Sözlerine hem güzel hem buruk bir gün yaşadığını kaydederek başlayan Beşiktaş'ın kalecisi Tolga Zengin şunları söyledi:
"Dün çok güzel bir gündü. Çok sevdiğim bir arkadaşımın yakınını kaybetti o yüzden üzgündüm aslında. Sevinçler de hüzünler de çok fazla abartılmadan yaşanmalı. Bu hak ettiğimiz bir şey, tabi ki sevincini yaşayacağız ama önümüzde daha çok uzun yıllar var. Daha çok şampiyonluklar, başarılar yaşayacağız. Bir Avrupa Şampiyonası var. İnşallah orada da başarılı olacağız.
"ELEŞTİRİLERE VERİLECEK EN GÜZEL CEVAP ŞAMPİYONLUKTU"
Sözlerine Oynadığım takım Beşiktaş ve takım şampiyonluğa gidiyor. Takım kaptanısın, göz önündesin, bunların da etkisi oldu. Haksızlık demiyorum ama sahaya çıkıp oynayan sensin. En güzel verilecek cevap şampiyonluktu. Herkesin farklı beklentileri oluyor. Takım kaptanından takımı vurmaya çalışıyorlar. Ben en kötü günümde bile hiçbir zaman kafamı öne eğmedim. Çünkü güçlü olman lazım. Herkes sana bakıyor. Bu yüzden çok üzgün olsam da hep güldüm. Sağ olsunlar arkadaşlarım da bana destek oldular. Kimse kimseye haksızlık yapmıyor. İşi bilen insanlar biliyor zaten."
OĞUZHAN: BURADA ÇOK MUTLUYUM
Beşiktaş'ın başarısında önemli bir etkiye sahip olan Oğuzhan Özyakup ise şu ifadeleri kullandı: "Başkanımız da biliyor, benim tekliflerden haberim yok. Ben tamamen şampiyonluğa odaklanmıştım. Menajerlerim ve ailemle de öyle anlaştık. Şampiyon olana kadar hiçbir şey konuşmadım. Benim zaten hedeflerimden biri burada şampiyon olmak ve Şampiyonlar Ligi'nde oynamaktı. Ben burada çok mutluyum. Arada haberler çıkıyor teklif var diye. Ama olsa bile takımımızdaki ağabey, kardeşlik o kadar güzel ki... Kardeşlerimi, ağabeylerimi bırakıp gitmek de çok zor olur."
"SELÇUK İNAN'I ÖRNEK ALIYORUM"
Ben Hakan Ünsal'ı çok severim. Her zaman arar sorar. Ben Selçuk İnan'ı örnek alıyorum. O 9-10 asist yaptığında Galatasaray şampiyon oluyordu. Sezon başında Lazio teklif yapmıştı, başkan beni çağırdı. "Oğlum bak bu sene şampiyon olacağız." dedi. Sonrası için de "Hayırlısı" dedi."
FİKRET ORMAN: ÜSTÜMDEN BİR AĞIRLIK GİTTİ
Beşiktaş Başkanı Fikret Orman ise şöyle konuştu: "Üstümden bir ağırlık gitti. Futbolcular o ağırlığı aldı. Onlara da üzülüyorum, şimdi Milli Takım'a gidecekler. Ne tatil var ne bir şey var. Çok güzel bir geceydi. Camianın başkanı olarak bir rolümüz var tabi. Aynı zamanda bir taraftarlığım da var. Tribünlerden gelmiş biriyim. Ama her yerde de bunu gösteremiyorum.
Bir ciddiyet ve duruşumuz da var ama içim de kıpır kıpır. Beşiktaş Başkanlığı makamı maç seyretmek için de kötü bir yer. Her tarafım kasılıyor. Otur, kalk, bağır olmuyor. Dün hepsini bir tarafa atıp bir güzel eğlendik. Osmanlıspor Başkanı da yanımdaydı, ona da kusura bakmamasını söyledim.
Bu şampiyonluğu hep beraber başardık. Futbol yapılanmasında bizzat çok içindeyim. Beraber kurduk ve büyüttük. Bunun bir parçası olmak da benim için çok önemli. Beşitkaş oyuncularının hepsi pırlanta gibi çocuklar. Aramızda bir sevgi ve saygı var. Hepsi özel olarak seçildi. Bugüne kadar da duruşlarıyla bunu gösterdiler. Böyle bir takımın başkanı olmaktan iftihar ediyorum.
"OĞUZHAN BEŞİKTAŞ'IN SEMBOLÜ"
Alex Ferguson'un bir kitabı var. Orada diyor ki, "Bir futbol takımı oyuncularını stadyumun 1 kilometre etrafından bulmalı. Arada ihtiyaç olanları dışarıdan getirebilirsiniz." Beşiktaş'ın tarihi kadroları, Galatasaray'ın tarihi kadroları, birbirine uyumlu yerli oyuncularla kurulmuştur. Lig bitsin de ertesi sabah nereye gideyim diye düşünen oyuncularla olmuyor. Beşiktaş'ta bunun olması çok önemli.
Oğuzhan artık Beşiktaş'ın bir sembolü. Olcay ve Tolga da öyle. Onlar artık Beşiktaş'tan kopamazlar. 10 sene spor hayatlarına devam edecekler ama benim camiamda devam edecekler. Belki başkanlık yapacaklar.
2000'de Galatasaray'ın UEFA Kupası'nı almasından sonra Türkiye'ye o kupanın 5-6 kez daha gelmiş olması gerekiyordu. Burası çok güzel bir ülke. Geçen sene Dnipro final oynadı, Shakhthar kupayı aldı. İstanbul, bu şehirlere göre çok daha güzel. Futbolcular da buraya gelince mutlu olurlar. Olcay mesela Kaiserslauten'de oynadı ama burayla mukayese edemez. İnanılmaz coşkulu bir taraftar var. Norveç'te Tromsö'ye gittik, 100 metre ilerisi kutup. Sembolleri de kutup ayısı. Biz oraya gittik 200-300 taraftar karşıladı.
"NEDEN OLMASIN"
Kamp tesislerimiz de çok iyi. Sevilla'nın tesislerini de gördüm, konteynerlerde soyunuyorlar. Sivasspor'un, Kayseri'nin, Trabzon'un hepsi daha güzel. Stadımız dünyanın en güzel stadı. Neden biz de bunu başaramayalım. Futbolculara baktığımızda, Sevilla'dan daha büyük bütçeli takımız. Dnipro'nun iki katıyız. Bizim Avrupa kupalarını buraya getirmemiz lazım. Brugge'e karşı turu atlamamız lazımdı.
"OĞUZHAN'I LAZİO İSTEDİ"
Oğuzhan ile aramızda inanılmaz bir sevgi bağı var. Oğuzhan, Avrupa'ya gitmek isteyebilir. Bunlar çok normal. Hedefleri olabilir. Ama Oğzuhan, Beşiktaş'tan gidip de X bir ligin X bir takımına gidemez. Gidecekse gitsin Chelsea'ye. O tarzda bir kulübe gitmesi lazım. Potansiyeli de zamanı da var. Mesela Lazio istedi. Ne yapacak Oğuzhan, Lazio'da? İtalya Ligi aşağı düşüyor, Lazio da orta seviye bir takım. Ama Juventus'a gidecekse Beşiktaş da ona elinden gelen her şeyi yapmaya çalışır.
Her futbolcu süper bir ivmeyle gidemez. İnişler çıkışlar olabilir. Bazen performans düşüşleri olacak, bazen artışlar. Kaptan Tolga acaip iyi bir sezon geçirdi. Bir maçta en şanssız mevki bence kalecilik. Ama şampiyonluk maçında müthişti. Bu sene Oğuzhan bireysel olarak Beşiktaş'a 10 puan aldırdı. Bursaspor maçı mesela.
Bu yıl kanatta rekabet çok fazlaydı. Ama Olcay formasını vermedi. Kim gelirse gelsin formayı alamadı. Olcay'ın yüzü bize enerji veriyor. Zemine indim, sırtıma bir adam çıktı. Taraftar sandım, bir baktım Olcay. Bize pozitif enerji saçıyor. Takımın ruhunu oluşturan kişilerin başında o geliyor. Düştüğü zaman da tam zıttı oluyor. Herkes ona bakıyor çünkü güneş gibi ama o batınca herkes düşüyor.
"İLK GELDİĞİMDE DE ŞENOL HOCA İLE ÇALIŞMAK İSTEMİŞTİM"
Şenol Hoca müthiş bir insan. Hiç B planı yok. Sağlam karakterli bir insan. Beşiktaş'ta Samet Hoca ve Bilic ile çalıştık. Hepsinin kendine göre farklı özellikleri var ama Şenol Hoca müthiş bir insan. Beşiktaş'a daha evvel gelseymiş, 5-6 şampiyonluğumuz daha vardı.
İlk geldiğimde Şenol Hoca ile çalışmak istiyordum ama Trabzon'daydı. Sonra denk gelmedi. Yoksa biz Şenol Hoca'yı 80 senesinden beri tanıyoruz. Babam yönetici olduğu için bir dostluğumuz var. Ben de Karadenizli olduğum için onu iyi tanıyorum. Ne anlattığını kafasını çevirdiği zaman anlıyorum.
"GOMEZ'İN KALMASINI İSTİYORUZ"
Falcao'nun fotoğrafını bilerek beğenmedim. Öyle bakarken tıkladım. Olaya iki taraftan bakmak lazım. Mario çok düzgün bir arkadaş. Beşiktaş'a da iyi adapte oldu. Ama ona da bu golü attıran bir ekip var. Gökten bir top gelmiyor. Ekip işi bu. O da çok düzgün karakterli bir oyuncu. Tüm arkadaşları onu çok seviyor. Bir dünya yıldızı. Dünya Kupası, Şampiyonlar Ligi'ni kazanmış bir oyuncu. Kendini yukarıda gören biri olsa hemen iteriz zaten.
Beşiktaş'ta kalmasını istiyoruz ama Beşiktaş amaç olacak bir kurumdur, araç olacak değil. Mario'nun Beşiktaş'ta kalmasını istiyorum ama onun da istemesi lazım. Başka teklifler gelir de ona göre hareket edecekse biz orada olmayız. Kullanılacak bir kurum değiliz. Ciddi ve temiz bir kulübüz. İsteriz ki kalsın. Türkiye'nin en önemli santraforu bizde o da Cenk. Sol ayak, sağ ayak, kafa... Beşiktaş büyük bir kurumdur. Olmazsa ölürüz diye bir şey yok."