Kamalak: İslam kardeşliğini devreye sokmadan terörü önlemek mümkün değildir

Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Mustafa Kamalak, terörün yapısal olarak değiştiğini, hem derinleştiğini hem de yaygınlaştığını savundu. Kamalak, “İslam’ı devreye sokmadan ve hele hele İslam’ı dışlayarak Güneydoğu’da terörü önlemeniz mümkün değildir.” dedi.
Kamalak, partisinin Trabzon teşkilatınca düzenlenen eğitim programında partililere hitap etti. Konuşmasında terör olaylarına değinen Kamalak, iktidarın bu konuda üzerine düşeni yeterince yapmadığını ileri sürdü. Terörün Türkiye’nin yıllardan beri kanayan yarası olduğunu anlatan Kamalak, “İslam’ı devreye sokmadan ve hele hele İslam’ı dışlayarak Güneydoğu’da terörü önlemeniz mümkün değildir. Sizin ise İlam’ı devreye sokmak gibi ne bir niyetiniz var ne de bir cesaretiniz var. Aradan iki sene geçti, peki terör arttı mı azaldı mı? Arttı. Üstelik daha yapısal bir durma büründü. Şehirlerde de teşkilatlanmaya başladı. Belediyelerde, kamu kuruluşlarında, şurada burada ve daha da yaygınlaştı. Hem derinleşti hem de yaygınlaştı.” diye konuştu.
Devletin gerekli tedbirleri derhal alması gerektiğinin altını çizen Genel Başkan Kamalak, sözlerine şöyle devam etti: “Bu şart ama yetmez. Yani hastalıkların iyileşebilmesi için kanı durdurmak şart ama yetmez, tedaviye geçmek lazım. Tedavi de uzuca bir süreyi gerektirir. İşte orada tedavi tedbirleri bir bütün olarak ele alınmalıdır. Yine orada İslam kardeşliği devreye sokulmalıdır. Bize şunu söylüyorlar; İslam kardeşliği ile terörü önlemek mümkün mü? Biz diyoruz ki: İslam kardeşliği ile terörü önleyemeyeceksek siz İslam düşmanlığı ile önleyebilecek misiniz? Terörü önlemede kardeşlik duygusu mu daha etkindir, yoksa düşmanlık duygusu mu?”
İslam kardeşliğinin başka tedbirlerle desteklenmesi gerektiğini anlatan Kamalak, “Nedir o? Bir istihdam politikası, işsizlikle mücadele. Yani her ailenin mutlaka tenceresi kaynamalıdır. Şu an bölücülerin lider kadrosunda olan bütün ekip yazık ki bu milletin alın teri ile mübarek paraları ile kurulmuş olan okullarda yetiştirilmiştir. 30 bin insanın katili olmakla suçlanan ve ömür boyu hepse mahkum edilen Abdullah Öcalan bu devletin resmi okulunda beş yıl süreyle devletin resmi memuru olan öğretmen kardeşlerimiz tarafından okutulmadı mı? Milli Eğitim'in bastırdığı resmi kitaplarla yetiştirilmedi mi? Beş yılın sonunda ‘aferin’ denilerek kendisine kapı gibi devlet diploması verilmedi mi? Sonra ortaokul, sonra lise, sonra üniversite. Ya sonrası, sonrası da malum.” şeklinde konuştu.