Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Kültürün etnik boyutunun ötesinde o harmanlayıcı boyutunu görmek lazım. Biz insanları şu veya bu geçmişi dolayısıyla inceleyip, tasnif eden bir kültürden gelmiyoruz. Aksine, geliştikçe zenginleşen, zenginleştikçe, başkalarını harmanlayan, başka kültürlerle etkileşerek millet dediğimiz o büyük kültürel entiteyi oluşturan geleneğe sahibiz" dedi.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Yunus Emre Enstitüsü Türk Kltür Merkezi Müdürleri’nin Hilton Oteli’ndeki yemeğine katıldı. Davutoğlu, burada yaptığı konuşmada Türkiye’nin çok köklü bir geleneğe sahip olduğunu belirterek, insanlık birikimine, evrensel kültüre verebileceği olağanüstü katkıların olduğunu ifade etti. Milletlerin kültürlerinin iki değişmez parametre üzerinden şekillendiğini, bunların zaman ve mekan olduğunu dile getiren Davutoğlu, "Tarih ve coğrafya... Her kurum, her elit kendi milletinin zaman ve mekan boyutları içerisindeki boyutlarını bugüne taşıyarak, insanlık alemi içinde iyi bir konuma gelebilir ve gelecekle ilgili bir iddia taşıyabilir. O açıdan tarihi ve coğrafi derinliği, zaman ve mekan idraki güçlü olan milletler tarihe örnek olurlar, tarihin şekillenmesine katkıda bulunurlar, insanlık tarihinde onların tarihi okunmazsa insanlık tarihi yazılamaz gibi güçlü bir kanaati pekiştirirler" diye konuştu.
"TÜRK MİLLETİ ÇOK GENİŞ BİR COĞRAFYADA İNSANLARLA ETKİLEŞİM HALİNDE"
TİKA geniş alanda yeniden yapılandırdıklarını kaydeden Davutoğlu, "Yunus Emre Enstitüsü’nü kurarak, kültürel diplomasinin insani diplomasiyle arısındaki irtibatı bu. Yurtdışı Türkler Başkanlığı’nı kurarak, gönül coğrafyamızda bizden medet umanlara daha formal diplomasinin ötesinde katkılar sağladık. Onun için Türk Hava Yolları şu anda dünyanın en çok noktasına uçan havayollarından biri haline geldi" ifadelerini kullandı. Türk milletinin doğrudan temasa geçmediği hakimiyet alanı kurmadığı kadim bir medeniyet olmadığını vurgulayan Davutoğlu, Türk milletinin çok geniş bir coğrafyada dünyadaki insanlarla etkileşim halinde olduğunu belirtti. Davutoğlu, "Bu kültür, Anadolu damarını oluşturan damarı, birçok medeniyetle harmanlanarak buraya geldi. Maveraünnehir, İran’da Selçuklu Devleti, İran coğrafyasında uzun Türk asırları boyunca Orta Asya kültürüyle İran kültürünün İslam medeniyeti ile birlikte yeniden şekillenmesi... İsfahan’a giderseniz bunu görürsünüz, Tebriz’i görürsünüz” diye konuştu. Türk kültürünü Saraybosna’dan, Kahire’den çıkarıldığında bir boşluk doğacağını söyleyen Davutoğlu, hiçbir kültürün bu kadar iç içe geçmediğini ifade etti.
"ŞEMSETTİN SAMİ BİZİM DE DEĞERİMİZDİR"
Arnavutluk’un Şemsettin Sami’nin naaşını talep ettiğini hatırlatan Davutoğlu, "Bizim için Şemsettin Sami’nin naşını talep etmekle, Mehmet Akif’in naşını talep etmek arasında bir fark yoktur. Kültürün etnik boyutunun ötesinde o harmanlayıcı boyutunu görmek lazım. Biz insanları şu veya bu geçmişi dolayısıyla inceleyip, tasnif eden bir kültürden gelmiyoruz. Aksine, geliştikçe zenginleşen, zenginleştikçe, başkalarını harmanlayan, başka kültürlerle etkileşerek millet dediğimiz o büyük kültürel entiteyi oluşturan geleneğe sahibiz. Bütün bu coğrafyada temsil ettiğimiz bir gelenek, köklü bir kültür var. O nedenle hiç kimse merak etmesin Şemsettin Sami, İstanbul’da meftundur ve hep orada kalacaktır. Şemsettin Sami, bizim de değerimizdir" şeklinde konuştu.
Dört ana kültür coğrafyasından bahseden Davutoğlu, birinci coğrafyanın gönül coğrafyası yani Türkiye’nin tarihi birliktelik yaşadığı coğrafya olduğunu belirtti. Davutoğlu, "Bu coğrafyalarda bazen biz hakim olmuşuzdur ya hala bizim kültürümüzü benimsediğini alenen açıkça söyleyenler bulunuyorlardır ya yoğun kültürel etkileşim yaşamışızdır" dedi.
Türk tarihdaşları ile ilişkilerimizi tekrar canlandırmanın önemine değinen Davutoğlu, "Bizim kültürümüzü olduğu yerde orada öğreneceğiz. Hem öğreteceğiz, hatırlatacağız, hem öğreneceğiz ve hatırlayacağız. Öğrenme ve hatırlamaya hazır değilseniz, öğretmeye ve hatırlatmaya yapamazsınız" diye konuştu.
İkinci boyutu olarak kadim coğrafya olarak tanımlayan Davutoğlu, bu kadim coğrafyanın Çin, Hindistan, Rusya, Asya ve Orta Asya medeniyetleri olduğunu ifade etti. Davutoğlu, "Modernite ile kadim ile tekrar buluşuyor. O kadim merkezleri keşfetmedikçe, o yükselen ekonomilerle irtibata geçemeyiz" dedi.
Üçüncü boyut modernitenin üretildiği Amerika, Avrupa olarak sıralayan Davutoğlu, her modernite merkezinde Yunus Emre Merkezi olması gerektiğine işaret etti. Davutoğlu, yeni bir siyasetçi, yeni bir devlet adamı prototipi yaratmanın önemine dikkat çekti. Davutoğlu, dördüncü boyutun ise Sahra Afrika, Uzak Asya olduğunu belirtti.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz