SAKAR ABOUBAKAR (ATİLLA GÖKÇE)
Nafile bir 45 dakika ve nafile bir kaç adamla heba olan oyun... Neyse ki, sakar-makar Aboubakar var... Arkadaşlarından alamadığı pası Olympiakos kalecisi Leali’den aldı. Çocuğun ikramını da karşılıksız bırakmadı. Bu gol elbette Beşiktaş için yeni ufuklar açacaktır. Vodafone Arena’nın rüzgarı da hesaplandığında çeyrek final hayal sayılmaz... Ama eğri oturup, doğru konuşalım... Beşiktaş’ın bu kadar dağınık, etkisiz ve verimsiz bir 45 dakikayı boşa geçirmesi ayıp değilse nedir? Efendim, yüzde 66’ya 34 top bizdeymiş... Ne manası var! Sen kazandığın kornerleri kullanamazsan, hücumda doğru dürüst şut atamazsan neye yarar bu oran!
ETKİSİZ ELEMAN
Şenol Güneş, Tolgay’ı, Atiba’ya muavin tayin ediyor... Ayrıca sarı kart sınırında... Tolgay, o kadar savruk, dengesiz ve telaşlı oynuyor ki, rakip, ceza alanı çevresinde Beşiktaş’a karşı lokum gibi frikikler kazanıyor... Merak etmeyin sarı kartını da görüyor Tolgay... Yararlanmak için sahaya sürdüğümüz adam takımını yaralıyor... Talisca, beyaz saçından ötürü ‘Kartal Yuvası’ndaki Akbaba’ diye takılıyor... Ama o çullanmayı bilmiyor... Ayağına gelen fırsatları leş gibi cansız vuruşlarla kaleciye ya da auta gönderiyor... Maçın etkisiz ve işsiz elemanı... Sanki halı sahada hobisini tatmin ediyor... Ehh yani, bu da ayıp...
NE DÜŞÜNDÜĞÜNÜ ANLAMADIM
Quaresma, Talisca ve Babel, Aboubakar’a doğru dürüst bir pas atamıyorlar... Aaa... Bir de Babel vardı değil mi? Ne yaptığını, ne düşündüğünü hiç anlamadım... Buluştuğu her yerde koşmadan, adam geçmeden kendi kendine bir çalım sevdası sergiliyor... Mutlaka üç kişinin arasına girip onları çalımlamaya çalışıyor... Be kardeşim; topu tutmak tamam da hiç bir şeye yaramayacaksa rakip ayağından alacaksa sen toptan uzak dur daha iyi...
SAÇ BAŞ YOLDURUR
İkinci yarıya sanırım bir Şenol Güneş fırçasından sonra daha enerjik ve daha yaratıcı bir kimlikle çıktı Beşiktaş... Çünkü Oğuzhan oyuna katılmıştı. O’nun katkısıyla, Quaresma’nın Babel ile yer değiştirip sola yerleşmesiyle Beşiktaş daha çok pozisyon buldu, hücum üstünlüğünü ele geçirdi. Leali’nin kendisine verilen pası oyuna sokarken Aboubakar’ı görmesi (!) misafire yapılabilecek en güzel ikram oldu. Sonrasında bir de Quaresma, Talisca ve Aboubakar’ın atamadığı var ki, saç baş yoldurur.
GÜNÜNDE DEĞİLDİ (ALİ ECE)
Maç başladı, 36 yaşındaki Cambiasso, Yunan ekibinin saha içindeki teknik direktörü edasıyla prese başlattı. Olympiakos’un ön alandaki erken baskısı Tolgay’ın gördüğü erken sarı kartın nedenlerinden birisi. Erken sarı kartla ürkekleşen bir de rakip kontrada kritik müdahale yaparken yürekleri ağızlara getiren Tolgay gününde değildi.
