Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr.Emin Ersoy, obezitenin görüntüsel sosyal ve psikolojik sonuçlarının yanında organ hasarlarına yol açması nedeni ile de ciddi ve önlem alınması gereken bir hastalık olduğunu söyledi.Prof.Dr.Emin Ersoy, son yıllarda hem dünyada hem de ülkemizde Obezite ve Tip II Diyabet görülme sıklığının artmasıyla bu konuda daha bilinçli bir yaklaşım sergilenmesi gerektiğine işaret ederek, “Gerekli önlemler alınmasına rağmen engellenemeyen obezite vakalarında önce tıbbi sonra cerrahi tedaviler ön plana çıkmaktadır ” dedi.Türkiye Endoskopik ve Laparoskopik Cerrahi Derneği Başkanı Prof.Dr.Emin Ersoy, konuya ilişkin yaptığı bilgilendirmede şunları kaydetti :“ Obezite ve gelişen tip II diyabet sıklığı dünya genelinde giderek artmakta. Bu hastalıkların tedavilerinde ise farklı yöntemler denenmekte sonuçları görülmektedir. Obezite tedavisinde Vücud kitle endeksine göre tedavi tipleri belirlenmektedir. Bu tedaviler belirlenirken öncelikle koruyucu önlemler söz konusu olmaktadır. Kalorisi yüksek fast food türü yiyecekler, kola ve benzeri kalorili içecekler obezitenin en önemli nedenidir. Bu tarz yiyecek ve içeceklerin tüketiminin önlenmesine ait önlemler ilgili bakanlıkların en önemli görevleri arasında yer almaktadır.”Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr.Emin Ersoy, alınan tüm önlemlere karşın engellenemeyen obezite vakalarında ise önce tıbbi sonra cerrahi tedavilerin ön plana çıktığını vurguladı.Tıbbi tedavi ile sonuç alınamaması durumunda laparoskopik yöntemlerle yapılan bir çok cerrahi uygulama tanımlandığını ifade eden Prof.Dr.Ersoy, günümüzde mide küçülten tüp mide (sleeve gastrektomi) ve gastrik by pass gibi yöntemlerin ön plana çıktığını bildirdi.Türkiye Endoskopik ve Laparoskopik Cerrahi Derneği Başkanı Prof.Dr.Emin Ersoy, konuya ilişkin açıklamasını şöyle sürdürdü :“Tedavi yöntemlerinden hangisinin seçileceği hastaya bağlı farklı faktörler ve teknik yapıya göre belirlenmektedir. Günümüze ve ülkemize bakıldığında tüp mide ameliyatları sık olarak uygulanmakta ve eğer deneyimli merkezlerde ve ellerde yapılmışsa başarı oranları oldukçe yüksek görülmektedir. Laparoskopik uygulamalarda merkez ve deneyim önemlidir. Obezite operasyonları riski olmayan operasyonlar değildir. Her operasyonda olduğu gibi bu tür operasyonların da riskleri vardır ve bu riskler ameliyat öncesinde yapılan tetkikler ile belirlenip hasta ile paylaşılmaktadır.”Prof.Dr.Emin Ersoy, obezite sıklığının giderek artması ve çözüm arayışlarının yeni bir takım yöntemlerin de ortaya konulup , uygulanmasını sağladığını belirtti.Cerrahide hemen her zaman hastaya daha az zarar veren ve daha kolay uygulanabilen yöntem arayışları olduğunu ifade eden Prof. Dr.Ersoy sözlerini şöyle tamamladı :“Bunlardan birisi de son bir kaç yıldır sözü edilen ve sonuçları yeterli klinik araştırmalarla belgelenmeyen ve araştırmaların sürdüğü endoskopik olarak mide çıkışından itibaren barsağın 60-70 cm lik kısmına yerleştirilen “Endobariyer” lerdir. Öncelikle obez ve tip II diyabeti olan hastalarda denenmeye başlamıştır. Yapılan bir çalışmada karaciğer abseleri görülmesi üzerine obezite ve diabet tedavisindeki güvenilir sonuçlar için zamana ve ilave çalışmalara gereksinim duyulduğu ve 14 merkezde çalışmaların sürdüğü bildirilmektedir. Görünen odur ki, obezite ve diyabet tedavisinde koruyucu önlemlerin, metabolik cerrahi ve tıbbi tedavilerin önemi devam etmektedir”.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz