Muvazzaf ve emekli askerlerle TÜBİTAK görevlilerinin askeri casusluk ve şantaj suçundan beraat ettiği davada mahkeme gerekçeli kararını açıkladı. Mahkeme gerekçeli kararında Türkiye'de henüz devlet sırları ile ilgili karar vermeye yetkili makamların kimler olduğu, bilgilerin saklanma süresinin ne olduğu hususunda yasal bir düzenlemenin mevcut olmadığı, bir bilginin veya belgenin özünde devlet sırrı olup olmadığını tayin etme görevinin yetkili mahkemeye ait olduğunu belirtti.
Mahkeme dava kapsamında yargılanan 56 sanığın fuhuş ve askeri casusluk suçlamasından beraat ettiğini hatırlatarak sanıklara bu suçlardan dolayı ceza verilmesi için yeteri derecede delil elde edilemediğini belirtti. Mahkeme sanıklar hakkındaki askeri casusluk suçlamasına ilişkin yaptığı değerlendirmede “sanıkların elde etmiş oldukları gizli bilgileri özel maksat olan askeri casusluk amacıyla elde ettiklerine veya bu bilgileri bu amaçla kullandıklarına yönelik mahkumiyetlerini sağlayacak derecede yeterli, inandırıcı ve kesin delil elde edilemediğinden beraatlarına karar verilmiştir" ifadelerini kullandı. Mahkeme aynı şekilde sanıklar hakkındaki fuhuş suçlamasına ilişkinde atılı suçtan mahkumiyetlerini gerektirir derecede yeterli, inandırıcı ve kesin delil elde edilemediğini kaydetti.
Dava kapsamında yargılandığı tüm suçlardan beraat eden binbaşı Kemelattin Yakar’ın durumunda değinen mahkeme “Yakar’ın adının geçtiği belgeleri Genelkurmay Başkanlığı’na gönderdiği, Genelkurmay’dan gelen cevapta Yakar’ın örgüte bilerek ve isteyerek yardım ettiğinin iddia edilmesine rağmen, somut bir delil bulunmadığından hakkında beraat kararı verildiğini” belirtti.
Ceza yargılamasında hakimin önüne gelen delilleri serbestçe takdir edebildiği belirtilen gerekçeli kararda sanıkların üzerlerine atılı suçların ülkemizdeki mahkemelerde ilk defa yargılama konusu olduğu da dikkate alındığında ceza hukuku ilkeleri ve suç teorisi bakımından değerlendirmesinin yapmanın zorunlu olduğu kanaatine varıldığı kaydedildi.
Türkiye'de henüz devlet sırlarıyla ilgili karar vermeye yetkili makamların kimler olduğu, bilgilerin saklanma süresinin ne olduğu hususunda yasal bir düzenlemenin mevcut olmadığı, bir bilginin veya belgenin özünde devlet sırrı olup olmadığını tayin etme görevinin yetkili mahkemeye ait olduğu belirtilen gerekçeli kararda, mahkemece bu yetkinin kullanımı sırasında belgenin düzenleyicisi veya sahibi konumundaki kuruma başvurarak belgenin gizlilik derecelendirmesinin yürürlükteki mevzuat ve yargı pratiği itibariyle en uygun yöntem olduğu kaydedildi.
Belgelerin ''devletin güvenliği veya iç ya da dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgi veya belge'' olarak da nitelendirildiği anlatılan gerekçeli kararda, serbest bilirkişi heyeti oluşturularak rapor düzenlenmesi yoluna gitmenin de amaçlanan hedefin dışında telafisi mümkün olmayan sonuçlara yol açacağı kanaatine varılarak, yargılama konusu belgeler bakımından gizlilik derecelendirmesinde belgenin sahibi ve düzenlenmesindeki yetkili kuruma sorularak değerlendirme yapılması yönteminin benimsendiği ifade edildi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz