Kayseri eski Belediye Başkanı Şükrü Karatepe, yeni anayasada ideolojinin olmaması gerektiğinin altını çizdi. Karatepe, bugünkü anayasanın giriş bölümü, değiştirilemez diye geçen maddeler ile dünyanın diktatörler tarafından yönetildiği dönemde getirilen inkılap kanunlarının yeni anayasada yer almaması gerektiğini söyledi.
Samanyolu Liseleri Mezunları Derneği (SAMDED)’nin düzenlediği ‘Yeni Anayasa’ya Katkı Paneli' TOBB Üniversitesi’nin konferans salonunda yapıldı. Panele konuşmacı olarak, Meclis Anayasa Komisyon Üyesi ve AK Parti Yozgat Milletvekili Yusuf Başer, 28 Şubat döneminin Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı olan Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Şükrü Karatepe, Anayasa Mahkemesi eski üyesi ve Turgut Özal Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sacit Adalı ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüseyin Altaş katıldı.
Açılış konuşmasını yapan derneğin Anayasa Çalıştay Başkanı Muaz Ergezen, 1982 Anayasası’nın artık günün ihtiyaçlarını karşılayamadığını belirtti. Ergezen, yeni anayasanın diğerinin ötekileştirilmediği, birlik ruhunun hâkim olduğu, ideolojinin değil aklın önde olduğu bir anaysa olması gerektiğine dikkat çekti.
1982 Anayasası’nın 3’de 2’lik kısmının değiştiğini aktaran Şükrü Karatepe de anayasada bulunan ideolojinin altını çizdi. Bu ideolojinin 21. yüzyılın başında geldiğini anlatan Karatepe, 1. ve 2. Dünya Savaşı arasında dünyada hâkim süren otoriter rejimlerin varlığının Türkiye’yi de etkilediğini, onun için de konjöktürden dolayı bu yapının oluştuğunu belirtti.
“ANAYASADA İDEOLOJİ İLK DEFA CHP’NİN 6 OKU ANAYASA KOYMASIYLA GERÇEKLEŞTİ”
Türkiye’de anayasaya ideolojinin ilk kez tek parti döneminde CHP tarafından konulduğunu hatırlatan Karatepe, CHP’nin parti sembolü olan 6 oku anayasaya koyarak bunu yaptığını kaydetti. Karatepe, bu ideolojinin ilk yıkıntısının da 1950’de iktidara gelen hükümetin yıkılması olarak gösterdi.
Anayasada ideolojinin sıkıştırıldığı bölümlere de dikkatleri çeken Karatepe, “Birincisi, girişi bölümü, böyle bir giriş bölümü olmamalıdır. İkincisi, değiştirilemez maddeler, öyle maddeler konmuş ki bu maddeler en azından kısıtlanmalıdır. Üçüncüsü, anayasa ile bir yemin hazırlanmış bunun için özel bir yetenek gerekiyor. Bu kadar çirkin bir metin ancak özel bir kursla mümkündür herhalde.” diye konuştu.
“İNKILAP KANUNLARI ANAYASADA YER ALMAMALIDIR”
Daha sonra anayasaya konulan İnkilap kanunlarına da değinen Karatepe, o inkılapların o dönemin şartlarına göre getirildiğini, artık bu dönemin şartlarını karşılayamadığını söyledi. Bu maddelerin anayasadan çıkartılması gerektiğini anlatan Karatepe, eğer yeni anayasada da bunlar isteniyorsa olağanüstü anayasanın istendiği anlamına geldiğini ifade etti.
Zamanında ürkek, itilmiş varlıklar olduklarını vurgulayan Anayasa Mahkemesi eski Üyesi Sacit Adalı ise eskiden belli ağabeylerin olduğunu, onların her söylediğinin doğru olduğunu kendilerinin de ancak uslu çocuk pozisyonunda kaldığını söyledi. Bu itaatkâr yapının o belli kesimin kendilerini uyandırmasının ardından bozulduğunu kaydeden Adalı, bunun içinde onlara teşekkür ettiğini dile getirdi.
“BİZ MÜSLÜMAN TÜRKLERİ KORKUYOR SANMIŞIZ”
Yeri geldiğinde belli kesimin çok pervazsızlaştığını, cüretkârlaştığını kaydeden Adalı, konuşmasına şöyle devam etti: “Müslüman Türk kavimleri zamanında, bükemeyeceği eli yıkamayacağını anlayınca geri adım atıyordu. Biz bunu korkaklık olarak sanıyorduk ama bu büyük bir taktikmiş güçlenmeyi bekliyorlarmış. Şimdi bunu daha iyi anlıyoruz.”
“ZAMANINDA BEDELLER ÖDENMESEYDİ BUGÜNLERİ GÖREMEZDİK”
Türkiye’nin ızdırap dönemi geçirdiğini, artık olgunlaşma dönemine geçtiğini aktaran Adalı, bunların yaşanması gerektiğini, bedel ödenmesi gerektiğini şu ifadelerle anlattı: “Ama yaşamamız lazımdı beyler. Bedelini ödeyenler vardı, ölenler vardı, gazi olanlar vardı ama bunlar olmasaydı bugünler olmazdı. Onu yapanlar bugün yok fakat Şükrü Bey bakın dimdik ayakta, gülüyor. İnananlar olarak tevekkül etmemiz gerekiyordu, ettik. Biz dünyaya örnek bir millettik, yine örnek olacağız.”
"ÖZOK, BEN İMAM HATİPLİ BAŞBAKANI İÇİME SİNDİREMİYORUM DEMİŞTİ"
Bireyin öncelikli olduğu, hiçbir bireyin ötekileştirilmediği, 75 milyon vatan evladının kabul ettiği bir anayasanın özlemini çektiklerini ifade eden AK Parti Yozgat Milletvekili Yusuf Başer ise bu özlemi uzlaşı içinde, hukukun hâkim olduğu bir anayasa ile gidereceklerini belirtti.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok’un 2002 yılında “Ben imam hatip mezunu bir başbakanı içime sindiremiyorum.” sözüne atıfta bulunan Başer, 90’lı yıllarda kendisinin Yozgat Baro Başkanı olarak, başörtülüye avukatlık belgesini sadece kendisinin verdiği hatırlattı. Başer, şunları kaydetti: “2002 yılında ve öncesinde 4 – 5 baro başkanıydık. Şimdi Allah’a hamdolsun, 2010 halk oylamasında 41 baro başkanıyla mücadele verdik. Barolar önemlidir, onun için de barolarda aktif görev almanın yollarını bulmalıyız.”
Kendisinin anayasa hukukçusu olmadığını medeni hukukçusu olduğunu belirten Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüseyin Alkaş da bugünlerde herkesin sivil anayasa yapma heyecanı taşıdığına vurgu yaptı. Türkiye’nin son yıllarda siyasi ve ekonomide inanılmayacak boyutta büyüdüğüne dikkat çeken Alkaş, işte bundan dolayı topluma bu anayasanın artık dar geldiğinin altını çizdi.
2003 yılına kadar belli kesimin bir diğer kesimin ötekileştirdiğini anlatan Alkaş, artık bunun yeni anayasada yer almaması gerektiğini, bunun iç savaşa götürecek kadar kötü bir şey olduğunu bildirdi. Alkaş, bugünlere kolay gelinmediğine ve bu fırsatın çok geç olmadan kullanılmasının önemine vurgu yaptı.
Panel konuşmaların ardından dernek çalıştayında yer alan öğrencilere katılım belgesinin takdimiyle sona erdi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz