Yazarların görüşleri şu şekilde:
ASKERLERİN MAÇI... (ŞANSAL BÜYÜKA)
Yıldızların değil, sonucu değiştirmesi beklenenlerin değil, takımın askerlerinin daha etkili olduğu bir maç izledik. Galatasaray’da Maicon, ilk yarıda Mariano ve Tolga iyi oynadılar. Fenerbahçe’nin her maçta gol yemeyi alışkanlık haline getiren savunması bu defa sağlam durmayı başardı ve Galatasaray‘ın genelde az adamla hücum etmesi de işlerini kolaylaştırdı.
Bu beraberlikle Fenerbahçe bir derbiyi daha kaybetmediği için övünebilir, Galatasaray aradaki puan farkını koruduğu için sevinebilir. Anlayacağınız iki takım için alan memnun, satan memnun durumu...
TUDOR'UN HATASI... (UĞUR MELEKE)
BU tarz derbilerde genç hocaların sıkça düştüğü bir hata vardır: Takımının ezbere oynadığı futbolun çözülmüş olduğunu zanneder, rakibi şaşırtmak için sürpriz bir hamle yapar. Genelde de şaşıran kendi takımı olur! 4’lü savunmayla 22 puan toplayan Galatasaray’ın da bu maça ekstra bir stoperle çıkışı, böyle değerlendirilebilir ancak. Oysa Tudor maça takımını telepatikleşmiş planıyla çıkarsa muhtemelen ilk yarıyı daha verimli oynayacak, topa sahip olma yüzdesinin karşılığını net pozisyon olarak alabilecekti.
Kocaman’ın takımı hâlâ hazırlık evresinde. İdeal formasyonunu, yani 4-3-2-1’i son bir ayda buldu, oyununu geliştiriyor, ama beklenenin altında bir hızla. Dün de zaman zaman hızlı çıkışlarda iyilerdi, ama şu anki görüntüleri hâlâ Ağustos başında sezona hazır girmeye çalışan bir takım gibi.
G.SARAY İÇİN KAYIP (HAKAN ÜNSAL)
Derbi, Fenerbahçe ve Aykut Hoca’nın istediği şekilde oynandı. Zevksiz, pozisyonu az ve beklentinin çok altında. Fenerbahçe istediğini aldı ama Galatasaray çok ama çok önemli bir maçı kaybetti bence. Berabere kalmak, önemli sonuçları olacak böylesine kritik maçta kayıp gibi. Galatasaray bu beraberliğin sonuçlarını ileriki haftalarda görür.
1 Alışılmış düzenin dışına çıkmak. 2- Performans düşüren aşırı motivasyon. 3- Çabuk ve hızlı oyunu terk etme. 4- Belhanda ve Feghouli’nin kötü oyunu. 5- Gomis’e yeterli destek verilmemesi. 6- Taraftarın çok erken maçtan kopması. 7- Tudor’un baştan sona kötü tercihleri.
DAĞLARA ÇARPIYOR (ERMAN TOROĞLU)
Aykut Kocaman, çıkmış "Yakalarsam atarım" diyor. Bence de doğru teşhis ve tedavi. Galatasaray için aynı şeyi söyleyemeyiz. Psikolojik olarak da fizik olarak da daha iyilerdi. Ama Tudor 'yeni bir şeyler yapayım' diyor dağlara taşlara yapıyor. İyi giden bir şeyi bozmayacaksın.
Cüneyt Çakır Türkiye'deki maçlarda güven telkin ediyor mu? Hayır… Kafasında hala bir şeyler var mı? Şeytanlık veya tilki veya solucan… Olabilir! Maçta bazı pozisyonlar var tartışılır. Sana göre, bana göredir! Hakeme göre de böyledir veya şöyledir. Sana göre, bana göre ise hakeme göre de kabul edilir. Yalnız 59'uncu dakikada Hasan Ali'nin topu elle kestiği pozisyonu, Cüneyt Çakır, Hasan Ali'ye sorsaydı, 'penaltı' yanıtını alırdı. Cüneyt Çakır bunu gördü mü? Bence gördü… Yardımcı hakem gördü mü, bence o da gördü. Peki niye vermediler?
EYYAMLAR SİLSİLESİ (AHMET ÇAKAR)
Cüneyt Çakır'ı insan olarak çok severim... Hakem olarak da zaten onu seven sevmiş... Dünya ve Avrupa'nın en iyi 3-5 hakeminden biri. Ama dün gece yaptıklarını, Türkiye'nin birçoğuna yedirebilir ve hata olarak kabul ettirebilir ama benim için asla hata değil, birbirini takip eden domino etkisi yaratan eyyamlar silsilesidir.
Öyle bir maç yönetti ki şu anda takımlar kısmi olarak 'hakem' dese de fazla yüklenemiyorlar. Hakem tekniği açısından kötü bir gece ama takımlar hakemden çok mutsuz değiller. İşte dünya üzerindeki yeni sanat biçimi. Buna deneyimli, background'u çok güçlü bir hakemin "eşeği öpüp, belini incitmeme manasına gelen eyyamların kralı" denir.
FARKA RAĞMEN... (ERSİN DÜZEN)
Lig lideri ve namağlup konumundaki G.Saray, beklenenden daha gergindi, F.Bahçe ise 8 puanlık farka rağmen soğukkanlıydı. Ne iyi bir final pası ne de çok net pozisyon göremeden derbi bitti... Bu sonuç bence G.Saray ve F.Bahçe’yi üzmez. Sarı-lacivertlilerin teknik direktörü Aykut Kocaman geleceğe biraz daha güvenle bakabilir ama G.Saray Teknik Patronu Igor Tudor için Trabzonspor deplasmanı daha önemli oldu...
TUDOR'A TEBRİK (RÜŞTÜ REÇBER)
Igor Tudor’u tebrik ediyorum... Şampiyonluk yarışındaki rakibinin sekiz puan önünde olmasına rağmen bu puan farkını korumayı hiç düşünmeden, bu puan farkı yokmuş gibi maçın başından takımının 10 kişi kaldığı noktaya kadar tek bir düşünceyi, yani kazanma isteğini takımına aşıladığı için... Bence alınan sonuç kimsenin beklemediği neticeydi. Fenerbahçe kazanamasa bile Türkiye’nin en iyi futbol oynayan takımına karşı aldığı bir puan ve oyun camia tarafından takdirle karşılanacaktır.
TUDOR'UN GERGİNLİĞİ... (LEVENT TÜZEMEN)
At sahibine göre kişnermiş... Galatasaraylı oyuncular, 8 puan önde çıktıkları derbide maalesef zihinsel olarak sakin kalamadı. Tudor'un kulübedeki gergin hali, Galatasaraylı oyunculara da olumsuz yansıdı. Ayrıca Hırvat hocanın tercih ettiği üçlü defans tam başına iş açacakken Serdar Aziz'in sakatlanması dörtlü savunmaya geçmesi için bir şans oldu. Haftalardır etkisiz oynayan Belhanda, Galatasaray'ın Fenerbahçe üzerinde baskı kurduğu anlarda sarı kartı olmasına rağmen tıpkı Trabzonsporlu Sosa gibi davranıp, kendisini attırdı ve takımını 10 kişi bıraktı. Tudor'un artık Belhanda ile konuşması ve onu kulübeye çekmesi gerekir. Çünkü forma rekabetine girmeyen oyuncu Belhanda gibi şımarıyor. Bu derbiye ihanet eden iki isim var: Biri Cüneyt Çakır, diğeri de Belhanda. Ayrıca Tudor da derbi dersini geçemedi. Galatasaray taraftarı da koreografideki gibi takımı ayağa kaldıracak tezahüratı yapamadı.
,
KOCAMAN HESAPLAMIŞ (GÜRCAN BİLGİÇ)
Aykut Kocaman akıl ile oynattı takımını. Yaşananları santim santim hesaplamışçasına oyuncularının sakin kalmalarını sağladı. Belli ki maçı kafasında çok oynamış, çok hesaplamış, kaybetmeme planını ortaya koyduğu gibi, kazanma alternatifleri için de sabır öğütlemişti oyuncularına. Tribün olayları veya sahadaki sertliğin maçın yanlış tarafından gelmesi, sahadakilerin ve tribündekilerin, aynı Aykut Hoca'nın dediği gibi 8'de 7'nin "suni" olduğunu anlamasından kaynaklandı. Seyrantepe'de "takke" düştü. İlk zor maçını oynayan G.Saray'ın röntgenini çekmek, F.Bahçe'ye düştü. F.Bahçe yokuş çıkmayı bitirdi, inmeye başlayacak. Galatasaray ise ilk zorlu maçını hasarla kapadı. Sadece puan kaybı değil, en az üç maç sahasından da olacak.
HAKKI BERABERLİKTİ (OSMAN ŞENHER)
Maçın hakkı beraberlikti. İki takım da birbirine üstünlük kuramadı. Sarı-kırmızılılar saha ve seyirci avantajını kullanamadı. Tudor kötü gününde olan Belhanda’yı ikinci sarı kartı görmeden önce değiştirebilirdi. Dün gece Faslı oyuncu takımının en etkisiz ismiydi. Latovlevici, Linnes’ten daha iyi futbolcu mu? Kesinlikle değil. Norveçli daha çabuk, daha iyi hücuma çıkıyor, daha iyi paslar veriyor, daha iyi orta yapıyor. Meziyetleri Rumen oyuncudan çok daha fazla. Muslera çok iyi bir kaleci ama son haftalarda laubali hareketler yapmaya başladı. Uruguaylı file bekçisinin kulağını ben bükmeyeceğim. Teknik direktör bükecek. Feghouli büyük yıldız olabilir. Ama 90 dakika oynayacak gücü yok. Tolga, Ndiaye ve Fernando takımlarını ayakta tutanlardı. Denayer yürekten oynuyor ama topa kontrolsüz giriyor. Her an kırmızı kart görebilir.
G.SARAY İÇİN KAZANÇ (ÖMER ÜRÜNDÜL)
Önemli puan farkıyla ligin zirvesinde olan, kötü oynadığı derbiden 1 puanla çıkıyorsa, hele 20 dakika 10 kişi oynuyorsa, bir kayıp değil kazançtır. Eğer ligde puan farkıyla lider olan takımın taraftarı bir hakem kararına kızıp sahaya yabancı maddeler atıp bunlardan da bir tanesi yardımcı hakeme geliyorsa bizde futbolda şiddetin bitmesi ne yazık ki mümkün değil. Maçtan önceki senaryomda baskı görecek Fenerbahçe'nin reaksiyonunu merak ediyordum. Baskıdan çok iyi paslarla çıkmadı ama baskıya tempoyla yanıt verdiler. Maçın karakteri böylece kaliteden çok mücadele gücüne bağladı. Hakem kararlarının tartışılacağı birçok pozisyon oldu. Penaltıların hepsi elle ilgiliydi. Bana göre oyun kurallarının net belirleyemediği ve muallakta bıraktığı durumlar bunlar... Hem Serdar hem Neto'nun pozisyonu için bunu diyebiliriz. Fenerbahçe'nin attığı gol pozisyonu belki geçerli sayabilirdi ama tam kanıya varamadığım bir an bu. Net olan tek pozisyon Feghouli'nin attığı topta Hasan Ali'nin elle oynamasıydı.