SPOR

'Ben olsam hemen postalarım'

Spor yazarları, Fenerbahçe'nin Kadıköy'de Galatasaray'ı 2-0 mağlup ettiği karşılaşmayı değerlendirdi.

'Ben olsam hemen postalarım'

ADVOCAAT İŞİNİ YAPTI (METİN TEKİN)

Galatasaray bütün bir 45 dakika boyunca bir kere bile rakip 18'de topla buluşamadı. Bunu sağlarken de kenarda Alper ve Volkan Şen'i savunma anlamında çok doğru kullandı. Topa daha çok sahip olmakla ilgilenmedi, baskı ve çabuk atağı önemsedi. Zaman zaman antrenör hamlelerinden bahsederiz. Bunu oyun ve oyuncu değişikliği ile yaparlar. Bazen oyuncuya hiç dokunmamak da bir antrenör, teknik adam işidir. Bence bu derbide Advocaat teknik adam işini iyi yapmıştır.

SADECE BRUMA'YA BIRAKMIŞ

Tabii ki işi daha zor olan Riekerink'ti ama kafasındaki Beşiktaş derbisindeki işleri yine yaparım fikri ve bunu sahada işler hale getiremeyişi çok da doğru bir oyun başlangıç planı olmadığını gösteriyor. Oyuncu değişikliklerine gelince de; tamam elindeki herkesi kullandı ama başlangıç 11'inde Serdar Aziz ve De Jong tercihi çok tartışılır. Evet, De Jong ile oyunun savunma yönünü sertleştirdi ama topa sahip olduğunda öne doğru beceri ile kullanma işini hiç düşünmemişti Riekerink veya sadece Bruma'ya bırakmıştı.

G.SARAY İÇİN DRAMDI (MURAT ÖZBOSTAN)

Galatasaray için bir dram gecesiydi. Tadı tuzu olmayan bir maçtı.. Toplasanız 4-5 pozisyon çıkmaz. Adı derbiydi sadece.. Bazen öyle sıkıldık ki.. Cüneyt Çakır sürekli düdük çalıyordu.. G.Saray zaten "1 puan alsam havada kaparım" derdinde, Fenerbahçe ise "1 gol bulursam, skoru korurum" düşüncesiydi. Görünen o ki haklı olan Fenerbahçe takımıymış.. İşte büyük yıldızlar, büyük golcüler sahneye bir çıkar ve işi bitirir. Van Persie de öyle bir anda durup dururken, zor bir pozisyonda şık bir gole imza attı. Klasını, yıldızlığını konuşturdu. Aylardır oynamayan Serdar Aziz bir hatayla yaptığı penaltıyla skorun 2-0 olmasını sağlarken, Hollandalı hoca oyunu kulübede hep izliyordu.

JOSUE NEDEN YOK?

Eren sakatlandığı zaman G.Saray'ın kulübede skoru değiştirecek hücum oyuncusunun olmaması da sezon başındaki planlamada bir hata olduğunu belgeledi. Riekerink dün madem Selçuk'u hiçbir şartta oyuna sokmayı düşünmüyordu, neden kulübeye onun yerine Josue'yi almadı? Özetlemek gerekirse dün gece arada bir sıklet farkı vardı. En önemli gerçek buydu.. İki Hollandalı teknik adamdan Advocaat tecrübesiyle işi bitirdi, 3 puanı aldı.

GALATASARAY NE YAPTI? (ÖMER ÜRÜNDÜL)

Taktik olarak yapılacak en doğru iş; seyirci avantajını da arkasına alıp hırslı mücadele etmek, Bruma'nın kulvarını yardımlaşmalı kapatarak takım savunmasını ihmal etmemek ve de ani çıkışlarla pozisyon bulabilmekti.

Bu maç başında bir kere gerçekleşti; onda da Volkan Şen topa vurmakta biraz geç kalınca Hakan Balta çabuk davranıp tehlikeyi önledi. Ondan sonra da kısır döngü izledik. Fenerbahçe devre biterken güzel bir organizasyon sonucu, Şener'in asistinde Van Persie'nin şık vuruşuyla skor avantajını yakaladı. Bu yarıda 'Galatasaray ne yaptı?' dersek cevabı 'Hiçbir şey' olur. Topa sahip olma oranı Fenerbahçe'den yüksek ama hücumda değil pozisyon bulabilecek, tehdit edecek atağı dahi yok. Buna karşılık takım savunması da her an sallantı halinde.

HAYALET GİBİYDİLER

Eren ile Sneijder hayalet gibiydiler. İlk yarıda hiç varlık gösteremeyen Sinan'ın yerine oyuna giren Yasin'den de bir katkı yok. Her şey Tolga'nın devamlılığına ve Bruma'nın kişisel yeteneklerine kalmış durumda. Böyle bir tabloda da Fenerbahçe takım savunmasında hata yapmadan, Bruma'ya alan bırakmadan kontratak futbolunu düşündü. Alper'in bu yarıda tamamen orta sahada oynaması da bu bölgeye rahatlık getirdi. Sonra da bir sürpriz pres sonucu Serdar Aziz'in ağır kalarak neden olduğu penaltıyla maç orada bitti.

BİR CACIK OLMAZ (ERMAN TOROĞLU)

Fenerbahçe, maçı çok net kazandı. Bu skora hiç kimsenin bir bahane bulma şansı yok. Fenerbahçe'de herkes birbirine yardım ederek çok iyi mücadele etti. Sarı-lacivertlilerde "Şu oyuncu vazifesini yapmadı, kötü oynadı veya kötü mücadele etti" diyemezsiniz. Peki Galatasaray için ne söylersiniz? Ben bir tek cümle söylerim...

Çünkü "Defansta bunu yaptı, hücumda şunu yaptı, işte efendim bu olmasaydı şu olurdu" lafları hikaye kalır. Galatasaray takımı için söyleyebileceğim bir tek cümle var: Bu Galatasaray takımından bir cacık olmaz! Ne bir oyun planları var, ne yardımlaşmaları var, ne de mücadele güçleri... İnanılır gibi değil: Bruma adam geçecek, şut çekecek, Bruma pas verecek de Galatasaray gol atacak.

VOLKAN YERE YATMADI

Bir düşünün Fenerbahçe kalecisi Volkan Demirel acaba 90 dakika içinde yere yattı mı? Eğer Volkan bu maçtan sonra bir baloya gidecek olsa, sahaya da balo kıyafetiyle çıksa soyunma odasında pantolon- ceket-kravatını şöyle bir düzeltip, duş bile almadan direkt baloya gidebilirdi! Bu ayıp kime yeter? Galatasaray Teknik Direktörü Riekerink ile futbolcularına! Belki iyi idman yapmadınız, belki teknik direktör size gereken taktiği veremiyor. Ama hiç olmazsa çıkardınız Fenerbahçe'ye karşı ölümüne mücadele ederdiniz.

BU TEKNİK DİREKTÖRLE OLMAZ

Galatasaray'da Sinan diye bir futbolcu var. Daha cin olmadan şeytan olmuş. Hiç gereği yokken sarı kartı görüp bombayı eline alıyor. Bu takımda Bruma'dan sonra Muslera'ya yazık oluyor. Serdar Aziz iyi mücadele etti gözüktü ilk derbisi olmasına rağmen. Peki penaltıyı yaptıran kimdi, Robin Van Persie ilk golü atarken yanında durmayan kimdi!

Galatasaray'ın orta sahasında Tolga ile De Jong oynuyorlar. İkisini üst üste, yan yana, alt alta koyun bir oyuncu yapar. Yani Galatasaray bu ikisiyle oynadığı zaman sahaya 10 kişi çıkıyor. Diğer oyunculara yorum yapmaya bile gerek yok.
Fenerbahçe aman aman bir futbol oynamadı. Düzgün mücadele ettiler. Hakkıyla da maçı aldılar. Ama bir defa daha söylüyorum; Bu teknik direktörle ve bu zihniyetle Galatasaray'dan bu sene bir şey olmaz.

GÜCÜ VE KALİTESİ YOKTU (LEVENT TÜZEMEN)

Mancini, Prandelli, Hamza Hoca dahil üst üste 3 derbi kaybetmemiş hocaları gönderenler Eren'in yerine oyuna Cavanda'yı alan Riekerink'i dilerim yönetim baş tacı eder!.. Lens ve Mehmet Topal'ın olmamasını fırsat görüp Kadıköy'deki 17 yıllık esaret zincirini kırma adına, "O gün bugün" diyenlere Galatasaraylı oyuncular rezil ve etkisiz futbolla karşılık bile veremedi. Aciz, etkisiz, pozisyonsuz Galatasaray'ın derbideki halinin öncelikli sorumlusu futbolu yönetenlerdir. Eğer; Aziz Yıldırım başkan olsaydı, Selçuk, Yasin, Josue ve Podolski'nin kulübede oturmasına engel olur, Galatasaray'ın De Jong, Sinan, Eren'li bir kadroyla derbiye çıkmasına izin vermezdi. Riekerink'in tercih ettiği kadronun bırakın derbiyi kazanmayı, F.Bahçe'ye kafa tutacak gücü ve kalitesi yoktu.

BABASININ ÇİFTLİĞİ

Neymiş; Podolski ile Selçuk hastaymış.. Yalan.. Hasta olan kulübede oturmaz, evinde yatar. Eren Derdiyok tercihi hataydı. Skrtel-Kjaer arasında Eren kayboldu ve etkili tek bir şut bile atamadı. Doğru tercih Podolski olmalıydı. Kilosu ve ağırlığı yüzünden rakibi bile kovalamayan De Jong sadece toplara sert girerek korku salmaya çalıştı ama başaramadı. Selçuk'un yokluğunda Tolga bile nereye koşacağını bilmedi, arkadaşlarının ve özellikle Riekerink'ten torpilli De Jong'un hatalarını kapatmak için çırpındı. Aptalca sarı kart gören Sinan aşırı ruhsuz, isteksiz ve güçsüzdü. İlk yarı boş alanda yakaladığı topu güçsüzlükten F.Bahçe sahasına götüremedi. Basın toplantısında Sneijder, "90 dakikadan fazlasını oynayacak fizik güce sahibim" demişti.. Ne oldu? 65'te oyunu terk etti.. Hollandalı iki 10 numara arasındaki farka bakalım; 33 yaşındaki Van Persie top tuttu, rakiple boğuştu, top çaldı ve iki gol atıp derbiyi kazandı. Milli Takım'da kaleci Van der Sar'ın rekorunu kırmaya kafayı takan Galatasaray'da babasının çiftliği gibi hareket eden Sneijder derbide kayıptı. Yine gol atamadı, tek final pası veremedi ve çok top kaptırdı.

GALATASARAY HAK ETMEDİ (AHMET ÇAKAR)

Sonuçta söylenecek şu, G.Saray asla hak etmedi. Koskoca G.Saray, değil bir pozisyon, yarım pozisyon bile bulamadı ve F.Bahçe son pasları zamanında ve iyi yapsa yine bir facia yaşanabilirdi.

Görünen o ki G.Saray'da futbolculara dayalı bir düzen var. Başta Sneijder ve diğer hiçbir oyuncu Riekerink'i takmıyor. Ne teknik anlamda otorite var ne de takım disiplini. Sonuçta F.Bahçe, G.Saray'ı geçti ve yukarıya yerleşti. Asıl sıkıntı G.Saray için bundan sonra başlıyor.

SERDAR KIRMIZI GÖRMELİYDİ

Cüneyt Çakır için kötü maç yönetti diyemem. Genel olarak maçın kontrolünü elinde tuttu. Ama Volkan-Sabri ilişkisinde ceza alanı hemen dışında Sabri'nin elle oynamasını fark etmedi. Penaltıda bence sarı kart tartışılır. Zira Serdar Aziz, Souza'yı kasten sarılıp indiriyor ve bariz gol şansından dolayı kartın rengi kırmızı olmalıydı diye düşünüyorum.

KÜLLERİNDEN DOĞUYORLAR (GÜRCAN BİLGİÇ)

Golü atıp, soyunma odasına gitmek nasıl ki Fenerbahçe için maçı kazanmaksa, Galatasaray için yıkımdı. Çünkü "yine mi" endişesini konuşacakları 15 dakika duruyordu önlerinde. Maç bittiğinde Galatasaray adına kaçırılmış gol fırsatı yoktu notlarımızda. Bu kadar zayıf, inanmayan ve başaramayan bir ekip olarak ayrıldılar stattan. Evet; derbinin prestiji, kendi kültürü içindeki önemi farklı. Kazananın, üç puandan farklısını elde ettiğini de biliyoruz. Ama bu performans, üstelik Lens ve Mehmet Topal gibi takımın neredeyse yüzde 30'u yokken sergilenen oyun için Advocaat'ı da tebrik etmek gerekir. Kurt hoca, 110 yıllık geleneğin Van Persie'nin golleriyle süslendiği 90 dakikayı Hollanda derbisi haline de çevirdi. Fenerbahçe için lig yeni başladı. Takım oluyorlar, gelişiyorlar ve Anka Kuşu gibi küllerinden doğuyorlar.

İNANILIR GİBİ DEĞİL (HAKAN CAN)

Fenerbahçe’nin taktik plana sadakati ilk yarıdaki tablonun değişmesini engelledi. Riekerink sarı kartlı Tolga’yı çıkartmayarak ciddi bir risk aldı. Sinan Yasin değişikliği doğruydu, ancak sakatlanan Eren’in yerine Cavanda’yı alması inanılır gibi değildi. Yetkisi olsa bu değişikliği ancak Dick Advocaad yapardı! Fenerbahçe’nin en iyisi Souza’nın kazandığı penaltı maçı bitirdi, kimbilir, belki Riekerink’in Galatasaray kariyerini de! Zira, Hamzaoğlu geçen sezon tam da bu hafta kovulmuştu. Üstelik Fenerbahçe deplasmanında da yenilmemişti! Avrupa’da yoksun, 5-6 birinci sınıf transfer, geçen seneden 10 az gol atıp, 1 puan az toplayan Galatasaray... Özbek yönetimi hala öğrenemedi. Birinci sınıf teknik adam, birinci sınıf organizasyon yoksa başarı mucize!

LENS OLSA NELER OLURDU? (SERKAN KORKMAZ)

İnsan Carole'un performansını görünce ister istemez soruyor; ''Lens oynasa kimbilir neler olurdu?'' diye. Doğrusu -her ne kadar- Sinan da çok kötü oynamış olsa da, ikinci yarıda Carole-Chedjou değişikliği daha doğru olabilirdi. Keza; Carole'ün bir de sarı kartı vardı. Riekerink büyük risk aldı ve Yasin'i oyuna sürdü. Aynı anda Carole-Sinan ikilisinin yerine Podolski ve Chedjou girmiş olsa ne olurdu bilemeyiz tabi ama bana böylesi daha mantıklı gelmişti. G.Saray maçtaki ilk organizasyonu 54'te yaptı. De Jong istekliydi ama, başta Sneijder olmak üzere G.Saray orta sahası kelimenin tam anlamıyla döküldü.
Hatta gözler vasat bir Selçuk İnan'ı bile mumla arar hale geldi..

REŞİT OLDU

Yine sahada G.Saray adına debelenen Tolga Ciğerci'ydi. Lütfen ona Florya'da birisi şutör olmadığını söylesin.

Tolga, sadece elverişli bazı fırsatları harcamakla kalmıyor, çokça komik duruma düşüyor. Eren'in sakatlanmasıyla gelen zorunlu Cavanda hamlesiyle maç iyiden iyiye F.Bahçe lehine dönmüştü artık. Sonrasında gelen penaltı golüyle bir F.Bahçe-G.Saray derbisi daha nihayet eriyordu. 17 yıldır her maç aynı sebeple kaybedilmiyor şüphesiz.

Ama bu maçın kaybedilişinde faturayı bir altyapı hocasına kesmek vicdansızlık olur. Müsebbip, bu kadroya o hocayı verendir. Fakat verenin öyle bir derdi yok! Riekerink rüştünü ispatlayamadı ama, G.Saray'ın Kadıköy'de galip gelme hasreti reşit oldu..

GÜNÜN KAHRAMNI: VAN PERSIE (ATİLLA GÖKÇE)

Ne Topal’ın cezası, ne de Lens’in sakatlığı... Hafta başından beri kadro kurmakta güçlük çektiğine inanılan Fenerbahçe, paniksiz, telaşsız, rahat bir oyunla Kadıköy’deki egemenliğini sürdürdü. Bu maçı izlerken Galatasaray’ın topa sahip olma yüzdesinde hep önde olduğunu gördük. Ne yazık ki oyuna sahip olamadılar: Oyunun sahibi de günün galibi de Fenerbahçe idi. Peki, ‘günün kahramanı kim?’ derseniz... Robin van Persie’yi gösterebilirim. Galatasaray’ın topla oynayıp oyalanıp hiçbir şey yapmadığı dakikalarda Alper - Şener organizasyonu o kadar güzeldi ki... Carole’un önüne geçip topla enfes bir asist yapan Şener, van Persie’ye yapacak fazla bir iş bırakmıyordu. Hollandalı adeta topun üstüne yatarak vurdu...

G.SARAY KORKTUĞUNA UĞRADI

Galatasaray korktuğuna uğradı... 17 yıldır olduğu gibi... Kuşaktan kuşağa devredilen bir tedirginlikle oynadılar... Sneijder, Eren Derdiyok, Sinan, sonradan giren Yasin, Serdar, Hakan Balta... Hepsi de dökülerek oynadılar. Özellikle Sneijder... Ustalığından, kalitesinden ve zekasından çok uzaktı. Galatasaray’ın en önemli silahı Bruma olarak göründü. Ne var ki topla ipe dizer gibi çalım atıp adam geçen Portekizli, sol kanattan dişe dokunur bir orta atamadı, bir asist yapamadı. Bakın asist yapamamasını anlayabilirim...

KAZANAN DAİMA HAKLIDIR

Tolga Ciğerci’nin gayretlerine de yazık oldu. Burada durup düşünmek gerek; Acaba Galatasaray’a karşı tecrübeleri yetersiz iki oyuncuya merkezi emanet etmek doğru muydu? Selçuk İnan ve Podolski maça başlayan onbirde olamazlar mıydı? Elbette Riekerink’in bir bildiği vardı ama bizim de gördüğümüz gerçekti... Galatasaray baskı altında, ancak yan paslarla oyalanan, hiçbir derinlik yaratamayan takım oldu. Muslera bile kurtaramadı, anlayın yani... Fenerbahçe, savunmasıyla, orta alanıyla, hücum hattıyla bir bütün olarak ilk toplara basan, sık sık pozisyona giren, şut atan, adam eksilten, golü arayan ve isteyen takımdı. Volkan, Musa Sow, van Persie, Galatasaray savunması üzerinde öyle baskı kurdular ki ne taktik anlayış, ne de takımca dayanışma... Hiçbirini yapamadı Galatasaray. Maçın kazananı sadece Fenerbahçe takımı değil.. 17 yıllık geleneğin devam edeceğini söyleyip “süpriz peşindeki” Dursun Özbek’i susturan Aziz Yıldırım da hem başkanlık, hem de kaptanlık yaparak işi bitirdi.Şimdi kimse Cüneyt Çakır’ı yargılamasın... Advocaat kazandı, Riekerink kaybetti... Ve biliyorsunuz; Kazanan daima haklıdır. Haklı olan da kutlanır.

FENER'İN HOCASI RIEKERINK (HAKAN ÜNSAL)

Serdar'ın maç eksiğinin en fazla yaşanacağı karşılaşmaydı bu. Çünkü derbi dengeli ve hatasız oynamayı kabul eder. SerdarHakanikilisinin uyumu da asıl soru işaretiydi. Selçuk seçimi ise bu maç için yapılacak en büyük yanlıştı. Tecrübesiyle, baskı yediğinde sakin kalmasıyla, oyun kurmanın çok önemli olduğu deplasmanda De Jong ile başlamak ve Selçuk'u tercih etmemek, Mehmet Topal'ın eksikliğini eşitleme anlamına gelir. Mehmet Topal'ın olmadığı ve orta sahadaki üstünlüğü daha rahat alacağı bir maçta, Riekerink'in tercihi anlamsız. Çünkü Topal, Fenerbahçe için bir orta sahadan daha fazlası ve Fenerbahçe'de onun eksiğini kapatacak adam yoktu. Ama Riekerink devreye girerek bu eksiği kapattı. Fakat bu yaptığı yetmezmiş gibi, ikinci yarı Fenerbahçe'nin düşmeye başladığı anlarda Eren'in sakatlığı ile gelen mesajı da alamadı. Oyunu okuyamadığını zaten biliyorduk ama bari sahadan gelen işareti anlasaydı. Selçuk tercihini yapmamasından bahsediyorum. Mağlupken ve orta sahada üstün olma ihtiyacın varken Cavanda tercihi ne ya...

WESLEY KAÇAKTI

İlk yarıda Galatasaray'ın yaptığı tek şey, oyunu orta sahada dengelemeye çalışmaktı. Onu da topa hakim olmak yerine mücadele ile yapmaya çalıştı. De Jong ile ancak bu olur. Fakat, Fener bahçe ceza alanı o kadar uzaktı ki Volkan Demirel maçta ne yaptı merak ettim. Galatasaray böyle oynayacaksa Volkan Demirel 45 yaşına kadar oynar. Elinde bu kadar çabuk oyuncuların var ama rakip ceza alanına giremiyorsun. Sow'un akıllı koşuları ve Alper desteği ile Carole'un oynadığı bölge maçın kaderini belirledi. İlk yarıda sahada iyidiyebileceğimiz Galatasaraylı oyuncu yoktu. Wesley kaçak ve etkisiz oynadı. Bruma kendine boş alan bulamadı ve geriden top almak zorunda kaldı ve kendi fişini çekti. Sinan, heyecan ve tecrübesizlikten maça başlayamadı bile.

EREN'İN DERTSİZLİĞİ....

Sıkıntının büyüyüp problem olarak noktalandığı nokta ise Eren. Tamam lige süper başladı ve müthiş goller attı. Ama son haftalardaki hali böyle devam ederse kendini sorgulatır. Arkadaşlarının oyun tarzına alışamama, Riekerink'in bu işi değiştirmek için müdahale etmemesi gibi sebeplerden dolayı birkaç haftadır etkisiz olabilir. Fakat hiçbir şey, Eren'in o çok iyi fiziğini kullanmasını, mücadeleden kaçmasını, gerekirse tek başına 2 stoperle savaşmasını engelleyemez. Tehlike burda zaten. Eren, şu andaki durumu normalmiş gibi ruh hali içinde. Her maç gol atamayabilir ama bu fiziki özellikler ile her maç stoperlerin belalalısı olması lazım. Eren çok yumuşak bir santrafor. Siz hiç Eren'in rakip stoperleri isyan ettirdiğini gördünüz mü. Rakip defanslar rahat ve kavgasız maçlar bitirmenin ötesinde her maç rakip stoperler en iyi oyuncular oluyor.

NEDEN KAYBETTİ...

Kimileri vardır ekibine sadece takımın hocası olur, kimileri ise ekibini hocanın takımı çevirir. Riekerink takımın hocası olmaktan öteye geçemeyecek. Galatasaray kaybetti çünkü, Riekerink maç başlamadan maçı bitirdi. Bireysel hatalar Galatasaray'ı bitirdi. Tolga geri ve yana oynayarak oyunu bitirdi. Eren mücadele etmeyerek hücumları bitirdi. Sneijder kaçak oynayarak kalitesini bitirdi. Riekerink yanlış müdahalelerle kendini bitirdi. Yönetim bu mağlubiyetle kredisini bitirdi.

BÖYLE G.SARAY AZ GÖRDÜK (İLKER YASİN)

Gerçek bir tane. Galatasaray Kadıköy’den korkuyor. Ve bu camiada Kadıköy korkusunu yenecek, Galatasaray’a ‘Fenerbahçe kadar büyüksün’ duygusunu aşılayacak bir yönetim, bir teknik direktör, bir kaptan veya futbolcular içerisinde heyecan yaratacak kimse yok. Aylarca önce yazmıştım. Bu Riekerink’in oyun okuması yok. Anladım ki artık yazması da yok. Riekerink’i Galatasaray’ın hocası yapanlar kafayı futbol dışında başka hesaba takanlardır mutlaka. Dünkü Galatasaray ne Kayseri ne Osmanlı ne de Konya kadar direnebildi Fenerbahçe’ye. Bu kadar tepkisiz, reaksiyon vermeyen, mücadele ruhunu kaybetmiş ve çıktığı maçın önemini kavrayamamış bir Galatasaray’ı son yıllarda az gördük.

17 YILLIK OYUN SAHNELENDİ

Avrupa’da derbiler hafta sonuydu ama bizim derbi kadar bizimki kadar renksiz, zevksiz ve futbolsuz bir derbi herhalde hiç yaşanmadı. Bizim derbiye yaşı kemale ermiş veya daha yeşermemiş Hollandalılar damga vurdu. Veteran Advocaat ve Van Persie, kendini arayan Riekerink’in işini dün akşam çok kolay bitirdi. Galatasaray’da De Jong ve Sneijder de hocanın garip futbol felsefesine mahkum oldu. Fenerbahçe oyun disiplini, kazanma arzusu ve orta alandaki taktik planlarıyla maçı sonuna kadar kazanmayı hak etti. Eminim onlar da bu kadar zayıf ve pısırık bir Galatasaray beklemiyordu. Sonuçta Kadıköy’de 17 yıllık oyun bir kez daha sahnelendi. Rejisörü Jan Olde Riekerink, başrol oyuncusu ise yurttaşı Robin van
Persie’ydi.

VOLKAN'I GÖREMEDİK (RÜŞTÜ REÇBER)

İkinci yarı son haftalardaki galibiyetlerindeki oyun anlaşıyına büründü Fenerbahçe. Yani topu bu sefer Galatasaray’a bıraktı ve kontaraklarla skoru artırma yoluna gitti. Başarılı oldu mu, evet oldu. Maç boyunca kaleci Volkan’ı göremedik. Volkan’ı göstermemek için arkadaşları da çok uğraştı.

RIEKERINK İFLAS ETTİ (UĞUR MELEKE)

Galatasaray’sa Adana’ya 72, Trabzon’a da 67 sahipsiz top bırakmış. İki ekip de rekor kırmışlar Galatasaray’a karşı. Dün de ev sahibi, Neustadter-Josef Souza’yla sahipsiz topları topladı, 3-4 pasta çıktılar hücuma. Riekerink seyretti bu durumu. Serdar’ı bekletip bekletip ilk kez derbide kullanma seçiminin amatörlüğü kadar, duran toplarda alan savunması tercihi de felaketti. Ligde yedikleri 8 golün, 5’i duran toptan. Dün de Souza’nın direği sıyıran kafasında De Jong’un çaresiz itişini görmüşsünüzdür. Hemen hepsi taktik arızalar. Advocaat’ınsa Alper-Sow’la başlaması, devrede 4-3-3’e dönüşü, Galatasaray’ın şaşkın solunu Şener-Alper’le zorlaması, hepsi doğru kararlar. Advocaat kazandı, Riekerink’se
iflas etti dün.

SNEIJDER ARTIK KALİFORNİYALI OLMUŞ

Galatasaray’daki ilk 3 yılıyla, son 1 yılını ayırmak gerek. İlk 3 senesinde iştahlı, arzulu, arayan-kovalayan bir Sneijder. Bir yılı aşkın bir süreden beriyse Los Angeles’taki sükseli hayatı öncesi son Avrupa turlarını atıyor izlenimi veriyor bana. 2014-15’te 10 gol, geçen sezon 5 gol, bu yıl 11 haftada sıfır gol. Üstelik sıfıra yakın bir futbol. Bu yıl kaleye gönderdiği her 5 toptan 4’ü ceza alanı dışından. Dün ilk devrede 22 kez topla buluşmuş, bunlardan 21’i yarı sahanın sol tarafında. Oyuna katkı vermediği gibi, soldaki organizasyonda manasız bir kalabalık ve karışıklık yarattı birkaç pozisyonda.

(SERHAT ULUEREN)

BİRBİRİNDEN kötü iki takım ve ne yaptığı belli olmayan, garip düdükler çalan bir Cüneyt Çakır. M.Topal, Lens gibi iki önemli silahı olmamasına rağmen günün sonunda, hazırlanış ve atılış bakımından harika bir gol, Josef’e verilmeyen bir penaltı ve verilen bir penaltı ve kaçan iki önemli fırsat. Yani F.Bahçe’nin ölüsü bile yetti G.Saray’a.

G.SARAY’IN zaten rezil ötesi bir teknik direktörü vardı ve dün de kendisine Sneijder, Eren, Carole, Serdar ve De Jong da eklenince mağlubiyet kaçınılmaz oldu.

Son yıllarda bu kadar düdük çalınan bir maç var mı? Sanmıyorum. Bir ara esnemekten çenem ağrıdı inanın. Tamam Cüneyt Çakır sadece düdük çalmak için çıkmış çıkmasına ama oyunculara ne demeli?

G.SARAY’IN oynadığı futbola inanamıyorum. Bir takım bu kadar mı aciz olur! Evet G.Saray, Kadıköy’de 6 yedi, 5 yedi, 4 yedi, 3 yedi, kimi zaman yenilmedi, şampiyonluk kupasını da aldı ama dünkü kadar aciz, ezik ve zavallı bir G.Saray hiç ama hiç seyretmedim. Kaleye atılan doğru dürüst şut desen yok, Bruma dışında kaleyi zorlayan var mı, o da yok. Sneijder pazu bandını takmak için Selçuk’u kulübeye göndermiş ama kendisi İstanbul’daki bir turistten farkı yok. Böylesine rezil bir Sneijder bu takımda oynuyorsa ve kaptanlık yapıyorsa zaten G.Saray bitmiş demektir.

G.SARAY Başkanı’nın yerinde olsam, sizler bu yazıyı okumadan Riekerink denen adamı hemen postalardım. Sneijder’i de devre arasında satışa çıkartırdım.

SERİ 5 YIL DAHA DEVAM EDER

2 hafta önce Telegol’de F.Bahçe güle oynaya 2-0 kazanır dedim bildim. Bu sezon F.Bahçe, G.Saray’ın önünde ligi bitirir dedim sezon başında bu tahminimde kesin tutacak. G.Saray yönetimi Jan Olde Riekerink ve Levent Nazifoğlu ikilisiyle devam etmeye kalkarsa geçen sezondan daha beter olur. Yapılan onca transfere rağmen G.Saray yerlerde sürünüyor. Nerede Sigthorsson, Cavanda, Serdar, Linnes, Nigel de Jong? Versin şimdi bunu hesabını Özbek kardeşler.

AZİZ Yıldırım’ı kutluyorum. Adam tarihte en çok G.Saray şampiyonluğu gören Başkan da olsa geleneği sürdürmeyi, yani Kadıköy’de galip gelmeyi başarıyor. Bu yenilmezlik serisi en az 5 yıl daha sürer.

Canlı Skor

YORUMLARI GÖR ( 0 )
Takım
O
Av
P

En Çok Aranan Haberler