Samsun Diş Hekimleri Odası Başkanı İlker'den Barış Mesajı

Türk Diş Hekimleri Birliği Samsun Diş Hekimleri Odası Başkanı Abdullah İlker, "Gerek yaşadığımız coğrafyada ve gerekse tüm dünyada barışı, hoşgörü ve anlayış hakim olmalıdır." dedi.

Samsun Diş Hekimleri Odası'nda basın mensupları ile bir araya gelen Abdullah İlker, '1 Eylül Dünya Barış Günü' nedeniyle bir açıklama yaptı. İlker, açıklamasında dünyanın birçok yerinde yaşanan savaşlar, masum insanları hedef alan terörist saldırıların insanlığın geleceğini tehdit ettiğini, barışa ve hoşgörüye duyulan özlemin her geçen gün arttığını anlattı. İlker, "Afganistan’da, Irak’ta, Lübnan’da, Libya’da, Mısır’da ve şimdi de Suriye’de. Bölgeye barış ve özgürlük getirmek için ABD tarafından başlatılan ve tüm bölgeyi kuşatan şiddet ve çatışma ortamı, gerçekte tüm barış umutlarını söndürmekte ve gerek bölge ve gerekse dünya barışını tehdit etmektedir." dedi.

Dünya barışı için insanların seslerini daha çok çıkartmalarını ve silahlara, toplara, tüfeklere dayalı savaşların son bulması gerektiğini ifade eden İlker, "Masum insanların emperyalist çıkarlar uğruna katledilmelerine son verilmeli. Gerek yaşadığımız coğrafyada ve gerekse tüm dünyada barışı, hoşgörü ve anlayış hâkim olmalıdır. Son günlerde hepimizi derinden sarsan, ölümlerle dolu günler yaşıyoruz. Patlayan bomba ve mayınların, gencecik yaşlarında sevenlerinden koparılan onlarca askerimizin acısı, toplumsal vicdanımızda onarılması güç yaralar açıyor. Patlayan her mayın, her bomba, PKK’nın aldığı her can, şovenizmin, düşmanlığın, ırkçı bir gelişmenin tohumlarını atmakta, ateşin bütün ülkeye yayılmasına yol açmaktadır." diye konuştu.

Kurulmaya çalışılan, Yeni Ortadoğu Düzeni’nin Türkiye’yi bölgesel bir savaşın figüranı olmaya zorladığını. Son zamanlarda yaşanan gelişmelerin yansıması olarak demokrasi dışı eğilimlerin güçlendiğini, kardeş kavgasının körüklediğini ve Türkiye’nin geleceğinin karartılmasından başka bir sonuç doğurmayacağını iddia eden İlker, "Gaziantep’de patlatılan bomba, ülkemizdeki öfkeyi çatışmaya dönüştürmenin bir ürünüdür. Telafisi olanaksız gelişmelerden büyük endişe duyuyoruz. Hangi etnik kökenden olursa olsun, asker ve sivil gençlerimizin, çocuklarımızın öldürülmesine, hepimizin yaşama hakkının, geleceğimizin, güvenliğimizin, özgürlüğümüzün tehdit altında kalmasına hayır diyoruz. Bu ülkede herkes için barış, herkes için adalet talep ediyoruz. Şiddetle çözülemediği, bunca acı pahasına görülen sorunları barışçı yollarla çözmek mümkündür ve çözüm, bizim de sorumluluğumuzdadır. Bin yıldır bu topraklar üzerinde birlikte yaşayan bizler, çocuklarımıza kalıcı bir barış bırakmak istiyoruz. Bugüne kadar kaybettiklerimizin acısını yüreklerimizde hissediyoruz. Bundan böyle yeni hayatların karartılmaması için, umarız, son kez sesleniyoruz. Her türlü şiddet son bulmalı, sorunların barışçıl ve demokratik yollardan çözümüne olanak tanınmalıdır." değerlendirmesinde bulundu.