‘Çarşamba Buluşmaları’na konuk olan OMÜ Öğretim Üyesi Cafer Sadık Yaran, dünyadaki 45 Mevlevihane’nin birinin Samsun’da olduğunu belirterek, Mevlevihane Caddesi’nin giriş bölümünde yer alan ve yıkılan Mevlevihane’nin yeniden inşa edilmesi ve Samsun’a bir kültür hizmeti olarak kazandırılması gerektiğini belirtti. Yaran, yapılacak bu çalışmanın Samsun tarihi ve kültürü açısından çok önemli olduğunu kaydetti.
SAGEM’de ‘Çarşamba Buluşmaları'nın bu haftaki konusu; 'Samsun'da Mevlevilik ve Samsun Mevlevihanesi' oldu. Toplantıya, OMÜ İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Cafer Sadık Yaran konuşmacı olarak katıldı. Yaran, Mevlevihanelerin; Mevlevilerin zikir ve ayin yaptıkları mekanlar olduğunu, bununla birlikte, genellikle külliye biçiminde planlandıklarını ve merkezlerinde semahane, çevresinde derviş hücreleri, bacılar kısmı, kütüphane, sebil, türbe, mezarlık, meydan-ı şerif, matbah-ı şerif ve mescit gibi tamamlayıcı unsurların yer aldığını kaydetti.
KARADENİZ BÖLGESİ’NDEKİ TEK MEVLEVİHANE
Aralarında Samsun Mevlevihanesi’nin de olduğu, dünyada bilinen 45 Mevlevihane bulunduğunu dile getiren Cafer Sadık Yaran, Tokat’ın iç bölgede değerlendirilmesi durumunda Karadeniz Bölgesi’ndeki tek Mevlevihane’nin Samsun’da hizmet verdiğini belirtti. Günümüzde fiziki yapılarını muhafaza eden birçok Mevlevihane’nin farklı amaçlarla hizmet verdiğini dile getiren Yaran, “Bunların bir kısmının Vakıflar Genel Müdürlüğü, bir kısmının belediyeler tarafından restore edildikleri ve kullanıma açıldıkları anlaşılmaktadır. Bunlardan biri Samsuna çok yakın olduğu için dikkate değer olan Tokat Mevlevihanesi’dir. Oldukça iyi bir konuma getirildiği anlaşılmaktadır. Bir diğer örnek de bugünkü kullanım amacı itibarıyla en fazla dikkate değer olan Yenikapı Mevlevihanesi’dir. Restorasyonu 2008'de tamamlanan Yenikapı Mevlevihanesi, devlet eliyle kurulan ilk vakıf üniversitesi olan Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi'ne tahsis edilmiştir. Mevlevihane, üniversite bünyesinde kurulan Medeniyetler İttifakı Enstitüsü'ne ev sahipliği yapmaktadır.” şeklinde konuştu.
SAMSUN MEVLEVİHANESİ 1869 YILINDA YANDI
Tarihsel açıdan bakıldığında, Samsun’da en azından 16. Yüzyılın ikinci yarısından, yani 1576 yılından itibaren Mevlevihane bulunduğunun anlaşıldığını, 1852-1853 tarihlerinde de Mevlevihane ve buna ait bir vakıf hamamı bulunduğunun kayıtlarda geçtiğini söyleyen Cefar Sadık Yaran, bir ara mevcudiyetini kaybeden Samsun Mevlevihanesi’nin ikinci defa, 1862’de çıkarılan bir fermanla 1862-67 yılları arasında yeniden yapıldığını kaydetti. 1869 yangınında ahşap kısımların yanarak sadece semahanenin ayakta kaldığını, 1904’te postnişinliğe geçen Ali Enver Dede döneminde semahanenin tamir edildiğini, ilave olarak vakıf dükkanları ve bir harem kısmı inşa edildiğini belirten Yaran, “Bunun dışında Ali Enver Dede, Mevlevihaneye ait olan bostanın bir kısmını Reji idaresine kiraladı. Hem Mevlevihane hem dükkanlar o zamanki Samsun-Çarşamba yolu üzerinde bulunuyordu. 1911’de Ali Enver Dede postnişinlikten uzaklaştırıldı. Yerine bir süre Hasib Dede, daha sonra 1912’de de Ali Enver Dede’nin küçük kardeşi Yusuf Efendi tayin edildi. Yusuf Efendi’nin postta ne kadar oturduğu bilinmemektedir. Ayrıca, I. Dünya savaşı sırasında Şam’a giden gönüllü Mevlevi alayına, Samsun Mevlevihanesi Şeyhi Hacı Mehmet Emin Efendi 38 kişi ile katılmıştır.” ifadelerini kullandı.
Mevlevihanenin topraklarının Cumhuriyet döneminde Tekel İdaresine geçtiğini, bu yüzden eldeki bilgilerle yıkılmış mevlevihanenin yerinin ancak takriben tesbit edilebildiğini ifade eden Yaran, “Mevlevihanenin, Cumhuriyet Meydanı’nın açılmasıyla Çarşamba-Samsun-Ordu doldurma sahil yolunun yani Atatürk Bulvarı’nın yapımı sırasında kaldırıldığı düşünülebilir.” dedi.
SAMSUN İÇİN KÜLTÜREL KAZANÇ OLUR
Günümüzde bu tür mirasların değerlendirilebileceği dört alanın; müze olmak, cami olmak, kütüphane olmak veya kültür sanat merkezi olmak şeklinde özetlenebileceğini ifade eden Yaran, bu durumun tek ve en yeni istisnasının Yenikapı Mevlevihanesi örneğindeki gibi bir üniversiteye bağlı araştırma enstitüsü olarak hizmet vermek olduğunu belirtti. Samsun Medresesi ve Mevlevihanesinin şu anki durumları düşünüldüğünde, bu dört ihtimalin de mevcut halde kalmakla kıyaslanamayacak derecede önemli gelişmeler ve Samsun’a önemli katkı sağlayacak ilerlemeler olacağını dile getiren Yaran, “Medrese şu anda olduğu gibi atıl kalacağına, müze, kütüphane veya kültür sanat merkezi olması çok daha iyidir. Mevlevihanenin yeniden inşa edilmesi bile Samsun için başlı başına büyük bir tarihsel onur ve kültürel kazanç olur.” şeklinde konuştu.
100 YIL SONRA HASİP DEDE’NİN HAYALİ GERÇEKLEŞEBİLİR Mİ?
Mevlevihanenin yeniden inşası için eskiden bulunduğu yerin veya bahçesinin bugün de yeniden inşa için uygun durumda bulunduğunu kaydeden Yaran, “Şu günlerde Mevlevihane caddesinin sağ tarafında kalan ve eski sigara fabrikası ile Tekel müdürlüğü binasının bahçeleri konumunda olan alanın daha önce Mevlevihane binası veya bahçesine ait olduğu anlaşılmaktadır. Şimdilerde bu alanın altının otopark yapıldığı, üstünün ise yeşil alan olarak bırakılacağı söylenmektedir. Dolayısıyla, yeşil alan olarak kalacak bu geniş alanın uygun bir yerine zaten orijinal hali de pek büyük olmayan Mevlevihane binasının yapılması burası ile ilgili planları hiç bozmadığı gibi buranın kültürel, tarihsel, turistik ve kentsel değerini de oldukça artıracaktır. Buraya inşa edilecek yeni Mevlevihane, üç ayrı plandan birine göre olabilir gözükmektedir. Bunlardan biri, Mevlevihane’nin Hafız Ali Dede zamanında yapılan ilk halidir. Bu halde, kagir bir semahane ve birkaç ahşap hücre olduğu bilinmektedir. İkincisi, Ali Enver Dede’nin yaptırdığı ilaveleri de içeren yapıdır. Bu halde ise ikisi kagir, diğerleri ahşap sekiz dükkan ve kagir kısımların üzerinde bir harem kısmı ilavesi vardır. Üçüncü ihtimal de, Hasip Dede’nin projesini yaptırdığı ama gerçekleştiremediği daha da genişletilmiş Mevlevihane’dir. Bu plana göre Mevlevihane’ye; minare, minber, selamlık, meydan odası, kahvehane, üç hücre, akarsuyu bulunan bir matbah, fırın ve kiler, kömürlüklü bodrum, gusulhane, abdesthane, iki hela ve su haznesi de eklenecekti. Bu son plan gerçekleştirebilirse, Hasip Dede’nin 1911-12’deki hayali de tam yüz yıl sonra da olsa 2011-2012’de gerçekleştirilmiş olur.” dedi.
ŞEHRE KATKILARI SAYMAKLA BİTMEZ
Yaran konuşmasını şöyle sürdürdü: “Mevlevihane’nin yeniden inşadan sonra, nasıl kullanılacağı ayrıca düşünülebilecek bir husustur. Öteki şehirlerdeki benzerlerinden biri gibi bir müze, cami/mescit, kütüphane veya kültür-sanat merkezi olabilir. Bununla birlikte, bize göre en güzel ve en yararlı olacak projenin örneği, Yenikapı Mevlevihanesi’nin bugünkü durumunu model almakla gerçekleştirilebilir. Belirtildiği gibi, burası bir üniversiteye bağlı bir araştırma enstitüsü olmuş ve bünyesinde beş araştırma merkezi barındırmaya başlamıştır. Bunlar; Farabi Medeniyet Araştırmaları Merkezi, İbni Haldun Sosyal Araştırmalar Merkezi, Cezeri Bilim Araştırmaları Merkezi, Mevlânâ Celaleddin Rumi Kültürlerarası Diyalog Merkezi, ve Fatih Sultan Mehmet Osmanlı Araştırmaları Merkezi’dir. Bizim medresemiz ve Mevlevihanemizin ikisi bir araya getirildiğinde, Yenikapının yarısı kadar bile büyük olmayan, mütevazı ve şirin yapılar olduğu için bizim tek bir araştırma merkezi ile yetinmemiz uygun olacaktır. Samsun’daki araştırma merkezi de Yenikapı’dakilerden farklı olarak ve hem medrese hem de mevlevihanenin işlevlerine kısmen yakın olarak, ahlak ve özellikle toplumsal ahlak eksenli bir araştırma ve uygulama merkezi olabilir. Medrese, kendi ilmi ve akli yapısına daha uygun düşecek şekilde toplumdaki ahlaki sorunlar ve onların çözümleri ile ilgili araştırma, eğitim ve uygulama faaliyetleri yapar. Mevlevihane de, yine kendi manevi ve kalbi yapısında daha uygun düşecek şekilde, toplumdaki ahlaki gelişimin veya temiz/erdemli toplum özleminin gelişimine ve yetkinleştirilmesine yönelik araştırma, uygulama ve etkinlikler yapar. Böylece, iki önemli maneviyat mirasımız toplumun ahlaki gelişiminin iki yönüne hizmet etmiş olurlar. Örneğin medrese, Ahlaki Sorunlar ve Çözümler Araştırma ve Eğitim Merkezi, Mevlevihane de Ahlaki Değerler ve Erdemler Araştırma ve Eğitim Merkezi olarak işlev görürler.”
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz