Prof. Dr. Zülküf Önal, "Beynin bir bölgesini etkileyen ve kronik bir hastalık olan parkinson, genellikle 50 yaş üzerinde görülüyor. Bu hastalıkta beyinde ’dopamin’ isimli bir molekülü üreten nöronların kaybı izlenmektedir" dedi.Liv Hospital Ankara Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Zülküf Önal, Dünya Parkinson Günü dolayısıyla parkinson hastalığını anlattı. Prof. Dr. Önal, parkinsonun beynin bir bölgesini etkileyen kronik bir hastalık olduğunu ve genellikle 50 yaş üzerinde görüldüğünü vurgulayarak, "Bu hastalıkta beyinde ’dopamin’ isimli bir molekülü üreten nöronların kaybı izlenmektedir. Belirtileri arasında hareketlerde yavaşlama, kaslarda sertlik ve gerginlik, kolların yürürken görülen serbest hareketlerinde azalma ve titreme olan hastalıkta yaş ilerledikçe görülme sıklığı da artıyor. Parkinson hastalığı tedavisinde ana prensibin hastanın toplum içinde kendini iyi hissetmesi ve günlük yaşam aktivitelerini yardıma ihtiyaç duymadan ve zorlanmadan gerçekleştirebilmesi olduğunu ve hasta ilaç tedavisinin yanı sıra egzersiz programlarını da aksatmamalıdır. Egzersiz programlarıyla hastalık sürecinde sık görülen mesane, bağırsak problemleri önlenebilir" diye konuştu."EGZERSİZLE DEPRESYONUN ÖNÜNE GEÇİLEBİLİR"Hastalığın seyrinde sıklıkla görülen mesane bağırsak problemlerinin, yani kabızlığın egzersizle giderilebileceğini ifade eden Prof. Dr. Önal, "Yine egzersizle vücudun doğal olarak sahip olduğu endorfin dediğimiz hormon düzeyleri artırılarak, hastalıkta gördüğümüz depresyon, iç sıkıntısı, hayattan kopma gibi hal ve durumlar da düzeltilebilir. Hastalarda kuvvet kaybı kaçınılmaz olduğu için bu hastalara mutlaka kuvvetlendirme egzersizleri verilmelidir" dedi."PARKİNSON GENETİK GEÇİŞLİ DEĞİLDİR"Parkinson hastalarının büyük çoğunluğunda sıklıkla ilk belirtinin bir el parmağında veya elde titreme, daha seyrek olarak da ayak titreme ile başladığını söyleyen Prof. Dr. Önal şunları kaydetti:"Kimi hastada ise yazı yazarken harflerde küçülme ilk belirtiyi oluşturur. Parkinson beynin bir bölgesini etkileyen kronik bir hastalıktır. Parkinson hastalığı genellikle 65 yaş üzerinde görülür. Yaş arttıkça da görülme sıklığı artar. 60’lı yaşlarındaki her bin kişiden 5’inde görülürken, 80’li yaşlarındaki her bin kişiden 40’ında hastalık saptanabilir. Kadın ve erkekleri eşit oranda etkilemekle birlikte erkeklerde görülme sıklığı biraz daha fazladır. Nadiren 50 yaş altındakilerde de gözlenebilir. Parkinson genellikle genetik geçişli değildir, herkesi etkileyebilir. Ancak 50 yaşından önce bu hastalığın ortaya çıktığı kişilerin küçük bir kısmında genetik faktörler önemli olabilir."Prof. Dr. Önal, parkinson hastalığının belirtileri ile ilgili ise şunları söyledi:"Parkinson hastalığında hareketlerde yavaşlama, kaslarda sertlik, gerginlik, kolların yürürken görülen serbest hareketlerinde azalma ve titreme görülür. Bu yakınmalar zaman içinde yavaşça artar. Yakınmaların artışı birçok hastalıkta olduğu gibi kişiden kişiye değişir. Günlük yaşamını etkileyecek düzeyde kötüleşme uzun yıllar sürebilir. Hastalığın başlangıç döneminde vücudun bir yarısı daha belirgin olarak etkilenir.""BEYİNDEKİ BÖLGEYE GÖRE FARKLILIK GÖSTERİYOR"Prof. Dr. Önal, parkinson hastalığının beyindeki bölgeye göre farklılık gösterebilen belirtilerini şöyle sıraladı:"Yüzde ifadede azalma, göz kırpmada azalma, ince hareketlere bozulma, özellikle ayakkabı bağlamada veya düğme iliklemede güçlük, dengesizlik ve sık sık düşmeler, konuşmada yavaş ve tekdüze hale gelme, yutma güçlüğü ve ağız kenarından salya akma gibi belirtiler görülebilir."Bazı hastalarda zaman ilerledikçe kabızlık, idrar kaçırma, hayal görme, aşırı terleme, cinsel sorunlar, koku alma bozukluğu, uyku bozukluğu, kilo kaybı, ağrı, depresif ve kaygılı ruh hali şeklinde de gelişebileceğinin altını çizen Prof. Dr. Önal, "Zaman zaman bazı hastalarda davranış bozuklukları görülmeye başlar, aşırı kumar oynama isteği, aşırı yemek yeme, aşırı alışveriş yapma isteği gibi belirtiler ise genellikle tedavi amacı ile kullanılan ilaçların yan etkileri olarak ortaya çıkar" şeklinde konuştu."HASTANIN AİLESİ İLE HEKİM İŞBİRLİĞİ İÇİNDE OLMALI""Parkinson hastalığının uzun süreli, yavaş ilerleyici bir hastalık olması nedeniyle tedavisinde hastanın ve ailesinin hekimle uzun yıllar işbirliği yapması gerekmektedir" diyen Prof. Dr. Önal şöyle devam etti:"Beraber gösterilecek çaba hem hastanın kendisini rahatsız eden belirtilerin kontrolünü, hem de hastanın daha iyi bir yaşam düzeyine kavuşmasını sağlayacaktır. İlk dönemlerde kullanılacak ilaç hastanın klinik özelliklerine bağlı olarak tespit edilir. Hastalığın ilerlemesi durumunda birkaç ilaç tedavi amacı ile bir arada kullanılabilir. Ayrıca bu konuda deneyimli hemşireler, fizyoterapistler, uğraşı tedavisi uygulayıcıları, konuşma terapistleri, diyetisyenler ve psikolog tedavi sürecine katkı sağlar. Tedaviye dirençli tremor veya kasılmalar varsa derin beyin uyarımı adı altında anılan pil ile periyodik uyarım sağlanarak veya cerrahi tedavi söz konusu olabilir."
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz