Mardin’de 3 gün boyunca girdikleri kampın ardından değerlendirme yapan Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Diyarbakır sokaklarında uygulanan şiddetin, Suriye’nin Hama kentinde uygulananlardan farkı olmadığını belirterek, "Kim hakkı için sokaklara çıkıyorsa, kafasında copu görüyor" dedi.
BDP Genel Başkanı Selhattin Demirtaş, Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak ile BDP'li milletvekilleri 17-18-19 Temmuz boyunca Mardin Erdoba Oteli'nde 3 günlük kampa girdi. Toplantıya bir süre önce cezaevinden tahliye olan Prof. Dr. Büşra Erarslanlı da katıldı. Kampın ardından yaptıkları değerlendirmelere ilişkin BDP’li bütün milletvekilleriyle birlikte basın toplantısı düzenleyen BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 3 gün boyunca son derece önemli değerlendirmeler yaptıklarını belirterek, Türkiye’nin AK Parti’nin rejimine mecbur olmadığını söyledi. Demirtaş, kültürler medeniyetler beşiği Mezopotamya’nın güzide kenti Mardin’in esnek yapısı açısından son derece model bir kent olduğunu kaydederek, Kürdüyle, Süryanisiyle, Arabıyla ve Türküyle bir arada yaşadığını aktardı. Demirtaş, oluşturdukları blokun tıpkı Mardin gibi kendi içinde bu coğrafyanın bütün zenginliğini, bütün farklılığını barındırmaya gayret ettiğini aktararak, “Şimdi Mardin’in kıymetini bilmeyen, zenginliği değeri anlamayanların Mardin’i yüreğinde hissetmeyenlerin Mardin’e katabilecekleri zerrece bir katkı yok. Üç gündür arkadaşlarımızla buradayız. AK Parti Genel Başkanı, gittiği her yerde BDP’li belediyelere çatıyor. Ben onlara buradan açık çağrı yapıyorum. Mardin belediyesi sizin elinizde. Buyurun gelin Mardin sokaklarını dolaşın. Mardin esnafının bir halini hatırını sorun bakalım. Aylardır, yıllardır tek bir çivi çakılmamış sokaklar vardır. Esnaf perişan halde. Mardin’e gönderilen para nüfusla orantılıdır. Türkiye’de hiçbir yere gönderilmemiştir” dedi.
Mardin Cezaevi’nde bir olayın yaşandığını ve cezaevleri önünde daha önce defalarca açıklamalarda bulunduklarını hatırlatan Demirtaş, cezaevinde insanların yaşayamayacak duruma geldiğini söyledi. Demirtaş, 18 kişilik odalara 30-40 kişinin konulduğunu ve 24 saat işkence yapıldığını belirterek, "Orada insan yaşayamaz. Şanlıurfa’da 13 insan katledildi. Her cezaevi şuan isyan noktasına gelmiş. Adalet Bakanlığı yeni cezaevi için TOKİ’yle anlaşma derdinde. Bu insanlar niye burada diye sormuyorlar. Yargılama yok, hukuk yok, mahkeme yok, tamamı rehin alınmış. Ortaçağ zihniyetiyle zindanlara nefes alamaz duruma getirmişsiniz. İçerideki durumlarından değil, oradaki rehin alının insanlar dışarıdaki sorun nedeniyle isyan ediyorlar. Kendi durumlarından vazgeçmişler. Ama dışarıda halka zulüm edildiği için bedenlerini ateşe veriyorlar. Koğuşlarını ateşe veriyorlar. Mardin Cezaevi’nde en son yaşanan budur. Herkes bu faşizan tutuma karşı isyan halindedir. Fakat bunları anlamayan bir iktidar ve hükümet zihniyetiyle karşı karşıyayız” diye konuştu.
Konuşmasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a da seslenen Demirtaş, ''Esad zihniyeti tam da senin zihniyetin işte. Halka katliam uygulayan, rehine politikası uygulayan, sokaklarda işkence uygulayan aynı senin politikan işte. Bizim açımızdan Esad'tan bir farkın yok. Esad da katliamcı, siz de katliamcısınız. Geçen hafta Diyarbakır'da sokaklarda uygulanan işkencenin Hama'dan bir farkı yok. Suriye'nin sokaklarından bir farkı yok. Hükümetin bunun farkında değil mi? Aslında farkında. Örtülsün diye, görülmesin diye, medya üzerinde sansür var, baskı var. Bütün dünyadan saklamaya çalışıyorlar ama mümkün mü? Mızrak çuvala sığmıyor. Bütün dünya bunu izliyor. Bu telaşla, bu panikle isyanı bastırmaya çalışıyorlar. Fakat burada da ok yaydan çıktı. Hükümetin durdurabileceği bir süreç değil artık. Özgürlükler kazanılmadan, onurlu bir yaşam kazanılmadan, eşit bir yaşam kazanılmadan, hükümetin bu isyanı durdurması mümkün değil. Nasıl ki Suriye halkı için özgürlük, adalet istiyorsanız, nasıl ki oradaki isyanın durmasının tek koşulu demokrasinin gelmesi diyorsanız, aynı şey Türkiye için de geçerlidir''
Türkiye’de siyaset kanalları, demokratik kanallar açıktır diye yaygarayı koparanlara seslendiğini belirten Demirtaş, bunların iki gün BDP'de çalışması durumunda hangi kanalların açık olacağını göreceğini söyledi. Demirtaş, "Biz kapalı bütün yolları dişimizle, tırnağımızla, halkımızla mücadelesiyle alın teriyle açmaya çalışıyoruz. Açık kanal falan yok. Mardin’in seçtiği irade dört duvar arasında. Ama beyefendi Mardin Belediye Başkanı paraları yemekle meşgul. Siyasal kanallar açık mıdır? Rüşvet yiyene, rant yapana, yolsuzluk edene, ihaleye fesat kaçakcılığı yapana siyaset kanalı açık. Ben özgürlüğümü istüiyorum diyen çocuktan 80 yaşındaki yurttaşa kadar, belediye başkanından milletvekiline kadar tamamını düşman bir tutumla ezmeye çalışıyorlar. Ortada demokratik siyasal bir kanal yok. Biz bunun açılması için bedel ödüyoruz. Bir halk bunun için bedel ödüyor. Kan dökülmesin siyasal kanallar açılsın siyaseten bu sorunu çözelim diye uğraşıyoruz. Fakat karşımızdaki zihniyet savaşta ısrar ediyor. Bu savaş politikalarının daha da bir felakete götüreceği için kendi pozisyonumuzu koruyoruz. Yoksa hükümete kalsa her gün halka uygulayacağı şey Diyarbakır sokaklarındaki zulüm ve işkencedir. Sadece Kürtler değil, özgürlük isteyen herkese karşı. Kim hakkı ve hukuku için sokağa çıkıyorsa kafasında AK Parti’nin copu, gazı, panzerini görüyor. Bir yanda böyle bir Faşizm, işkence tezgahları, karakollardan sokaklara taşıdıkları işkence tezgahları bir yandan da onuru için direnen halklar var. Biz bundan dolayı umutluyuz, heyecanlıyız. Ortaya çıkan direniş tutumu, teslim olmayacağız, diz çözmeyeceğiz tutumu her şeyden önce bizi umutlandırıyor. Dünyadaki bütün ezilen haklar bizim bu duruşumuzdan heyecan duyuyor. Çünkü Faşizm karşısında korkuya kapılıp geri adım atmak, paniğe kapatmak kaybettirir. Sadece bize değil bütün mücadele edenlere kaybettirir. Savaş uçaklarıyla bombalıyorlar, tankla, topla panzerle bombalıyorlar, hakaret ediyorlar, yargılama yapmadan yıllarca içerde tutuyorlar, her yöntemi deniyorlar. Geçmişte daha beterini uyguladılar, soykırım yaptılar, katlimalar yaptılar, sokak ortasında insanları enselerinden infaz ettiler. Hepsini denediler. Ama bu dik duruşu engellemeyemediler. Bu yüzden acizler çaresizler zavallıdırlar. 14 Temmuz Diyarbakır mitinginin sonuçları çıkmasın diye işte bu zulmü bu faşizmi uyguladılar. Peki niye engelleyemediler. Bizim ne istediğimizi, Kürt halkının dostlarının ne istediğini taleplerini dünyaya duyurmalarını engelleyebildiler mi? Düşünceyi cop, panzer, gaz engelleyebilir mi? Var mı böyle bir güç. Bakın Diyarbakır halkı direndi bu faşizme karşı, AK Parti’nin zulmüne karşı günlerce mitingin çalışmasını yaptık. O günde sokak sokak o zulme karşı taleplerimizi ortaya çıkardık. Şimdi bütün dünya çok iyi biliyor ki, Kürt halkı önderliğinin özgürlüğünü istiyor. 'Sayın' Öcalan'ın özgürlüğünü istiyor. Ben soruyorum o zavallılara bunu durdurabildiler mi? Neyi engelleyebildiniz? Bakın haklı ve meşru talepler karşısında copunuzun, gazınızın panzerininiz ne kadar zavallı olduğu ortaya çıktı. Faşizim bu topraklara gömülmüştür artık, geçmiş olsun" şeklinde konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz