Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, "Türkiye’de son 2 ayda yaşanan bu enflasyonun beklentinin üzerinde gelmesinin iyi tahlil edilmesi lazım. Koskoca bir ekonomiyi, üretimi, sanayiyi, ihracatı, toptan dağıtımı, perakendeyi, yani ülkenin tüm ekonomik aktörlerini dikkate almadan, artışları sadece sivribiber, limonda ya da ulaştırma, otel ve turizmdeki artışlara bağlamak, ana konuyu ıskalamak olur. Bu nedenle ilk olarak Türkiye’de enflasyonun sebebini iyi tahlil etmemiz gerektiğine inanıyorum" dedi.Ekonomi Bakanı Zeybekci, bir televizyon kanalında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’de enflasyonun sebebinin iyi tahlil edilmesi gerektiğini belirten Zeybekci, “Temmuz ayındaki enflasyon beklentimiz son derece düşüktü, çünkü bütün teknik göstergeler, enflasyonun Temmuz ayında çok minimal seviyede olacağı yönündeydi. Ama maalesef beklentilerin çok üstünde, yani 0,45’lik bir rakamla karşılaştık ve enflasyon 9.32’lik bir rakama ulaştı. Türkiye’de son 2 ayda yaşanan bu enflasyonun beklentinin üzerinde gelmesinin iyi tahlil edilmesi lazım. Koskoca bir ekonomiyi, üretimi, sanayiyi, ihracatı, toptan dağıtımı, perakendeyi, yani ülkenin tüm ekonomik aktörlerini dikkate almadan, artışları sadece sivribiber, limonda ya da ulaştırma, otel ve turizmdeki artışlara bağlamak, ana konuyu ıskalamak olur. Bu nedenle ilk olarak Türkiye’de enflasyonun sebebini iyi tahlil etmemiz gerektiğine inanıyorum” diye konuştu.“BİZİM FAİZLE GELECEK BEKLENTİ ENFLASYONUNU KIYASLAMAMIZ LAZIM”Türkiye’de devasa bir üretim çarkı olduğunu kaydeden Zeybekci, şunları kaydetti:“Üretim zincirleri var, devasa bir toptancılık ve perakendecilik sektörü var, yani birbirine dayalı ve birbiriyle inanılmaz etkileşim içinde olan kocaman bir piyasa. Vatandaştan, tüketim kaynaklı bir talep geldiğinde, bu doğrudan perakendeye yansıyor. Perakendeci stok yapmıyor, perakendeci stok yapmayarak anında toptancıya dönüyor, toplantıcı da stok yapmıyor. Perakendenin ve toptancının yaptığı toplam stoklara bakalım, dönelim üretime, üretim de stok yapmıyor; sebep, çünkü stok maliyetleri çok yüksek. Stok maliyetlerinin yüksek olmasının altında yatan tek bir sebep var, o da yüksek faiz oranları. Türkiye’de şu anda enflasyonumuz yüzde 9,30. Enflasyon hangi dönemin enflasyonu? Enflasyon rakamı bugün itibarıyla 365 gün geriye doğru bir dönemin, bir periyodun rakamıdır. Peki biz faiz oranlarını konuşuyoruz, faiz oranları hangi dönemin oranlarıdır? Bugün itibarıyla gelecek 365 günün faiz oranları. Yani iki rakamı birbirinin üzerine bindirirsek, tüm hesabımızı bu iki oranın karşılaştırılması suretiyle yaparsak yanlış olur. Dolayısıyla bizim faizle gelecek beklenti enflasyonunu kıyaslamamız lazım. Türkiye’nin gelecek beklenti enflasyonu.”“ENFLASYONUMUZ YÜZDE 9.30’A ÇIKTI, DOLAYISIYLA FAİZ İNDİRİMLERİ YAPILMAMALI GİBİ BİR YORUM VAR”Türkiye’de faiz indiriminin yanlış olarak yorumlandığını ifade eden Zeybekci, “Enflasyonumuz yüzde 9.30’a çıktı, dolayısıyla faiz indirimleri yapılmamalı gibi bir yorum var. Halbuki orada şuna bakalım; bugün cari, yani insanların tabi olduğu, maliyet olarak katlandığı faiz oranlarına bakalım. Piyasada bugün memlekette yüzde 13-15 aralığında reel, katlanılan faiz oranları var. Beklenti enflasyonu nasıl? Önümüzdeki 2015 yılının Temmuz sonu itibarıyla beklenti enflasyonu yüzde 7’nin altında. Dolayısıyla Türkiye’de reel olarak vatandaşların katlandığı maliyet enflasyonu yüzde 100’e yakın. Bu faizlerle hiç kimse üretim yapmak istemiyor. Üretim yaparak stok yapmanın çok yüksek bir maliyeti var. Toptancı mal almıyor, deposunda toptan dağıtım ağlarında mal biriktirmek, mal tutmak istemiyor, çünkü bununla ilgili finansman maliyetleri çok yüksek. Yani kendi parası olsa bile alternatif yatırım imkanlarının getirisi çok yüksek olduğu için stok yapmıyor. Dolayısıyla, üretici olarak siz talep geldiği anda piyasadan bir hammaddeyi daha yüksek fiyatlarla alıyorsunuz. Toptancı direkt fabrikaya dönüp de mal istediği zaman elinde stok olmadığı için pazarlık kabiliyeti kalmıyor. Bundan dolayı o da yüksek maliyette mal tedarik ediyor, bu durum da perakendeciye, tüketiciye kadar yansıyor. Burada altını çizerek söylemek istediğim şu; Türkiye’deki enflasyon bir talep enflasyonu değildir, Türkiye’deki enflasyon bir maliyet enflasyonudur. Şu anda Türkiye’de siyasi istikrarla, ekonomik istikrarla, Türkiye’nin ekonomik hayatının aktörlerinin beklentisiyle faiz seviyesi birbiriyle örtüşmüyor” ifadelerini kullandı.“RAKAMLA PİYASAYI YÖNLENDİRMEKTEN ZİYADE MÜDAHALE EDEREK PİYASANIN ÖNÜNE GEÇMEK LAZIM”Bakan Zeybekci, Merkez Bankası’nın enflasyon raporunda yılsonu için öngördüğü yüzde 7.6 enflasyon oranının koruması gerektiğini belirterek, Temmuz ayı itibariyle enflasyonda yaşanan yükselişe ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:“Türkiye’de şimdi bu hesabı yapmaya kalkarsak, bu faiz oranı yukarıda olduğu sürece gerçekçi bir hesaplama çıkaramayız ortaya. Yılsonu itibarıyla 7.6 enflasyon oranını ben de desteklemek istiyorum ama Temmuz ayı enflasyon rakamları bu konuda bizi biraz endişelendiriyor. Ama Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık diye gittiğimiz zaman, maliyet enflasyonu üzerindeki faiz baskısını kaldırırsak, enflasyonda da artık kalıcı, olumlu bir sonuç görebiliriz. Merkez Bankası’nın bu yönde cesur bir adım atmasıyla, Ağustos, Eylül ayı sonu itibarıyla enflasyonda çok daha kalıcı, gerçekçi bir sonuç alacağımıza inanıyorum ama diğer taraftan da şunu yapmamak lazım. Yani, rakamla piyasayı yönlendirmekten ziyade müdahale ederek piyasanın önüne geçmek lazım. Piyasayı arkadan takip etmek yerine edilgen bir durumdan etkin bir duruma geçerek piyasanın önünde gitmek lazım. Ben Türkiye’nin enflasyon meselesini kesinlikle halledeceğine inanıyorum, bu konuda kimsenin şüphesi olmasın. Enflasyon ekonomiyi yoruyor, reel sektörü yoruyor, bütün aktörleri yoruyor. İnşallah Türkiye’nin kısa zamanda enflasyonu yüzde 5’ler, 4’ler aralığına getireceğini düşünüyorum.”“KAMU SEKTÖRÜ BUNDAN 10 SENE ÖNCEKİ GİBİ PİYASADA BORÇLANMADA HAKSIZ REKABET YARATAN BİR DURUMDA DA DEĞİL”Piyasada Temmuz ayı enflasyon rakamlarının yüksek çıkması nedeniyle Merkez Bankası’nın faiz indiriminde elinin güçleştiği şeklinde yorumların yapıldığını, faiz indiriminin devam edip etmeyeceğinin tartışıldığını belirten Bakan Zeybekci, “Türkiye’de kamu borçlarının milli gelire oranına baktığımız zaman, 28 Avrupa Birliği üyesi ülkenin 25’inden daha iyi durumda olduğumuzu görüyoruz. Bankaların sermaye yeterlilik oranlarına baktığımız zaman, Avrupa Birliği ortalaması yüzde 6’lar, 7’ler seviyesindeyken Türkiye’de bu yüzde 14-15’ler seviyesinde. Türk ekonomisi hakikaten son derece güçlü durumda. Merkez Bankamızın, Türk ekonomisinin dayatılan bir faiz oranından ziyade kendi belirlediği bir faiz oranına doğru gidebilmesi için elinde gereken bütün enstrümanlar var. Ayrıca kamu sektörü bundan 10 sene önceki gibi piyasada borçlanmada haksız rekabet yaratan bir durumda da değil. Yani piyasaya girip de bütün parayı kamu çekmiyor, kamunun bu ihtiyacı da yok. Kamunun ihtiyacı olmadığı durumlarda siz faizi belirleyebilirsiniz, piyasaya faizi siz dikte edebilirsiniz. Bir de kaldı ki artık ekonomik ve siyasi anlamda istikrarsızlaştırma ile ilgili tüm müdahaleleri başarıyla atlatmış olan bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hükümetleri ve kurumları var. İstikrar algısının son derece yüksek olduğu bu piyasanın kabul edeceği faiz seviyesi olmadığı için şu anda bunları yaşıyoruz” şeklinde konuştu.“HAZİRAN’IN 10’UNDAN İTİBAREN TOPLAM İHRACATIMIZIN İÇİNDEKİ PAYI YÜZDE 7 OLAN IRAK’TA TEMMUZ AYI İTİBARİYLE YÜZDE 46’YA VARAN BİR AZALIŞ YAŞANDI”Bakan Zeybekci, 2014 yılı ihracatında beklentilerin yüksek olduğunu belirterek, şunları kaydetti:“İhracatla ilgili beklentilerimiz son derece yüksek, Şu anda yüzde 6 seviyesindeki olan 7 aylık ihracat artışımızı yüzde 10’lar seviyesinde tutmak arzusundayız. Avrupa Birliği ve özellikle Almanya’nın artı pozisyona geçmiş olmasından kaynaklı yüzde 10’nun üzerinde ihracat artışı beklentilerimiz vardı, hala var. Yılbaşından Haziran’ın 10’na kadar dönemdeki bütün göstergelere baktığımızda son derece iştahlı bir şekilde ihracat yapıyorduk. Ama maalesef Haziran’ın 10’undan itibaren toplam ihracatımızın içindeki payı yüzde 7 olan Irak’ta Temmuz ayı itibariyle yüzde 46’ya varan bir azalış yaşandı. Irak’ta yaşanılan olaylardan dolayı da bir eksi yaşadık. Temmuz ayının diğer bir özelliği de bayram tatili hafta sonuyla birleştiği zaman 5 günlük bir tatil yaşandı. Bu geçtiğimiz senenin Temmuz ayında yoktu, bu ay 5 günlük ilave iş kaybı var. İhracatçılar Birliği Başkanlığı yapmış olan birisiyim, ihracat yapan şirketlerim var ve bu dönemde bu gerekçe ile bizim firmalarımızda da tatil edildi. Bu Türkiye için ekonominde yüzde 15’ler seviyesinde ayın kaybı demektir. Ağustos ayında toparlayacağız, Ağustos ayı çok daha başka gelişmelere de sebep olacak inşallah. Irak’la ilgili güzel gelişmeler de olacak artık diyoruz. Çünkü Irak çok önemli, birçok sektör için en önemli pazar konumunda. Örneğin, Irak yumurta ihracatımızın yüzde 95’ni yaptığımız bir ülke, toplam tavuk eti, beyaz et ihracatımızın yüzde 80’nini yaptığımız bir ülke.”“TÜRKİYE’DE 24 TANE İLİN BİRİNCİ İHRAÇ ÜLKESİ HALİNE GELMİŞ OLAN IRAK’TA YAŞANANLARDAN TÜRKİYE OLARAK ETKİLENİYORUZ”Irak’ta yaşanan gelişmelerin çözüleceğine inandığını belirten Bakan Zeybekci, “Irak Türkiye ekonomisi için o kadar önemli ki. Irak’ta yaşananlar bu şekilde yılsonuna kadar devam ederse, 2,5 milyar dolar civarında bir ihracat kaybı yaşayacağız. Aynı zamanda da 600 bin adet TIR girip çıkıyor Irak’a. Bu da ulaştırmadaki gelirlerimizin yüzde 50’si demek ve 500 milyon dolar civarında bir kayıp demek. Türkiye’de 24 tane ilin birinci ihraç ülkesi haline gelmiş olan Irak’ta yaşananlardan Türkiye olarak etkileniyoruz. Şunu söyleyeyim: Etken bir şekilde buna müdahiliz ve takip ediyoruz ve oradaki menfaatlerimizi korumak içinde gereği ne varsa sonuna kadar yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz” dedi.“İÇ PİYASAYI DARALTMAYLA İLGİLİ ALMIŞ OLDUĞUMUZ TEDBİRLERİ DE GENİŞLETMEMİZ LAZIM, BU KONUDA DA GÖRÜŞÜYORUZ”Bakan Zeybekci büyümeye ilişkin ise, “Ekonomi Bakanı olduğumda, o dönemde Dünya Bankası, IMF, OECD, Standard&Poor's, Moody's Türkiye ekonomisi ile ilgili beklentilerini aşağı yönde revize etmişlerdi. Büyüme oranını yüzde 2’ler, yüzde 2,5-2,8 aralığına çektiler. O dönemde demiştim ki, ‘bugün aşağı yönde revize edenler yılın ikinci yarısı başladığında yukarı yönde tıpış tıpış revize edecekler’, ‘yukarı yönde revize edecekler’ demiştim; tamamı bunu dediğimiz şekilde yaptı. Tamamı Türkiye’yle ilgili beklentilerini yukarı yönde revize etti. Çünkü biz o gün elimizdeki rakamlara baktığımız zaman Türkiye’nin büyümesini görüyorduk, ikinci çeyreği de görüyoruz şu anda. Yani 10 Eylül’de Türkiye’nin ikinci çeyrekle ilgili büyüme rakamları geldiğinde yüzde 4’ün üzerinde bir seviyede büyüme bekliyoruz. Birinci çeyrekle ilgili ihracatın büyümeye katkısı yüzde 2.7’ydi. Yıl boyunca, çeyrekler itibariyle ihracatın büyümeye katkısı yüzde 2’ler seviyesinde devam edecek. Yani onun için söylüyorduk “ihracatın büyümeye katkısı yüzde 2’ler seviyesinde olacak, siz nasıl olur da Türkiye’nin büyümesini yüzde 2’ler civarında gösterirsiniz. Burada şunu söylemeye çalışıyorum: Maalesef ekonomi politikalarında iç piyasayı fazla durağanlaştırdık, fazla baskı uyguladık. Türkiye’deki enflasyonun talep enflasyonu olmadığından yola çıkarak, Türkiye’deki enflasyonun bir maliyet enflasyonu hammadde de, ara malında ve diğer alanlardan kaynaklanan bir maliyet enflasyonu olduğundan yola çıkarak piyasayı canlandırmamız lazım. İç piyasayı daraltmayla ilgili almış olduğumuz tedbirleri de genişletmemiz lazım, bu konuda da görüşüyoruz. İç piyasada da bir canlanma olduğunda, ihracata dayalı yatırım ve istihdamla ilgili beklentilerimiz yükseldiği zaman inşallah yılsonu itibariyle Türkiye’de büyüme hedef olarak koymuş olduğu beklentilerin bir tık daha üzerinde gerçekleştirecek” değerlendirmelerinde bulundu.“ŞU ANDA BAKTIĞIMIZ ZAMAN CARİ AÇIĞIMIZ YÜZDE 30’UN ALTINDA EKSİLEREK DEVAM EDİYOR”Moody's’in 8 Ağustos’ta Türkiye için not değerlendirmesi açıklamasına ilişkin Zeybekci, “Moody's, Standard&Poor's, FITCH gibi kredi derecelendirme kuruluşları siyasi derecelendirme kuruluşları mı, ekonomik değerlendirme kuruluşları mı önce buna karar vermek lazım. Türkiye cari açıkta yılsonu hedefi olan yüzde 6.4’ün çok altında bir performans yakalayacak, ben 4 aydan beri hep söylüyorum. Şu anda baktığımız zaman cari açığımız yüzde 30’un altında eksilerek devam ediyor inanılmaz başarılıyız bu alanda. Yüzde 30’lar seviyesinde dış ticaret açığımızı daraltıyoruz ve ihracatın, ithalatı karşılama oranında yüzde 70’lere yaklaşıyor. Cari açığı düşürmede bu performans ile büyük bir başarı sergiliyoruz, tarihi bir başarıdır. İstihdamda hakeza iyiyiz, sanayi üretim endeksinde baktığımız zaman hakikaten çok başarılıyız. Bütün bunların olduğu ortamda ben size dramatik bir şey söyleyeyim mi? Moody's’den artı yönde bir beklentim yok, eksi yönde bir beklentim var. Çünkü siyasi değerlendirecektir, çünkü Türkiye’nin gelecekle ilgili beklentilerini değil, gelecekle ilgili öngörülerini değil, Türkiye’yle ilgili o anda olması gereken niyetlerini söyleyen bir hale geldiler. Dilerim ve beklerim ki bütün istikrarsızlaştırma çalışmalarını, dış ticaret açığını, cari açığı, büyümeyi bütün olguları pozitif yönde değerlendirerek Türkiye’yi pozitif bir seviyeye yükseltirler. Yükseltmeleri de gerekir zaten, dünyada bunu hak eden ülkedir Türkiye. Ama maalesef geçmiş performanslarına baktığımız zaman, kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’yle ilgili pozitif yönde bir açıklama yapmaları sürpriz herhalde olur diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz