Kürt siyasetçi ve yazar İbrahim Güçlü, Öcalan'ın bir şey karşılığı değil, ilkesel olarak silahlı mücadeleye son verdiğini söyledi. Bu ilkesel kararın PKK'nın yeniden yapılanmasına yansıması gerektiğini vurgulayan Güçlü, Öcalan'la Kürt milletinin kolektif hakları konusunda pazarlık yapılmamasının çok doğru olduğunu belirterek PKK'nın Kürt milletinin çıkarları için değil, PKK elitinin çıkarlarını savunan jakoben, otoriter, totaliter, güdümlü bir yapı olduğuna dikkat çekti.
Cihan Haber Ajansı'na (Cihan) konuşan Güçlü, Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi'nin PKK'nın silah bırakmasından memnun olduğunu dile getirdi. Güçlü, PKK'nın silahlı adamlarının Kuzey Irak'a silahlarıyla geçmesinin ise asla kabul edilmeyeceğini vurguladı.
PKK'nın İran devletiyle, Irak merkezi hükümetle Maliki ve Suriye ile yakın ilişkiler içinde olduğuna dikkat çeken Güçlü, ismi geçen devlet ve hükümetlerin her zaman PKK'yı Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimine karşı kullanmasının söz konusu olacağını ifade etti.
Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetiminin PKK'nın silahlı kendi bölgesine geçişinden memnun olmasının olanaklı olmadığını kaydeden Güçlü, "Zaten PKK'nın Kandil'de bulunması 20 yıla yakın zamandır, Kürdistan Federe Bölgesi'nin başına bela açar durumdadır." dedi.
Başından beri hükümetin PKK'nın silah bırakmasından anladığıyla, PKK'nın yaklaşımın farklı olduğunun ortada olduğunu dile getiren Güçlü, örgütün silahlı çekilme için Meclis garantisi istediğine dikkat çekti.
"KANDİL İLKESEL OLARAK SİLAH BIRAKILMASINA KARŞI"
Kandil'in ilkesel olarak silahların bırakılmasına karşı olduğunu vurgulayan Güçlü, şöyle devam etti: "Öcalan'ın yaklaşımı ve kararına da dönemsel, geçici ve taktiksel olarak bir destekleme yaklaşımı içindedir. Öcalan'ı karşı almamak için bu tutumu göstermektedir. Oysa Kandil, PKK'nın silahları bırakması halinde PKK'nın varlık koşulunun son bulacağını, kendileri için silahın yarattığı özel ve imtiyazlı statünün sona ereceğin, Kürdistan'da halk üzerinde yarattığı korku imparatorluğunun zaman içinde yıkılacağını, Kürdistan'da siyaset üzerinde yarattıkları monopolün ortadan kalkacağını, kendi ve BDP birliğini koruyamayacağını, konjoktürel olarak kendilerini destekleyen kişilerin ve toplumsal kesimlerin kendilerini terk edeceğini, ellerindeki büyük maliyeyi kontrol edemeyeceklerini, Kürdistan'da düşünce ve ifade özgürlüğünün, demokratikleşmenin gelişmesiyle PKK'nın dağılmasının panzehiri olacağını, Kürdistan'da PKK dışında yeni merkezi Kürt siyaset yapılanmasının önüne geçilemeyeceğini bilmektedir. Bütün bunlar birlikte, belki de bunlardan daha öneli olarak İran, Suriye, Irak Maliki hükümetiyle oluşturdukları Şii ittifakına karşı çıkamayacakları, bu ittifakta örgüt olarak çıkarlarının olduğunu, o ittifakın da PKK'nın silahlarını bırakmasına izin vermeyeceğini çok iyi bilince çıkarmış durumdalar. Ayrıca, PKK içindeki Kürdistan’ın Doğusundan, Güneyinden ve Batısından gelen taraftarlarının çıkarlarının, PKK'nın Türk Devletiyle anlaşmasına karşı olduğu da ayrı bir gerçektir."
"PKK KÜRTLERİN ÇIKARLARINI DEĞİL ELİT YAPININ ÇIKARLARINI SAVUNUYOR"
"Öcalan içtenlikle inanmasa da ilkesel kararının, silahlı mücadele döneminin son bulduğu, siyaset ve fikirler döneminin başlamasının doğal olarak da böyle bir sonuç doğurması gerekir." diyen Güçlü, bu ilkesel kararın PKK'nın yeniden yapılanmasına yansıması gerektiğini ifade etti. Bunun için de birileriyle, hükümetle bir pazarlık yapmasına, bu karar karşısında birilerinden bir şeyler beklemesinin de doğru olmadığını kaydetti.
Hükümetin en fazla PKK'nın bu kararını hayata geçirmesi için yardımcı olmasının söz konusu olabileceğini belirten Güçlü, "Akil İnsanlar Heyetinin oluşması, şimdilerde de Meclis'te bir değerlendirme komisyonunun kurulması bu yardımcı olmanın enstrümanları olarak görülmektedir. Hükümetin PKK'nın bu ilkesel kararı karşısında Öcalan'la Kürt milletinin kolektif hakları konusunda pazarlık yapmaması çok doğrudur. Çünkü Kürt millet meselesi en az PKK, en başta ve en çok Kürtlerin, bununla birlikte tüm Türkiye'nin sorunudur. Çünkü PKK Kürt milletinin çıkarları için değil, PKK elitinin çıkarlarını savunan jakoben, otoriter, totaliter, güdümlü bir yapıdır. Ayrıca Öcalan'ın Kürt milletinin kolektif haklarına karşı olması da onunla yapılacak pazarlıkta Hükümete kolaylıklar sağlasa bile, Kürtleri etmesi; Kürtlerin kendi kendilerini yönetme hakkı dâhil, hükümranlık, egemenlik, iktidar hakkı dahil tüm kolektif haklarını karşılaması olanaklı değildir." diye konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz