Nijerya’da çeyrek final oynayan U17 Millî Takımı ile bu yaz Avrupa Şampiyonası Finalleri’ne kalan U19 Millî Takımı’nın önemli kozlarından biri Ömer Ali Şahiner oldu.
Yetişmekte olan genç ve umut vaat eden bir jenerasyonun önde gelen isimlerinden. Sağ açık, sol açık ve santrfor gibi hücumun farklı mevkilerinde başarıyla oynayabiliyor. Bugüne kadar doğduğu şehrin takımında futbol hayatını sürdüren genç yıldız adayı, artık kabuğundan çıkıp bir Süper Lig oyuncusu olmanın hesaplarını yapıyor.
Futbol Federasyonu basın departmanı tarafından hazırlanan TamSaha Dergisi'ne konuşan Ömer Ali Şahiner, ''Konya Torku Şekerspor’un altyapısına geçtikten 1 yıl sonra profesyonel sözleşme imzaladım. Beni takımına alan Hakan Ünal Hocanın özellikle top sürme başta olmak üzere, birçok özelliğimi daha da ileriye taşımamı sağladığını söyleyebilirim.'' diyerek şunları söyledi:
''Deplasmanlı Süper Gençler Ligi'nde oynarken Genç Millî Takımlara seçildim. U17 Millî Takımı ile oynadığım La Manga Turnuvası benim için iyi bir vitrin oldu. İlk golümü Hollanda’ya attım ve Mayıs 2009’da Avrupa Şampiyonası Finalleri'ne gittim.
Millî Takım kariyerime çok erken yaşta başlamak benim için mükemmel oldu. Millî Takımlar bana çok şey kattı. Katmaya da devam ediyor. Hem futbolcu olarak hem de insan olarak. Kişisel olarak da burada içinde bulunduğum ortam sosyal yaşantımı çok olumlu etkiledi.
Konya Torku Şekerspor’da ilk olarak beni ben yapan İsmail Kartal’dır. 16 yaşında beni A takıma almıştı. Onun da etkisiyle Fenerbahçe’den resmi bir teklif gelmiş ama hem sözleşmem devam ettiği hem de yaşım küçük olduğu için kulübüm bu transfere izin vermemişti.
U19 Avrupa Şampiyonası Finalleri’ne kaldığımız Elit Tur’dan sonra daha üst bir ligde oynamam gerektiğini daha çok düşünüyorum. Süper Lig kulüplerinden yine bazı teklifler olmuştu. Kulübüm de müsaade ederse, daha üst seviyelerde oynamayı çok istiyorum.
Kanatlarda görev yapmaktansa santrfor oynamayı tercih ederim. Ancak statik forvetleri sevmiyorum. David Villa gibi gezgin ve kanatlara açılabilen forvetleri çok beğeniyorum. Kanatları baz aldığımızda beğendiğim ve örnek aldığım tek isim Arda Turan.''
Futbol kitabı olarak Lionel Messi ile Andres Iniesta’nın biyografilerini okuduğunu belirten Ömer Ali Şahiner, ''Bir de Jose Mourinho’yu anlatan "Başarının Anatomisi" adlı kitabı... Bu kitaplardan kendime en çok örnek aldığım bölüm Messi’nin futbolcu olmak için verdiği savaş ve inadıdır.'' dedi.
İşte Ömer Ali Şahiner'in röportajının ayrıntısı:
Futbola nasıl adım attın? Bu konuda seni destekleyen birileri oldu mu?
1992 Konya Ereğli doğumluyum. Çoğu oyuncu gibi ben de mahalle maçlarıyla buluştum ilk kez topla. O zamanlar arkadaşlarımla durmadan futbol oynardık. Maç yaptığımız böyle günlerin birinde Konya’da amatör bir takım olan Karabağ Gençlerbirliği’nin hocası Niyazi Yıldırım beni görmüş. "Niyazi Hocanın mahalle maçında ne işi var?" derseniz, markete gidiyormuş ve o sırada tesadüfen bizim yaptığımız maçı görüp, "Biraz izleyeyim bari" demiş (gülüyor). Maça seyrederken de beni beğenmiş. Olacağı varmış yani. Maçtan sonra yanıma geldi Niyazi Hoca ve kendini tanıtarak takımında oynamamı istediğini belirtti. Bu teklifi alınca ilk başta çekindim biraz açıkçası. Durumu babama anlattım. Daha sonra babamla Niyazi Hoca tanıştılar ve birbirlerini sevdiler. Böyle olunca ben de Karabağ Gençlerbirliği’nde oynamaya karar verdim. Bu süreçte Niyazi Hocamın desteği ve takıma aldıktan sonraki ilgisi benim için çok önemliydi.
Karabağ Gençlerbirliği’nde uzun bir dönem oynadıktan şimdi de formasını giydiğin Konya Torku Şekerspor’a geçtin. Bu süreci bizlerle paylaşabilir misin?
Karabağ Gençlerbirliği’nde yaklaşık 5 yıl oynadım. O dönemde de Konya Torku Şekerspor’un altyapı antrenörü Hakan Ünal beni devamlı takip ediyordu. Zaten Konya Torku Şekerspor’un da PAF takımıyla sık sık maçlarımız oluyordu. 15 yaşındayken Hakan Hoca, Konya Torku Şekerspor’a transfer olmamı sağladı. Buraya geçtikten 1 sene sonra da takımımla profesyonel sözleşme imzaladım. Ayrıca Hakan Hocanın özellikle top sürme başta olmak üzere, birçok özelliğimi daha da ileriye taşımamı sağladığını söyleyebilirim. O yüzden benim gelişimimde katkısı büyük.
Konya Torku Şekerspor’la profesyonel sözleşme imzalamadan kısa bir süre önce Deplasmanlı Süper Gençler Ligi’nde takımın altyapısında mücadele ederken o dönem U16 Millî Takımı’nın hocası Ferhat Südoğan seni beğenmiş ve Millî Takım'a çağırmış. Sen de ilk kez çağrıldığın Millî Takım'da Belarus’a karşı oynanan iki hazırlık maçında da sonradan oyuna girmene rağmen çok iyi performans sergilemişsin.
Deplasmanlı Süper Gençler Ligi zor bir ligdi aslında. Büyük takımların altyapısında gelip de burada oynayan takım arkadaşlarım dâhil birçok oyuncu vardı. Ben de bu ligde mücadele ederken Ferhat Hoca, Mayıs 2008’de beni U16 Millî Takımı’na çağırdı. Aslında Belarus’a karşı oynadığımız iki maçta da kendi performansımı pek beğenmemiştim. Ancak dediğiniz gibi o maçlar Millî Takım'la tanışma noktam oldu. Hocalarım beni tanıdı. Benim de ufkum açıldı. Daha sonra 2009 yılının başında U17 Millî Takımı’na çağrıldım. Abdullah Ercan idaresinde La Manga Turnuvası'na katıldık. Orası benim için iyi bir vitrin oldu. Millî Takım için ilk golümü de Hollanda’ya karşı attım bu turnuvada. Buradaki performansımdan sonra da Abdullah Hoca beni Mayıs 2009’da Almanya’da düzenlenen U17 Avrupa Şampiyonası Finalleri için kadroya aldı.
İNGİLTERE MAÇI DÖNÜM NOKTAMDI
Avrupa Şampiyonası Finalleri’nde de çok başarılı olduğun bir İngiltere maçı var. O maç da senin kariyerin için önemli bir ilerleme noktası oldu değil mi?
Evet öyle oldu diyebiliriz. Finallerde grubu üçüncü sırada tamamlamış ve bir üst tura çıkamamıştık. Turnuvadaki ilk iki maçımızı kaybetmiştik. Son maçımız İngiltere’yleydi. O güne kadar U17 Millî Takımı’nda hiç ilk 11 oynamamıştım. Hep yedekten oyuna dâhil olmuştum. İlk kez o maçta Abdullah Hoca bana ilk 11’de şans verdi. O maçta çok iyi oynadım. Maçı da 1-0 kazandık. Bu aynı zamanda turnuvadaki ilk ve tek galibiyetimizdi. Bu karşılaşmadan sonra da düzenli olarak ilk 11’de forma giymeye başladım. İngiltere karşısında iyi oynamamın nedeni, her geldiğim kampta kendimi daha çok geliştirmem ve bunu hissetmemden kaynaklanıyordu aslında. Her kampta oyunumun üstüne biraz daha koyuyordum.
Bu açıdan bakarsak kulübünden öte Millî Takım sana çok şey kattı ve senin bu kadar umut vaat eden bir oyuncu olmanda başrol oynadı demek doğru olur mu?
Millî Takım kariyerime çok erken yaşta başlamak benim için mükemmel oldu. Millî Takımlar bana çok şey kattı. Katmaya da devam ediyor. Hem futbolcu olarak hem de insan olarak. Kişisel olarak da burada içinde bulunduğum ortam sosyal yaşantımı çok olumlu etkiledi.
2009 sonbaharında U17 Dünya Kupası’na katıldın Genç Millî Takım'la. Çeyrek finalde Kolombiya’dan son dakikada gol yiyip, penaltı atışları sonucunda da turnuvaya veda etmiştiniz. Ancak o turnuvada takım olarak gösterdiğiniz performans hâlâ akıllarda. Sen de Nijerya’da bu takımın önemli parçalarından biriydin. Bu şampiyonayı değerlendirir misin biraz bize?
Dünya Kupası bizim için çok önemli, aynı zamanda bir o kadar da heyecan vericiydi. Çünkü maçlar televizyondan naklen yayınlanıyordu ve hem Türkiye hem de dünya bizi yakından takip ediyordu. Bu durum içimizde oldukça fazla heyecan uyandırmıştı dediğim gibi. Ayrıca da takım olarak gelişme dönemimizin tam başlarına gelmişti bu turnuva. Orada sadece futbolcular değil tüm kafile harika bir bütünleşme gösterdik. Arkadaşlığımız çok iyiydi anlayacağınız. Zaten şu anda U19 Takımı'nı da ağırlıklı olarak o turnuvadaki oyuncular oluşturuyor. İşte bu arkadaşlık maçlara yansıdı ve takım olmamızın verdiği etkiyle başarılı bir performans koyduk ortaya.
Sana göre ileriki yıllara da damgasını vuracak çok başarılı bir jenerasyon mu geliyor?
Nijerya’daki Dünya Kupası’ndan sonra hem Millî Takım'da hem de oynadığımız kulüplerde çok şeyi değiştirdiğimize inanıyorum. Öncelikle kafa yapımız değişti. Kendimize olan güvenimiz arttı. Bu turnuvada gösterdiğimiz performansın etkisiyle, oynadığımız kulüplerde daha çok süre almaya başladık. Şu günlerde de hem kendi kulüplerimizde hem de Millî Takımımızda çok daha iyi şeyler yapabileceğimizi gösterdiğimize inanıyorum. Elit Tur’da son Avrupa Şampiyonası’nı kazanan Almanya’yı yenerek finallere kaldık mesela. Bu bana göre çok önemli bir başarıydı. Dediğim gibi, gelişimimiz her geçen gün artıyor. Takım olarak birbirimizi de iyi tanıyoruz. Eğer bu şekilde kendimizi geliştirmeye ve birbirimize bağlı kalmaya devam edebilirsek ileride neden başarılı olamayalım ki?
BENİ BEN YAPAN İSMAİL KARTAL’DIR
Millî Takım'dan Konya Torku Şekerspor’a dönelim. Hiç kuşku yok ki burada da kariyerin için önemli isimler vardır.
Konya Torku Şekerspor’da ilk olarak beni ben yapan İsmail Kartal’dır. Şu an Fenerbahçe’de Aykut Kocaman’ın yardımcısı kendisi. Üzerimde çok emeği vardır. İsmail Hoca, Konya Torku Şekerspor’un teknik direktörlüğünü yaparken beni altyapıdan alıp A takımda oynatmaya başlamıştı. Henüz 16 yaşındaydım ve takımın en küçüğüydüm. İdmanlardan sonra sürekli benimle ayrı olarak ilgilenir ve çalıştırırdı. Hatta o zaman İsmail Hocanın da etkisiyle Fenerbahçe’den kulübüme resmi bir teklif gelmişti. Hem sözleşmem devam ettiği hem de yaşım küçük olduğu için kulübüm bu transfere izin vermemişti.
Transfer demişken, Konya’da doğup büyüdün. Futbola da burada başladın ve hâlâ Konya Torku Şekerspor’da forma giyiyorsun. Oldukça da başarılı bir oyuncusun. Önümüzdeki dönemde Süper Lig takımlarının seni transfer etmek isteyeceği aşikâr. Konya’nın dışına çıkmak ve ailenin yanından ayrılmak seni korkutuyor mu?
Konya’yı çok seviyorum. Hem buralıyım hem de burada çok güzel günler geçirdim gerçekten. Ama mutlaka bir gün dediğiniz gibi il sınırları dışına çıkacağım. Aslında bu sene bazı teklifler de vardı ancak şartlar uygun olmayınca transferim gerçekleşmedi. Belki yine bu transfer sezonu içinde teklifler olabilir, ben de bunları değerlendirebilirim. O gün gelip Konya’dan ayrılmak zorunda kaldığım zaman şehri çok özleyeceğim. Bunun dışında fazla zorlanacağımı sanmıyorum. Ayrıca nereye gidersem gideyim ailem de benimle birlikte o şehre taşınacaktır. Zaten burada da her maçıma gelip bana destek oluyorlar.
ARTIK SÜPER LİG’DE OYNAMAK İSTİYORUM
Konya Torku Şekerspor geçen sezon Spor Toto 2. Lig Play-Off’larında elenerek Bank Asya 1. Lig’e çıkma şansını kaybetti. U19 Millî Takımı’nın önemli bir oyuncusu olarak artık bu ligdeki misyonunu tamamladığını ve önümüzdeki sezon daha üst bir ligde oynaman gerektiğini düşünüyor musun?
Özellikle Antalya’da oynanan ve grubu birinci bitirerek U19 Avrupa Şampiyonası Finalleri’ne kaldığımız Elit Tur’dan sonra daha üst bir ligde oynamam gerektiğini daha çok düşünüyorum. Dediğim gibi, Süper Lig kulüplerinden bazı teklifler olmuştu. Gene olursa ve kulübüm de müsaade ederse, kabuğumun dışına çıkmayı ve daha üst seviyelerde oynamayı çok istiyorum.
Hem sağ açık hem de sol açıkta oynayabiliyorsun. Hangi kanatta oynamayı daha çok tercih ediyorsun?
İki kanat da gerçekten çok fark etmiyor benim için. İki bölgede de hiç bir sıkıntı çekmeden keyifle oynuyorum çünkü. Geçen sezon Konya Torku Şekerspor’da ağırlıklı olarak sağ açık oynadım. Ama dediğim gibi, sol açık da oynasam bir farkı olmazdı benim için.
Günümüz futbolunda senin gibi hücuma dönük kanat oyuncuları eskiye oranla oldukça önemli ve etkili konumda. Bu oyuncuların arasından her iki kanatta da oynayabilen isimler hiç şüphesiz fark yaratıyor. Her iki kanatta da görev yapabilen bir oyuncu olarak bu özelliğinin faydalarını ne kadar görebiliyorsun sahada?
Sağ ayaklı olduğum için sol kanatta oynarken, kanattan içeriye daha rahat girebiliyorum. Sağ tarafta ise rakip bekin üzerine gidip çalım atarak çizgiye inebiliyorum. Yani her iki kanatta da farklı şeyler yapabiliyorum. Ayrıca iki kanatta da oynayabildiğimden maç içinde bazen soldan sağa, sağdan sola geçerek değişken olabiliyorum. Bu da rakip bekleri oldukça şaşırtıyor ve zorluyor. Bunun da çok yararını görüyorum mesela.
SANTRFOR OYNAMAYI TERCİH EDERİM
Bir kanat oyuncusu olmana rağmen golcü özelliklerin de var. Hem Millî Takım'da hem de Konya’da attığın gol sayısı hiç de az değil. Elit Tur’da Almanya’yı mağlup edip finallere kaldığınız maçta da santrfor olarak çıkmıştın sahaya. Daha önce hiç bu bölgede oynamışlığın var mı?
Futbol kariyerimin başında santrfor oynuyordum aslında. Deplasmanlı Süper Gençler Ligi’nde mücadele ederken sürekli hücumda görev yapıyordum mesela. O ligde bu mevkide oynayarak çok gol atmıştım. Konya Torku Şekerspor’un altyapısında oynarken de Türkiye üçüncüsü olmuştuk. O dönemde de 5 maçta 17 gol atmıştım. Hatta üçüncü olduğumuz maçta Trabzonspor’u 5-0 mağlup etmiştik ve takımımın 5 golünü de ben kaydetmiştim. Yani santrfor özelliklerim de bir hayli fazla.
Peki bu kadar çok gol atarken neden kanatlarda oynamaya başladın?
Konya Torku Şekerspor’da yükselmeye başladıktan sonra A takıma çıktım ve sürekli oynamaya başladım. O dönemde kulübe isim yapmış santrforlar geliyordu. Ben de genç olduğum için hocalarımız daha deneyimli oyuncuları tercih ediyordu. Benim de şans bulabileceğim yer kanatlardı. Türkiye’de hiç bir antrenör 16 yaşındaki oyuncusunu santrfor oynatmaz diye düşünüyorum. Dolayısıyla bana da kanatlar kaldı. Ayrıca golcülüğümün dışında hız, top sürme, top tekniği gibi bir kanat oyuncusunda olması gereken özelliklerim de vardı. Bu yüzden A takıma çıktıktan kısa bir süre sonra kanatlarda oynamaya başladım. Aslında bana sorsalar santrfor oynamayı daha çok isterim. O bölgeye geçtiğim zaman rahatlar ev bir "oh" çekerim, "Tamam burası benim" diyebilirim (gülüyor).
O zaman beğendiğin ve dikkatle takip ettiğin forvet ve kanat oyuncularının kimler olduğunu soralım sana?
Sürekli değişiyor aslında. Statik ve pivot forvetleri pek sevmediğimi söyleyebilirim öncelikle. Mesela Barcelonalı David Villa gibi gezgin ve kanatlara açılabilen forvetleri çok beğeniyorum. Zaten İspanya Ligi de Türkiye dışında en çok takip ettiğim lig. Sadece kanatları baz aldığımızda beğendiğim ve örnek aldığım tek isim Arda Turan. Ayrıca kendisini çok seviyorum. Hatta ilk forma numaram da Arda abininki gibi 66’ydı. O dönem Arda abi de çok ünlü değildi. Ama kendisine ta o zamandan hayran olduğum için 66 numaralı formayı tercih etmiştim.
Peki Arda’yı izlerken sahada yaptıklarına dikkat edip kendine bir şeyler katıyor musun?
Televizyondan izlerken her yaptığına çok dikkat edip kendime de bir şeyler katmaya çalışıyorum ama maalesef kendisiyle tanışamadım daha. O yüzden ondan tavsiye alma fırsatım olmadı hiç.
İspanya Ligi’nin sıkı bir takipçisi olduğunu söyledin. İlerideki hedefin de bu ligde oynamak mı?
Gerekiyorsa Almeira (sonuncu olarak küme düştüler) olsun, ama yeter ki İspanya olsun (gülüyor). La Liga gerçekten çok kaliteli, teknik ve göze hoş gelen bir lig. Ben de ileride o ligde oynamayı çok istiyorum.
Çok gençsin ve başarılı olmana rağmen henüz öğrenme çağındasın. Eksik olduğunu düşündüğün yönlerin var mı?
Tabii ki var. Günümüz futbolu sürekli gelişiyor ve oyun temposu artıyor. Benim gibi kanat adamlarının da oyunun her iki yönüne katkıda bulunması lâzım. Yani ofansif olduğu kadar, defansif anlamda da nitelikli olmak gerekiyor. Ben de defansif özelliklerimi geliştirmem gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca yaratıcılık konusunda da biraz eksiğim var. Onu da kapatmam gerekli. Mesela tecrübeli bir yaratıcı oyuncuyla aynı takımda oynasam ondan çok şeyler öğrenip, bu eksiğimi giderebilirim diye düşünüyorum.
MESSİ BENİ ÇOK ETKİLEMİŞTİ
Futbol kitapları okur musun? Eğer varsa, okuduğun kitaplarda kendine ders çıkardığın bölümler oluyor mu?
Futbol kitabı olarak Lionel Messi ile Andres Iniesta’nın biyografilerini okudum. Bir de Jose Mourinho’yu anlatan "Başarının Anatomisi" adlı kitabı... Bu kitaplardan kendime en çok örnek aldığım bölüm Messi’nin futbolcu olmak için verdiği savaş ve inadıdır. Messi küçükken ülkesindeki bir kulüp, kemik yapısının gelişmesi için kendisine yapılması gereken iğne ve tedavi için gerekli parayı vermiyor. Fiziğine bakıyorlar ve takıma almıyorlar. Hatta açlıktan zamanı gelince köpeklerini bile satmak zorunda kalıyorlar. Daha sonra Messi, İspanya’ya akrabalarının yanına gidiyor. Burada Barcelona’nın seçmelerine katılıyor ve hayatı değişiyor. İşte Messi’nin bu isteği ve futbol oynamak için bütün şartlarını zorlaması beni çok etkilemişti okurken.
Boş zamanlarında kitap okumak dışında neler yapıyorsun?
Dediğim gibi, Konya’yı çok seviyorum. Kamplarda olduğum zaman da çok özlüyorum. Ayrı bir şehir benim için Konya. Bana "Nesini seviyorsun?" diye sorduklarında cevap veremiyorum, çünkü bir nedeni yok (gülüyor). Arkadaşlarımla vakit geçiriyorum genelde. U19 Millî Takımı'ndan da takım arkadaşım Konyasporlu Ali Dere ile çok sık görüşüyoruz mesela. Konya’da çok huzurlu olduğum için bu durum da futboluma olumlu yansıyor diyebilirim.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz