Henüz 20 yaşında olmasına rağmen dev kulüpleri peşinden koşturan milli futbolcu, bundan tam 1 yıl önce Futbol Federasyonu'nun resmi yayın organı Tam Saha dergisine verdiği röportajda, bilinmeyen özelliklerini anlatmıştı. İşte kendi ağzından 10 maddede Ozan Tufan'ın hayatı...
1-) 'BABAM MADEN İŞÇİSİ, BİZE BURSA'NIN DAĞLISI DERLER'
23 Mart 1995 yılında Bursa'nın Orhaneli ilçesinde doğdum. Orhaneli'de yaşayanlara Bursa'nın dağlısı derler, ben de bir dağlıyım anlayacağınız. Annem ev hanımı, babam ise maden işçisiydi. Orhaneli'deki kömür işletmesinde yıllarca çalıştıktan sonra emekli oldu. Bir de ağabeyim var; Uludağ Üniversitesi'ni bitirdi, müzik öğretmeni.
2-) 'SOMA FACİASINDA BENİ ORADA BABAMIN ARKADAŞLARI KARŞILADI'
Soma'ya gittiğimde beni babamın arkadaşları karşıladı. Çok üzücü bir durum. Babam da maden işçisi olduğundan hissettiğim duygular çok farklıydı, karmaşıktı. Aslında, babam madende çalışırken ben fazla korkmazdım; göçük altında kalma ihtimalini hiç düşünmezdim. Hergün rutin olarak gider gelirdi babam. Endişe duymazdım. Açıkçası ben Soma'daki gibi bir olayın gerçekleşme ihtimalini aklıma hiç getirmezdim.
3-) 'FENERBAHÇE MAÇINDA BENİ A TAKIMA SEÇTİLER'
Altyapıda forvet arkası olarak futbola başladım. Sonra sağ açığa kaydırdılar, bir sene de o pozisyonda devam ettim. Ardından iki sene kadro dışı kaldım, sonra sağ bekte top koşturmaya devam ettim. En büyük sıkıntım defansif yanımdaydı, onda da kendimi geliştirdiğime inanıyorum. U17 takımındayken Fenerbahçe ile final maçımız vardı, o maçı Ertuğrul Sağlam Hocamız da izlemişti. Bursaspor'un A takımına da o şekilde seçilmiş oldum.
4-) 'BİR BİLDİĞİ VAR Kİ BENİ KADRO DIŞI BIRAKTI!'
Benim tanıdığım ilk hoca, Musa Öztürk. Beni oynatan da kadro dışı bırakan da odur. Bir bildiği var ki oynattı, bir bildiği var ki kadro dışı bıraktı. Her zaman bana katkısı olmuştur. Ayvaz Öztürk Hoca da manevi olarak bana çok yardımcı oldu. Kadro dışı kalıp ağladığım dönemlerde beni teselli etti. "Ağlama, sen yaparsın, bırakma, pes etme, olur bunlar, geçer gider" derdi. Söyledikleri bana o günlerde boş geliyordu ama iki sene sonra anladım söylediklerinin doğru olduğunu.
5-) 'DANI ALVES'İN YAPTIĞI İŞ BANA PEK AKIL KÂRI GİBİ GELMEDİ'
Futbola ilk başladığımda, sağ açık Jesus Navas'ı çok beğenirdim. Sonrasında ise sağ bek olarak Dani Alves ve Van der Wiel örnek aldığım oyuncuların başında geldi. Dani Alves'in maçlarını izlerken dikkat ediyorum, önüne sağ açık koymuyorlar, tek başına her yere yetişiyor, sağ çizgide sürekli gidip geliyor. Bence bu çok önemli bir özellik. Ben de idmanda bir kere kendimi denemek için o tarzda oynadım ama çok zorlandım. Açıkçası pek akıl kârı gelmedi bana.
6-) 'FATİH HOCANIN STATTA OLDUĞUNU ÖĞRENİNCE...'
Fatih Hoca, Kasımpaşa maçını izlemeye gelmişti. O maçta, ilk yarı sağ bek pozisyonunda oldukça iyi performans göstermiştim. Diğer yandan uzun süre oynamadığım için yorgundum, ikinci yarı iyi performans gösteremedim. Kramplarım artıyordu ve çok heyecanlıydım. Ama Fatih Hocanın beni beğendiğini söylediler. Milli Takım'a girince ağabeyim daha çok geri planda kaldı. Gece yatmadan önce odamın kapısını kilitliyorum artık, beni sakatlamasından korkuyorum çünkü (gülüyor).
7-) 'EN SEVDİĞİM MEVKİİ; ÖN LİBERO'
Fatih Hoca beni ön libero oynatmaya başladığından beri bu pozisyondan keyif aldığımı söyleyebilirim. İstediğim ters topları atınca mutlu oluyorum. Çizgi oyuncusu olmak iyi bir şey ama bir yandan da tekdüze bir tarafı var. Sürekli sağ kanattan gidip geliyorsunuz. Ön liberoda ise oyunu daha geniş görüyorsunuz, her yere çıkabiliyorsunuz. Her yere koşmak, top kazanmak benim hoşuma giden şeyler zaten.
8-) 'BURNUMA DARBE GELİR DİYE ÇOK KORKUYORUM'
'Defansif yönüm biraz eksik, omuz omuza pozisyonlarda sağlam duramıyorum. Kafa toplarında da biraz sıkıntılarım var. Bir defasında kafa topuna çıktığımda burnum kırılmıştı, o yüzden bir daha burnuma darbe gelir diye çok korkuyorum. O korkuyu yensem aslında sıkıntı ortadan kalkacak. İkili mücadeleler için de biraz kuvvetlenmem lâzım. Bunun için hergün idman yapıyorum. Fitness'le kuvvetlenmeye çalışıyorum.
9-) 'GİTAR MI KRAMPON MU, BABAM BENİ SEÇTİ!'
Annem, babam, ağabeyim hepsi her zaman yanımdaydı. Gerçi ağabeyimle aramda büyük bir kıskançlık vardı (gülüyor). Babamın durumu fazla iyi değildi; ağabeyim müzikle uğraştığı için gitar istiyordu. Şimdi babam bana krampon mu alsın, ağabeyime gitar mı alsın? Birinden birini tercih etmek zorunda, çünkü ikisini birden denkleştiremiyoruz. Babam da oyunu benden yana kullandı. Ağabeyimi biraz boşladı. Aramızdaki kıskançlık hâlâ devam ediyor (gülüyor). A Milli Takım'a girince ağabeyim daha çok geri planda kaldı. Gece yatmadan önce odamın kapısını kilitliyorum artık, beni sakatlamasından korkuyorum çünkü (gülüyor).
10-) 'ARTIK MİLLİ TAKIM'DAYIM SİZİ UNUTTUM DEDİRTMEM!'
Futbol dışında pek bir hayatım olduğu söylenemez. Futboldan çok yorulduğumuz için, eve gidip uyuyorum. Zaman zaman arkadaşlarımla takılıyoruz. Eski arkadaşlarımla görüşmeye devam ediyorum. "Artık Millî Takım'dayım sizi unuttum" demiyorum, onlara böyle bir koz vermiyorum (gülüyor). Futboldan kazandığım parayla ilk olarak aileme bir ev ve bir araba aldım çok şükür.