Sabah Gazetesi Yazarı Hıncal Uluç, Galatasaray'ın adının karıştığı operasyonla ilgili, "Teşvik primi verdiği belgelense dahi suç değil!" dedi.
[
MYNETSPOR'U FACEBOOK'TAN TAKİP EDİN](http://www.facebook.com/spormynet)
İşte Uluç ile yapılan o röpörtaj:
Şike soruşturması beşinci haftasında. TFF, lig başlamadan sonuç almak için ligi erteledi. Sizce kesin karar 9 Eylül'e yetişebilecek mi?
Federasyonun ligi ertelemesi aslında doğru bir karardı. İklim bakımından, tribünde oturmanın bile zor olduğu koşullar yaşıyoruz. İkincisi; bütün bu gürültünün arasında ortalık durulmadan lige başlamak tribünden başlayarak tatsız olaylara sebebiyet verebilirdi. İlk günlerin gerginliğinin giderek azaldığını görüyorum; ortam yumuşuyor. Herkes "Sonucu bekleyelim" demeyi başladı. 9 Eylül'de bu lig her halükarda başlayacak. Etik Kurul ve TFF Yönetimi bir karar veremezse geçen sezon onaylandığı şekilde başlayacak. Bir erteleme daha kulüpleri hem teknik hem mali açıdan çok güç durumda bırakır. Takımın sezona hazırlığını düşünün. Üstüne, kulüplerin artık para kazanmaları da gerekiyor. Ben, bir erteleme daha beklemiyorum.
Haftanın son günlerindeki gelişmeler ışığında Galatasaray şike operasyonun neresinde? Ben bu konuda Radikal'de Uğur Vardan'ın yazdıklarına katılıyorum. Ortaya konulan şeylerin, yapılan işlerin içi boş, dolu değil. "İşte bakın G.Saray'ı da araştırıyoruz. Operasyonda onlar da var. Bu, sadece Fenerbahçe'ye karşı bir hamle değil" tezi için yapılıyor bunlar gibi geliyor bana. Medyaya yapılan resmi açıklamalardan, sızan haberlerden edindiğim izlenim bu. 2005-2006 sezonunda bir teşvik primi belgelenmiş dahi olsa suç değil. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası "Kanunsuz suç ve ceza olmaz" diyor. O zaman suç değildi bu. Yasa sonradan çıktı. O zaman savcılık böyle bir araştırmayı niye yapar? Savcılık başka bir suçu araştırırken, bu olay ona bağlantılıysa onu araştırabilir. Bir suç olarak değil, bugünkü suçun belirlenmesi için. Ama müstakilen 2005-2006 maçını savcılığın araştırması ceza hukuku mantığına aykırı. Futbol Federasyonu, araştırma yapar; soruşturma da... Çıkan sonuca göre bir hüküm açıklar. Zaman aşımı varsa ceza veremez, ama sonucu açıklar.
Tulun ile ilişkiyi kesin
Mehmet Ali Aydınlar'ın, G.Saray Başkanı Ünal Aysal'ın çıkışına yanıtını ve ardından G.Saray'ın 2006 hesaplarının incelenmesi üzerine kullandığı "Gerekirse kupalarını alırız" ifadesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu olaylara şahit oldukça rahmetli bir gazeteci ağabeyimizin, Şinasi Nahit Berker'in hiç unutamadığı bir sözünü hatırlıyorum: "Bu memleket uzun laftan battı." İki başkan da, hem Mehmet Ali Aydınlar hem de Ünal Aysal, karşılarında kamera gördüler mi kendilerini konuşmak zorunda hissediyorlar. Hayatımın büyük bir bölümü yurtdışında geçti. Fransa Federasyon Başkanı, Arsenal Başkanı ya da bir İtalyan Kulübü Başkanı'nın her gün gazetelerde manşetlerde, ana haberlerde ekranlarda olduğunu görmedim. Bizimkiler kamera görünce anında konuşmaya başlıyorlar. Üstelik, belli bir düşünce de yok kafalarında. O zaman akıllarına geleni söylüyorlar. Üç gün sonra da tam tersi bir durum ortaya çıkıyor. Aydınlar, "Ceza Kurulu'na veririm" diye yanıtladığı Aysal'ın dediklerini yapıyor. Aysal "Biz pırıl pırılız" dedikten sonra Arena'da, Florya'da aramalar yapılıyor. Başkanlığın bir ağırlığı olacak. Kulüplerin, kurumların her gün konuşacak, bilgi verecek adamları vardır. Bizde "Başkan olayım da manşetlere, ana haberlere gireyim" diye bir hava var. İnşallah başkanlığa ilk kez gelen Aydınlar ve Aysal, fazla konuşmanın kendilerine ve kurumlarına zarar getirdiğini bu süreçte görmüşlerdir.
Bülent Tulun'un Adnan Polat'a yazdığı mektup Galatasaray ananelerine ne kadar uygun? Herhangi bir kulübün anenelerine uygun değil ki... Benim Ünal Aysal'dan beklediğim Bülent Tulun'un Galatasaray Kulübü ile her türlü ilişkisini kesmesi... Ortada bir ayıp var. Bir adam, bir kulüpte görev alıyor. Çalıştığı dönemde belgelerin fotokopilerini çekiyor. Evine götürüyor. Kendi menfaati için, tehdit amaçlı kullanıyor. Polat'a yazıldığı öne sürülen mektup, açık seçik bir tehdit Polat'a yönelik. Bu tür bir adamın ne G.Saray, ne F.Bahçe, ne Milli Eğitim Bakanlığı, ne şurda ne burda olmaması lazım. Bir kuruma ait belgeleri, fotokopileri evime götüreceğim, kendi menfaatlerimin yerine gelmesi için kullanacağım. Bu açık seçik ortadayken Ünal Aysal mutlaka gereğini yapmalı.