12 Eylül 1980 döneminde cezaevi müdürlüğü yapan Bektaş Tufan Güneş, Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nin gerçek kişilerin müdahilliklerini reddetme gerekçesinin kamu vicdanını tatmin etmeyeceğini söyledi. Dönemi yaşamış ve tanıklık etmiş biri olarak müdahillik talebinin reddedilmesinin mahkemenin bu davada tarihi bir sorumluluk üstlenmeyeceği anlamına geleceğini belirten Güneş, yapılması gereken şeyin ise bu tür iddiaları incelemek, araştırmak; devletin ilgili organlarına sormak olduğunu ifade etti.
12 Eylül 1980 döneminde Erzurum-Ağrı-Kars ve Artvin İlleri Sıkıyönetim 2 Nolu Askeri Cezaevi-Tutukevi ve Gözetimevi Müdürlüğü yapan Müstafi Topçu Kıdemli Yüzbaşı ve Kıbrıs Gazisi Bektaş Tufan Güneş'in 12 Eylül davasına müdahillik başvurusu reddedildi.
Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ne itirazda bulunacak olan Güneş, Cihan Haber Ajansı muhabirine konuştu. Gerçek kişilerin davaya müdahil olma taleplerinin şaşıtıcı ve çok ilginç bir gerekçeyle reddedildiğini dile getiren Güneş, mahkemenin gerekçe olarak ise "İşkence ve kötü muameleye ilişkin mahkemece itibar edilecek karar ve belge örnekleri sunamadıkları"nın gösterildiğini ifade etti.
İşkencenin belgesini sunmanın mümkün olmadığını vurgulayan Güneş, "Emniyet birimlerinde, sıkıyönetim cezaevlerinde, tutukevlerinde, gözetim evlerinde, artık işkenceyle özdeşleşmiş bu yerler, işkence yapacak birisi, sonra 'al kardeşim ben sana işkence yaptım, belgesi de bu mu' diyecek. Mahkeme asıl bunu inceleyecek, bunu araştıracak, bunu ilgililerden soracak. Daha davanın başında bunu sen nasıl kesin bir ön yargıyla reddediyorsun?" dedi.
Mahkemenin kararından 12 Eylül'ün yargılanmasına ilişkin tarihi bir sorumluluk üstlenmeyeceğini anladığını dile getiren Güneş, mağdurların hak ve taleplerine cevap verilmeyeceğini belirtti.
"12 EYLÜL'LE İLGİLİ YARGILANMAK İÇİN BAŞVURDUM"
Meclis, Başbakanlık, CHP ve MHP'nin müdahilliğinin kabul edilip, darbede işkence gören, zarar görenlerin kabul edilmemesinin çelişkinin en büyüğü olduğunu vurgulayan Güneş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mağdur oldukları gerekçesiyle kabul ediyorsun. O bir tüzel kişilik. İnsanlık suçu olan işkence, kötü muameleyi uygulayabilir misin; uygulayamazsın. Ama sen bunu insana uyguladın. Yaşlı iki generali yargılamakla şimdi biz, 12 Eylül'ü mü yargılamış oluyoruz. Bu durum mağduru bir tarafa bırak, kamu vicdanını tatmin etmez. Dönemin bir uygulayıcısı, her şeyin içinde bulunmuş, insan hakları ihlallerine, kötü muameleye, işkenceye tanıklık etmiş bir kişi olarak, o dönemin bir görevlisi olarak bu cevabı veriyorum: Diyorum ki bunun sertifikasını mı vereceklerdi, bunu mu bekliyoruz, böyle bir şey olabilir mi? Mahkemenin yapması gereken şey, bu tür iddiaları incelemek, araştırmak, devletin ilgili organlarına öncelikle sormaktır. Dönemi yaşamış ve tanıklık etmiş biri olarak müdahillik talebimin daha davanın başında reddedilmesinden çıkarılması gereken bir sonuç var. Mahkeme bu davada tarihi bir sorumluluk üstlenmeyecek. Mağdurlar ve masumların hak ve adalet arayışlarına cevap verilmeyecek. Önceden belirlenmiş bir strateji uygulanacak. Benim kaygım bu. Bir yargılama yapılmayacak o zaman. Bu da benim ülkemin adalet alanındaki makus talihi."
12 Eylül 2010 tarihindeki referandum sonrası ilk defa özgür iradesiyle yargılanmak için başvurduğunu dile getiren Güneş, Türkiye'de 12 Eylül döneminin hesabını vermek isteyen tek uygulayacağı olduğunun altını çizdi. Herkesin hesap vermekten kaçtığı bir yerde kendisinin hesap vermeye hazır olduğunu ifade eden Güneş, darbe döneminde mağdur olduğunu sözlerine ekledi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz