YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Havuz balığı türleri iç su sistemlerini tehdit ediyor

Prof. Dr. Nazmi Polat, iç su sistemlerindeki carassius (havuz balığı) türlerinin iç suları ve gölleri...

Havuz balığı türleri iç su sistemlerini tehdit ediyor

Prof. Dr. Nazmi Polat, iç su sistemlerindeki carassius (havuz balığı) türlerinin iç suları ve gölleri çölleştirecek düzeyde tehdit ettiğini söyledi.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) ve Türk Deniz Araştırmaları Vakfı işbirliğiyle gerçekleştirilen 'Balıkçılık ve Akuatik Bilimler (FABA) 2011' adlı sempozyum, yurt içinden ve yurt dışından çok sayıda akademisyenin katılımıyla başladı.
OMÜ Atatürk ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen sempozyumun açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Nazmi Polat, sempozyumun ilk kez, “Balıkçılık ve Akuatik Bilimler” adıyla uluslararası platforma taşındığını söyledi. İç su sistemlerindeki carassius (havuz balığı) türlerinin iç suları ve gölleri çölleştirecek düzeyde tehdit ettiğine değinen Polat, artık bu türlerin Ladik Baraj Gölü’nde bile bulunduğunu söyledi. Ladik Gölü’nün kaplıca, kayak ve deniz turizmi için son derece elverişli bir turizm bölgesi olduğuna dikkat çeken Nazmi Polat, Yeşilırmak üzerindeki Hasan Uğurlu ve Suat Uğurlu baraj göllerine de değindi. Suat Uğurlu Barajı’nın Uzun Göl’den çok daha güzel olduğunu vurgulayan Polat, bu bölgede bulunan yayın ve turna balıklarının da tehdit altında olduğunu belirtti. Polat, balık yetiştiriciliğinin de ülkemizde kötü bir şeymiş gibi, kirliliğin baş aktörü olarak gösterildiğini, ancak hidrobiyologlar ve su ürünleri mühendislerinin kontrolünde olduğu sürece balık yetiştiriciliğinin hayvansal protein açığının kapatılması açısından son derece yararlı ve önemli olduğunu vurguladı.
Samsun Vali Hüseyin Aksoy da “Türkiye 8 bin 333 kilometre kıyı uzunluğuna sahip bir ülke ve üç tarafı denizlerle çevrili. Bu boyutuyla baktığımızda su ürünleri ve balıkçılık sektöründe dünyayla kıyasladığımızda arzu ettiğimiz noktada olamadığımızı görüyoruz. Denizlerimizdeki balık türlerinin ve sayılarının korunması oldukça önemlidir. Türlerin sayılarının azalmasının ya da yok olmasının birçok nedeni var ama en belirgin nedeni; bilinçsiz avcılık ve sularımızın kirletilmesidir. Bu tür bilimsel toplantılar, bu sorunların tespiti ve çözüm yollarının bulunması açısından son derece yararlıdır. Türk Deniz Araştırmaları Vakfı’nın ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nin Karadeniz’de böyle bir Sempozyum’a önderlik ediyor olmaları son derece önemlidir.” şeklinde konuştu.
OMÜ Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Akan ise şunları söyledi: “Dünyada su güzelliktir. Suya şiirler yazılmıştır. Su zenginliktir; uğruna savaşlar yapılmıştır ve bundan sonra da yapılacaktır. Hatta birçoğunuz bilir; gelecekte petrol değil, su savaşları olacaktır. Su elbette hayattır. İnsanı yaşatan oksijen ve sudur. Su bütün medeniyetlerde kutsallaştırılmıştır. Bizde de çok beğendiğim bir söz vardır; birine bir övgü yapılırken, ‘Su gibi aziz ol’ derler. Yani su aziz mertebesine yükseltilmiştir. Balık da sağlık açısından baktığımızda rahatlıkla neredeyse herkesin yiyebileceği tek gıda ürünüdür. Rakamlara baktığımızda Türkiye’nin pek fazla balık üretmediğini, balığın büyük kısmının Karadeniz’de üretildiğini ve bunun da yarısının hamsi olduğunu görüyoruz. Birçok denize kıyısı olmayan üniversitelere baktığımızda buralarda Su Ürünleri Fakültesi olduğunu görüyoruz. Samsun kıyı şehri olmasına rağmen, Samsun’da Su Ürünleri Fakültesi yok. Bizi bu fakülteyi açmaktan alıkoyan şey de az önce Sedat beyin sözünü ettiği bu istihdam meselesidir. Bu konuların, balık ve suyun yine de en iyi, en verimli konuşulacağı yerin Samsun olduğunu düşünüyorum. Uluslararası katılımlı sempozyumun ilk olarak OMÜ’de gerçekleştiriliyor olmasından dolayı gurur duyuyorum."
Türk Deniz Araştırmaları Vakfı adına konuşan Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Sedat Yerli, “Uluslararası alanda da Türkiye’nin adını bu sektörde daha çok duyurmak ve bilimsel ve teknik anlamda da liderliğine destek olabilecek bir yapı oluşturabilmek için uluslararası düzeyde FABA 2011 adıyla bir sempozyum serisini başlatmış bulunmaktayız. Bu yıl biri olumlu, diğeri olumsuz iki gelişme oldu. Olumlu olan; 1985 yılında kapatılan Su Ürünleri Genel Müdürlüğü’nün Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü adıyla yeniden kurulması oldu. Diğer yandan, su ürünler sektörüne teknik eleman yetiştiren su ürünleri fakültelerinde ciddi şekilde kontenjan açığı bulunmasıdır. Açıkçası bu durum istihdamda zorlama yapmak gerektiği anlamına geliyor. Sadece kamu kaynakları istihdam için yeterli değildir.” ifadelerini kullandı.
Bilimsel oturumlarla devam edecek olan sempozyum, 9 Eylül Cuma günü Ladik Gölü gezisiyle sona erecek.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler