Adıyaman Eğitim Bir Sen Kadınlar Komisyonu’nda Bayrak Değişimi

Eğitim Bir-Sen Adıyaman Şubesi Kadınlar Komisyonu Başkanlığına Adıyaman Mehmet Akif Ersoy Anadolu Kız İmam Hatip Lisesi öğretmeni Şükran Altunç Aydın görevlendirildi.Aydın, konuyla alakalı olarak yaptuığı açıklamada, “Biz dava sendikacılığı yapıyoruz. Bizim davamız bir medeniyet davasıdır. Bu davada en önemli görevi her zaman kadınlar üstlenmiştir. Bu nedenle davası medeniyet olan Adıyaman Eğitim Bir Sen’in Kadınlar Komisyonu Başkanlığı’na layık görülmüş olmaktan memnuniyet duyuyorum” dedi.Aydın, Özgecan Aslan cinayetine değinerek, “Bu bir vahşettir. Değerlerinden uzaklaştırılan bir neslin ne hale geldiğinin en somut ve vahşi örneğini yaşamış olmanın üzüntüsünü taşıyoruz. Bu ve benzeri olayların son bulması, Türkiye’nin değerleriyle tekrar buluşmasıyla mümkündür. Bu anlamda medeniyet tasavvuru bulunan ve bu tasavvuru bir davaya dönüştüren Eğitim Bir Sen Adıyaman Şubesi Kadınlar Komisyonu Başkanı olarak üzerimizdeki sorumluluğun farkındayız ve bu farkındalıkla hareket edeceğiz” dedi.Törende konuşan Eğitim Bir Sen Adıyaman Şube Başkanı Ali Deniz ise, “Nesillerin yetişmesinde kadınlarımızın sorumluluğu erkeklere nazaran daha fazladır. Kadın bizim medeniyetimizde Allah’ın emanetidir. Kadın ayaklarının altında cennet bulunan annedir. Bu müessif hadise, dünyayı adalet güneşiyle aydınlatmış, barış ve güvenin timsali olmuş büyük bir medeniyetin mirasçılarının nasıl özünden koparıldığını, pozitivist eğitimle nasıl birer caniye dönüştürülebildiğini göstermesi bakımından da ayrıca büyük bir üzüntü kaynağı olmuştur. Biz biliyoruz ki, Batılılaşma süreciyle birlikte toplumumuzun temel dinamikleriyle oynanmıştır. Önce toplumu İslam’dan uzaklaştırma ve dinsizleştirme mücadelesi verilmiştir. Dini kurumların kapısına kilit vurulmuş, din adamları itibarsızlaştırılmış, dini ritüelleri yerine getirenler toplumdan dışlanmıştır. Bireyi toplum içerisinde yetiştiren ve kontrol altında tutan, ‘mahalle’ diye bir kurumsal yapı, ‘mahalle baskısı’ ifadesiyle tarumar edilmiştir. Ahiret inancı ve hesap günü kişilerin gündeminden düşürülmüş ve toplum bireylerinin birbirine iyiliği emretmesi kötülükten nehy etmesi şeklinde cereyan eden toplumsal kontrol mekanizması işlevsizleştirilmiş, tamamen içgüdüyle hareket eden bireylerden müteşekkil bir toplum meydana getirilmeye çalışılmıştır. Manevi alan ıssızlaştırılmış, ruh desteksiz bırakılmış, ruhsal yozlaşma toplumsal çürümeyi beraberinde getirmiştir “ dedi.