OĞUZHAN ARANDI
Napoli deplasmanındaki tempo belirleyici, takımı rahatlatan derin oyun kuruculuğunu sergileyemedi. Beşiktaş ilk yarıda yavaş paslaştı, Oğuzhan’ın oyun hızlandırıcılığını çok aradı. Aboubakar ise ilk 45’te ıssız adadaki Robinson Crusoe gibiydi. Topa 5 kere falan değdi! Tosiç de keşke Cambiasso’nun golünden önce topa değmekle kalmayıp risk almadan uzaklaştırsaydı! Ya da en azından kaptırdığı toptan sonra rakibin asistini engellemek için bir zahmet sağ ayağını uzatsaydı! Tabii ki 36’lık Cambiasso’nun iki savunmacımızın arasına yaptığı koşuda orta sahamızdan birinin kademeye gelip reaksiyon göstermesi de gerekirdi.
FIFA OYUNUNDAKİ...
Şenol Güneş, hepimizin beklediği gibi 2. yarıya Oğuzhan’la başladı. Beşiktaş da devreye daha tempolu başladı. Olympiakos kalecisi Leali’nin pas hatası ise tam bir kırılma anıydı. FIFA oyununda takımımdaki kaleci aynı hatayı yaptığında çok joystik kırmışlığım var. Onun diyeti olsun! Aboubakar da o kaptığı topta ıssız ada sürgününden kurtulup Afrika Kupası’nda bıraktığı yerden devam etti. Köşeyi iyi gördü, iyi vurdu.
BÜYÜK AVANTAJ (ÖMER GÜVENÇ)
AVRUPA kupalarındaki tek takımımız Beşiktaş dün aldığı sonuçla adeta ‘Ben bu yolun sonuna kadar varım arkadaş’ dedirtti. Bu tür maçlarda deplasmanda 1 gol çok büyük avantajdır. Beşiktaş, Yunanistan’dan büyük avantajla dönüyor.
TOSIC'IN HATASI OLMASA
PEKİ Beşiktaş nasıl oynadı. İlk yarıda ne doğru dürüst pozisyon verdi, ne de doğru dürüst pozisyon buldu. Şenol Güneş’in Oğuzhan’ın yerine fizik kondisyonu daha iyi olan Tolgay’ı oynatması iyi bir karardı. Gol makinesi Cenk dururken Aboubakar’ı neden oynattı eleştirileri de vardı tabii ki. Aboubakar da attığı golle Şenol Güneş’i haklı çıkardı. Güneş’in planı çıkardığı takımdan da anladığımız gibi oyunu 0-0’da tutup böyle bitirelim şeklindeydi. Eğer Tosic’in hatası olmasa bu plan devam da edecekti.
USTA OĞUZHAN
İKİNCİ 45 dakikada özlediğimiz, beklediğimiz tanıdığımız Beşiktaş sahnedeydi. Artık gol lazımdı ve tabii ki bunun için de pozisyon yaratmak. Bu işin ustası da Oğuzhan. Oğuzhan girdikten sonra top daha çok bizde kaldı, daha çok atak yaptık ve böyle oynarken de neredeyse hiç pozisyon vermedik. Kaleci Leali’nin hatasından attığımız golle büyük avantaj elde ettik. Tamam kalecinin hatası çok fazlaydı ancak Aboubakar’ın gol vuruşu da mükemmeldi. Eğer 58’de Babel ve 87’de de Cenk ayaklarına gelen fırsatları değerlendirebilse avantajın da avantajıyla İstanbul’a dönecektik.
GOL SİLKELEDİ (GÜNTEKİN ONAY)
BEŞİKTAŞ ilk yarıda golü yiyene kadar Olympiakos karşısında hiçbir şey yapmadı. Avrupa Ligi’nde deplasmanda çeyrek finale kalma maçı oynanıyor ve ilk 45 dakika sahada neredeyse depar atan oyuncu yoktu. Yunan temsilcisi 3 maç üst üste kaybetmiş olmanın verdiği psikolojiyle ve seyircisiyle de bütünleşip daha kararlı ve istekli göründü. Tosic ve Marcelo’nun hataları ile gelen Cambiasso golü sonrası silkelenen ve futbol oynamaya başlayan bir Beşiktaş gördük.
PARALİZE ETTİ
Oğuzhan’ın oyuna girmesiyle üstünlüğü tamamen eline alan Beşiktaş, kalitesine yakışan futbol ile önce beraberliği buldu ve ardından 2. golü aramaya devam etti. Oğuzhan orta alanı çok iyi organize ederken, Quaresma’nın sol kanattaki etkili oyunu Yunanlılar’ı adeta paralize etti.
SAHADAN SİLDİ
OLYMPIAKOS’UN kadro kalitesi Beşiktaş’ın altında ve dün 2. yarıda siyah-beyazlılar bu farkı net bir biçimde ortaya koydu. Koşullar ne olursa olsun Karaiskaki zor bir stat ve burada alınan sonuç rövanş için büyük avantaj. 2. yarının tamamında mükemmel oynayan ve Olympiakos’u sahadan silen Kartal’a galibiyet için çok net fırsatlar da geldi fakat Quaresma, Babel ve Cenk ile net fırsatlar kaçtı.
GOLÜN DIŞINDA YOK (OKTAY DERELİOĞLU)
Şenol Güneş, Olympiakos karşısına ufak bir rotasyon yaparak çıktı. Atiba'nın yanına Tolgay'ı ileri uca da Cenk'in yerine Aboubakar'ı monte etti. Maçın özellikle ilk yarısında her iki takım da etkili değildi. Ama golü bulan taraf Olympiakos olunca Beşiktaş karşısında daha da istekli gözüktüler. Ancak 90 dakika boyunca attıkları golün dışında bir tehlike yaratamadılar..
AKILCI TAKTİK
İkinci yarı ise her şey değişti. Şenol hoca Oğuzhan'ı oyuna alınca Beşiktaş daha etkili olmaya başladı. Bu doğru hareketle birlikte Beşiktaş daha çok ayağa top yapmaya başladı. Bu akılcı taktikle birlikte de Olympiakos kalesini abluka altına aldı. Yunan ekibinde İtalyan kalecinin yapmış olduğu top kaybı ve Aboubakar'ın şahsi beceresini kullanması ile Beşiktaş golü buldu..
KAPI ARALANDI...
Bu golden sonra Beşiktaş maça ağırlığını tam olarak koydu. Beşiktaş sanki Arena'da oynar gibi sahada müthiş bir baskı kurdu. Siyah-Beyazlılar çok rahatlıkla ikiyi, üçü bulabilirdi. Daha sonra Şenol hocanın Cenk hamlesi de yerindeydi. Ama şunu gördük ki dün gece Beşiktaş bu Olympiakos'u eler. İstanbul'da atmosferle birlikte rakibini boğar. Sonuçta Beşiktaş, Yunanistan'dan avantajlı skorla dönüyor. Tur kapısı artık aralandı diyebiliriz. Tebrikler Beşiktaş..
SONUÇ YETERLİ (METİN TEKİN)
Oyunda etkili olmak sadece sahip olmaktan ibaret değildir. Zaten benim açımdan beklediğimden daha değişik bir oyuna sahne oldu maç... Beşiktaş'ın tipik bir deplasman mantığıyla Avrupa maçı oynayacağını düşünmüştüm ama tam tersi, sanki Olympiakos evinde değil, deplasmanda gibiydi. Topu bizde kabullendiler. Bu da oyunu yönlendirmede çok net belli oldu. İlk yarıda istediklerini aldılar belki ama ikinci yarı bence iki takımın farkını ortaya çıkardı. İbre Beşiktaş'a döndü. Bulduğu pozisyonlarla çok daha büyük avantajlar da elde edebilirdi. Ama yine de böyle zorlu bir deplasmanda böyle bir sonuç ve oyun yeterlidir.
AVRUPA'DA DAHA RAHAT
Yeter ki gol atsın bana santrfor, az topla buluşması mühim değil... Aboubakar'ın görevi de bu, iş yapmak, gol kazandırmak. Özellikle santrfor mevkisi için mesele budur. Evet tamam, defans hatası da vardı golde ama bu gol bir beceri golüydü. Vuruş kalitesi gerektiren, özellikli bir gol izledik. Aboubakar kötü bir oyuncu değil. Santrfor olarak gol sayısı azda kaldı... Santrfor olarak özellikleri bulunan bir oyuncu. Avrupa maçlarında daha rahat bir görüntüde ve Avrupa kupalarında gol sayısının da yeterli olduğunu da gözlemledik.
AÇILMAK ZORUNDALAR
Daha önemli bir avantaj olduğunu düşünüyorum. Ayrıca Olympiakos'u da gördük. Beşiktaş teknik heyeti de rakibini test etti. Olympiakos kendi sahasında böyle oynarken Vodafone Arena'da nasıl oynar? Elbette 1-1'in getirisiyle yapılarını değiştirmek durumundalar. Farklı bir oyun gerektiriyor ikinci maç ve Olympiakos'u buna itecektir. Bu da bize yarayacaktır. Açılmak durumundalar. Gözlediğim kadarıyla çok öne çıkan bir oyuncuları olmadı. Beşiktaş da genellikle denge oyunu oynadı. Bireysel olarak Aboubakar'ın yanı sıra Talisca'yı da öne çıkarabiliriz. Sarı kartı cebinde oynayan Tolgay yerine Oğuzhan'ın ikinci yarıda oyuna girmesi de çok doğru bir değişiklik oldu.
TEL TEL DÖKÜLDÜ (AHMET ÇAKAR)
İlk devre tel tel dökülen bir Beşiktaş vardı sahada... Hiçbir oyuncu vasatı bile bulamadı. Sözüm ona kontrollü oynayayım deyip topu sağdan alıp sola vermek, sonra öne vermek, tekrar yana vermek gibi şeyler yaptılar. İlk devre sonunda top hakimiyeti yüzde 65'e 35 Beşiktaş lehine olmasına rağmen sahada Beşiktaş'ın ortaya koyduğu futbol kendi kapasitesinin yüzde 10'u bile değildi. Babel dökülüyor, Talisca ile Quaresma bir şeyler yapmaya çalışıyor, Aboubakar istediği topları bir türlü alamıyor, Tolgay ise kendini attırmak için uğraşıyordu.
MUTLAK HAKİM OLDU
Olympiakos çok iyi konsantre olmuş, çok da iyi kapanıyordu ki beklemedikleri anda golü attılar. Beşiktaş çıkarken topu kaptırdı, Tosic topu taca atacağına kısa vurdu, orta geldi, yılların Cambiasso'su da o ufacık boyuyla kafa golünü yapıverdi. İkinci yarı Beşiktaş golü buldu. Bu gol hem moral getirdi, hem de Beşiktaş'ın daha iyi oynamasına neden oldu. İlk yarıda arkadaşlarından bir türlü istediği topu alamayan Aboubakar, gol pasını rakip takım kalecisi Leali'den aldı. Kalecinin vuruşu kısa düştü, Aboubakar baktı, düzgün bir vuruşla Beşiktaş'ı umutlandıran adam oldu. Bu dakikadan sonra maçın mutlak hakimi Beşiktaş'tı.
MANASIZ İŞLER
Quaresma sol kanadı iyi kullandı ama son paslar çok kötüydü. Ona kızalım mı, yoksa övelim mi, anlayamadık. Büyük meziyetleri var ama zaman zaman manasız işler yapıyor. Aslında Quaresma, Oğuzhan'dan aldığı harika pası gol yapsa ya da dönen topu Babel tamamlayabilse Beşiktaş turu Atina'da garantilemişti ama 1-1'lik sonuç tur için fevkalade iyi. Üstelik kalite olarak Olympiakos, Beşiktaş'ın çok altında. Beşiktaş yüzde 80 tura yakın ama yine de dikkat etmek lazım. Futbol aynı zamanda çok da fırıldak bir spordur.
YARIM POZİSYON... (ÖMER ÜRÜNDÜL)
Beşiktaş yüzde 65 topa sahip olma oranına rağmen olumsuz bir ilk yarı sergiledi. Olympiakos'un taktik stratejisi top Beşiktaş'ta iken önde basmayıp, takım halinde topun arkasına geçerek alan daraltıp kontratak planlarını işlerliğe koymaktı. Beşiktaş bu yarıda Olympiakos'un savunma kurgusunu arızaya uğratacak varyasyonları yapamadı, ilk devre boyunca yarım pozisyon dahi bulamadı.
KALİTELİ BİR KANAT AMA...
İlerde kaptırdığı toplardan sonra seyrek de olsa tehlikeli rakip çıkışlara imkan verdiler. Çünkü Babel, Talisca ve Quaresma'nın defansif yönleri alışılmış biçimde yeterli değildi. Babel kaliteli bir kanat forvet ama fizik gücü düşük. İlk yarıda Olympiakos iki tehlikeli yerden frikik kullandı, bir pozisyonda zayıf vuruşları Fabri'de kaldı. Bir çok önemli olay da hakemin uzak kalıp, süzemeyişi ile Tolgay'ın ikinci sarıdan kurtulmasıydı.
ÖNEMLİ BİR SANTRFOR
Bu maç bir kere daha gösterdi ki yine tam formunda olmasa da tam uyum sağlamasa da Aboubakar oyun yapısı, çapraz koşuları ve vücudunu da kullanmasının yanısıra golcülüğü ile de önemli bir santrfor. Zaten çok güçlü rakiplere karşı, Napoli ve Benfica maçlarında da attığı gollerle kalitesini göstermişti. Deplasmanda dünyanın en iyi takımı bile gollü beraberlik varken, son dakikada uzun bir kontra ile rakibe tehlike şansı vermez. Fabri zamanında çıkarak bu tehlikeyi önledi. Bundan da ders çıkarmak lazım.
LEALİ'DEN HEDİYE (MUSTAFA ANIKLI)
Maça presle başlayan Yunan ekibi, önceliğini Beşiktaş'ı durdurmaya vermişti. Çünkü biliyordu ki, Pire'de gol atamayan bir Kartal olursa, bir de kendisi kazanırsa İstanbul'daki rövanş çok daha kolay geçebilirdi.
Golü buldu ama yedi de Olympiakos... Üstelik ikinci yarı Beşiktaş için güç gösterisi halinde geçti. Ancak kaleci Leali'nin yardımı olmasa Beşiktaş'ın kilidi açabilmesi biraz uzun sürerdi. Leali, adeta "Vatanım sensin" dizisinde Türkler lehine çalışan Yunan Albayı Cevdet gibiydi! Çünkü golü atan Aboubakar'ın o ana kadar şutu bile yoktu.
Beşiktaş'ın kazanabilecek durumu yok muydu? Çoktu. Kartal'ın 5 korner bulduğu 90 dakikada Olympiakos'un böyle bir şans yakalayamaması bile karşılaşmanın kısa bir özeti gibiydi.
16 Mart'taki rövanş, Beşiktaş için çok daha rahat geçecektir. Daha önce de söylediğimiz gibi, iki takım arasındaki sıklet farkı o kada bariz ki, gelecek perşembe, hem Beşiktaşlılar hem de Türk futbolseverler açısından yeni bir başarının, yeni bir turun ev sahibidir. Belki de bu durum, Beşiktaş'ın finali için bir müjde olacaktır.