Gezi Parkı protestoları sırasında güvenlik güçlerinin kullandığı biber gazının insan sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olduğu yönündeki iddialar, bazı sağlık dernekleri tarafından masaya yatırıldı. Dernekler adına yapılan açıklamalarda biber gazının aşırı kullanılması durumunda insan üzerinde olumsuz etkileri bulunduğu savunuldu.
Taksim'de bir araya gelen Türk Toraks Derneği, Farmakoloji Derneği, Psikiyatri Derneği, Halk Sağlığı, Adli Tıp Uzmanları, Tabipler Birliği dernekleri ortak bir basın açıklaması yaptı. Ortak metinde insan sağlığını tehdit eden gözyaşartıcı kimyasalların toplum üzerinde kullanılmasının yasaklanması çağrısında bulunuldu. Dernekler adına yapılan açıklamalarda da aynı görüş doğrultusunda tespitler yapıldı.
Türk Toraks Derneği adına açıklama yapan Prof. Dr. Elif Dağlı, toplumsal olaylarda emniyet güçlerinin kullandığı biber gazlarının akciğeri doğrudan etkilediğini belirterek solunum hasarına yol açtığının tespit edildiğini söyledi. Dağlı, "Gazların kullanımının uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu ve kalıcı akciğer hasarı yapma ihtimali olduğu da düşünülmüştür." dedi. Gezi Parkı olayları ve sonrasında meydana gelen gösterilerde olaylardan etkilenenlerin yüzde 52'sinin kadın olduğunu belirten Dağlı, olaylara katılanlardan yüzde 48'inin üniversite mezunu, yüzde21'inin üniversite öğrencisi olduğunu anlattı. Dağlı, yaptıkları muayeneler sonrası gaz etkisi altında kalanların yüzde 78'inde öksürük, yüzde 50'sinde balgamlı öksürük bilgisi tespit edildiğini söyledi.
BASIN MENSUPLARI ETKİ ALTINDA
Gazların etkilerine ilişkin Türk Farmakoloji Derneği'nden Prof.Dr. Atilla Karaalp de açıklamalarda bulundu. Karaalp, gazların sadece insanlar değil bitkiler üzerinde de olumsuz etkileri olduğunu belirtti. Görev gereği olayların içinde olan basın mensuplarının da gazlardan direkt olarak etkilendiğini belirten Karaalp, "Başka bir önemli konu da bölgede çalışan muhabir ve kameraman gibi ve özellikle polislerin uzun süre bu maddelere maruz kalmaları sözü edilen olumsuz etkilere, diğer bireylere oranla daha fazla açık olmaları ve etkilenmeleridir." ifadesini kullandı.
Gaza maruz kalınması durumunda alınabilecek önlemleri açıklayan Karaalp, gaz bulunan ortamdan uzaklaşmak, gazın bulaştığı bölgelerin temizlenmesi için bulaştığı yerlerin deterjanla yakınması ve elbiselerin çıkarılması olarak sıraladı. Karaalp, gözyaşartıcı gazların kimyasal silah olarak nitelendirilmesi ve kullanımının kısıtlanarak yasaklanması çağrısı yaptı.
Türk Psikiyatri Derneği adına konuşan Prof. Dr. Doğan Şahinde, toplumsal olarak insanların yalnız kalma duygusuna kapılmaları durumunda etkisinin daha ağır olacağını ifade etti. Travmanın etkilerinin az olması için insanların sahip çıkıldığı algısını taşımaları durumunda daha çabuk iyileşeceklerini belirten Şahin, ilginç bir tespitte bulundu. Şahin, "Toplumun kulağı ve gözü de basındır. Basının da bu anlamda çok önemli yönü var. Bugün buraya geldiğiniz için bu insanların iyileşmesinde çok büyük bir rol oynadınız. Onun için sizlere de çok teşekkür ediyorum. Allah razı olsun." dedi.
Halk Sağlığı Uzmanları Derneği adına konuşan Prof.Dr. Selma Karabey ise, Birleşmiş Milletlerin yayınladığı bir karar metnine atıfta bulunarak güç kullanımı konusunda dikkat edilmesi gereken özellikleri sıraladı. Karabey, olaylar sırasında yetecek kadar güç kullanılması gerektiği ve müdahale sonrası topluluğa acil tıbbi yardım sağlanmasının da gerekli olduğunun altını çizdi.
Adli Tıp Uzmanları Derneği adına konuşan Ümit Biçer de, 1960 yılında 90 ülkenin biber gazının kullanımının yasaklanması için girişimde bulunduğunu söyledi.
Türk Tabipler Birliği adına konuşan Osman Öztürk ise, emniyet güçlerinin Türkiye'de barışçıl gösterilere karşı hiç bir zaman toleranslı olmadıklarını öne sürdü. Bu nedenle bu tip gösterilerin emniyet güçlerinin şiddetine maruz kaldığını söyleyen Öztürk dikkat çeken bir değerlendirme yaptı. Öztürk, emniyet güçlerinin tutumuyla ilgili "Gezi Parkı olayları sırasında farklı bir tutum içinde olduklarını da gördük. Kendilerine, siyasi iktidar tarafından öldürmeyi göze alarak, hatta öldürmeyi hedefleyerek davranma yetkisi verildiğini, öldürme yetkisi verildiğini gördük." ifadesini kullandı. Öztürk, devletin bu gazların içinde hangi maddelerin olduğuna dair kendilerine bilgi vermesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz