Fenerbahçe ligin en iyi maçını oynadı. Zorlandı diye “kötü oynadı” dersek haksızlık ederiz. İsmail Kartal riskli ama cesur hamleler yaptı. Zaten lider hoca olmak istiyorsan, risk almayı da bileceksin. Sıradan insanların lider olduğu bugüne kadar hiç görülmedi.
Ligde Galatasaray ile birlikte aynı puana sahip olan, ancak averajla zirvede yer alan Fenerbahçe artık daha kendinden emin, daha başarılı bir futbol oynamaya başladı. İsmail Kartal da koltuğuna ısındı ve sarı-lacivertliler sürekli bir gelişim içinde...
Biz de ilk olarak sözü Fenerbahçe’den başlattık ve ustamız Şansal Büyüka’dan Fenerbahçe ile ilgili görüşlerini öğrenmek istedik:
Fenerbahçe’nin oyununda son dönemde bir gelişme görülüyor. Bu görüşe katılır mısınız?
- Sevgili Bilal, son Rize maçında, Fenerbahçe ligin en iyi maçını oynadı. Zorlandı diye “kötü oynadı” dersek haksızlık ederiz. Ancak şu var, bu kadar baskılı oynuyorsun, bu kadar pozisyon buluyorsun, son yarım saati bir eksik rakibe karşı sürdürüyorsun ve zor kazanıyorsun. Demek ki, gene de eksik olan bir şeyler var. Özellikle son vuruşlarda, gol vuruşlarında... Sow üretken değil, Emenike üretken değil, Kuyt hiç değil... O zaman kimle, nasıl atarsın golü, ya da golleri... Fenerbahçe iyi ama yetmez. Şunu da söylemeliyim. Son Rize maçında İsmail Kartal riskli ama cesur hamleler yaptı. Zaten oyun berabereydi ve Fenerbahçe risk taşıyordu. Bu bakımdan yaptığı değişiklikleri doğru buluyorum. Zaten lider hoca olmak istiyorsan, risk almayı da bileceksin. Sıradan insanların lider olduğu bugüne kadar hiç görülmedi.
Oynadığı bahşişi olur!
Diego 3 hafta sonra ilk 11’de başladı. Nasıldı?
- Diego’ya gelince; överken de, yererken de müthiş abartıyoruz. Rize maçındaki Diego için “şahane dönüş” tanımlamasını doğru bulmuyorum. Aşırı abartılı buluyorum. Tamam, Diego geldiğinden beri en iyi maçı oynadı ama bu Diego’nun futbol kalitesinin ve kişiliğinin ancak yüzde 10’u, 20’si eder. Rize maçındaki futbolu Diego’nun ancak bahşişi olur. Diego gerçek çizgisini bulabilirse, tek başına maç alır, maçı çevirir, kader hareketleri yapar. Diego ve Fenerbahçe için bu maçın en büyük avantajı, bu kadar yedek kalmasına rağmen takımın en fazla koşan ikinci oyuncusu olması... Demek ki iyi çalışıyor ve fizik gücü yerine geliyor.
Protesto hakkı var
Fenerbahçe Stadı’nda protesto eden gruba yönelik kombine iptali sizce doğru bir uygulama mı?
- Fenerbahçe’de başkanı ve takımı protesto ettiler diye kombineler iptal ediliyorsa, bu çok yanlış ve yasal değil. Her vatandaşın, her seyircinin küfür etmeden, hakaret etmeden, taşkınlık yapmadan protesto hakkı var. Bu bakımdan tek taraflı bir iptalin mümkün olduğunu pek düşünmüyorum. Ama işin içinde acaba bir organizasyon var mı, başkana ve takıma karşı sistemli bir yıpratma sürdürülüyor mu? İşin bu tarafı belli değil. Ama topluca bir iptali doğru bulmuyorum. Hiçbir şey olmasa mahkemeden döner. Sonra bu 443 kişiyi nasıl tespit ettiniz, hepsini tek tek kamera ile mi izlediniz? Anladığım kadarıyla ve gelişmelere baktığımda yönetim bu konuda sapla samanı ayıracak gibi görünüyor.
Emenike’nin ikinci yarıda yerde kaldığı pozisyonu sizce hakem İlker Meral nasıl göremedi?
- İlker Meral’i soruyorsun da, sadece o mu? Bu hafta hakem kararlarından ne canlar yandı. İsmail hoca doğru söyledi, “Bir penaltı verdin diye diğerlerini vermeyecek misin?” Ama hakemler etkileniyor, Fenerbahçe, Gençlerbirliği maçında iki penaltı kazandı ya, hiç kuşkunuz olmasın İlker Meral o maçtan sonra yazılıp söylenenlerin etkisinde kaldı. Yoksa Emenike’nin düşüşünü görme engelliler görürdü, görmek için sahaya çıkan İlker Meral göremedi. Daha doğrusu görmek istemedi, gözlerini kapadı.
Bundan kötüsü olmaz
Galatasaray sağlıklı görünmüyor, iyi görünmüyor, diri görünmüyor. Hastayım, yaşıyorum misali... Ama Galatasaray için bundan daha kötüsü, bundan daha sıkıntılı bir dönem olmaz. Ben bundan sonra çıkışa geçeceğine inanıyorum.
Galatasaray, Avrupa’da kahrederken, ligde de son dönemlerinin en iyi performansıyla karşı karşıya... Ancak hangi Galatasaraylı ile konuşsanız, Fenerbahçe ile aynı puana sahip olmalarına rağmen mutsuz...
Duayenimiz Şansal Büyüka’nın sarı-kırmızılılara bakış açısını görmek istedik.
Avrupa’da ve ligde iki farklı görüntü var. Şimdi puan tablosuna bakıp “Prandelli başarılı” diyebilir miyiz?
- Sevgili Bilal, puan cetveline göre bir değerlendirme yapacaksak Prandelli başarılı değil, süper başarılı... Zaten istatistikler Galatasaray’ın son yıllardaki en iyi 9. haftayı yaşadığını söylüyor. Ama görüntü öyle değil... Galatasaraylı iyi futbola alıştı, Avrupa’ya alıştı. İyi futbol var mı? Yok... Avrupa var mı? Yok... Zevk alıyor musun, mutlu oluyor musun, “Helal olsun” diyor musun? O da yok. Sonuçta Galatasaray sağlıklı görünmüyor, iyi görünmüyor, diri görünmüyor. Hastayım, yaşıyorum misali... Ama şunu söylemeliyim; Galatasaray için bundan daha kötüsü, bundan daha sıkıntılı bir dönem olmaz. Ben Galatasaray’ın bundan sonra çıkışa geçeceğine inanıyorum.
Bazıları sonradan iyidir
Kasımpaşa maçından sonra Karabük’te de sonradan oyuna giren Umut galibiyet golüne imza attı. Formayı hak etmiyor mu?
- Herkes Umut Bulut’u söylüyor. Özellikle bizim ligde Burak-Umut elbette birlikte oynamalı. Ancak özellikle Avrupalı hocalar, tek forvetle oynamayı seviyor. Bir de şu var. Bazı oyuncular sonradan oyuna girdiğinde, ilk on birde oyuna başladığından daha yararlı oluyor. Bunu Umut’ta görüyoruz, Fenerbahçeli Webo’da görüyoruz, uzun yıllar Fenerbahçe’de Semih’te de gördük. Sonradan oyuna girmek ve Galatasaray’ı kurtarmak Umut’a yapıştı gibi...
Galatasaray’da Selçuk, Burak, Dzemaili gibi bazı oyuncular sürekli eleştiriliyor. Bazı oyuncuların dinlenmesinin zamanı geldi mi?
- Galatasaray’da eleştirilen sadece Selçuk, Burak, Dzemaili değil... Chedjou’yu çıkar, Muslera’yı da kat, neredeyse futbolcuların tamamı eleştiriliyor. Ülke üç yılda 100 golden fazla atan Burak Yılmaz’a alışınca, şimdi o üretkenliğin gerisinde kalan Burak, doğal olarak beğenilmiyor ve eleştiriliyor. Bir nevi Burak, kendi etti, kendi buldu. Bu kadar gol atar, sonra da bu kadar durursan, eleştiri kaçınılmaz oluyor. Şu da unutulmasın; Burak o 100 golü Trabzonspor’un en iyi yılı ile Galatasaray’ın iki yıl şampiyon olduğu dönemde attı. Sonuçta takımın iyiliğinin de, kötülüğünün de Burak’a olumlu ya da olumsuz direkt etkisi var.
Canıyla, kanıyla ruhuyla
Beşiktaş, Başakşehir maçında alışılmışın dışında hangi taktiği denedi? Açıkçası ben özel bir taktik falan görmedim. Ama her zamanki coşkulu, duygusal, içinden geldiği gibi oynayan, akan, coşan bir Beşiktaş gördüm.
Beşiktaş, Gökhan Töre, Veli Kavlak, Olcay Şahan gibi önemli eksiklerle Başakşehir’i yenerek müthiş bir geri dönüş örneği sergiledi. Bilic, Başakşehir’in, Galatasaray’ı 4-0 yendiği maç üzerinde çalışarak taktik geliştirdi. Bu sezon ligin kaderi Beşiktaş’ın elinde olabilir mi?
- Sevgili Bilal, bu abartılı öykülere çok tutuluyorum. Neymiş, “Bilic, Başakşehir’in Galatasaray’ı farklı yendiği maç üzerinde çalışarak taktik geliştirmiş.” Beşiktaş, Başakşehir maçında alışılmışın dışında hangi taktiği denedi? Başakşehir 1-0 öndeyken Edin Visca ile o iki müthiş fırsatı gol yapsa Bilic’in taktiği mi kalırdı? Beşiktaş bu son maçta da canıyla, kanıyla, ruhuyla oynadı ve haklı olarak kazandı. Açıkçası ben özel bir taktik falan görmedim. Ama her zamanki coşkulu, duygusal, içinden geldiği gibi oynayan, akan, coşan bir Beşiktaş gördüm. Beşiktaş bunları yaparken, unutmayalım ki, savunmasında inanılmaz boşluklar bıraktı, inanılmaz hatalar yaptı. İyileri söylerken, yanlışları da ortaya koymak lazım.
Kerim Frei, kenarda oturmasına rağmen ligde üç golü var. Başakşehir maçında çok iyi bir performans sergiledi. Türk futbolu yeni bir yıldız mı kazanıyor?
- Sevgili Bilal, bir futbolcu eğer İngiltere’de kendine yer buluyorsa, bil ki bir değeri vardır. Kerim Frei zaten geleceği olan bir oyuncu... Sadece Beşiktaş’ta süre alması gecikti. Şu anda bizim ligin en hızlı, en deparlı, en çabuk mesafe kat eden oyuncusu durumunda... Üstelik bunları yaparken, devamlılığı var, topa sahip olma ve rakibi yürür gibi geçme özelliği var. Böyle bir Kerim solda, böyle bir Gökhan sağda, ortalarında Demba Ba, arkalarında Olcaylar, Oğuzhanlar, aman aman ne iş yaparlar biliyor musun? Ama Bilic’in bunların hepsini ilk on birde harmanlaması nasıl olur, elbette o da Bilic’in işi... Beşiktaş ligin duygularıyla oynayan gönülden takımı...
Geçmişteki sakatlıklarına rağmen Demba Ba, sezona iyi başladı. Performansıyla sadece Beşiktaş’ın geçmişindeki değil, Türk futbolundaki bir çok ünlü golcüyü geride bıraktı. Onun için neler söyleyeceksiniz?
- Demba Ba’ya ne söyleyeyim Bilal? Sadece takdir duygularım var. Hem futboluna, hem insanlığına... Ancak her maçtan sonra Demba Ba’yı o maçın kahramanı yapmak, sanki Beşiktaş’ın diğer oyuncularına haksızlık gibi oluyor. Yıldızlara eyvallah, ama takım oyunu olmadan, sahada parlayan bir yıldız gördün mü? Demba Ba büyük oyuncu, ancak onu parlatma konusunda takım arkadaşlarının hakkını teslim etmeliyiz.
Mayın tarlası
Trabzonspor’da Halilhodzic’in gönderilip yerine Yanal’ın gelmesini nasıl yorumluyorsunuz. Gecikmiş bir karar mı?
- Halilhodzic’in ta sezon başından gelişi tartışılıyordu. Ama Cezayir Milli Takımı ile Dünya Kupası’nda büyük bir çıkış yapınca o sesler kesildi. Bu saatten sonra dikiş tutmazdı, kan değişikliğini doğru buluyorum, Ersun Yanal tercihini doğru buluyorum. Ancak bir dizi “Ama”larım var. Ersun Yanal, bu kadar çatlak ses arasında Trabzonspor’da göreve başlayacaksa yanlış. Eğer takımda Ersun Yanal kuralları egemen olmayacaksa o da yanlış. Nedir o? Ersun Yanal bu ülkenin çağdaş antrenmanı en iyi yaptıran bir-iki hocasından biridir. Yarın-öbür gün futbolcular, “Ah belim tutmuyor, ah ayağım kalkmıyor” diye dertlenmeye başlarlarsa, başkan ve yönetim futbolcuların bu dertlenmesine prim tanıyıp sırtlarını sıvazlarsa, Ersun Yanal’ın bir yararı olmaz.
Yanal’ın işi çok zor diyorsunuz.
- Açık konuşalım, bizde futbolcular antrenmanı sevmez. Eğer Yanal’ın antrenman sistemine ayak uydurabilirlerse Yusuf’un, Salih Dursun’un, Sefa’nın, hatta Serdar Gürler’in büyük mesafe kat edeceğini düşünüyorum. Ancak gelişmeleri gördükçe, okudukça, aykırı sesleri duydukça, Ersun Yanal’ın mayınlı bir tarlaya adım attığını düşünüyorum. Bu konuda son sözüm şu: Trabzonspor Yönetimi kayıtsız şartsız Yanal’ın arkasında durmalı. Bunu yapamayacaksanız, baskılara teslim olacaksanız başlamadan bitirin daha iyi... (bilal meşe/milliyet)