Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı tarafından İstanbul'da düzenlenen "Aile ve şiddet" konulu uluslararası konferansta kadına uygulanan şiddet tüm boyutlarıyla masaya yatırıldı. Değişik ülkelerden gelen çok sayıda araştırmacı, akademisyen ve STK temsilcilerinin yer aldığı konferansa, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin de katıldı. Açılış konuşmasında konunun tüm dünyada toplumsal bir sorun olarak ele alındığını söyleyen Bakan Şahin, bu problemin önüne geçmek için yapılan düzenlemelerin yanı sıra toplumun bilinçlendirilmesi ve birlikte yaşama kültürünün geliştirilmesinin önemine işaret etti.
"AİLE VE ŞİDDET YANYANA GELMEMESİ GEREKEN İKİ KELİME"
Toplumun en küçük yapı taşı olan ailenin güçlendirilmesi için sivil toplum kuruluşları tarafından yapılan çalışmaların bakanlık tarafından takip edildiğini söyleyen Fatma Şahin, bu tür çalışmaların değerlendirilerek oluşturulacak politikalara temel olması gerektiğini kaydetti. Değişen dünya düzeninde temel hak ve hürriyet gibi kavramlar geliştikçe ailenin de bundan etkilendiğini belirten Bakan Şahin, konuyu "Bütün dünyanın toplumsal sorun olarak gördüğü, bütün akademisyen ve sivil toplum kuruluşlarının kafa yorduğu önemli bir konu. Aslında iki kelimenin bir araya hiç gelmemesi gereken bir konu. İkisini birbiriyle ayırt etmemiz gereken bir konu." şeklinde özetledi. Esas problemin şiddete uğrayan kadına sahip çıkılması şeklinde algılanmaması gerektiğini vurgulayan Bakan Şahin, öncelikle zamanın ruhunun yakalanıp devrin şartlarına uygun yöntemlerle aile içi şiddetin henüz oluşmadan önüne geçilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Sağlıklı bir toplum oluşturabilmek için aile yapısının güçlü tutulmasının önemi üzerinde duran Bakan Şahin, ailede sevgi, saygı, iletişim ve paylaşımın yanı sıra fertlerin güvende olduklarını hissetmeleri gerektiğini söyledi. Şiddet ve aile kavramlarının yanyana gelmemesi gereken iki kelime olduğunu vurgulayan Şahin, "Bütün çevrenin ve toplumdaki bütün dezavantajlı grupların kapıyı kapatıp içeri girdiği zaman kendini güvende hissettiği mekanizmayı güçlü tutmamız, toplumun güçlü tutulması anlamına geliyor." dedi.
"EVLİLİK KURUMU ARABA KULLANMAKTAN DAHA ÖNEMSİZ DEĞİL"
Bakanlığın konuyla ilgili gerekli tedbirleri alarak yeni uygulamalar ürettiğini ifade eden Bakan Şahin, değişen devrin şartlarına uygun olarak acil çözümler üretilmesi için bakanlığın yeniden yapılandırıldığına değindi. Bu kapsamda problemin temelden ele alındığını anlatan Şahin, öncelikle evlenecek gençlere evlilik öncesi eğitim vermenin önemi üzerinde durdu. Şahin, yuva sıcaklığının korunması ve karşılaşılan problemlere ailenin kendi içinde çözümler üretebilmesi için en başta bu yapının nasıl oluşturulduğunu öğrenmenin önemini araba kullanmadan önce ehliyet almaya benzetti. Hayati önem taşıdığı gerekçesiyle talep edilen ehliyet gibi, toplumu oluşturan ailenin de kurulmadan önce evlenecek çiftlerin bir eğitimden geçirilmesinin önemini "Evlilik kurumu araba kullanmaktan daha önemsiz değil" sözleriyle ifade etti.
Daha önceki devirlerde insanlar arasındaki iletişimin daha kuvvetli olması sebebiyle yaşanan aile içi tartışmalarda boşanma sürecinden önce aile büyüklerinin devreye girerek sorunların çözümüne yol gösterdiğini hatırlatan Bakan Şahin, devrin şartlarına uygun olarak aile ombudsmanlığı projesini pilot illerde hayata geçirdiklerini söyledi. Yapılan istatistiklere göre, Türkiye'de yılda ortalama 550 bin çiftin evlendiği bilgisini veren Şahin, boşanmaların önüne geçmek için uygulanan bu yöntemle boşanmaya karar vermiş her 25 çiftten 5'inin ikna edilebildiğini belirtti.
"NASIRLAŞMIŞ KALPLERLE, VİCDANSIZ YÜREKLERLE SORUN ÇÖZEMEYİZ"
Sorunun çözümü için yasa çıkarmanın ve eğitim vermenin yeterli olmadığını vurgulayan Fatma Şahin, hoşgörü anlayışının her bireyde yer etmesinin gerektiğinin altını çizdi. "Nasırlaşmış kalplerle, vicdansız yüreklerle sorun çözemeyiz." diyen Şahin, "Sevgi, merhamet, vicdan, hoşgörü ve empati toplumu olmak durumundayız. Dünyanın en iyi yasasını çıkarırsanız çıkarın, en mükemmel uygulamaları yaparsanız yapın, her şey insanda başlıyor. Nasırlaşmış kalplerle, vicdansız yüreklerle sorun çözemeyiz. Sevgi, merhamet, vicdan, hoşgörü ve empati toplumu olmak durumundayız. Bunları yükselen bir değer haline getirip, hukuk devleti olma konusunda ikisini atbaşı götürüp, eğitimle de toplumdaki algıyı yönetip, bütüncül yaklaşımla temel sorunları çözmek durumdayız. Bu işi 74 milyonun seferberliğiyle çözeceğiz." şeklinde konuştu.
GYV BAŞKANI: "HEPİMİZ MESULİYET TAŞIYORUZ"
Toplum huzurunu esas alan toplantılarla birlikte yaşama kültürünün geliştirilmek istendiğini söyleyen GYV Başkanı Mustafa Yeşil de konuşmasında ideal toplumun ancak ideal fertlerden oluşabileceğini söyledi. Yapılan çalışmaların problemin tespiti ve gündeme taşınması adına önemli bir etken olduğunu söyleyen GYV Başkanı, "Tek başına toplantılar tertip etmek yeterli değildir. Bunun yanı sıra en büyük aygıt olan devletin yasa ve kurumları itibariyle buna göre dizaynı, aynı şekilde sivil toplumun bu noktadaki duyarlılığı ve gayreti, onun bir alt kademesi olarak ferdi sorumluluğun ciddi manada inşası önemli rol oynayacaktır." şeklinde konuştu.
Toplumda güç sahibi kişilerin kendinden daha aciz gördüğü kişi veya kişiler üzerine uyguladığı baskı ve şiddetin kabul edilemez olduğunu dile getiren Yeşil, bu konuda herkesin duyarlılık göstererek ortak hareket etmesi gerektiğini vurguladı. Topluma yerleşen yanlış anlayışlar ve gelenekler yüzünden uygulanan şiddet sebebiyle toplumun zarar gördüğünü hatırlatan Yeşil, kadınların ve çocukların maruz kaldığı bu şiddetin tamiri adına herkesin mesuliyet taşıdığının unutulmaması gerektiğini sözlerine ekledi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz