SPOR

Spor yazarları Antalyaspor-Fenerbahçe maçını yorumladı

Spor yazarları Fenerbahçe'nin deplasmanda Antalyaspor'u 1-0 yendiği maç hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Spor yazarları Antalyaspor-Fenerbahçe maçını yorumladı

Yazarların görüşleri şu şekilde:

Şampiyonluk transferle | Serdar Ali Çelikler - Habertürk

Fenerbahçe bilhassa deplasmanlarda çok zorlanmaya devam edecektir. Devre arasına kadar kalan 5 maçta 13 puan alıp devre arasında ciddi takviye yaparlarsa şampiyonluk için ümit doğabilir.

Geçen haftaki Sivas maçının ardından yazdığımız kritiğin son paragrafı yukarıda. Değişen bir şey yok ve olması da mümkün değil. F.Bahçe’nin iyi bir kadrosu var ama şampiyonluk yarışını sonlandırabilecek kadar değil; vasat yani.

F.Bahçe’nin vasat bir teknik adamı var. Vasattan da alt seviyede bir futbol şubesi sorumlusu (Ali Yıldırım) var. Bu kadar ‘vasat’ın içinde çok eski moda olsa da çok tecrübeli bir başkanı var. Aziz Yıldırım üst üste yaşanan saçmalıkların ardından duruma el koydu ve insanoğlunu en çok motive eden şey olan ‘para’yı havuç-sopa olarak kullandı. İyi niyetle mücadele etmeye çalışan futbolcular başkanlarının “6 maçı alın 1.5 milyon doları cebinize koyun” açıklamasından sonra 3 misli istekli hale geldiler. Düşünün RvP bile idmana çıktı! Şimdi tamamen başkan motiveli bu ekip 3 misli istekle; Josef-Topal destekli 6’lı savunma blokuyla Antalya deplasmanına “ne olursa olsun 3 puan” mantığıyla çıktı. İyi oynamadılar ama gerektiği kadar oyun onlara yetti. İstek ve mücadeleleri Antalya’ya yetti. Galibiyet içinse ‘kalite’ gerekliydi çünkü antrenörün hücumla ilgili bir kalite planı yok. Ancak bireysel kalite skora yansıyabilirdi ki öyle oldu. Dripling-pas-kontrol-şut dörtlüsünün hepsini mükemmel yapan Giuliano ile tabelayı değiştirdi. Bugün iyimser F.Bahçeliler, “G.Saray’ı evimizde yeneceğiz. Dolayısıyla onlarla puan farkı üç. Başakşehir de yarışı sürdüremez” diye düşünebilir. Kötümserler ise “Takım iyi oynamıyor ve keyifsiz futbol anlayışı sürüyor. Hala bizden bir şey olmaz” diye düşünebilir. İkisinin ortalaması olan makul düşünce ise şudur: Kalan 4 maçta 10 puan alınırsa -ki alınabilir- bu takım 33 puanla devreye girecek. Bu aşağı yukarı 1.8, 1.9 puanlık ortalamaya denk gelir. Şampiyonluk maç başına 2.3, 2.4 puan olduğundan 2. devrede çok daha etkili sonuçlar alınması gerektiğini yönetim biliyordur. Dolayısıyla takıma düşen kalan 4 maçta en az 10 puan toplamak. Yönetime düşen ise devre arasında mutlak ama mutlak 2 kalite takviyesi. Sol bek ve golcü kanat. Markoviç falan gibi değil, gol atabilen kanat oyuncusu şart. Şampiyonluğu bu transferler belirler. Janssen mükemmel oynadı. Maçın en kötü isimlerinden olan Giuliano şahane bir gol attı. Josef’i çok beğendim. Volkan Demirel de iyi bir maç çıkardı. Diğer oyuncular da ellerinden geleni yaptılar.

AMERİKAN DOLARI
Prim hakikaten işe yarıyor. F.Bahçeli oyuncular için büyük motive unsuru başkanlarının vaat ettiği 1.5 milyon dolardır.

ALİ ŞAFAK ÖZTÜRK
Ah-ı gitmiş vah-ı kalmış eski yıldızlara dünyanın parasını vererek futbol menajer oyunu oynar gibi camiayla oynayan, takımın başına hocalık kariyeri neredeyse hiç olmayan Leonardo’yu getiren Ali Şafak Öztürk, Antalya projesine zarar veriyor.

Büyük vurgun | Şansal Büyüka - Milliyet

Ligin başlamasından bu yana genellikle “kötü“ oynayan iki takımın mücadelesinden “iyi“ futbol beklemek büyük ölçüde hayalcilik olurdu... Nitekim futbol bu maçta da genel alışkanlığını ortaya koydu... İzleyenler için kötü bir maç, kazanan Fenerbahçe için “büyük vurgun“ oldu...

Fenerbahçe kazanarak Beşiktaş‘ı yakaladı, hatta averajla geçti... Fenerbahçe derbinin oynanacağı bir hafta başlarken zirveye biraz daha yaklaşma şansını yakaladı... Seyircisini “hadi gelin“ diye tribünlere çağırma hakkını yakaladı... Bu 1-0’la çok şeyi kaptı...

En önemlisi, Aykut Kocaman bu galibiyetle, futbolu her türlü şartta “olumsuz“ açıdan eleştirmeyi alışkanlık haline getirenlerin elinden “geçen hafta üç gol atan Soldado varken Janssen’le başlanır mı“ fırsatını aldı... Allah’ı var, Janssen “bal yapmasa“ bile arı gibi çalışarak, Giuliano‘ya asist yaparak hocasının tercihinde yanlış yapmadığını gösterdi...

Ancak kabul edelim ki, Fenerbahçe “iyi oyunu“ bir türlü beceremiyor... Aykut Hoca hep son dakikalarda yedikleri gollerden şikayet ediyor ama bakıyorsunuz, Fenerbahçe öne geçtikten sonra genellikle savunmada kalmayı alışkanlık haline getirdi... Bakmayın bu maçı gol yemeden tamamladığına... Ligin en dayanıksız, gücü ve kondisyonu en düşük takımı Antalyaspor karşısında bile oyunu tutamadı, baskıyı kuramadı, ikinci golü bulamadı ve çoğu maçta olduğu gibi savunmada kalarak maçı tamamladı... Hatta doksan dakikada korner bile atamadı...

Solda İsmail, özellikle Celustka’yı her pozisyonda kaçırdı, savunmadan her çıkışında topu rakibe attı... Fenerbahçe savunması maçın içinde bir değil - iki değil, birçok defa “panik“ anları yaşadı... Fenerbahçe‘nin en sağlam, en güvenilir adamı, her fırsatta eleştirilen kaleci Volkan‘dı... Kabul edelim ki çok iyi oynadı...

Özellikle ilk yarıda Janssen her fırsatta şut attı, Aatıf attı, Dirar attı... Ama keşke o son vuruşlarda Giuliano kadar becerikli olabilselerdi... Giuliano başlangıçta aldığı her topu rakibe vermesine rağmen, ceza alanında buluştuğu ilk ve tek topta golü attı... Aatıf çok çalışıyor, yararlı ancak kritik bölgelerde o kadar kişisel oynuyor ki, zararını hem kendisi, hem takımı çekiyor... Fenerbahçe için üç puandan, bir galibiyetten çok ama çok daha fazlası bu sonuç... Hayata yeniden dönüş gibi... Ama mutlu olmak için, sağlıklı olmak için, gelişmek, rakiplere yetişmek için artık “iyi“ futbola da ihtiyaç var...

Tadı tuzu yok | Ersin Düzen - Vatan

AYNI dakikalarda gözüm yan ekrandaydı. M.City, Huddersfield deplasmanında ilk yarıda tek kale oynadı, maç ceza alanında geçti. Devre biterken Otamendi kendi kalesine attı. City, mağlup duruma düşse de 2. yarı aynı oyunla kazandı. Çünkü iyi bir takım, büyüklüğünü rakibine ve izlerken bize hissettiriyor.

CITY’DEN F.Bahçe’ye geçersek, izlerken ne hissettiğimi sorguladım. Maç kazanabilir, ki kazandı, yarışın içinde olabilir ki içinde! Ama keyif veriyor mu, beni tribüne çeker mi? Cevabım HAYIR! Benim gibi düşünen milyonlar vardır. Çünkü artık profil değişti. Haftada onlarca maç yayınlanıyor ve insanlar iyiyi, kötüyü ayırt ediyor. Bu yüzden Kadıköy boş kalıyor.

GOLE kadar Janssen ile Antalya arasında geçen maç oldu. Tek başına gol aradı, çalıştı, golde savunmayı oyaladı, asist yaptı. Sahada diğerlerinden farklı tek isimdi.

F.BAHÇE, savunmaya geçince bireysel hatalar olmasa iyi işler yapıyor-du! Bunu geçmişte yenilen gollerde gördük. Fakat dün akşam, bunda da aksamalar oldu. Skoru korumaya çalışırken içeri gömülen ve ‘gel bana gol at’ diyen bir defans… Antalyalılar iyi organize olamadıkları ve uzun süredir sadece Samuel Eto’o’ya bağımlı yaşadıkları için bu fırsatları değerlendirmediler.

F.BAHÇE DÜZ TAKIM
F.BAHÇE’DE iş hücuma gelince sıradan, düz bir takım izliyoruz. Ayağına top yakışan Giuilano ve Aatif dışında kimse olmayınca, hücum planınız da olmuyor. Aynı kalıptan çıkmış De Souza ve M.Topal ile bir yere kadar. Bekleriniz uçan-kaçan olur o zaman bu ikili oynar.

F.BAHÇE, Beşiktaş derbisini kazandığında ‘yetmez’ dedim eleştirdim, haklı çıktım. Antalya’da alınan 3 puan bana gelecek için şimdilik bir şey vaat etmiyor. Sadece tabelayı değiştirdi. Aykut Hoca her maça kader maçı diye bakınca sadece skora odaklanıyor ve ortaya tadı tuzu olmayan bir yemek çıkıyor.

Umut dünyası | Ercan Güven - Milliyet

Hey gidi hey!.. Fenerbahçe, Aykut Kocaman’ın da altını çizdiği gibi sahaya önce Antalyaspor’un “üstün hücum gücünü” durdurmak isteyen bir dizilişle ve tercihle çıktı!..

Beşiktaş rakip olarak Real Madrid’i isterken, Galatasaray’ın müthiş hızı biraz düşse “hoca değişikliğinden” bahsedilirken, bu hedef Fenerbahçe’ye bir numara küçük görünebilirdi ama yeni yeni puan toplamaya başlayan Fenerbahçe, çıkışı sıfırlayacak bir “kaza” istemiyordu.

Önce, takımı ileri taşıyacak pas yüzdesini düşürmeyi göze alan, ama savunmayı sağlam tutacak Ozan’sız, Josef ve Mehmet Topal’lı ikili orta saha...

Sonra, Valbuena’nın yerine daha az becerikli ama yerini kaybetmeyen, savunmaya destek veren, yani daha “sağlam” Aatıf...

Hatta, santrforda bir hafta önce üç gol atmış Soldado yerine, güvenli futbola katkı yapacak mücadeleci Janssen tercihi...

Eto’o, Deniz, Maicon ve Nasri gibi hücum hattı olan Antalyaspor karşısında tuhaf değildi belki...

Lakin negatif bakanlar için Fenerbahçe’ye en tepeden “fren” anlamı çıkabilirdi. Korku deseler yalan olmazdı.

Maç başladığında, bir yandan bu Aykut Kocaman tercihinin faydaları somut olarak gözlenirken bir yandan da oyunu Antalyaspor’a bırakma sancıları ortaya çıktı.

Fenerbahçe istek/mücadele eşiğini atlamış olduğu halde, önde oynayamadı mesela... Antalya bekleri Celustka ve Sakıb rahatça çıktı. Janssen ileride topla buluştuğunda yanında kimseyi bulamadı. Neyse ki Deniz çok iyi gününde değildi.

Ama Fenerbahçe’nin sahadaki kavgası hala sürüyordu... İyi futbol için olmasa da maça asılmak anlamında bir kavgaydı bu ve sürüp giden oyunda kalite ile fizik farkını ortaya çıkarması kaçınılmazdı.

İşte Fenerbahçe’ye ilk yarıyı önde tamamlatan gol Fenerbahçe’deki bu bir haftalık değişimden geldi.

45. dakikaya kadar topla hemen her buluşmasında yere düşen, düşmese isabetli pas veremeyen, Janssen’e destek olamayan Giuliano’nun da kalitesi ortaya çıktı ve Janssen ile birlikte geliştirdiği kontratakta golü attı.

Maçın ikinci yarısı daha ilginçti. Fenerbahçe’nin eski hastalıklarından “skoru koruma” endişesi depreşti ve takım geri yaslandı. Fenerbahçe yaslandıkça Antalya’nın baskısı artarken Aykut Hoca’nın hamlesi gerekti. O da doğal olarak geçen haftanın üç gollü Soldado’sunu oyuna aldı. Hiç de çıkarılması gereken bir oyun oynamayan Aatıf’ı ise kenara aldı mecburen.

Soldado, Janssen ile santraforu çiftleyince, rakibin baskısı hafifleyebilirdi belki. Hatta yeni gol umulabilirdi Fenerbahçe’nin çift santrforundan. Ama Soldado ancak sekiz dakika sahada kaldı. Sakatlandı, çıktı ve yerine Valbuena girdi.

Yani evdeki hesap Antalya’ya hiç uymadı... Aykut Kocaman’ın hesapları yanında bir de Aykut Kocaman’ın haftalarca şikayet ettiği “kader”in tercihleri vardı. Artık devamlı top isteyen Valbuena’ya topu taşıyacak olan Mehmet Topal’dı. Çalışan Aatıf yoktu. Takımı ileri taşıyacak Ozan’ın girmesi de imkansızdı.

Tabi, Antalyaspor’un baskısı ve gol arayışı içinde bitti maç. Bir de Volkan’ın iyi kurtarışları.

“Faydacı” bakışla, Fenerbahçe altı maça çıkan yenilmezlik serisine, Sıvas’la (nihayet) başlayan toparlanmanın kesintiye uğramamasına ve üç puana sevinebilir.

Ancak “iyi oynayan” Fenerbahçe peşindeki Fenerbahçelilerin tek ümidi ara transferdir... Bakarsınız öyle iki adam alınır ki, şu Fenerbahçe’nin içindeki futbol canavarını ortaya çıkarabilir.

Kazanma alışkanlığı |Gökhan Dinç - Vatan

KAZANAN kadroyu bozmamak konusunda bir tercih yaptı Aykut hoca dün gece. Malatya maçı ile başlayan, Sivas maçı ile devam eden ‘baskılı başlama’ sistemini Antalya karşısında da gördük. İyi başladı F.Bahçe. 3. bölgede özellikle ilk 15 dakikada pozisyonlar buldu ve oyunu orada oynamayı tercih etti. Ancak Janssen ile bulduğu 2 pozisyondan faydalanamadı. İsmail ve Şener’in hücuma vermeye
çalıştıkları destek F.Bahçe’yi o bölgeye itti.

Ayrıca Aatif’ın da bu anlamda katkısını unutmamak lazım. Geçen hafta olduğu gibi Aatıf ve Giuliano, sarı-lacivertli takımın sezon başından bu yana o bölgede daha fazla zaman geçirmesine sebep oldu. Oralarda zaman geçirirsen mutlaka gol bulursun. F.Bahçe, Janssen ile çıktığı kontratağı Giuliano’nun müthiş vücut çalımı ve harika vuruşu ile golle bitirdi. Geçen hafta Soldado bu hafta da Giuliano kendini buldu. Bu takımın zaman ihtiyacı var dediğimde bundan bahsediyordum. F.Bahçe biraz geç de olsa üzerine koyarak yoluna devem etmek istediğini gösterdi nihayet.

SIRA TARAFTARDA
2. yarının da başlarında yine aynı anlayışla sahaya çıkan F.Bahçe, ilk yarıdaki kahramanları Janssen, Aatif, Giuliano ile rakibini zorladı. Onlara biraz İsmail eşlik etti ancak o da skoru korumak adına ilk devrede olduğu kadar oyuna hücum anlamında katkı yapmadı.

KAZANMA alışkanlığını elde etmek bir takım için çok önemli. F.Bahçe çok iyi oynamasa da kazanma alışkanlığına hem kendisini hem de taraftarını alıştırmalı. 2 haftada 6 puan kazandı bu takım. Sıra şimdi taraftarda. Haftaya Kasımpaşa mücadelesinde taraftar takımına sahip çıkmalı. Çıkmalı ki takım o rüzgarı arkasına alsın.

'Ben bu işte olurum' dedi | Rıdvan Dilmen - Sabah

Fenerbahçe kurulduğundan bu yana sayıyı tam bilmiyorum ama belki deplasmanda 200 belki de 2 bininci galibiyetini almıştır. Bu zaferden çok oyuncuların maç sonu bir görüntüsü vardı o çok önemli. Ellerini havaya kaldırdılar ve sevindiler. Çünkü bu maçın önemini biliyorlardı. Bir fırsat maçı olduğunu biliyorlardı. İlk kez Fenerbahçe, 'Ben bu işte olurum' dedi. 'Ben bu işte olabilirim' mantığı vardı ama şimdi 'Bu işte olurum' diyor. Ayrıca Fenerbahçe yönetimi, primi maç başına değil, 6 maçlık periyot için koydu. Çok çok önemli bir galibiyet. Taraftar için de önemli bir zafer oldu. Basketbolun yanı sıra futbolda da varım diyor artık taraftar. Ligin ilk yarısında Fenerbahçe'nin hesaplarının tutma ihtimali var. Olursa transferler de olabilir. İş farklı boyuta gidebilir. Hava şartları ne olursa olsun, haftaya Kasımpaşa maçında Fenerbahçe 40 bin taraftara oynar. Fenerbahçe mücadele ederek kazandı. Buna oyun oynamayı da katarsa bu işte ciddi bir şekilde olur. Antalyaspor'a bir bakalım… Ben teknik direktör Leonardo'nun nerede antrenörlük yaptığını merak ediyorum. Başkan Ali Şafak Öztürk'ün en büyük hatası Rıza Çalımbay ile yolları ayırmak oldu. Önemli isimler alırsınız ama şu hataya düşmeyeceksin; "Bu takıma Leonardo yakışır..." Ligi bilmiyor, oyuncuları tanımıyor, bir uyuşmazlık var. Bu açık… Antalya'nın ileri üçlüsüne baktığımda geriye dönemeyen oyuncular vardı. Bakın Fenerbahçe kontraları doğru yapsa maç 3-4 biterdi. Aykut Kocaman, Antalya'da olsa en az üç oyuncu gönderir! Bir de zemine değinmek lazım. Çözüm bulunması gerekiyor. İyi futbol, iyi oyuncuların yanı sıra iyi zeminde, iyi atmosferde oynanır…

Kocaman'ın kredisi var
Aykut Kocaman, Giuliano ve Valbuena'nın aynı anda oynamasının çok lüks olduğunu düşünüyor. Bakın Aykut Kocaman'ın doğrusu ile Şenol Güneş'in doğrusu her zaman farklıdır… Aykut hoca 'Ben buyum. İster beğenin ister beğenmeyin' diyor. 'Benim yoğurt yemem böyle' diyor. Geçen bir açıklaması var, "Ben kişiler üzerinden değil, oyun üzerinden bakarım" dedi. Ben buyum, kendimi değiştiremem diyor. Merkezi tutmak istiyor. Kocaman'a göre Giuliano'yu forvet arkasında oynatması için Souza-Mehmet Topal ikilisini oynatması gerek. Fenerbahçe taraftarı kadroya baktığı zaman Valbuena, Giuliano ve santrfor aynı anda oynuyorsa kimse kusura bakmasın, Topal-Josef ikilisini arkada görecek. Kocaman ile sohbet ederken, "Benim futbolum bu Rıdvan.. Ben bunu oynayacağım, ben güçle kazanacağım" dedi. Aykut Kocaman Fenerbahçe için kredisi olan bir teknik adam. 'Ben buyum' dedi, fizik kalitesi yüksek bir takım istiyo.r Futbolda akademik bilgiler çok önemli. Bilimsiz olmaz ama pratik ve gözlemsiz de olmaz. Aykut hoca çok katı. Biraz esnek olması gerek. Josef-Topal'dan memnundur. Neden gol yemedi…

Kameni ile rekabet Volkan'a yaramış
Bir parantezi Volkan Demirel'e açalım. Volkan Demirel müthiş konsantrasyonu vardı. Volkan'ın oyunda olması lazım. Çok top geldiği zaman iyi oynuyor. Bakın oyunda lider gibiydi, konsantrasyonu çok iyiydi kendine güveniyordu. Atladı, zıpladı, kendinden emin oynadı. Bakın bir nokta önemli. Kalede Kameni'nin oynaması, Kameni'nin forma yarışında olması Volkan'a yaramış! Dünkü görüntüsünü çok beğendim. Janssen de sahanın en iyi oyuncularından biriydi. Mükemmel bir santrfor oyunu oynuyor. Çok beğendim. Gelişime açık bir oyuncu.

Aykut Hoca ketumdur
Baktığınız zaman Aykut Kocaman, Valbuena, Soldado ve İsla'yı oynatabilirdi ama 'Benim kadrom bu' dedi ve kafasındaki 11'i çıkardı. Aykut hoca ketumdur. Düzgün adam, iyi adam ama paylaşımcı değil. Çok gazete okuduğunu da sanmıyorum. Kulüpte o hala Kocaman'dan daha çok futbolcu 'Aykut'tur… Kendi ile barışık bir adam olduğu için, duygusal olduğu için Osmanlı maçı sonrası açıklama yaptı. İyi teknik adamın arkasında başkan yatar. Aziz Yıldırım, "Biz birlikte yürüyeceğiz" dedi. Bakın Tudor'un isyanına saygı duyuyorum ama alay ediyor. O rahatsız. "1,5 puan" diyor mesela… Ben Kocaman ile Abdullah Hoca'yı çok benzetiyorum. Kazıya kazıya geldiler.

3 puan iyi ama... | Ahmet Çakar - Sabah

Fenerbahçe sonunda Beşiktaş'ı yakaladı ve liderin altı puan gerisine yerleşiverdi. Her ne kadar oynanan oyun, tempo, pozisyon azlığı taraftarı memnun etmese de artık "Biz de varız" diyebiliyorlar... Daha önceki haftalarda kötü oynarken bireysel hatalarla özellikle son dakika golleriyle puanlar kaybettiler. Ama dün gece şans da Fenerbahçe'nin yanındaydı. Sadece şans mı tabii ki değil. Kaleci Volkan kendini toparlamış. Mesela CV'sinde dünyanın sayılı forveti yazan Eto'o ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda, Samuel Eto'o topu auta atmadı, burada tamamen Volkan'ın açılması ve topun baldırının içine çarpıp yön değiştirmesiyle gol olmadı. Belki de maçın kırılma anıydı. Bu gol olsa (Eto'o böyle yüzlerce gol atmıştı) Fenerbahçe için çok şey değişecekti. İlk yarıda Janssen çok iyi oynadı. Sürekli top aldı, sağa sola deparlar attı ve ilk yarının sonunda da topu Giuliano'nun önüne atıverdi. Giuliano da çok iyi vurup, Fenerbahçe'yi öne geçirdi. Ama Fenerbahçe'de hala organizasyon eksikliği var. Janssen iyi bir forvet, fedakar bir golcü olsa da maalesef fizik olarak ağır. Günümüz futbolunda böyle forvetlerin geleceği yer sınırlı. İkinci yarı İsmail Köybaşı'nın bireysel hatasından Fenerbahçe az kalsın golü yiyordu. Ama dedik ya Eto'o'nun vuruşunda hem Volkan hem de şans kurtarıverdi. Sonuçta Fenerbahçe puan alarak yarışın içinde ama kadro kalitesi ve oyun olarak aynı şeyleri söyleyemiyoruz. Antalyaspor da bazı oyuncular halı saha futbolcusuna dönmüş. Şöhretliler ama tempoları yok. Yürüyecek halleri bile yok. Böyle olunca da hem hücum eksiliyor, hem de takım savunması ve top kapma oranı düşüyor. Hakem Mete Kalkavan oyun genelinde çok iyiydi. Birkaç faulü ve Josef de Souza'ya verdiği sarı kartı hatalı buluyorum.
Ama olsun yine de oldukça başarılıydı diyebiliriz.

Yapıya uygun model | Ömer Üründül - Sabah

Dün gece Antalya'da futbol seviyesi vasatı bile bulmayan bir 90 dakika izledik. Maç başladıktan kısa süre sonra açıkça görüldü ki Antalyaspor, fizik açıdan sezon başına göre oldukça düşmüş. Bu eksikliklerine ilaveten bir de savunma güvencesini ihmal eden oyun anlayışına itibar edince, Fenerbahçe için elverişli bir saha içi ortamı oluştu. İleride Janssen'in çok hareketli, presli ve diğer santrfor icraatları hücum girişimlerinde arkadaşları için önemli bir artıydı. Ama Mehmet Topal ve Souza'nın alışılmış biçimde organizasyon özelliklerinin olmayışı, devre sonunda kendi yoktan yaratıp, Janssen ile işbirliği sonucu attığı gol dışında Giuliano'dan da bir katkı gelmedi. İş böyle olunca ofansif açıdan yine yetersiz bir tablo ortaya çıktı. Bu arada Aykut Kocaman'ın taktik planı doğruydu. Her zaman vurguluyorum; bu kadro bilhassa zor maçlarda kesinlikle üçüncü bölgede presli ve riskli oynamaz. Dünkü galibiyetin anahtarı da yapıya uygun modeldi.

İkinci yarının tamamında Fenerbahçe geride alan daralttı. Ama alışılmış eleştirilerimizi bir kere daha yapmak durumundayız... Galip durumdasın, rakip hem fizik açıdan yeterli değil, hem risk alıyor, bu durumda mutlaka işi garantiye alacak ikinci golü bulacaksın. Aykut Kocaman dün yine bana göre gereksiz bir yanlış yaptı... Hiç gereği yokken, Soldado'yu oyuna aldı. Üstelik de en çok çalışan Aatif'ın yerine! Eğer orada bir değişiklik gerekiyorsa, Aatif'ı çıkaracaksan, Valbuena'yı oyuna alırsın. Nitekim bu yanlış değişiklik, şanssızlıkla pahalıya mal oldu. Temennim yanılmak ama tahmin ediyorum Soldado'nun sakatlığı ciddi... Bir hata da Janssen yaptı. Hiç gereği yokken gördüğü sarı kartla cezalı durama düştü. Üstelik de Soldado'nun problemi varken... Fenerbahçe'nin dün en çok beğendiğim tarafı; hırsları, kazanma arzuları ve de sahada yardımlaşmalarıydı. Zaten günümüz futbolunun istediği önemli ilke saha içi organizasyonu bu kadroda olamaz.

Antalyaspor belli ki bir kaos içinde. Yönetim sorunu da var. Leonardo ile kan uyuşmamış. Bence zaten en büyük hatayı Rıza Çalımbay ile yolları ayırmakla yaptılar...

Tabela konuşur | Gürcan Bilgiç - Sabah

Maçı "teknik-taktik"den yorumlamaya kalktığınızda en büyük hatayı yaparsınız. Belki Antalyaspor için doğru olabilir ama Fenerbahçe için "mücadele" edilmesi gereken bir 90 dakika olarak yorumlanmıştı, öyle de oynandı.

Aykut Kocaman'ın maç öncesinde, "Tedbirlerimizi aldık" cümlesini çok yadırgamıştı Fenerbahçeliler. Süre geçtikçe ne kadar haklı olduğunu bir kez daha anladık aslında. İk i beki; Şener ve İsmail, top kayıpları sıralamasında ilk üçü zorlamıştır muhtemelen. Buna iki kenar oyuncusu Dirar ve Aatıif'ı da ekleyebiliriz elbette. Futbol topuna böylesine "yabancı madde" yaklaşımı yapan oyuncularınız varsa, önlem almaktan başka çareniz kalmıyor. İşin gerçeği bu. Kocaman her ne kadar kadro kalitesinden, oyuncularının ne kadar iyi olduğundan bahsediyorsa da gerçeği kendi içinde yaşayarak cesarete limit getirmeyi tercih ediyor. Evet, müthiş koştular, çok isteyerek savundular. İlk yarı biterken golü bulduktan sonra da, öne gitmeyi tercih etmek yerine, arkada kalabalık kalarak kaleyi savundular. Fenerbahçe prensiplerine tamamen aykırı ancak mevcut kabiliyete baktığınızda kaçınılmaz. "Tabela konuşur" bölümünden devam ederek, çok sert eleştirilemeyecek bir tavır aslında bu. Bu yazıyı okuyanların büyük bölümü, "Bana ne iyi oynadıysa..

Kazanamıyorsan, ne yapayım iyi oyunu?" diyenlere hak vermiştir bir şekilde. O zaman, sürecin "galip" kısmına takılıp, "Yine kanser ettiler" şikayetleriyle haftayı geçirmeliler.
Böyle olacaktı, başka çaresi yoktu. Çünkü çok puan kaybedildi.

Üstelik bu kayıplar, oyunun kötülüğünden değil, olmayacak hatalardan kaynaklandı. Ama kimse bunları değerlendirmedi, sayılar ile konuştu. İşte bu yüzden, Fenerbahçe kafilesindeki herhangi biri, "Kazandık ya" dediğinde, söz hakkı da kalmıyor. Valbuena gibi ekstra oyuncuların tekrar oyuna katılmasıyla, mücadelenin yanına oyun aklının girmesiyle birlikte daha farklı bir bakış açışı kazanacağız. Şu anda kazanmak zorundalar, bunu bilerek savaşıyorlar. Ne zamanki taraftar gelecek, tribündeki yerini alacak ve daha iyisini isteyecek, sahadakilere destek verecek; o zaman her şey başka olacak.

Bu sefer de Fener’i Volkan kurtardı | Ziya Şengül - Star

Fenerbahçe’de Giuliano ile Janssen sağa sola gezen hücumcu olarak görüntü verdi. Bireysel uğraşılarının karşılığı olarak da Giuliano’nun attığı golle Fenerbahçe ilk yarıyı önde bitirdi. Fenerbahçe orta sahası Mehmet Topal ve Souza ile savunma ağırlıklıydı. Eğer ikisinden biri biraz daha hücuma katkı için öne doğru hamle yapmış olsalardı, Fenerbahçe daha fazla pozisyon yaratabilirdi.

Sarı-Lacivertliler bir gol daha atıp skoru artılara getireceğine ikinci yarı büyük takıma yakışmayacak şekilde kendi yarı alanına yaslandı. Eğer Volkan Demirel olmasaydı, Eto’o birkaç gol atan olurdu. Özellikle Eto’o gibi bir futbolcu, Fenerbahçe sol beki İsmail’in hatasından yakaladığı net pozisyonu kaleci Volkan Demirel olmasa, filelere yollardı. Anlaşılan şu ki, bu maçta mücadele Antalya ile kaleci Volkan arasında geçti.

Fenerbahçe’de akıllara durgunluk verecek pas hataları var. Eğer büyük takım isen bir gol atıp yeterli görmeyeceksin. Ama görünen şu ki, Fenerbahçe ürkek ve korkak futbol oynuyor. Zor bir deplasman, kabul ederiz. Fenerbahçe’nin üç puana çok ihtiyacının olduğunu da kabul ederiz. Ama bir gol atıp ikinci yarıda kendini yarı alanına kilitliyorsan her zaman tehlikeli skorla baş başa kalırsın. Umarım bu maçın galibi Fenerbahçe moral ve motivasyon ağırlıklı yoluna devam eder.

Yalnız bu tarz bir futbolla her zaman kazanamayabilirsin. Onun için hücumda eksik görüntüler sergileyen bir takıma teknik adam Kocaman’ın eli değmeli. Antalyaspor’un puana çok ihtiyacı olduğu bir maçtı. Pozisyon da bulmasına rağmen kaleci Volkan’a takılarak umduğu galibiyete ulaşamadı.

Kazanan haklıdır | Oktay Derelioğlu- Takvim

Şampiyonluk adaylarından Galatasaray kazanmış, Beşiktaş ise Malatya'da puan bırakmıştı. Fenerbahçe için kazanmaktan başka seçenek yoktu... Aykut Kocaman'ın öğrencileri, Antalya'daki maçta ne yazık ki istediği oyunu sergileyemedi. 3 puan önemliydi ama önümüzdeki haftalar için hiç umut vermedi...
Fenerbahçe'de savunma, orta saha ve hücum arasında hiçbir bağlantı yok.

Fenerbahçe, Guiliano'nun kişisel becerisiyle galibiyete uzandı. Kjaer gittiğinden beri savunmadaki sıkıntı devam ediyor. Skrtel ve Neustadter'e dün iş düşmedi ama kötü oynayan bir Antalyaspor'a bile ikramları vardı! F.Bahçe'nin kötü oynadığı haftaları 3 puanla atlatması önemli.

NEREYE KADAR
Ancak eminim ki kazanmasına rağmen taraftarı dün, "Bu oyunla nereye kadar" demiştir. Aykut hocanın ve F.Bahçe'nin ilk yarının bitimine kadar tüm maçları kazanması gerekiyor. En ufak bir puan kaybında oklar Aykut hocanın üzerine yönelecektir. F.Bahçe, 2 maçtır dışarıda yenemediği Antalya karşısında kritik bir 3 puan elde etti. Ancak F.Bahçeli futbolcuların ve teknik ekibin bu maçı bir kez daha izlemesi lazım. Guiliano, çok şık bir gol atarak kalitesini gösterdi. F.Bahçeli oyuncular iyi mücadele etti ama saha içi organizasyon ne yazık ki yoktu.

MAÇIN iYiSi GIULIANO
Sambacı yıldız, Fenerbahçe'ye hayat verdi.

MAÇIN EN KÖTÜSÜ NASRI
Antalyaspor'un yıldızı dün çok kötü oynadı...

10 numara gelişim | Mehmet Demirkol - Fanatik

Hakemle başlayalım. Sorunun ne olduğuna odaklanalım. Bir numaralı belki tek sorun şu: Türkiye’de maç yöneten hakemler, yatarak ve tabanla yapılan müdahalelere çok müsamaha gösteriyor, öte yandan ayakta yapılan mücadelelerde çok kolay faul çalıyor. Böyle olunca kimse yerden kalkmıyor. Rakibe müdahale etmek için acımasızca yatıyorlar, faul almak için ise tembelce..

Bu oyunu olması gerektiğinden daha sert ama mücadele gücü açısından olması gerektiğinden çok düşük yapıyor. Dün bu klasiği Mete Kalkavan’dan izledik. Ancak hemen tüm meslektaşları aynı. Fenerbahçe açısından Giuliano’nun santrfor arkasında olması hem sağ kanatta hem 10 numarada gelişim sağlıyor. O olmasa Fenerbahçe uzak şutlar dışında bir şans bulamazdı. Çünkü Janssen tüm mücadelesine rağmen şut kalitesi açısından vasatın çok altında.

Rakip alana yerleşti
Souza ve Topal’ın ona yaklaşması ve alan kat eden ve adam geçen paslar atması çok nadir. İlk yarının ikinci bölümünde bunu belli oranda yapınca Aatif ve iki savunma beki oyuna girebildi ve gol pozisyonu sayısı yeterli olmasa da iyi deplasman oyunlarından birini oynadı. Rakip alana yerleşebildiler. İkinci yarıda ise klasik olarak Fenerbahçe arkada beklemeye rakibi de çağırmaya başladı. Bu tip oyunda Souza ve Topal savunmanın arasında gömüldüğü için Fenerbahçe’nin kontra yapması çok zor oluyor. Giuliano 70 metre top taşıyabilecek bir oyuncu değil. Oyunu rakip ceza sahası çevresine yığabilirseniz performans alabiliyorsunuz. Ama arkada beklerken, hayır.

Sorun bitmedi
Antalya’nın bu oyundan gol çıkarmayışı Volkan’ın Fenerbahçe’nin kaleci performans ortalamasını yukarı çekmesinden. Tabii Leonardo’nun çok anlayamadığım hücum planından.
Aykut Kocamanın 2. yarıda orta sahayı kaybetmeye çözüm olarak Soldado’yu Aatif’ın yerine oyuna sokmasının sonuçlarını maalesef İspanyol’un hemen sakatlanması nedeniyle göremedik. Onu yerine Valbuena’nın girişi de orta saha boşluğuna çare olmadı. Geçiş oyunlarındaki sorun bitmedi.

Kasımpaşa ve Bursa...
Ekici, Ozan ya da Alper’in düşünülmemesi ilginçti. Bu sorunları belli oranda gideren Leonardo’nun hamleleri oldu. Onlar da orta sahayı boşalttı. Fenerbahçe hayatta kaldı. Geçen hafta da söylediğim gibi daha fazlasının mümkün olup olmadığı Kasımpaşa ve Bursa maçlarında belli olacak.

YORUMLARI GÖR ( 0 )
Takım
O
Av
P

En Çok Aranan Haberler