Galatasaray, eline geçirdiği fırsatı öyle bir itti ki, kristal vazo tuzla buz oldu! Trabzonspor son ana kadar galibiyeti kovaladı, istediğini de aldı.
Geçen hafta, “Galatasaray için bir şey değişmez” demiştiniz ama Trabzon’dan alınan iki yenilgi öncesinde de lige verilen ara vardı. Tesadüf mü?
- Galatasaray’ın liglere verilen aralardan sonra oynadığı iki Trabzonspor maçında aldığı iki yenilginin bu aralarla ilgisi yok. Trabzon’da her takım kaybedebilir. Ama Galatasaray bu maçı kazanabilse, şampiyonluk kupasının bir kulbundan tutmuş olacaktı. Çünkü kalan maçları diğer rakiplerine oranla daha kolay... İşte bu yenilgi ile Galatasaray kupanın kulbunu elinden kaçırdı. Yeniden yakalayabilir mi? Elbette... Ama şimdi rakibinin puan kaybetmesini bekleyecek. Kendi çabası artık yeterli değil...
Sizin Hamza Hamzaoğlu’na olumlu baktığınızı biliyoruz. Ama “Semih varken Semih oynar” düşüncenizi de biliyoruz.
- Semih varken Semih’in oynayacağını hepimizden iyi Hamza Hoca biliyor. Ama adam uzun bir sakatlıktan çıktıysa, henüz tam hazır değilse, doksan dakikayı çıkaracak güce ulaşmadıysa nasıl oynatsın? Hamza Hoca bindiği dalı keser mi? Üstelik savunması bu kadar perişan bir görüntü verirken... Özellikle Sabri ile Telles’in ilk yarıda arkalarına kaçırdıkları adamlara gözlerim inanamadı. Hamza Hoca’da mutlaka bir kusur bulunacaksa, savunmaya çare bulamaması gösterilebilir. Ayrıca bu nasıl bir anlayış; Hamza Hoca bir maç kazanıyor, “Önümüzdeki yıl da kalmalı” diye açıklamalar yapılıyor, Hamza Hoca bir maç kaybediyor, “Hocanın hatası, beceremedi” oluyor. Bu kadar günlük yaşanır mı kardeşim... Hamza Hoca’nın bir antrenörlük kariyeri ya vardır, ya yoktur... Bu her maça göre değişir mi?
Trabzon’dan geçmez
Trabzonspor galip geldi zirve karıştı. Bordo-mavili ekibin sahasında Beşiktaş ve Bursaspor maçları da var. Zirve yolu Trabzon’dan geçer fikrini paylaşıyor musunuz?
- Zirve yolu bundan sonrası için Trabzon’dan geçmez... Trabzonspor sadece Beşiktaş’ın kaderini etkileyebilir... Kazanırsa Beşiktaş’ın işini zora sokar ... Kaybederse Beşiktaş umudunu Galatasaray maçına taşır.
Trabzonspor seyircisi maç boyunca Selçuk ve Burak’a ağır küfürler etti. Taraftarın bu yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Trabzonspor seyircisinin suçu yok. Suç Selçuk ile Burak’ta... Trabzonspor’a çok ciddi katkı sağladılar, goller attılar, maçlar kazandırdılar, Trabzonspor’un en güzel günlerine ortak oldular, giderken de kulübe para kazandırdılar. Ne yapacaklardı? Ölene kadar Trabzonspor’da mı oynayacaklardı? Galip oynarken, maçın bitimine bir dakika kala, hakemin kafasına çakmak atan anlayıştan daha ne bekliyorsun?
Bursaspor’a yazık oldu
Volkan’ın, çıkması pek de mümkün olmayan şutu önleyerek gole izin vermeyişi, Hasan Ali’nin çizgiden topu çıkarışı, iki takımın da kaderini çizdi. Bursaspor için şunu söylemeliyiz; galip sayılır bu yolda mağlup.
Futbol işte bu yüzden güzel... Hani deyim yerindeyse, düşman kardeşlerden Trabzonspor, Galatasaray’ı yeniyor, sürekli didiştiği Fenerbahçe’ye liderlik imkânı tanıyor. Fenerbahçe, Bursaspor karşısına çıkıyor, zaman zaman ölüp ölüp diriliyor; ancak sonunda koltuğa oturuyor.
Ustamız Şansal Büyüka ile Bursaspor maçıyla başlayıp, ligin genel portresiyle devam edelim.
Kuyt daha oyun başlamadan sakatlandı, tercih Emenike oldu. Üç golcüsünü birden sahaya süren İsmail Kartal, biraz fazla risk almadı mı?
- İsmail Kartal, üç golcü ile başlayarak elbette risk aldı ama, Kuyt’ın da sakatlanması sonrası kulübeye baktığınızda, oyuna sokacağı kim vardı? Zaten sahada öyle bir Bursaspor izledik ki, Fenerbahçe için maçın her saniyesi riskti. Gole yakın, galibiyete yakın takım Bursaspor’du, atamadı. Kabul edelim ki Volkan’ın çıkması pek de mümkün olmayan şutu önleyerek gole izin vermeyişi, Hasan Ali’nin çizgiden topu çıkarışı, iki takımın da kaderini çizdi. Açıkçası Bursaspor’a yazık değil, çok yazık oldu.
Fenerbahçe’ye ayak uyduran Bursaspor için de düşünceleriniz...
- Bursaspor, Fenerbahçe’ye ayak uydurmadı; Bursaspor’a Fenerbahçe ayak uyduramadı. Bursaspor atılması, kaçırılmasından daha kolay olan dört fırsatı gol yapabilse, bir dakika içinde Volkan ve Hasan Ali mucizeleri olmasa, bu maçtan üç puanı rahatça alırdı. Bursaspor’un ofsayt gerekçesi ile iptal edilen golü de ilginç... Santimetrelerle değil, milimetrelerle ölçmek bile zor... Günahı da, sevabı da yardımcı hakem Orkun Aktaş’ın boynuna... Ancak diğer pozisyonlarda bir penaltı tartışması olduğunu düşünmüyorum. Belki bir faydası yok ama Bursaspor için şunu söylemeliyiz; galip sayılır bu yolda mağlup... Şenol Hoca bu ülkenin fark yaratan bir numaralı antrenörü...
Bugün itibariyle artık şampiyonluk Fenerbahçe’nin elinde... Ya kazanacak sevinecek, ya kaybedecek sevindirecek...
- Tamam, direksiyonda Fenerbahçe var; yedide yedi yaparsa şampiyon... Ama bundan sonra şampiyon adaylarının atacağı her adım yeni bir tuzak... Fenerbahçe’nin önce Eskişehir, sonra Sivas deplasmanları var. Bu iki maçı kazanabilirse şampiyon olur... Bu maçlarda alınacak bir beraberlik bile şampiyonluk şansını Galatasaray’a çevirir. Beşiktaş’ın şampiyon olması için deplasmanda Trabzonspor ve Galatasaray maçlarını kazanması gerekiyor. Liderlerin haftalık değil, günlük değiştiği bir ligde, yedi hafta sonrasını bilemezsiniz.
Olsa da olur olmasada
Diego’nun ilk 18’de bile yer almaması neyi işaret ediyor?
- Diego oynasa ne olur, oynamasa ne olur. Oynadığı maçlarda ne yaptı? Fenerbahçe’nin sakatlarının hızla düzeltmesi gerekiyor. Meireles, Emenike, hatta Kuyt... Hollandalı kötü oynuyor ama Bursa maçında yoktu, Gökhan Gönül hücuma bile çıkamadı. Hasan Ali’yi de söylemeliyiz... Milli takımda oynarken, kulübenin değişmez adamı oldu. İsmail Hoca, Hasan Ali’den yararlanmak konusunda alternatif yaratamaz mı acaba?
Her şey kendi ellerinde
Beşiktaş’ın derbi karnesi gerçekten çok kötü... Şampiyonluk, gelip Aslantepe’deki Galatasaray maçına kilitlenirse ne olur? İşte sorun burada.
Beşiktaş fırtına gibi esti, Kasımpaşa’ya hareket etme imkanı bile tanımadı. Şampiyonluk konusunda inancını da herkese gösterdi.
Kartal’da iki SS var; Sosa ve Sivok... Takımın en ihtiyacı olduğu durumda ortaya çıktılar ve resmen kurtarıcı oldular. Nasıl buldunuz?
- Beşiktaş bu çok farklı galibiyete rağmen çok iyi oynamadı, Kasımpaşa çok kötü oynadı. Sosa’nın kalitesi zaten gelmeden belliydi... Hep söylüyoruz, Sivok niye bu kadar uzun oturdu? Acaba maç başına göre para işleri, transfer ücreti mi var, böyle bir hesap mı yapıldı, bilmiyorum... Ama “yok” sayılması hataydı.
Demba Ba, el freninde unutulmuş otomobil gibi... Son sürat gitmesi bekleniyor ama o, günden güne etkisini yitiriyor. Buna rağmen ligin son haftalarında onu daha sık görebilir miyiz?
- Beşiktaş’ta Demba Ba varsa, her zaman umut vardır. Doğru, bir yedi-sekiz hafta çok durdu, ancak Kasımpaşa maçında attığı gol, geri dönüşün habercisi olabilir. Rakipleri de Demba Ba’yı eskisi kadar rahat oynatmıyor. Tehlikenin nerede olduğunu anladılar, ellerinden gelse nefes aldırmayacaklar...
Şampiyonluk yolunda en ağır fikstür Beşiktaş’ta... Hem Trabzon, hem de Galatasaray’a misafir olacaklar. Bu doğrultuda Kartal, sıralamanın neresinde olur?
- Beşiktaş’ın şampiyon olması için önce Trabzonspor, sonra Galatasaray deplasmanlarını kazanması gerekiyor. Ancak daha önce de yazıp söyledim, derbi karnesi gerçekten çok kötü... Şampiyonluk, gelip Aslantepe’deki Galatasaray maçına kilitlenirse ne olur? Beşiktaş için sorun burada... Bu sorunu aşmak da gene kendi ellerinde...
Biz kırk kişiyiz birbirimizi biliriz!
Demek ki; kuzu kuzu oturmakla gerçekten olmuyormuş. Bir hafta önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan takım kaptanlarını toplayıp “sakin olun” uyarısı yaptı. Trabzonspor-Galatasaray maçının sonunda görüldü ki bu uyarı pek işe yaramamış anlaşılan...
Sevgili Bilal, geçen hafta Milliyet’teki yazımın başlığı “Kuzu kuzu oturmakla olmaz”dı. Gördük, daha bir hafta geçmedi, Sayın Cumhurbaşkanı’nın karşısındaki kuzular, sahada kurt oldu... Ne demişler; biz kırk kişiyiz, birbirimizi biliriz... Şimdi son yedi hafta var ki, bak neler olacak, neler yaşanacak... Dilemem ama olacakları görüyor gibiyim.