Prof. Dr. Mehmet Faruk Geyik, gripten korunmak için el yıkamanın, el antiseptiklerinin, maske kullanımın yanı sıra kağıt mendilin, evdeki izolasyonun ve çevre temizliğinin hastalıktan korunmanın temelini oluşturduğunu söyledi.Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Faruk Geyik, kış ve bahar aylarında sık görülen grip hastalığı ilgili açıklamalarda bulundu.Gribi; yüksek ateş, baş ağrısı, kuru öksürük, yaygın ve ağır kas ağrısıyla seyreden; burun, boğaz, üst solunum yolları bazen de akciğerleri tutan bir enfeksiyon hastalığı olarak tanımlayan Prof. Dr. Mehmet Faruk Geyik, dünya genelinde yılda üç ila beş milyon arasında ciddi grip vakalarının yaşandığını ve önceki yıllarda bazı kıtalararası salgınlarda bir milyona varan ölüm sayısının görüldüğünü ifade etti.Gribin toplu yaşanan ve havalandırmanın iyi olmadığı yerler ile kapalı alanların kullanımının daha fazla olduğu dönemlerde daha çabuk yayıldığını söyleyen Prof. Dr. Geyik, hastalığın her yaşta görülmekle birlikte bebeklerde, çocuklarda ve yaşlılarda daha ağır seyrettiğini belirtti.Halk arasında sık sık karıştırılan nezle ve grip arasındaki farklılıklara değinen Prof. Dr. Mehmet Faruk Geyik, nezlenin daha çok burun semptomları ile kendini belli eden, aksırık, boğaz ağrısı ve genellikle hafif bir baş ağrısının eşlik ettiği bir enfeksiyon hastalığı olduğunu söyledi. Gribin ise belirti ve bulgularının daha ani başladığını, sıklıkla ateşin daha yüksek seyrettiğini belirten Geyik, gripte kuru öksürüğün ön planda olduğunu, hastalığın şiddetli kas ve baş ağrılarıyla seyrettiğini ifade etti. Nezleye yönelik özel antiviral tedavi ve aşı olmadığını söyleyen Geyik, “Belirtilere yönelik tedavi yapılır. Ağrı kesici ve ateş düşürücüler kullanılabilir. Erişkinlerde antihistaminikler, dekonjestanlar denenebilir. Tedavide en iyi yaklaşım bol sıvı tüketmek ve istirahat etmektir” şeklinde konuştu.Gribin evde de geçirilebileceğini söyleyen Prof. Dr. Mehmet Faruk Geyik, şuur bulanıklığı gelişen, solunum sayısı hızlanmış, tansiyonu düşmüş, böbrek fonksiyonları bozulmuş, altta yatan ağır hastalığı olan, yaşlı ya da çok küçük yaştaki çocuklar ile hamilelerin ise hastanede izlenmesi gerektiğine dikkat çekti.GRİPTEN KORUNMAK İÇİNGripten korunma önlemlerinden de bahseden Prof. Dr. Mehmet Faruk Geyik el yıkamanın, el antiseptiklerinin, maske kullanımın yanı sıra kağıt mendilin, evdeki izolasyonun ve çevre temizliğinin hastalıktan korunmanın temelini oluşturduğunu sözlerine ekledi. Hastalığın 1-1.5 metrelik mesafeden damlacık yoluyla ve yakın temasla bulaşabildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Geyik, “Hastalık sırasında başkasına bulaştırmamak, salgın sırasında ise hasta olmamak için kalabalık ortamlardan kaçınılmalıdır. Kapalı yerler bol bol havalandırılmalı, çocuklar hasta ise veya çocukların okulunda hastalık yaygınsa mümkünse okula gönderilmemelidirler. Salgın döneminde daha fazla olmak üzere eller sık sık yıkanmalı ya da el antiseptikleri kullanılmalıdır. Ortak havlu kullanılmamalı, kağıt havlular tercih edilmelidir. Sigara kullanımı, aşırı efor, uykusuzluk gibi vücut direncini düşüren tutum ve davranışlardan uzak durulmalıdır” ifadelerini kullandı.Hastalık sırasında öksürürken ya da hapşırırken kağıt mendille, mendil yoksa kol veya omuzla ağızın kapatılması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Mehmet Faruk Geyik, salgın döneminde el sıkışma ve öpüşme gibi bulaşma riski taşıyan davranışlardan vazgeçilmesi, bu davranışlar sergilenmişse ellerin ağıza, buruna ve gözlere dokunmadan mutlaka yıkanması gerektiğini söyledi.GRİP AŞISI YAPTIRINGripten korunmada en sık uygulanan yöntemlerden birinin her yıl yenilenen grip aşısı kullanımı olduğunu belirten Prof. Dr. Geyik, bu aşının genellikle influenza A subtipi ve influenza B tipini içerdiğini belirterek aşının genellikle küçük çocuklara, gebelere, yaşlılara ya da yüksek risk gruplarındaki kişilere tavsiye edildiğini söyledi.Türkiye’de ve Avrupa’da inaktive cansız aşı kullanıldığını ve bu aşıların gebeler dahil altı aydan büyük çocuklara yapılabildiğini ifade eden Prof. Dr. Mehmet Faruk Geyik, “Grip aşısı, her yıl bir önceki mevsim en çok rastlanan grip virüslerinin türlerine göre yeniden hazırlanmaktadır. Aşılar, sonbaharda Ekim-Kasım aylarında yapılmalıdır. Koruyuculuk yüzde 70-90 arasında değişmektedir.” şeklinde konuştu.Yaşlılar, kronik akciğer hastaları, romatizmal bozukluğu olan hastalar, kalp-damar hastaları, şeker hastaları ile kronik böbrek hastaları, multipl skleroz gibi nörolojik hastalar ve kanserli hastalarda gribin ağır seyrettiğini belirten Prof. Dr. Geyik, bu hasta gruplarına mutlaka aşı yapılması gerektiğine vurgu yaptı. Yüksek ateşle seyreden ya da akut enfeksiyon hastalığı olanlarda grip aşısının hemen yapılmaması ve hastalık geçene kadar beklenmesi gerektiğinin altını çizen Geyik, aşının içinde kullanılan neomisine, formaldehite, oktoksinole ve yumurta proteinlerine duyarlılığı olan kişilere grip aşısının yapılmaması uyarısında bulundu.GRİPTE KULLANILACAK YENİ BİR İLAÇ ÜZERİNDE ÇALIŞILIYORGrip salgınlarında risk grubuna koruyucu antiviral ilaç da verilebileceğini belirten Prof. Dr. Mehmet Faruk Geyik, etkisinin sınırlı olması, erken başlanmasının gerekliliği, yan etkilere neden olması ve direnç gelişimi nedeniyle antiviral ilaç tedavisinin özel hasta gruplarında uygulanması gerektiğini ifade etti. Prof. Dr. Geyik, geçen yıl Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı’nın gripte kullanılacak yeni bir ilaç üzerinde yapılan çok merkezli uluslararası bir çalışmaya dahil edildiğini de sözlerine ekledi.Oseltamivir ve zanamivirin, grip tedavisinde daha etkili ve daha az toksik olan ilk seçenek ilaçlar olduğunu söyleyen Prof. Dr. Geyik, “Riskli hastalara şikayetlerin başladığı erken dönemde tedavi verilmelidir. Oseltamivir veya zanamivir tedavisine erken başlanırsa belirtili enfeksiyon riski yüzde 60-80 oranında azalır. Erken tedavi, hastanede kalış süresini ve dolayısıyla ölüm riskini azaltır. Bunun dışında hastaya destek tedavisi uygulanır. Hastanın bol sıvı tüketimi ve mutlak yatak istirahati önemlidir. Gerektiğinde hekim önerisiyle ağrı kesici, ateş düşürücü ve antihistaminik ilaçlar kullanılabilir” şeklinde konuştu.Yatak istirahati ve dengeli beslenmenin yanında hastaların bol sıvı almasının, virüsün salgılarla atılması ve vücudun direncini arttırması açısından önemli olduğunu dile getiren Prof. Dr. Mehmet Faruk Geyik, “Bol sıvıyı özellikle doğal bitki ve meyvelerle alması tavsiye edilebilir. Sıcak ıhlamur, adaçayı, nane, okaliptüs, kekik, ekinezya, papatya, iğde, kuşburnu ve zencefil tavsiye edilebilir. Limon, portakal ve mandalina gibi meyveler; soğan, sarımsak, maydanoz, yeşilbiber gibi sebzelerle vücut direnci arttırılmaya çalışılmalıdır.” ifadelerini kullandı.Soğuk algınlığı ve grip hastalığının gereksiz ve uygunsuz antibiyotik kullanılan hastalıkların başında geldiğine dikkat çeken Prof. Dr. Mehmet Faruk Geyik, “Bu hastalıklar viral etkenlerle oluştuğu için ikincil bakteriyel hastalık oluşmamışsa antibiyotikler kesinlikle kullanılmamalıdır. Grip dahil olmak üzere birçok viral enfeksiyon sırasında asetilsalisilikasit kullanımı beyin ve karaciğer bozukluğuyla giden Reye Sendromuna neden olabileceğinden; ağrı kesici-ateş düşürücü olarak özellikle çocuklarda parasetamol tercih edilmelidir.” sözleriyle açıklamalarına son verdi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz