DSP Genel Başkanı Masum Türker, "Birileri çıkıyor, o öğretilmiş çaresizlik için 'Hangi şehirde kim güçlüyse ona oy verelim' diyor. Bu sefer o öğretilmiş çaresizlik, bumerang gibi dönüp seni de vuruyor ve senin de güçlü olabileceğin yerleri farkında olmadan kaybediyorsun" dedi. Uludağ Üniversitesi Kamu Yönetimi Topluluğunca UÜ Görükle Yerleşkesi'ndeki Mete Cengiz Kültür Merkezi'nde düzenlenen "6'ncı Kamu Yönetimi Günleri"nde konuşan Türker, son yıllarda Türkiye'de siyasetin ideolojik temellerde hareket etmediğini, insanların "öğretilmiş çaresizlik" duygusuyla oy verdiğini öne sürdü. Öğretilmiş çaresizlik kavramının en önemli manifestosunun, "Aman oylar bölünmesin" söylemiyle ortaya çıktığını belirten Türker, ideolojisi çerçevesinde oy vermeyi düşünenlerin de "hain" ilan edilebildiğini ve bunu, kendisini ulusalcı, milliyetçi hatta solcu olarak tanımlayan kişilerin yaptığını savundu. Türker, öğretilmiş çaresizlik kavramını kullanarak oy talep edenlerin de zaman zaman kendi silahlarıyla vurulabildiğini dile getirerek, şöyle devam etti: "Birileri çıkıyor, o öğretilmiş çaresizlik için 'Hangi şehirde kim güçlüyse ona oy verelim' diyor. Bu sefer o öğretilmiş çaresizlik, bumerang gibi dönüp seni de vuruyor ve senin de güçlü olabileceğin yerleri farkında olmadan kaybediyorsun. Mesela bu ideolojisizliğin en tipik örneği, Ankara seçimleridir. Ankara'daki bir önceki seçimde CHP'nin aldığı oyları alın, Mansur Yavaş'lı MHP'nin aldığı oyları alın, üst üste koyun. Bu oyların yüzde 8'ini MHP tekrar geri aldı. Kalır yüzde 19. Bu yüzde 19'un yüzde 12'si CHP'nin. Yüzde 7 oy yok. O zaman bu yüzde 7 nereye gitti? Karşıt olduğun AKP'ye gitti. Bu, öğretilmiş çaresizlikten ortaya çıkıyor. Bu öğretilmiş çaresizlik olgusunun yeşermesi için ideolojinin olmaması gerekir." Öğretilmiş çaresizlik olgusunun "kutuplaşma" sayesinde rahatlıkla oluşturulabildiğini anlatan Türker, "paralel yapı" tartışmalarına değindi. Paralel yapı üzerinden politikalar yapıldığını belirten Türker, şunları söyledi: "İktidar partisinin, Başbakan'ın en mahir olduğu konu, sanki iktidarda değilmiş muhalefetteymiş gibi bir paralel devlet yarattı, üstüne gitti. Bu, kutuplaşmayı sağlıyor. Bu kutuplaşma sonucunda insanlar, objektif değerlendirme yeteneğini kaybetti. Sizin kamu yönetiminde okuduğunuz 'sosyal bağlar teorisi'; bir aileye, cemaate ya da siyasi partiye mensup olan kişi, kendi kurumuna zarar vermemek üzere iş yapar ama bu aidiyet bağı, kutuplaşma nedeniyle kesilince herkes öğretilmiş çaresizlik içinde oyunu kullanıyor."
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz