CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili tartışmalara ilişkin, "Türkiye acı olaylar yaşarken Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın köşk polemiği içinde olmasına anlam veremiyorum. Herkes 'bu ülkede ne oluyor' diye birbirlerine sorarken, şehitler geliyor insanların yüreği kan ağlarken iki kişi çıkmış birbirlerine koltuk ikram ediyorlar. İnsan olarak anlamakta zorlanıyorum. Başka derdiniz mi yok sizin?" dedi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, televizyonların ve gazetelerin Ankara temsilcileri ile Göksu Restoran'da iftarda bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, burada temsilcilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Yerel seçimlerin tarihinin öne alınmasına ilişkin bir soruyu yanıtlayan Kılıçdaroğlu, CHP'nin daha önce de ifade ettiği gibi seçimlerin 5 yıllık sürenin sonunda, zamanında yapılmasından yana olduğunu ifade etti. CHP'nin terör sorununa çözüm arayışları kapsamında AK Parti ile yaptığı görüşme hatırlatılarak, girişimin geldiği süreç ve MHP'den randevu talep edip etmeyeceği sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, CHP olarak söyledikleri sözlerin arkasında olduklarını, yol haritalarının Türkiye'de sorunu çözebilecek bir yol haritası olduğuna inandıklarını belirtti. Kılıçdaroğlu, ''Önümüzdeki günlerde bu konuda bazı adımlar atacağız. İkili bir süreç yani AK Parti ile CHP arasındaki bir işbirliğinin bu sorunu çözeceği konusunda benim bir inancım yok. Onu açık yüreklilikle ifade edeyim" diyen Kılıçdaroğlu, "Buna inansaydık biz, bir toplumsal uzlaşmadan söz etmezdik zaten. Otururduk AK Parti ile çözerdik. Ama bu sorun iki siyasal partinin bir araya gelmesiyle çözülecek bir sorun da değil. Nitekim Sayın Başbakan da son televizyon programında hükümet olarak da kendilerinin tek başına bu sorunu çözemeyeceğini söyledi. Biz bir toplumsal uzlaşmadan yanayız. toplumsal uzlaşma ile sorunun çözülebileceğine inanıyoruz. Adım atacağız, olay akamete uğramıştır'' ifadesini kullandı.
MİT tarafından kendisinin ve aile bireylerinin telefonlarının dinlendiği iddiasına ilişkin soruları yanıtlayan Kılıçdaroğlu, "Benim telefonlarımın dinlendiğini zaten Sayın Başbakan söylüyor. Bunun için bilgiye, belgeye gerek mi var. AK Parti Grubunda 'Ey Kılıçdaroğlu, biz senin nefes alışını bile takip ediyoruz' demedi mi? Bu konuda talimat verildiğini, telefonlarımızın dinlendiğini, bizim bazı milletvekillerimizin izlendiğini gayet iyi biliyoruz'' şeklinde konuştu. Bu haberlerin kaynağı sorulması üzerine, Bu kadar hassas bir konuda kaynaklarımızı söylemem mümkün değil. Grup Başkanvekilim Emine Ülker Tarhan'ın konuyu gündeme getirmesinin ardından MİT'ten ya da başka bir yerden yalanlama gelmedi, bu da dikkat çekici. Benim telefonlarımı dinleyebilirler, ailemin telefonlarını dinleyebilirler, çocuklarımın telefonlarını da dinleyebilirler. Hiçbir şeyden korkmuyoruz. Benim çocuklarımın ne gemileri var, ne alışverişi var, ne ticaretle uğraşıyorlar. Hepsinin hayatları açık, meydanda. Sade, güzel, rahat bir hayat yaşıyorlar. Dolayısıyla biz telefonların dinlenmesinden korkmuyoruz. Ama umuyorum ve inanıyorum insan oldukları için bir gün utanırlar, yaptıkları işin ne kadar utanç verici bir iş olduğunu öğrenirler ve bundan vazgeçerler'' şeklinde konuştu.
"SAYIN BAŞBAKAN O KOLTUKTA NASIL RAHAT OTURUYOR ANLAMAKTA ZORLUK ÇEKİYORUM"
Kılıçdaroğlu, Şemdinli'de yaşanan olaylarla Suriye'deki gelişmeler arasında bir bağlantı olup olmadığıyla ilgili bir soru üzerine buna ilişkin ellerinde herhangi bir veri olmadığını ifade etti. Ancak Türkiye'nin terörde yeni bir evreye girdiğinin herkes tarafından kabul edildiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Sayın Başbakan o koltukta nasıl rahat oturuyor doğrusunu isterseniz anlamakta zorluk çekiyorum. Artık şehit cenazelerini kanıksadık. Sayı beş ve daha fazla olursa toplumsal duyarlılığımız ortaya çıkmaya başlıyor. Birer ikişer şehit geldiği zaman gazetelerin birinci sayfalarında değil, iç sayfalarında haber oluyor. Bu acı ama Türkiye'nin bir başka gerçeği. Esad'ın Suriye hapishanelerinde çok sayıda PKK'lıyı serbest bıraktığına dair de gazetelerde haberler var. Demek ki olaylardan önce Esad PKK'ya karşıydı, PKK'lıları tutukluyordu, hapse atıyordu, Türkiye'den yana bir politika izliyordu. Şimdi ne oldu? Türkiye'nin izlediği politikalardan rahatsız oldu, PKK'lıları serbest bıraktı. Dönüp AK Parti iktidarının kendisine sorması lazım, 'bu tabloyu ortaya çıkaran güç nedir?" ifadelerini kullandı.
"BARZANİ'NİN HAVUCUYLA, OBAMA'NIN SOPASI ARASINA SIKIŞAN BİR DIŞ POLİTİKA MİLLİ BİR POLİTİKA DEĞİLDİR"
İran Genelkurmay Başkanı'nın Türkiye'ye ilişkin açıklamalarını da değerlendiren Kılıçdaroğlu, CHP'nin hiçbir ülkenin Türkiye'nin iç işlerine doğrudan veya dolaylı müdahale etmesini istemediğini vurguladı. ''Ama bugün gelinen noktada, kendi dış politikanızı başka bir ülkenin çıkarlarına endekslemişseniz sizin dış politikanız milli değildir" diyen Kılıçdaroğlu, "Bunu özellikle Sayın Bahçeli için söylüyorum. AK Parti'nin izlediği dış politika milli değildir, gayri milli bir politikadır. Gayri milli politikayı desteklemekse milli politikayı desteklemek anlamına gelmez. Barzani'nin havucuyla, Obama'nın sopası arasına sıkışan bir dış politika milli bir politika değildir. Suriye'deki olayların Suriye'yi parçalayacağını her şeyden önce hükümetin görmesi gerekirdi. Geleceği görmeyen, öngörüsü kıt, tümüyle dışarıdan gelen telkinlerle dış politika oluşturan bir siyasal iktidar Türkiye'yi felakete sürükler. Acı ama geldiğimiz nokta bu" şeklinde konuştu.
"CUMHURBAŞKANI VE BAŞBAKAN'IN KÖŞK POLEMİĞİ İÇİNDE OLMASINA ANLAM VEREMİYORUM"
Cumhurbaşkanlığı seçimi ile buna ilişkin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın değerlendirmelerinin de sorulduğu Kılıçdaroğlu, "Türkiye acı olaylar yaşarken Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın köşk polemiği içinde olmasına anlam veremiyorum" dedi. Kılıçdaroğlu, ''Herkes 'bu ülkede ne oluyor' diye birbirlerine sorarken, şehitler geliyor insanların yüreği kan ağlarken iki kişi çıkmış birbirlerine koltuk ikram ediyorlar. İnsan olarak anlamakta zorlanıyorum. Başka derdiniz mi yok sizin? Ve o koltukları kendi tapulu malları zannediyorlar. Demokrasilerde böyle bir şey olmaz. Halkın iradesine, milli iradeye saygı vardır. Yarın halkın nasıl oy kullanacağına halk kendisi karar verecektir. Siz halkın oyunu cebinizde bilip kendi kendinize koltuk ikram ediyorsunuz. Demokrasilerde anlaşılmaz bir tutumdur'' ifadelerini kullandı.
Şemdinli'de köylerin boşaltıldığını, girişe yasak bölgeler ilan edildiğini, bir AK Parti milletvekilinin ''10 yıldır girilemeyen bölgeler var'' dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, Hükümetin bu girilemeyen yerleri açıklamasını istedi. "Ülkeyi ne hale getirdiklerini kendileri itiraf ediyorlar" ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Başbakan Erdoğan 'olağanüstü hali biz kaldırdık' diyor. Açıkça söylüyorum, yalan söylüyor. Bir başbakana yalan söylemek yakışır mı? Olağanüstü hali Ecevit Hükümeti kaldırmıştır. Son kararname onun zamanında çıkmıştır, ondan sonra kararname çıkmayacağı da orada belirtilmiştir. Bu kadar açık bir gerçeği televizyon ekranlarına çıkıp defalarca söylemek bir başbakana yakışmaz. Doğru değildir."
Kerkük'e giden ilk dışişleri bakanı konusunda da hükümetin gerçeği söylemediğini belirten Kılıçdaroğlu, Kerkük'e ilk kez 21 Haziran 1937'de dönemin bakanı Tevfik Rüştü Aras gittiğini daha sonra da 1955, 1967, 1968, 1976, 1977 tarihlerinde dönemin hükümetlerinin bölgeye ziyaretler yaptığını ifade etti.
"İLİŞKİLER KÖTÜYE GİDİYOR, TEK SUÇLADIĞI PARTİ VAR: CHP"
''Ortadoğu'da sınırlar değişebilir mi? Ayrı bir Kürt devleti kurulabilir mi? Konjonktür nereye gidiyor?'' sorusunu da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, sınırların değişeceğini batının egemen güçlerinin zaten söylediğini kaydetti. ''Siz onların taşeronluğunu yaparsanız sınırlar elbette değişecektir'' diyen Kılıçdaroğlu, şunları ifade etti:
"Düne kadar Beşar Esad'la beraber olan, tatil yapan, ailece görüşen bir başbakan, ilişkiler kötüye gidiyor tek suçladığı parti var, CHP. Sanki biz gidip görüşmüşüz, ortak bakanlar kurulu toplantısı yapmışız, sanki biz vizeleri kaldırmışız. Sanki ben eşimle beraber gidip Bodrum'da Beşar Esad ve ailesiyle tatil yaptım. Bizi suçluyor. Kendi beceriksizliği, kendi yeteneksizliği, kendi kabiliyetsizliğini bize fatura etmeye çalışıyor. Yine onlardan bir sözcü, 'efendim Suriye'den geliyormuş PKK'lılar, ağır silahlar onlar tarafından verilmiş'. Sanki Türkiye'nin sınırlarından Beşar Esad sorumluymuş gibi. Bu sınırları koruyan Türkiye Cumhuriyeti Devleti değil mi? Sınırları koruyan bir Hükümet yok mu? Başka bir ülkeye mi ihale edeceksiniz siz bunu."
AK Parti'nin terör çözümü nedir, size ip uçlarını vereyim. AK Parti diyor ki 'ABD bana anlık istihbarat versin'. O istihbaratı verdi, Uludere'de başına ne geldiğini gördü. AK Parti, 'Barzani bölgesini PKK'dan temizlesin' diyor. Davutoğlu gitti, Barzani açıklama yaptı, 'iki taraf da silahlarını sustursunlar' diye. böylece Davutoğlu'nun beklediği gerçekleşmiş oldu. AK Parti, 'Bölge ülkeleri PKK'ya verdikleri desteği çeksinler' diyor. 'Türkiye'de muhalefet hiç konuşmasın' diyor. 'Medya olayı hiç görmesin. Sekizin üstünde şehit gelirse de küçük haber olarak görsün' diyor.''
Başbakan Erdoğan'ın terörü nasıl önleyeceksiniz sorusuna, "partisinin kadın kollarının bölgede çalıştığı ve yoksul vatandaşlara yardım kolileri dağıttığı" şeklinde yanıt verdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, bunun öngörüsüz bir yaklaşım olduğunu ifade etti. Öngörüsüz ve dış güçlerin talepleriyle hareket eden bir iktidarın ülkeyi sağlıklı yönetemeyeceğini, sorunları çözemeyeceğini savunan Kılıçdaroğlu, "İçim acıyor, rahatsızım. Samimi söylüyorum ülkenin bu hali karşısında rahat uyuyamıyorum, Başbakan huzur içinde. Bir bakan çıkmış 'terörle mücadelede çok iyiyiz' diyor, söylediği gün üç asker kaçırılıyor. Düşünebiliyor musunuz Türkiye Cumhuriyeti'ni ilçede temsil eden Kaymakam 1 yıldır PKK'nın elinde. Hangi noktadayız biz?'' ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz