Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkan Yardımcısı Nuri Sorman, İzmir'deki 20 Ziraat Odası'nın başkanı ile Ödemiş’te toplantı yaptı. Ödemiş Ziraat Odası Başkanı Ahmet Kocaağa’nın ev sahipliğindeki buluşma, Oda'nın toplantı salonunda gerçekleşti.
İki saat süren toplantının ardından değerlendirmede bulunan Genel Başkan Yardımcısı Nuri Sorman, şunları söyledi: “Yeni düzenlemeye konulan Bütün ve Büyükşehir yasalarını değerlendirdiğimizde; yeni yasayı hem nimet, hem de külfet olarak görüyoruz. Tarım arazilerinin şehir planına girmesi ile harç yükleri artacak. Nimetleri de yıllardır aksaklık çekilen altyapı çalışmalarını revize edecek olması. Hem arazi, hem emlak vergilerinin artması üretim maliyetlerini de beraberinde getirecek, Hem üretici hem de tüketici açısından daha fazla maliyet getirecektir. Üretici zaten sıkıntı içerisinde. Bu sorunlar çözülmezse ithal kapısının açılması da kaçınılmaz olacaktır."
Dünya rekoltesi ve iklim şartları göz önüne alındığında yeni teknoloji ile ileri tarımın önem kazandığını vurgulayan Sorman, şöyle devam etti: "Enerji sektöründe önemli olan tarımda doğal afetlerde ülkeler tarımsal ihracatlarını durdurmaktalar. Bunun örneği de İran ülkesidir. Yaşanan depremler sonrası tarım ürünlerinin ihraç edilmesine yasak getirdi. 2007 yılındaki kuraklıkta Ukrayna gibi diğer Doğu bloku ve bazı Avrupa ülkeleri de tarımsal ürünlerin ihracatına yasak getirdiler. Tarımsal alanların azalması ülkemizde mutlak tarımı revize edecek konuma getirmiştir. Bazı ürünlerde ihracat ve ithalatta dünya lideri olmamıza rağmen, ürünlerin satış bedellerini maalesef biz belirleyemiyoruz. Gelişmiş ülkelerde fiyatların belirlenmesi, ön fiyat uygulamaları, telafi edici fiyat uygulamalarının önüne geçmek için bizlerinde Kooperatif ve Birliklerin alt yapısını güçlendirerek, fiyat politikalarında güçlü olması ve söz sahibi olmalarını istiyoruz. 45-50 milyar dolarlık gübre kullanımında israf seviyesi yüksek ise, sulanmayan arazilerin sulanmasının sağlanması sağlanarak, bu israflarında önüne geçilmesi gereklidir. Orta Asya ve dünyada tarıma hakim olabilmek için bunun yapılması şarttır. Geçmişe göre baktığımızda, devletin tarım planlamasınından vazgeçerek bunu sivil toplum kuruluşlarına (STK) devretmesi artık kaçınılmazdır. STK’lar de oto kontrol sistemi ile çalıştığında sistem başarıya ulaşır ve herkes canının istediği yerde istediği ürünü yetiştiremez, üretim disiplin altına alınır. Yoksa yüksek maliyetli üretim tarımın yok olmasına neden olacaktır. Tarım ürünleri hem sanayi alt yapısını, hem iş istihdamını, hem de üreticiyi desteklemekte ama, bu katma değerle bunun olması mümkün değildir. İnsanoğlu var olduğu müddetçe tarım insanoğlu için vazgeçilmezdir. Üretici kendi kuyusu ile üretime katkı sağlamakta iken, Bu kuyulara saat takılması, Sen bu işi yapma demektir. Çiftçi üretimden vazgeçerse kimse bu insanları aç bırakamaz. Alt yapısı olmayan yani sulama kanalları olmayan yerlerde böyle bir uygulama Türkiye’yi aşağıya götürür.”
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz