Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Cemil Çiçek, toplum olarak sorunların çözümünde bir maharet olduğunu, her sorunun bir kanunla çözülmeye çalışıldığını ifade etti. Türkiye Cumhuriyeti'nin bir kanun fabrikasına döndüğünün altını çizen Çiçek, “Bir ülkede bu kadar çok kanun çıkarılması iyi değildir. Bu kadar kanun çıkarmaya gerek yok. Her ihtilafı yargı yolu ile çözüyoruz ya da çözdüğümüzü zannediyoruz. Halbuki, her sorunu mahkemede çözmek yerine demokratik bir sabırla, hoşgörü ile saygıya açık bir şekilde sorunu daha kalıcı olarak çözmek gerekir.” dedi.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e, Gazi Üniversitesi tarafından fahri doktora verildi. Cemil Çiçek, kendisine verilen bu doktoradan dolayı çok mutlu olduğunu belirtti. Çiçek, doktorasını aldıktan sonra gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Çiçek’in gündeminde, hükümet tarafından Meclis'ten geçirilen MİT yasası vardı.
Konuşmasında, geriye dönük 10 yıllık siyaset içinde zaman zaman kurumlar arasında sıkıntıların yaşandığını belirten Meclis Başkanı Çiçek, bunun, sosyal ve siyasal hayata yansımaması için birilerinin birşey yapması gerektiğini belirtti. Birilerinin bir şey yaparken, kim ne ile itham ederse etsin, ne söylerse söylesin soruna kenardan bakmak yerine çözümün bir parçası olmanın doğru bir yöntem olduğunu kaydeden Çiçek, “Söylenecek çok şey var ama söylenecek birçok şey var ama bunları söylemekte bile zorlanıyorum. Biz toplum olarak, sorunların çözümünde uyguladığımız çok çeşitli yöntemler ama bir de maharetimiz var. Her sorunu bir kanunla çözüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti bir kanun fabrikasına döndü. Bir ülkede bu kadar çok kanun çıkarılması iyi değildir. Bu kadar kanun çıkarmaya gerek yok. Her ihtilafı yargı yolu ile çözüyoruz. Ya da çözdüğümüzü zannediyoruz. Halbuki, demokrat toplum geniş bir dairedir. Her sorunu mahkemede çözmek demokratik bir sabırla, hoşgörü ile saygıya açık bir şekilde sorunu daha kalıcı olarak çözmektir. Kanun çıkararak çözdüğümüz bir sorunun belli bir süre sonra kaşımıza çıktığını gördük. Gerekirse çok sayıda örnek verebilirim. Halbuki biraz sabırlı olabilseydik, biraz diyalog, karşılıklı konuşma ve görüşmeyi deneyebilseydik kanun ya da yargı yerine o sorunu daha kalıcı çözebilirdik.” diye konuştu.
“OLAYLARIN GÖRÜNMEYEN YÖNÜ ORTAYA ÇIKINCAYA KADAR İTHAM ALTINDA KALIYORUZ”
Türkiye’deki siyasetin fay hattı üzerinde olduğunu belirten Çiçek, özellikle etik değerlerin gözardı edildiğini ve suçlamaların, karalamaların, sertliklerin, gerilimlerin bir siyaset haline geldiğini söyledi. Böyle bir ortamda siyasetin üslubunun da giderek sertleştiğini ifade eden Çiçek, şöyle konuştu:
“Olayların bir görünen yönü var, bir de görünmeyen yönü. Onlar da zamanla ortaya çıkacaktır. Çağımızda bilgiye ulaşmak çok daha kolay hale gelmiştir. Yaşadığımız, gördüğümüz manşetlerin bir de arkası vardır. İnsanlar değerlendirmeyi önplandaki bilgiye göre yaparlar. Ona göre sizi bir kareye koyarlar. Doğru söylerseniz, ülkeye vermezseniz kendinize zarar verirsiniz. Sorumluluk taşıyan siyaset adamlarının en zor karşı karşıya kaldıkları ikilemlerde kaldıkları yer burasıdır. Hele Türkiye gibi sabahları gündemi farklı akşamları gündemi farklı olan bir ülkede sorumluların en sert üslupla tartışıldığı bir ortamda, işin arka tarafını söylendiğiniz zaman Türkiye toz dumandan geçilmez. O zaman bağrınıza taş basarsınız, toplumu sizi nereye oturtursa oturtsun, kaderde sizi hangi sıfatlarla bekletirlerse bekletsinler dersiniz ki biz siyaseti milleti için yapıyoruz. Bugün bunu söylemek ülkemizin zararınadır. Devletimizin, milletimizin aleyhinedir. En ağır ithamlara da maruz kalsanız, onu içinize çekersiniz. Bağrınıza taş basarsınız. Rahmetli Bölükbaşı'nın güzel bir sözü var: Benim bağrım Karacahmet Mezarlığı’na döndü. Belki, benim bağrım bu kadar mezarlığa dönmedi ama bugün yazılan, çizilenlerin önemli bir kısmı gerçeğin ta kendisi değildir. Geçeğin olsa olsa bir bölümü olabilir. Öbür dilimi zaman dışında otaya çıkar. Ama o zamana kadar itham altında kalırsınız.”
"SUÇLAMALAR BİZİ YÖRUYOR, ENERJİMİZİ TÜKETİYOR"
Modernleşmenin olduğu toplumlarda, suçlamalar ve kamplaşmalar olduğuna dikkat çeken Çiçek, Türkiye'nin 1923’den beri bir modernleşme çabası içinde olduğunu dile getirdi. Gelenekle modernlik arasında, zaman zaman çatışmaların da yaşanabileceğini ifade eden Çiçek, ancak bunun belli bir çerçevede tutulması gerektiğini ifade etti. Günümüzde de tartışmaların oldukça sert yaşandığını belirten Çiçek, "Bu ülkede kendi yaşamadığı sürece başkasının ne yaşadığını önemsemeyen bir siyaset zümresi var. Türkiye’de halen bir kan davası gütme geleneği devam ediyor. Onun için diyorum, Türkiye’nin tarihi, suçlamaların tarihi. Ancak bu suçlamalar bizi yoruyor. Enerjimizi yitiriyor. Birbirimizi anlamada belli bir yerde işbirliği yapmaya sebep oluyor. Onun için bu geleneği bozmamız gerekiyor. Yeni bir anayasa yapılacaksa, yeni bir sayfa açılacaksa, kendimizin haklı olduğu kadar bir başkasının da haklı olabileceğini bilmemizden geçiyor.” şeklinde konuştu.
"SİYASET BİR REKABETTİR, HUSUMET DEĞİLDİR"
Siyasetin bir rekabet olduğunu, husumet olmadığının altını çizen Çiçek, günümüz tartışmalarına bakıldığında adeta bir kan davası hiddetinde siyasetin yürüdüğünü gördüğünü kaydetti. Bunun, bu Türkiye’ye faydası olmayacağını vurgulayan Çiçek, şöyle devam etti:
“Siyaset, çözümün parçası olmak durumundadır, sorunun değil. Ortada bir sorun var, bu sorunun çözülmesi gerekiyor. Net, çok net. Bencil bir tavırla konumuzu düşünerek acaba ‘bu olursa şu olur, bu olursa şu olur’ tarzında olursanız, Türkiye o olay sebebiyle sıkıntıya girer. Sorunun parçası olmakla çözümün yanında olmak arasındaki çizgi arasında bulunan siyasetçi çözümden yana olmalıdır.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz