MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Şam düşer ve Suriye bölünürse bu Türkiye ve bölge ülkeleri için bir felakete dönüşecektir” dedi.
Parti genel merkezinde basın toplantısı düzenleyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Suriye’de son günlerde yaşanan olayları değerlendirdi. Suriye’deki gelişmelerin, şiddet ve vahşet manzaralarının beraberinde meydana getirdiği tehlikeli oluşumların gündemin en üst sıralarını işgal ettiğini söyledi. 15 Mart 2011 tarihinde Deraa kentinde Esad yönetimini protesto etmek amacıyla toplanan küçük bir kalabalığın bugün yerini tam anlamıyla iç savaşa bıraktığını kaydeden Bahçeli, Suriye’de akıl, teenni ve sağduyunun tamamen kaybolduğunu ifade etti. Barışın Ortadoğu’nun kör kuyularında can çekişmeye terk edildiğini belirten Bahçeli, “Özgür Suriye Ordusu ile Şam yönetimi düşman kamplara bölünmüş halde birbirine ölüm kusmaktadır. Suriye’nin toprak bütünlüğü, bu ülke halkının can ve mal güvenliğiyle insanlık onuru tesadüflere bırakılmıştır. Her gün ortaya çıkan kıyımlar, saldırılar ve cinayetler Suriye’yi kördüğüm haline sokmuştur. Görülmektedir ki, Esad ve muhalif unsurlar tüm hatlarıyla birbirlerine girmişlerdir. Büyük Ortadoğu Projesi’nin hedefindeki bir eşik de böylelikle aşılmak üzeredir” diye konuştu.
Artık Esad yönetiminin idealize ve sistematize ettiği ne varsa çaptan ve gözden düştüğünün altını çizen Bahçeli, Başkent Şam’ın kısa vadeli politik ve aktüel gelişmelere sıkıştığından önünü görmekten aciz bir duruma geldiğini söyledi.
Periyodik çatışmaların kronikleşerek ve toplumsal hücrenin çeperlerine tutunarak Suriye’nin yönünü kriz ve karamsarlık güzergahına kilitlediğini belirten Bahçeli şunları kaydetti:
“Hassasiyetle ve tedirginlikle izliyoruz ki, Suriye rejimindeki kırılma, çatırdama ve yarılmalar ucu her tarafa dayanan etnik ve mezhep temelli fitili her an tutuşturma riski taşımaktadır. Kabul edilmelidir ki, bu ülke içinde bulunduğumuz coğrafyanın siyasi ve sosyal içerikli denge unsurlarından birisi, belki de en önemlilerindendir. Şam’da devrilen umutların, kopan kardeşlik halkasının, çöken dostluk ve muhabbet köprülerinin her tarafa olumsuzluk çarpanıyla sıçrayacağı mutlak anlamda anlaşılmalıdır. Bu açıdan Şam’ın istikrarı ve emniyeti en başta başkent Ankara jeopolitiğini temelden ilgilendirmekte ve yönünü çizmektedir. Menşei muğlâk fikir ve görüşlere itibar etmeksizin diyebiliriz ki, Suriye’den atılan taşın genişleyen dairesel döngüsü eninde sonunda ülkemizin sınırlarına intikal edecektir. Gerçekleri arama gayret ve arayışımıza ışık tutabilecek bu stratejik hakikati bir an olsun aklımızdan çıkarmamak millet ve devlet bekamız açısından hayati özelliktedir. Suriye sorunu veya bu ülkedeki alarm zilleri çalan çalkantılar, küresel güç dengelerine uzanan çok farklı boyutları nedeniyle çözüm ve çıkış yolunu her şeye rağmen bulamamıştır.”
“ANNAN PLANI BİR İŞE YARAMAMIŞTIR”
Suriye’de çözüm arayışları çerçevesinde geliştirilen Annan Planı’nın bir işe yaramadığını kaydeden Bahçeli, Birleşmiş Milletler gözlemci heyetide beklenen çareleri üretemediğini söyledi. Muhalif unsurların tahrik ve teşviki, rejimin tahammülsüz ve sert tedbirlerinin Şam’ın huzur duvarını çoktan yıktığını belirten Bahçeli, “Bildik oyuna dönüşen dostlar toplantıları Suriye’deki gerilimi tırmandırmış ve muhaliflere can simidi uzatmıştır. Yönetim aleytahtarlarına silah ve mühimmat destekleri, basın ve propaganda kanalıyla Şam idaresinin kötülenmesi konusunda sağlanan imkanlar sadece yangının körüklenmesine hizmet etmiştir. Yabancı istihbarat operasyonları, uluslararası toplumun düzenekleri ve Esad’ı peşinen tasfiye etmeye ayarlı hedef ve niyetler Suriye’yi alacakaranlık bir çembere adım adım sürüklemiştir” diye konuştu.
“ERDOĞAN, MÜLTECİ KAMPINDA TÜRK BAYRAĞININ İNDİRİLMESİNE SESSİZ KALDI”
Başbakan Erdoğan’ın Suriye’de indirilen Türk bayrağına tepki gösterdiğini, ancak İslahiye mülteci kampında indirilen Türk bayrağına sessiz kaldığını ifade eden Bahçeli şunları kaydetti:
“ ‘Bıçak kemiğe dayandı, hesabı sorulacak, Esad artık bırakmalı, zalimler hak ettikleri karşılığı alacak, en kötü senaryoya hazırlıklıyız’ sözleri Başbakan Erdoğan’dan devamlı işitilmiştir. Bu siyaset anlayışı nedense Şam yönetiminin döktüğü kanları yerinde bir şekilde eleştirirken, aynı yaklaşımı muhalif saldırı ve tahriklere göstermemiştir. Muhalifler her ne yaptıysa Başbakan Erdoğan’dan hoşgörü ve yardım görmüşlerdir. Hatta ülkemiz sınırlarında ağırlanmışlar, karargâh kurmalarının önü açılmış, yabancı istihbaratlar kanalıyla silahlandırılmışlar, eylem yapacak imkan ve kabiliyetleri sürekli genişletilmiştir. Ülkemiz sınırlarındaki mülteci kamplarında Türk bayrağına yapılan alçak saldırılara, polislerimize yönelik ahlaksız muamelelere ve Türkmenlere gösterilen aşağılık saldırganlıklara bile sessiz kalınmıştır. Başbakan Erdoğan Suriye’de indirilen Türk bayrağına tepki gösterirken, İslahiye mülteci kampında şerefsiz ellerce tecavüze uğrayan milli sembolümüzü hatırına dahi getirmemiştir. Suriyeli sığınmacıların arasına sızmış art niyetlilerin ve bölücü grupların taşkınlıklarına ve densizliklerine müsaade edilmemesi, buna yeltenenlerin acilen sınır dışı edilmesi hususunda hükümeti göreve davet ediyorum. Sayıları fazla olmayan şuursuzların, bir yanda ekmeğimizi yerken ve suyumuzu içerken; diğer tarafta şeref ve namus simgemiz Türk bayrağına saldırmaya cüret etmeleri terbiyesizlik ve şirretliktir. Buna asla izin verilememeli, buna asla müsamaha gösterilmemelidir.”
“HERKES AKLINI BAŞINA ALMALI”
Herkesin aklını bayına alması gerektiğini ve MHP’nin Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya çalışanların her zaman karşısında olacağını kaydeden Bahçeli, AK Parti’nin çok faktörlü ve girdili dış politikayı tek değişkene indirgediğini ve tüm politikalarını Esad’sız bir yönetim sürecine bağlandığını söyledi. “Bu körlük bir zamanların kardeş Esad’nı anında kanlı Esad haline sokmuştur” diyen Bahçeli, “Komşularla sıfır sorun iddiası da bu kapsamda dış politika mezarlığına defnedilmiştir. Küresel projelerin alt yüklenicilerinden olan Dışişleri Bakanı’nın; ‘Komşularla sıfır problem ilişkisi dediysek biz Suriye halkıyla sıfır problem peşindeyiz.’ tevilinin de bize göre hiçbir inandırıcılığı ve karşılığı bulunmamaktadır. Suriye yönetimiyle birlikte düzenlenen bakanlar kurulu toplantıları yerini karşılıklı kutuplarda tehditler sıralayan düşmanlıklara bırakmıştır. Rusya dahi bir yanda Şam yönetimiyle görüşürken, diğer yanda muhaliflerle temas kurmuş, ayakları yere sağlam basan dış siyasetiyle varlığını göstermiştir. AK Parti zihniyeti ise Batı’nın ‘Donkişot’u olarak dış politika çatısını Esad’sız bir Suriye’ye göre kurmuştur” diye konuştu.
“SURİYE’DEKİ SINIR KAPILARI PKK TARAFINDAN DENETİM ALTINA ALINDI”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen hafta Rusya Devlet Başkanı Putin arasında gerçekleştirilen görüşmeyi de değerlendiren Bahçeli, görüşmenin hemen akabinde 18 Temmuz tarihinde Şam’ın kalbinde patlayan bomba ve rejimin kritik isimlerinin öldürülmesinin Suriye’deki dengeyi tümüyle bozduğunu kaydetti. Şam’daki Ulusal Güvenlik Binası’na yapılan saldırının terörist bir faaliyetten başka tanımın ve adlandırmasının asla olamayacağının altını çizen Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:
“Kimden ve nasıl gelirse gelsin, bu suikastın uluslararası çevrelerce kınanmaması ikiyüzlülüğün aldığı mesafeyi göstermesi bakımından dikkate değerdir. Türkiye’nin terörle boğuştuğu bir ortamda, AK Parti’nin bu saldırıya insani olarak bile tepki göstermekten kaçınması anlaşılır gibi değildir. Suriye’deki bu gelişmeler karşısında çatışmalar bilhassa Şam ve Halep’te temerküz etmiştir. Bunlar olurken Suriye’nin kuzeyinde peşmerge, PKK ve Suriye’deki uzantısı PYD inisiyatif alarak bazı şehirleri ve yerleşim birimlerini kontrol altına almıştır. Barzani ve PYD güdüm ve idaresinde ‘sivil savunma güçleri’ adıyla örgütlenen teröristler, Afrin’den Doğuda yer alan Derik’e kadar uzanan sınır hattında oluşan boşluktan faydalanarak yönetimi fiilen ele geçirmiştir. Halep’e bağlı Afrin, Kobani, Cinderis başta olmak üzere, Amude ve El Ayna gibi yerlerde PKK-Peşmerge koalisyonu açıkça işgal ve müdahalede bulunmuştur. Kamu binalarına örgüt paçavraları asılmış, Irak’ın kuzeyinde eğitildiği anlaşılan Suriye peşmergeleri ve PKK’lı militanlar yürüyerek sınırdan Suriye’ye ellerini kollarını sallayarak girmişlerdir. Sınır kapıları da gerek El Kaide gerekse de PKK’lılar tarafından denetim altına alınmıştır. Bu gelişmeler Türkiye için en üst seviyede ve sırada değerlendirilmesi gereken bir tehdit algılamasıdır. Buna rağmen olanlar ve ortaya çıkan son görüntüler bizim açımızdan sürpriz değildir. Uzun bir süredir biz muhtemel risklerle ilgili yorum ve öngörülerimizi aziz milletimizle paylaştık ve bununla da siyasi iktidarı ısrarla ikaz ettik. Bu itibarla güney sınırlarımızdaki vahim gidişat üzerine Başbakanlık düzeyinde ardı arkasına gecikmiş güvenlik toplantılarını ciddiyetten ve basiretten uzak olarak görüyoruz.”
“DİKKAT EDİNİZ, BAŞBAKAN KÜRDİSTAN’A DEĞİL, PKK’NIN FAALİYETLERİNE TEPKİLİDİR”
AK Parti hükümetinin peşmergeyle ve bölücü çevrelerle sarmaş dolaş olmayı tüm itirazlarına rağmen devam ettirdiklerini ileri süren Bahçeli, “Bu arada aklımıza takılan ve üzerinde mutlaka itinayla durulması gereken ve açıklanması lazım gelen bazı şüphelerimiz bulunmaktadır. Acaba Suriye’nin kuzeyindeki peşmerge oluşumuyla ilgili AK Parti hükümetine daha önceden bir bilgi verilmiştir de ardından bunun zamana yayılması mı temenni edilmiştir? Irak’ın kuzeyindeki peşmerge reisi son bir yıl içinde iki defa ülkemize gelmiştir. Bu gelişlerinde ABD’nin görüşlerini ve yaklaşımlarını AK Parti’ye taşıması kuvvetli bir ihtimaldir. Bu ziyaretler sırasında Suriye’deki muhtemel olaylar karşısında nasıl bir pozisyon alınacağı konuşulmuş mudur? Barzani’nin Suriyeli Kürt guruplara askeri eğitim vermesinden AK Parti hükümeti nasıl olurda haberdar olmamıştır? Fellik fellik dünyayı dolaşmaktan bahseden Başbakan kardeşi Barzani’nin bu sinsi faaliyetinden malumat sahibi olmaması nasıl mümkündür? Bize göre Kürdistan’ın kurulması konusunda AKP ya ikna olmuştur ya da Suriye’ye girmek için önceden tezgahlanmış bir tertibin ana aktörü haline gelmiştir. Başbakan Erdoğan’ın Suriye’ye yönelik sıcak takipten bahsetmesi, sınırlarımızdaki PKK varlığına “eyvallah etmeyiz” sözleri tam olmasa da bunlara delil teşkil etmektedir. Dikkat ediniz, Başbakan Kürdistan’a değil, PKK’nın faaliyetlerine tepkilidir. Dört bir taraftan kuşatmaya alınan ülkemiz vahamet derecesi yüksek bir noktaya gelmiştir. Şam’dan sonra sıranın Türkiye’ye geleceği, içimizdeki bölücülerin komşu coğrafyalardaki hadiseleri emsal alacağı neredeyse kesine yakındır. Gerçekçi temele oturmayan demokratikleşme ve özgürleşme hamleleri de yanlış ve yanıltıcı yorumlara neden olmaktadır. Bu kapsamda uzun bir süredir vurguladığımız gibi, Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı duyulmalı ve bunun için sözde değil sahici çabalar sergilenmelidir” diye konuştu.
Esad yönetiminin ayakta kalması zor görüldüğü kaydeden Bahçeli, Suriye’nin kontrollünü bir şekilde demokrasiye adım atması ve iç huzuruna kavuşması için AK Parti hükümetinin en başta muhalifler üzerinde baskı kurması gerektiğinin altını çizdi.
Türkiye’ye yakın alanlarda bölücü terör yuvalanmasının devletleşmesine müsaade etmeyecek ataklık ve proaktiflik gösterilmesini gerektiğini belirten Bahçeli, şunları kaydetti:
“Şam yönetimi ile muhalif unsurlar arasında hemen gerçek bir ateşkes sağlanmalıdır. Esad’a bağlı askeri unsurlar bazı şehirlere uyguladığı kuşatmaları ve saldırıları kaldırmalı ve bu şehirlerden çekilmelidir.Hiçbir ayrım gözetmeksizin Suriye halkına kesintisiz insani yardım akışı sağlanmalıdır. Suriyelilerin meşru çıkarlarını dikkate alan, kapsayıcı bir demokratik değişim ve dönüşüm süreci derhal harekete geçirilmelidir. Halkın özgür iradesiyle seçeceği yöneticileri demokratik süreci tabana yaymalı, bu şekilde barış ve uzlaşı atmosferi kurulmalıdır. Esad yönetimi kademeli bir şekilde ve açıklayacağı takvim eşliğinde ülkeyi seçimlere götürmeli, halkın iradesi neticesinde Suriye nefes almalıdır. Suriye’nin etnik ve mezhep bölünmelerine konu olmaması için tüm kesimlerin yönetimde yer almalarını temin edecek geniş ölçekli bir demokratik katılım ortamı oluşturmalıdır. Bu ülkeye dönük işgal ve müdahaleye karşı çıkılmalı ve düşürülen uçağımızla ilgili gerekli girişimler inat ve kararlılıkla sürdürülmelidir. Suriye’nin kuzeyinde hiçbir şart altında özerk, federasyon ve bağımsız bir Kürdistan kurulmasına fırsat verilmemeli, caydırıcılık ve milli güç unsurları seferber edilmelidir. Irak’taki gaflet ve bu ülkede delinen ve aşılan kırmızıçizgiler Suriye’de tekrarlanmamalıdır.”
“SURİYE BÖLÜNÜRSE, TÜRKİYE VE BÖLGE ÜLKELERİ İÇİN FELAKETE DÖNÜŞECEKTİR”
“Bilinmelidir ki Şam düşer ve Suriye bölünürse bu Türkiye ve bölge ülkeleri için bir felakete dönüşecektir” diyen Bahçeli, “AK Parti hükümeti tarihten ders çıkarmalı, peşine düştüğü sömürgeci heveslerin gün gelip yakasına yapışacağını anlamalıdır. Türkiye’nin yüz yüze kaldığı çok ciddi yakın tehditler karşısında; milletimizin birliği, esenliği ve vatanımızın dirliği amacıyla tüm eksik ve yanlışlarına rağmen AK Parti hükümetinin alacağı milli nitelikli kararların destekçisi olacağımızı da bildirmek istiyorum” dedi.
“BAHÇELİ BAYRAMDA KERKÜK’TE”
Basın toplantısında gazetecilerin sorularını da cevaplandıran Bahçeli, bir gazetecinin Suriye’ye açılan sınır kapılarının kapatıldığını sorusuna, “İsabetli bir karar olmuş” diye cevap verdi. Başka bir gazetecinin kendisinin açıklamalarında da ima ettiği “Türkiye muhaliflere silah yardımı yapıyor mu?” sorusu üzerine ise Bahçeli, “Bunu sayın Başbakana bir sorun bakalım. Bizden önce onun hakkıdır bu soruya cevap vermek” dedi.
“Ramazan Bayramı’nda Kerkük’e gidecek misiniz?” sorusuna ise Bahçeli, “Allah nasip ederse hazırlıklarımız o yöndedir. Kerkük’te bayram namazını kılmayı düşünüyoruz. Buda ülkemiz açısından hayırlı olacağının inancındayız” diye konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz