Deniz Feneri soruşturması ve Hizbullah davasındaki tahliye kararlarını örnek gösteren Balyoz, Odatv ve Poyrazköy davalarının 14 sanığı, tahliye talebinde bulundu. Dilekçede, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın ifadelerine de yer verildi.
Balyoz davası sanıkları emekli Orgeneral Çetin Doğan, Koramiral Kadir Sağdıç, Tuğamiral Fatih Ilgar, Albay Nedim Ulusan, Albay Ahmet Zeki Üçok, emekli Tuğgeneral Süha Tanyeri, emekli Albay Hakan Büyük, emekli Albay Dursun Çiçek, Odatv davası sanıkları Doğan Yurdakul, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Sait Çakır ve Coşkun Musluk ile Poyrazköy davası sanığı emekli Binbaşı Levent Bektaş’ın avukatları davaların görüldüğü mahkemelere dilekçe verdi.
Avukat Hüseyin Ersöz tarafından sunulan dilekçede, 14 sanığın Evrensel İnsan Hakları, Anayasa’nın 10. maddesinde düzenlenen ‘Kanun önünde herkes eşittir’ prensibi ve emsal yargılama süreçleri çerçevesinde tahliyeleri talep edildi. Deniz Feneri soruşturmasındaki tahliyeler örnek gösterilen dilekçede, “Mahkemenizde devam eden dava sürecinin aksine kamuoyunun yakından takip ettiği bazı yargı süreçlerinde ise temel insan haklarına ilişkin ‘umut verici’ gelişmelerle de karşılaşılmaktadır. Öyle ki Ankara’da devam eden kamuoyunda bilinen adıyla Deniz Feneri soruşturması sürecinde toplam 6 kişi 3,5 aylık tutukluluk sürelerinin ardından serbest bırakılmışlardır. Tahliye kararlarının gerekçesi olarak ise ‘tutukluluğun devam etmesi halinde tedbirin cezaya dönüşme ihtimali’nin bulunduğunun gösterildiği, medyaya yansımıştır. Bu durumda ya Ankara’daki mahkemenin ya da mahkemenizin vermiş olduğu kararın hatalı olduğu ihtimali üzerinde durulması gerekmektedir. Bu durum ‘Ankara ve İstanbul’da uygulanan hukuk kuralları birbirinden farklı mı?’ sorusunu akıllara getirmektedir.” denildi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın davalarla ilgili, “Vicdanım kabul etmiyor” açıklamasına da yer verilen dilekçelerde Deniz Feneri soruşturmasının sürdüğü ve delillerin toplanmaya devam ettiği, Balyoz, Odatv ve Poyrazköy davalarında tüm delillerin toplandığı iddia edildi.
Serbest bırakılan Hizbullah davası sanıklarının da hatırlatıldığı dilekçede, “Bir dönem medyaya yansıyan görüntüler ile gündeme gelen bu kişiler serbest kalırken, uzun yıllar devlete hizmet etmiş ve terör örgütleri ile mücadele etmiş müvekkillerimizin özgürlüklerinin kısıtlanmaya devam edilmesinin makul hiçbir açıklaması bulunmamaktadır. Hizbullah davası ve Deniz Feneri soruşturmasındaki bu uygulamanın, hiçbir şiddet eylemine karışmamış, sahte dokümanlara dayanarak özgürlükleri kısıtlanmaya devam eden müvekkillerimize uygulanmaması, bu noktada yaşadığımız hukuki süreci ve mahkemeniz tarafından verilen ‘tutukluluk halinin devamı’ kararlarını da sorgulamamıza neden olmaktadır.” ifadeleri kullanıldı.
Dilekçede, 14 sanığın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesinde düzenlenen ‘Özgürlük Hakkı’, Anayasa’nın 10. maddesinde ifade edilen ‘Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir’ prensibi ve emsal gösterilen yargı süreçleri çerçevesinde tahliyesine karar verilmesi istendi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz