Ömer Faruk Yüksel: 'Siyasetin peşinden koşmayın. Türkiye'yi karıştırmak için sizi kullanıyorlar. Buna izin vermeyin' dedim
Beşiktaş taraftar grubu Çarşı, Gezi Parkı eylemlerinden bu yana gündemdeki yerini koruyor. Çarşı'yı 1982'de kuranlar arasında yer alan Ayhan Güler ve Ömer Faruk Yüksel, Türkiye gazetesinden Fatih Vural'a konuştu. Güler Çarşı'ya ilişkin olarak, "Kullanmak istediler; ama başaramadılar! Marjinal gruplar aramıza sızdı" dedi. Güler, maçlarda atılan sloganlarla ilgili olarak, "Orada “Her yer Taksim, her yer direniş” diyenin de tek gerçeği Beşiktaş. Trabzonspor bize gol atsaydı, öyle bağırmazdı. Çünkü maç önceliğimiz var. Ama siyasetin, statlarda olması iyi bir şey değil" dedi.
Ömer Faruk Yüksel ise, "Çarşı AK Parti'ye karşı!” diye bir şey yok. Gezi olaylarında burayı Mısır gibi yapmak istediler. Ama başarılı olamazlar! Çünkü Çarşı herkese ait" dedi. Yüksel ayrıca, "O arkadaşlarımıza da söylüyorum, siyasetin peşinden koşmayın. Türkiye'yi karıştırmak için sizi kullanıyorlar. buna izin vermeyin" dedi.
Fatih Vural'ın Türkiye gazetesinde yayımlanan Ömer Faruk Yüksel ve Ayhan Güler söyleşileri şöyle:
Ayhan Güler: Çarşı, taraftarların sendikasıdır
Çarşı ne zaman, nasıl kuruldu?
1982'de kurulduk. Kuran gençler, 12-15 yaş arasında, aynı mahallenin çocuğu. bir arada büyüdük. Kuruluş amacımız, deplasmanlarda tribün üstünlüğünü, taraftarın güvenliğini sağlamaktı. 80 darbesi sonrasıydı ve tribün savaşları yaşanıyordu. 1995'te Galatasaraylı arkadaşların Fenerbahçe'yi ve bizi aramalarıyla barış geldi. “Yıllardır birbirimizi vuruyoruz. Futbolcular arkadaş, yöneticiler birlikte iş yapıyor. Olan bize oluyor” dedik. Daha sonra Türkiye'nin söyleyemediği şeylere dair duyarlılığımızı ortaya koyduk. Çarşı düşüne düşüne kendini hep geliştirdi. 1982'de 20-30 kişiyle yola çıktık. Daha sonra yeni jenerasyonlar aramıza katıldı. Çarşı çok büyüdü. Mesele zaten bu kadar büyümesi. Şu an İstanbul'da 100 bine yakın hareketli kitle vardır.
Toplumsal duyarlılığınızın geçmişi...
İlk günden beri vardı. Hepimiz 80 darbesinin çocuklarıyız. O zaman 9 yaşındaydım. İnsanlar baskı görüyordu, demokrasi askıya alınmıştı. Gençlerin siyasetten uzak durmaları için her şey yapılmıştı. Tribün kavgasına yıllarca devlet göz yumdu. Hep gizlediler! Çarşı'nın son dönemi dikkat çekiyor. Okuma-yazma oranı çok yüksek. Kapalı tribün dağıldığında, üçte ikisi aynı mahalleye geliyor. Sokaklarda 7/24 beraberiz. Üretkenlik oradan geliyor. Futbolun Evliya Çelebi'siyiz. Ben Samsun'a 25 kere gittim. Gittiğim zaman yollarda ülkeni görüyorsun. Anadolu'nun sesini duyurmaya başladık. Çarşı, taraftarların da sendikasıdır. Onların maça girme ve deplasman haklarını, özgürlüklerini savunur.
Medya, “Çarşı, Gezi olaylarını destekliyor” algısını oluşturdu. Bu gerçek mi?
Bize hep bir rol biçiyorlar. Çarşı'yı görmek istedikleri biçimde seviyorlar.
Nasıl görmek istiyorlar Çarşı'yı?
Her hak mücadelesinde Çarşı'yı önde görmek istiyorlar. Gezi Parkı olaylarında ilk üç gün her şey çok masumaneydi. Daha sonra gördüklerimiz hoş değildi. Sabah o parka öyle müdahale edilmesine her insan üzülmüştür. Beşiktaş tribünü her zaman halkçıdır. Bireysel özgürlüklerin de peşinde koşar; ama bunu bir yeri hedef göstererek yapmaz. Çarşı, Gezi Parkı olaylarına mizah kattı. Olaylar semtte olduğu için mecburen içindesin. Sonraki günlerde Çarşı'yı, He-Man gibi görmeye başladılar. İşte o zaman bizim dengemiz bozulur. Biz yönlendirilmediğimiz, özgür olduğumuz sürece Çarşı'yız.
Gezi'de kullanmaya mı kalktılar?
Kullanmak istediler; ama başaramadılar! Marjinal gruplar aramıza sızdı. Ben bir tanesini biliyorum, çocuk Tunceli'den gelmiş. “8 yıl cezaevinde yattım. Tabii ki bunlara tepkimi göstereceğim” diyor. Bilinçaltıyla gelen her insan Beşiktaş'a gelmiş! Beşiktaş'a gelen her insan, Çarşılı olmuş! Medya bizi haksız yere bu olayların içinde tutmasın! Biz özgürlüklerimize ve demokrasiye sahip çıkarız. Seçilmişe de her zaman destek veririz. Beğenirsin ya da beğenmezsin! Ama şiddetin hiç bir parçası olmadık, olmayız da! 20 arkadaşımız gözaltına alındı. Organize suç örgütü olarak görüldük. Bu kadar dar bakmalarına üzüldük. Biz, “Çarşı kendine de karşı” demişiz. Kendimizi feshedebilecek kadar demokrat olabilmişiz.
Geçtiğimiz hafta, Trabzon maçındaki tepkileri nasıl yorumladınız?
Oradaki tepkilere de kimse önayak olmadı. Doğaçlama gelişti; ama kısa kesildi. Stadyuma geldiğimiz zaman, aklımızda sadece Beşiktaş vardır. Bizi bir araya getiren Beşiktaş'tır. O gönül köprüsünü siyaset nedeniyle yıkmayız. Orada “Her yer Taksim, her yer direniş” diyenin de tek gerçeği Beşiktaş. Trabzonspor bize gol atsaydı, öyle bağırmazdı. Çünkü maç önceliğimiz var. Ama siyasetin, statlarda olması iyi bir şey değil.
Nasıl?
Örneğin, Gezi Parkı'nda bıçaklanan Bülent Hocamız da eylemleri seven bir arkadaşımızdır. Mitingleri de sever. Gezi'de göründükçe, onun için “Çarşı'nın liderlerinden” yazdılar. Öyle olmadığı halde bir şey demedik, büyüğümüz diye. Hâlbuki kendisi Fenerbahçelidir. Maça da gelip gitmez!..
Ömer Faruk Yüksel: Beşiktaş CHP'nin kalesi olmuş
Çarşı'nın bir diğer kurucu üyesi olan Ömer Faruk Yüksel de Çarşı'nın Gezi Parkı eylemlerine katılımı ve tribünlerde atılan sloganlara ilişkin görüşlerini paylaştı:
Trabzon maçında tribündeydiniz. Çarşı'ya dair neler gözlemlediniz?
Bunlar maça gelen taraftar grubu değil. Tamamen bir örgüt işi, kaşıyorlar. Diyorlar ki en güzel yerler, üniversiteler, liseler, stadyumlar... Beşiktaş, CHP'nin kalesi zaten. Arkadaşlarımı hiçbir zaman solcusun, sağcısın diye ayırmadım. Kimliğimiz Beşiktaş. Gezi' de burayı Mısır gibi yapmak istediler. Ama yapamadılar. Yapamazlar da! Ağaç için çıktılar; tamam. Ama iki aydır Abbas Ağa'da niye toplanıyorsun? “Her yer Taksim, her yer direniş” diye bağırıyorsun. AK Partilisi de bağırsa o zaman ne olacak!
Neden Çarşı'yı seçtiler?
“Çarşı, AK Parti'ye karşı!” diye bir şey yok. O arkadaşlarımıza da söylüyorum, “Siyasetin peşinden koşmayın. Türkiye'yi karıştırmak için sizi kullanıyorlar. Buna izin vermeyin” diye. Alman bir gazeteci, Abbas Ağa Parkı'na gelmiş, örgütlemek için konuşma yapıyor.
Siyasilere yaklaşımınız ne?
Başbakan'ın annesi vefat ettiğinde de pankart açtık, Ecevit'e de , Erbakan'a da. Neden açtık? Hepsi bizden. Çanakkale şehitleri için de pankart açtım, “İbrahim Naci ruhun şâd olsun” diye. Bunu kabullenemiyorlar.
Neden?
“Biz sol görüşlüyüz” diye! Ben de sağ görüşlüyüm; ama Beşiktaş'ı siyasete sokma! 30 yıllık arkadaşlarımızla, şu olaylar yüzünden birbirimize giriyoruz.
Çarşı'nın bir ideolojik grubu yok o halde?
Yok. Her türlü ideolojiden grup var. Çarşı'nın büyüme sebebi, bu. Adam internetten “Ömer Faruk'la, Alen'in Çarşı'yla bir alakası yoktur” yazıyor. Çünkü kendini kaptırmış olaya.
Menfaat, AK Parti karşıtlığı mı?
Tamamen. Burada birileri kaşıyor. Benim evimin karşısında, parka bir gelsen, görsen. Sabırla bekliyoruz. Ramazan'da, içkiler içiliyor, bağırıyorlar. Yine de sabrettik. Alen, bu işin içine girmedi diye onu bile kötülediler.
Çarşı'da bir gerilim var mı?
Bir gerilim meydana getirmek istiyorlar. Tribün, siyaset yeri değil. Bak şimdi, Kasımpaşa Stadı'na kombine aldık. Kasımpaşa'da Beşiktaş maç oynayacak. Kasımpaşa taraftarı, “Biz Beşiktaş'ı istemiyoruz” diyor.
Neden?
Gezi Parkı'ndan dolayı. Kasımpaşalılar da Başbakan'ı seviyor. Adam gole gidiyor, sen “Her yer Taksim, her yer direniş” diye bağırıyorsun. Gürsel Tekin hangi maça gelmiş! Kulübün önünde şov yapıyor, “Ben kombinemi aldım, bağıracağım” diye. İktidara karşı bir savaş var, “Bunları nasıl yok ederiz” diye.
Çarşı'da siyasi bir bölünme oldu mu?
Bizde baş diye bir şey yoktur. Alen'in daha iyi konuşması, bu işi sahiplenmesi nedeniyle liderimiz olarak onu gösterdik. Ermeni kimliğinden dolayı ona da vurmaya çalıştılar. Şimdi de Gezi Parkı olaylarına katılmadı diye bizi Çarşı'dan görmek istemiyorlar.