir dağılımının düzeldiği bir ülke. Makro göstergelere baktığınızda yolsuzlukların üzerinin kapatıldığı bir ülkede böyle sonuçları görmeniz mümkün olmaz. Dolayısıyla bu konularda bizim duruşumuz çok net''.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler