Ülkede her yıl 100 bin bebeğin anne karnında yaşamlarına son verilerek dünyaya gelmesinin engellendiği, 250 bin gebeliğin de kendiliğinden düşük olarak gerçekleştiği belirtildi.Trabzon Sağlık İl Müdürü Uzm. Dr. Kemal Süleyman, toplam doğurganlık hızının en yüksek olduğu ilin 2014 yılı verilerine göre 4,52 çocuk ile Şanlıurfa olduğunu ifade ederek Trabzon’un bu rakamın çok gerisinde kaldığını söyledi.EN DOĞURGAN İL ŞANLIURFA, EN AZ DOĞURGAN İL İSE EDİRNEUzm. Dr. Süleyman, doğurganlık hızının en yüksek olduğu ilin Şanlıurfa, en düşük olan ilin ise Edirne olduğunu ifade ederek, "TÜİK verilerine göre ülkemizde toplam doğum sayısı 2014 yılında 1 milyon 337 bin 504 tür. İlimizde ise doğan bebek sayısı 9 bin 894 tür. Toplam doğurganlık hızı (bir kadının doğurgan olduğu dönem 15-49 yaş grubu boyunca doğurabileceği ortalama çocuk sayısı) 2014 yılında 2,17 çocuk olarak gerçekleşti. Yani, bir kadının doğurgan olduğu dönem boyunca doğurabileceği ortalama çocuk sayısı 2,17 oldu. Toplam doğurganlık hızının en yüksek olduğu il 2014 yılında 4,52 çocuk ile Şanlıurfa oldu. Şanlıurfa ilini 4,23 çocuk ile Şırnak, 3,98 çocuk ile Ağrı ve 3,86 çocuk ile Siirt izledi. Toplam doğurganlık hızının en düşük olduğu il ise 1,47 çocuk ile Edirne oldu. Edirne ilini 1,55 çocuk ile Karabük, 1,56 çocuk ile Kırklareli, 1,57 çocuk ile Çanakkale ve Eskişehir izledi. Trabzon’da bu oran 1.83 olarak tespit edilmiş olup, bu durum nüfus artışının durduğu değer olan 2.0’ın altındadır ve nüfusun azaldığı anlamına gelmektedir" dedi.GEBELİKLERİN YÜZDE 5’İ İSTEYEREK DÜŞÜKÜlkedeki gebeliklerin yüzde 5’inin isteyerek düşük olduğuna dikkat çeken Uzm. Dr. Süleyman, "Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü 2013 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırmasına göre gebeliklerin yüzde 5’i isteyerek düşük, yüzde 14’ü de kendiliğinden düşük olarak tespit edilmiştir. Özellikle isteyerek düşüklerde kayıtlara girmeyenler de hesaba katıldığında bu oranın daha yüksek olduğu bir gerçektir. Yani her yıl yaklaşık 100 bin gebelik isteyerek sonlandırılmakta, 250 bin gebelik de kendiliğinden düşük olarak gerçekleşmektedir. Bir başka deyimle ülkemizde her yıl 100 bin bebeğin dünyaya gelişi, anne karnında yaşamlarına son verilerek engellenmektedir. İlimizde de yılda yaklaşık 500 gebelik isteyerek sonlandırılmaktadır. Tarihte en çok kayıp verdiğimiz 17 Ağustos 1999 Marmara Depreminde Resmi raporlara göre, 17 bin 480 ölüm meydana gelmiş olup, bu rakam ülkemizde bir yıl içerisinde anne karnında yaşamına son verilen bebek sayısının beşte birinden azdır. Yani her yıl beş Marmara depremi kadar can, anne karnında isteyerek yok edilmektedir. Bu durum üzerinde durulması gereken çok önemli bir sorunudur ve bütün yönleri ile ele alınmalıdır. Çevredeki her yaştan çocuktan biyolojik olarak hiçbir farkı olmayan fetüs kutsallık atfedilen anne şefkatini, merhametini ve fedakarlığını, annenin vücudundan ayrılınca mı hak etmeye başlar. Fetus, döllenme anından itibaren yaşayan insanla aynı ahlaki konuma sahiptir. Örneğin Philip Devine, ’bebek öldürme’ ile ilgili kuralı örnek alarak bu görüşü savunur. Bu kural iki ilkeye dayanarak oluşturulmuştur: 1. bebek insan türüne aittir (tür ilkesi); 2. bebekler gelişme aşamaları sonunda düşünebilecek, konuşabilecek, sevebilecek ve adalet duygusuna sahip olabileceklerdir (potansiyalite ilkesi). Birinci ve ikinci ilkeler fetuslar için de doğru olduğundan döllenme anından itibaren korunmalı ve isteyerek düşük cinayet olarak tanımlanmalıdır" diye konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz