Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın CHP'nin tek parti döneminde kapısına kilit vurduğu, daha sonraları depo ya da özel şahıslara ait mekan olarak kullanılan çok sayıda cami Bursa'da ilk günkü ihtişamıyla hizmetini sürdürüyor. Bursalı araştırmacı-tarihçi Erhan Yıldızalp, Başbakan Erdoğan'ın açıkladığı o günleri bizzat yaşadığını, evinin hemen yakınındaki Şehadet Camisi'nin kapısına kilit vurulmasını ve içeride askeri bandonun eğitimini acıklı bir şekilde izlediklerini belirterek, o dönemde tescilli 230 caminin yarısının kapısına kilit vurulduğunu, kimisinin depo, kimisinin özel kişilere kiralık olarak verildiğini ya da satıldığını söyledi.
Bursa Belediyesi Fen İşleri Memurluğu'ndan emekli olan araştırmacı-tarihçi Erhan Yıldızalp, Bursa'da tescilli 230 camiden 100'den fazlasının 1938 yılından sonra ibadete kapatıldığını söyledi. Başbakan Erdoğan'ın vakıflar konusundaki açıklamalarını dinleyince o günlere gittiğini belirten Yıldızalp, "Keşke o konuşmayı dinlemeseydim. Bursa'da Şehadet Camisi'nden bahsedince emin olun içim cız etti. Başbakan'ın anlattığı Şehadet Camisi'ni çocukluğumda 1944 ile 46 yılları arasında çok iyi hatırlıyorum depo ve askeri bando çalışma yeri olarak kullanılıyordu. Okula giderken, askerlere selam veriyorduk. Nasıl depo olarak kullanıldığını, bando olarak kullanıldığını biliyorum. Sadece Şehadet Camisi değildi. Burası Sultan Murat Hüdavendigar şehit olduğunda onun hatırası için Şehadet Camisi olarak anılıyordu. Hemen yakında Darphane Mescidi olan bina CHP'nin Hisar Bucak Teşkilat binasıydı. Hisar'da İsabey Fenari Camisi müzenin deposuydu. İçeride heykeller, mezar taşları vardı. Akrepler bulunurdu. Molla Gürani Camisi kapalıydı, malzeme konuluyordu. Yerkapı Camisi vakıflardan kiralanmış depo olarak kullanılırdı" dedi.
Tahtakale semtindeki Veledi Veziri Camisi'nin dükkan olarak kullanıldığını, onun hemen altındaki Veziri Camisi'nin ise palamut deposu olduğunu anlatan Yıldızalp, "Tahtakale'deki Hacı Sevinç Camisi'nin kapısı kilitliydi. 1954 yılında fırıncı Hacı Musa, bakkal Ali Rıza, aşçı Halil İbrahim üçü birlik oldular, tamir ettirip bu camiyi açtılar. Mecnun Dede Camisi, çarşı esnafından para toplanıp ibadete açıldı. Bir kısmı satılmıştı. Bir kısmı da kiraya verilerek yapılış maksadına mütenasip olmayan şekilde kullanılıyordu. Bu eserler birer birer ayağa kalkmaya başladı. Anıt eserler bugün yerel yönetimler tarafından daha iyi bir şekilde alınıp ihya ediliyor" diye konuştu.
Zeyniler Camisi'nin de kaderine terk edildiğini anlatan Erhan Yıldızalp, "Üzerinde incir ağacı çıkmıştı. Dönemin valisi İhsan Sabri Çağlayangil'in öncülüğünde hayırseverlerin katkıları ile restore edildi. Çancılar'daki cami de depoydu. Cumhuriyet Caddesi'ndeki Yiğit Köhne, Gümşçeken'deki Simkeş Mescidi, Doğanbey'deki Kefensüzen Camisi, Şehreküstü'deki Zagfiranlık ve Mizanoğlu mescitleri de satılmıştı. Bursa'da 230 tane tescilli cami var. Bunların 100 taneden fazlası kapalıydı. Büyük bir kısmı da şahsa satılmıştı. Sadece camiler değil, medrese, hamam gibi vakıf eserleri de satılmıştı. Bugün şahıs malı olanlar da bulunuyor. Bazıları vakıf idaresinden kiraya verilmişti. O günleri gören, yaşayan kişiler olarak bugün bu anıt eserlerin onarılması, restore edilmesinden memnunuz. Yapanlardan Allah razı olsun" dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz